Dr. Selçuk Mızraklı ve Dr. Şemsettin Koç’a açık mektup

Değerli meslektaşlarım, evinizden sabahın köründe, apar topar gözaltına alınmanız ve sonrasında tutuklanmanız hekim kamuoyu tarafından çok yadırgandı. Aynı gün için planlamış olduğunuz üç ameliyat hastasının sahipsiz bırakılması çok eleştirildi. Birçok hekim, tutuklu yargılanmanızı hak, hukuk, adalet, vicdan ve akılla bağdaştırmamaktadır. Bunun nedenini sorduğumuzda "Hekimlik insana hürmet işidir. Hürmet görmeyi ve göstermeyi gerektirir. Yürütülen ve bir yıkımla sonuçlanan sağlıkta dönüşüm politikalarının hüküm sürdüğü bu devirde, iyi hekimlik değerlerini savunmak ve iyi birer hekim kalabilmek ayrıca hürmeti hak eder" diyorlar.

Google Haberlere Abone ol

Dr. Şeyhmus Gökalp*

Değerli meslektaşlarım!

Sağlık ve moralinizin iyi olduğunu umuyor, memleketin dört bir yanından hekimlerin selamını ileterek başlamak istiyorum.

Bir gün “yasa dışı örgüt üyeliği” ve/veya “yasa dışı örgüt yöneticiliği” gibi mesnetsiz iddialarla tutuklanacağınızı söyleselerdi, “hadi oradan!” der, güler geçerdim. Bugün itibariyle bu iddialarla biriniz 30, diğeriniz ise 27 gündür tutuklu bulunuyorsunuz.

AKP iktidarının yürüttüğü siyasal program, ülkemizi bir uçurumun kenarına getirdi. Hekim camiası olarak, bu sağlıksız sürecin ve toplum için yıkımı esas alan siyasal programın durdurulması için defalarca uyarılarda bulunduk. Demokrasi dışılığın ve hukuksuzluğun ülkeyi uçuruma sürükleyeceğini söyledik. Siyasal iktidar bütün bu uyarılara kulağını tıkamakla yetinmedi, toplumdaki itiraz seslerinin kesilmesini de istedi.

Gelinen aşamada, bir yakası adaletsizlik diğer yakası zulüm birikintilerinden oluşan bir uçurumun kenarına varmış bulunuyoruz. Ülke olarak ya evrensel değerler ve hukuk normlarına sarılarak toparlanacağız, ya da bu uçurumdan aşağı yuvarlanacağız.

Değerli dostlar!

Yapılan adaletsizliklerden toplumun birçok kesimi nasibini aldı. Sizin gibi tutuklananlar arasında 6 milyon oy almış siyasal parti eşbaşkanları, milletvekilleri, gazeteciler, Barış Akademisyenleri, emek ve meslek örgütü temsilcileri, üniversite öğrencileri, KHK’lerle haksız ve hukuksuzca ihraç edilen Nuriye ve Semih de bulunuyor. Dikkatlice bakıldığında, en belirgin ortak yanlarının “darbeci” veya “terörist”lik değil, “muhalif”lik olduğu görülecektir.

Sanırım rahmetli Demirel söylemişti; “Tüm rejimlerde mutlaka iktidar olur. Ancak muhalefet sadece ve sadece demokratik rejimlerde bulunur!” diye. AKP iktidarı ise, her fırsatta muhalefet istemediğini dışa vuruyor. Ne hata yaparsa yapsın, kimse sesini çıkarmasın, eleştirmesin ve tüm muhalif kesimler biat etsin istiyor.

Oysaki toplumları ayakta tutan en mühim şey, yanlış karşısında ses çıkarabilme gücü ve itiraz etme özgürlükleridir. Bunu yapan/yapabilen toplumlar ancak, insan onurunu koruyup, öz saygı sahibi olabilirler. Aksi halde kendi sessizliklerinde boğulmaktan kurtulamazlar.

Değerli Meslektaşlarım!

Tekrar tutuklanmanıza dönelim. Evinizden sabahın köründe, apar topar gözaltına alınmanız ve sonrasında tutuklanmanız hekim kamuoyu tarafından çok yadırgandı. Aynı gün için planlamış olduğunuz üç ameliyat hastasının sahipsiz bırakılması çok eleştirildi. Birçok hekim, tutuklu yargılanmanızı hak, hukuk, adalet, vicdan ve akılla bağdaştırmamaktadır. Bunun nedenini sorduğumuzda;

"Hekimlik insana hürmet işidir. Hürmet görmeyi ve göstermeyi gerektirir. Yürütülen ve bir yıkımla sonuçlanan sağlıkta dönüşüm politikalarının hüküm sürdüğü bu devirde, iyi hekimlik değerlerini savunmak ve iyi birer hekim kalabilmek ayrıca hürmeti hak eder" diyorlar.

"Hekimler hakikate bağlıdırlar ve sosyal sorumlulukları gereği barıştan ve sağlıklı yaşam hakkından yana taraftırlar. Bu tutum suçla itham edilemez!" diyorlar.

"30 yıla yakın süreyle cerrahlık sanatını layıkıyla icra ettiler. Haklarında bir kem söz duymuş değiliz." diyorlar.

"Serbest kaldıklarında, yargılama sürecini olumsuz etkileyecek, delilleri karartacak ya da kaçıp gidecek durumları yok. Ameliyat yaparak mı dava dosyasındaki deliller karartılacakmış? Ayrıca sabit ikametgah sahibidirler. Serbest yargılanmaları gerektiğine inanıyoruz!" diyorlar.

Sizin bir örgüt üyesi olduğunuz iddiası için de "Üyesi oldukları örgüt Türk Tabipleri Birliği ve Diyarbakır Tabip Odası’dır." diyorlar.

Hukukçular ise duruşma günü beklenmeden tahliye olabileceğinize inanıyor. "Hakkın ve hukukun geçerli olduğu bir ortamda biz de hukukçuların bu inancına katılırdık." diyorlar.

Değerli meslektaşlarım!

Geçen haftaki Diyarbakır Hekim Meclisi Toplantısı'nda anlatıldı. Yoğun bakım vizitleri sırasında ameliyat ettiğiniz hastalar sizleri merak ediyorlar ve ne zaman vizit atacağınızı soruyorlarmış.

Tutukluluğunuza dair “dışarı”daki algı ve konuşulanlar özetle budur. Tüm bunlar, sevgili ağabeyimiz Dr. Mahmut Ortakaya’nın “Sağlıktan ve özgürlükten tasarruf edilemez. Sağlıktan tasarruf ölüm, özgürlükten tasarruf esaret getirir” sözünü hatırlatıyor.

Özgürlüğün ve eşitliğin olduğu, hak, hukuk ve adalet bayrağının dalgalandığı, barış ve demokrasinin hüküm sürdüğü bir dünya ve ülke özlemine vesile olması dileğiyle Kurban Bayramınızı ve

1 Eylül Dünya Barış Günü'nüzü kutlar, esenlikler dilerim.

* Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi