Okullar açıldı, bölgesel eşitsizlikler devam ediyor

Ülkemizdeki tarihsel bölgesel eşitsizlikler, yeni ders yılında da devam ediyor. Üstelik bu eşitsizlikler KHK’lar sonrasında daha da artmış. Hem toplumsal adalet hem de uzun vadeli kalkınmamız için bu eşitsizlikleri çözmemiz gerekiyor. Zira bu sorun Doğu'nun ve Türkiye’nin gelişmesi için elzem önem taşıyor.

Google Haberlere Abone ol

Cem Oyvat*

Hasan Tekgüç**

Yeni öğretim yılı başladı, ama eğitim tartışmaları devam ediyor. Yeni müfredat, artan İmam Hatipleşme, din eğitiminin öne çıkması, TEOG’un kaldırılması ve yeni üniversite sınavı sistemi doğal olarak epey konuşuldu. Fakat belki de kanıksandığı için daha az konuşulan bir sorunumuz daha var. Eğitimimizdeki bölgesel eşitsizlikler bu sene de devam ediyor. Üstelik KHK’larla öğretmenlerin sistematik olarak işten çıkartılması, bölgesel eşitsizliklerimizi bu sene daha da arttırmış. Çünkü KHK’lardan en çok Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Güneydoğu Anadolu’daki iller doğrudan veya dolaylı olarak etkilenmiş.

Bu durumu aşağıdaki Grafik 1’de de görebiliriz. Grafik 1, öğretmen başına düşen öğrenci sayısında en geride olan illeri ve bu konudaki Türkiye ortalamasını gösteriyor. Grafiğin mavi kısmı 2016 için öğrenci/öğretmen oranlarını gösterirken, kırmızı kısmı ise 2016’dan 2017’ye öğretmen başına düşen öğrenci sayısındaki artışı işaret ediyor. Yani sütunların kırmızı ve mavi kısımlarının toplamı, 2017 yılı için öğretmen başına düşen öğrenci sayısını göstermekte.

.

Grafikte “olağan şüpheliler” hemen dikkat çekiyor! Hakkari, Şırnak, Şanlıurfa eğitim olanakları bakımından en kötü iller, ve bu illeri Ağrı ve Diyarbakır takip ediyor. Dahası öğrenci/öğretmen oranı anlamında en kötü olan illerin hemen hepsi Güneydoğu Anadolu veya Doğu Anadolu’da olan iller. Şu tabloya bakarak, daha önceki yıllarda açıklanan (fakat şimdi nedense açıklanmayan), YGS’deki en başarısız iller tablosunda, Hakkari ve Şırnak’ın en aşağılarda olmasına şaşırmamak lazım.

Tabii sıralamada bir de İstanbul var! Eğitime talebin yüksek olduğu, fakat aşırı nüfus nedeniyle eğitim olanakları sınırlı kalan İstanbul; öğretmen başına düşen öğrenci açısından Türkiye ortalamasının çok gerisinde, neredeyse Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun illeriyle aynı seviyede kalıyor. İstanbul’daki özel okul yoğunluğunu da hesaba katarsak, durumun İstanbul’un devlet okullarında çok daha kötü olduğunu tahmin etmek zor olmaz.

Ayrıca hikayenin dahası da var! KHK’larla büyük miktarda öğretmenin işten çıkartılmasına paralel olarak, Türkiye genelinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı artmış. Fakat KHK’lar, en çok da eğitimde zaten en geride olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki illeri etkilemiş. Zira öğrenci-öğretmen oranı Hakkari’de 5.3, Şırnak’ta 3.5 kadar artmış. Aslında başta Diyarbakır ve Batman olmak üzere bazı başka illerde de, eğitime ciddi zarar verecek sayıda öğretmen KHK’larla işten çıkartılmıştı. Ancak siyasi iktidar, bu işten çıkartmaların kendi seçmen kitlesine ve tabii oy potansiyeline de zarar verdiğini düşünmüş olacak ki, başta 2 bin 234 öğretmeninin göreve iade edildiği Diyarbakır olmak üzere birçok ilde KHK’yla işten çıkarılan öğretmenler göreve iade edildi. Bu göreve iadeler olmasa öğretmen başına düşen öğrenci oranı Batman’da 3.1 veya Diyarbakır’da 3.5 kadar artacaktı mesela. Lakin işten çıkarılan öğretmenlerin pek göreve iade edilmediği illerdeki eğitim, KHK’ların gazabına uğramaktan kurtulamadı.

TARİHSEL EŞİTSİZLİKLER

Eğitim alanındaki bölgesel eşitsizlikler, esasen tarihsel olarak devam eden dengesizliklerin bir yansıması. Grafik 2’deki örümcek ağı, TÜİK sınıflamasına göre farklı dönemlerdeki bölgesel eğitim eşitsizliklerini yansıtıyor. Grafikte örümcek ağının daha uzağındaki noktalar, öğretmen başına düşen öğrenci sayısının daha yüksek olduğunu gösteriyor.

Grafik 2’ye göre bütün dönemler için İstanbul ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi öğrenci başına düşen eğitim girdileri anlamında en gerideyken; onları genellikle Kuzeydoğu Anadolu ve Ortadoğu Anadolu bölgeleri takip ediyor. Kuşkusuz özellikle silahlı çatışmaların görüldüğü ve PKK’nin bilhassa öğretmenleri hedef aldığı 1990’larda Doğu-Batı arasındaki eşitsizlikler çok artmış. Fakat mesele sadece PKK meselesi de değil. Zira Grafik 2’ye göre Güneydoğu Anadolu, PKK’nin asker ve sivilleri sistematik olarak hedef almadığı 1980/81 döneminde de öğretmen başına düşen öğrenci sayısı bakımından geride kalmış. Ayrıca öğretmen başına düşen okul çağındaki çocuk sayısındaki (eğitimde olsun, olmasın) bölgesel farklılıklar daha da büyük. 1980/81 dönemi için öğretmen başına düşen okul çağındaki çocuk sayısı en düşük olan iller 95.2 ile Hakkari ve 78.1 ile Ağrı ve Van. Bu illerdeki sayı, 1980/81’de aynı oranın 44.4 olduğu İstanbul’un çok gerisinde kalmış.

.

Bunun yanında Grafik 1 ve Grafik 2’nin sevindirici bir tarafı da var, zira 1990’lara ve 2000’lerin başına göre 2012/13 ve 2016/17 yıllarında öğretmen başına düşen öğrenci sayısı bütün bölgelerde epeyce düşmüş. Bu durumun AKP döneminde, dünya konjonktürünün de etkisiyle görülen yüksek büyümenin ve artan eğitim harcamalarının yanında, 1990’ların sonunda 8 yıllık eğitime geçilmesinin de bir etkisi olduğunu unutmayalım. Zira eğitim verileri gösteriyor ki, branş öğretmenlerinin daha yoğunluklu, yani esasen öğretmen talebinin daha fazla olduğu, ortaokul ve liselerdeki okullaşma oranları 8 yıllık eğitim sonrasında zıplamış (1).

EŞİTSİZLİKLERİN KAYNAĞI NE?

Eğitim yatırımlarındaki bölgesel eşitsizliklerin kaynağını, bu yıl içinde Greenwich Politik Ekonomi Araştırma Merkezi tarafından yayımlanan “Eğitime Çifte Kıskaç: Güneydoğu Anadolu’da Toprak Eşitsizliği ve Etnik Çatışma” isimli makalemizde inceliyoruz (2). Güneydoğu Anadolu (Gaziantep, Adıyaman, Kilis, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Batman, Siirt) ve Ortadoğu Anadolu’yu (Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli, Van, Muş, Bitlis, Hakkari) 1980-2012 dönemi için Türkiye’nin kalan kısmıyla karşılaştırdığımız çalışmamızdaki ekonometrik bulgularımız, bilhassa ortaokul ve liselerde öğrenci başına düşen öğretmen sayısındaki eşitsizlikleri büyük ölçüde Kürt nüfusu oranı ile açıklıyor (Grafik 3). Yani kişi başına düşen gelir, kentleşme oranı, toprak eşitsizliği, nüfus yoğunluğu, nüfustaki büyüme ve hatta PKK saldırılarının yoğunluğunu göz önünde bulundurduğumuzda bile; Kürt nüfusun oranının öğrenci başına düşen öğretmen sayısını düşürdüğünü buluyoruz. Benzer bir sonuç okul çağındaki her çocuğa düşen öğretmen sayısı için de geçerli. Demek ki, öğretmenlere verilen bütün ek maaşlar veya devletin zorunlu hizmet uygulamalarına rağmen; Kürtlerin yoğunluklu bulunduğu illerdeki eğitim yatırımları yetersiz kalmış.

.

Bu durum gerçekten enteresan! Çünkü makalede de anlattığımız gibi, Dersim’in sömürge gibi görülmesini tavsiye eden Fevzi Çakmak Raporu ve benzeri birkaç başka devlet raporunun dışında, özellikle 2000’lere kadar devlet söylemi Kürt meselesinin bir kalkınma sorunu olduğunun ve ancak bölge halkının eğitilmesiyle çözülebileceğinin altını çiziyordu. Üstelik devletin bu bağlamda uyguladığı politikalar da var (yatılı okullar, taşımalı eğitim, okula giden çocuklara doğrudan gelir yardımları vs.). Ama ilginçtir, bütün bunlara rağmen bölge, eğitim girdileri anlamında geri kalmaya ve bu gerilik devletin raporlarında yine ve yine belirtilmeye devam ediyor. Mesela MEB’in daha 2015’teki yıllık raporunda bile, yedi kez “bölgesel farklılık” vurgusu yapılıyor.

Özetle, ülkemizdeki tarihsel bölgesel eşitsizlikler, yeni ders yılında da devam ediyor. Üstelik bu eşitsizlikler KHK’lar sonrasında daha da artmış. Hem toplumsal adalet hem de uzun vadeli kalkınmamız için bu eşitsizlikleri çözmemiz gerekiyor. Zira bu sorun Doğu'nun ve Türkiye’nin gelişmesi için elzem önem taşıyor.

(1) Bu durumu Hasan Tekgüç’ün Yurttaşlık Derneği’nin Saha Dergisi’nde yayınlanan “Türkiye’de Okullaşma ve Ortalama Eğitim” makalesinde de görebiliriz.

Makaledeki Şekil 1 gösteriyor ki, 1997 sonrasında ortaokuldaki okullaşma oranında hızlı bir zıplama olmuş. Bu durumun sonraki dönemde lisedeki okullaşma oranını etkilemiş olması hayli mümkün.

(2) Merak edenler “Double Squeeze on Educational Development: Land Inequality and Ethnic Conflict in Southeastern Turkey” başlık makalemize buradan ulaşabilir:

* Greenwich Üniversitesi, Uluslararası İşletmecilik ve Ekonomi Bölümü

** Kadir Has Üniversitesi, Ekonomi Bölümü