Ermenistan’ın Kürt Milletvekili Hasanov: Halkların bir arada yaşaması idealimiz

“Önce diğer seçilen her vekil gibi ben de elimden gelenin en iyisini yapacağım.Tabii bunu sadece Kürtler için değil Ermenistan’da yaşayan bütün halklar için yapacağım. Kürtlerin diğer halklardan farklı sorunları var. Bu her düzeyde, ekonomik, sosyal, kültürel ve eğitim gibi. Bunların çözümünün yollarını birlikte arayacağız.”

Google Haberlere Abone ol

Aykan Sever

Ermenistan’da geçtiğimiz Nisan ayı başında genel seçim yapıldı. Bu sefer daha öncekilere göre bazı farklılıklar vardı. Bunlardan biri de azınlıklara tanınan kontenjan milletvekilliğiydi. Bu sayede ilk kez doğrudan Kürtleri temsil eden bir kişi de parlamentoya dahil oldu: Kinyas Hasanov. Hasanov parlamentoya girmekle kalmadı en yaşlı üye sıfatıyla meclisin açılış konuşmasını da yaptı, kısa bir süre de olsa başkanlık koltuğunu oturdu.

Ben de tanıdıklara aracılıyla Hasanov’un peşine düşüp bir röportaj yapmak istedim. Meğer Hasanov henüz başkent Erivan’a taşınmamış. Seçildiği yer Abovyan’da işini gücünü sürdürüyormuş. El mecbur biz de bu Erivan’a çok da uzakta olmayan kente kalktık gittik. İşin doğrusu daha yazın başında olmamıza rağmen havasından tozun eksik olmayacağını düşündüğüm, sakin bir Anadolu kasabasını andıran şehre ulaştık. Uzaktan halbuki daha heybetli görünüyordu. Arada bana eşlik eden arkadaşa soruyordum “buranın neyi meşhur?” falan diye meğer Ağrı Dağı’nı bu karşıdan gören, benim yazın tozdan geçilmez dediğim kentin, havası ve suyu ünlüymüş.

Taksiden indiğimiz yer kent meydanıydı. Çiçeği burnunda vekilin yazıhanesi ise iki adım ötedeydi. Hasanov bizi güleç bir yüzle karşıladı, yaşına rağmen dinç gözüküyordu. Kapısı pek kapanmayan küçük bir ofisi vardı. Diğer bir azınlık vekili Asuri Arsen Mihalof’la da orada karşılaştık. O Hasanov’a göre daha telaşlıydı. Bürokratik işler peşinde koşturuyordu. Söyleşi için gelenin gidenin bizi bölmeyeceği bir yere gitmek için, bu küçük ofisi biraz sonra terk ettik.

Sohbetimizin başlangıcında biraz onu tanıyalım dedik. Gençliğinde ekonomi okuyan Hasanov sosyalizm döneminde bölgede yöneticilik yapmış. 1990’lı yılların başından itibaren Kürtlerin hakları için mücadele etmiş. Şu anda da ülkedeki bütün Kürt kurumlarını temsil eden çatı örgütünün lideri, aynı zamanda Ermenice ve Kürtçe yayın yapan Zagros gazetesinin de bir süredir editörü. Sonuçta Kürtler adına yıllardır buralarda neler yapılıyorsa o da bu uğraşın bir yerinde bulunmuş.

Bugün vekil olması nedeniyle çok mutlu olduğunu dile getiriyor. Mecliste açılış konuşması yapmak belli ki ona ayrı bir gurur vermiş. Kendisine bu şansı verdikleri için Ermenistan halklarına, kontenjan milletvekilliği yasasını çıkaranlara ve Ermenistan devletine teşekkür ediyor. Kürtler adına da çok mutlu olduğunu, birçok açıdan bir ilki temsil etmesi nedeniyle bunun onun için her zaman övünç kaynağı olacağının altını çiziyor. Meclis başkanlığı koltuğunda oturmak sadece bir gün için de olsa güzel diyor.

Söz mecliste neler yapacağına geliyor: “Önce diğer seçilen her vekil gibi ben de elimden gelenin en iyisini yapacağım.Tabii bunu sadece Kürtler için değil Ermenistan’da yaşayan bütün halklar için yapacağım. Kürtlerin diğer halklardan farklı sorunları var. Bu her düzeyde, ekonomik, sosyal, kültürel ve eğitim gibi. Bunların çözümünün yollarını birlikte arayacağız.” diye düşüncelerini özetliyor.

"KEŞKE BİZİM DE BİR DEVLETİMİZ OLSA"

Laf doğal olarak dönüp dolaşıp günümüze gelse de Hasanov tarihe referans vermeyi seviyor. Ermeniler ve Kürtlerin binlerce yıla dayanan dostluğundan bahsediyor. “Evet, bir Ermeni soykırımı yaşandı ama bugün de bizler aynı soykırım tehlikesiyle karşı karşıyayız” diye bir süredir Türkiye’de yaşanmakta olana, işaret ediyor.

Hasanov daha sonra tekrar bu güne dönerek Kürtlerle Ermenilerin dostluğunun bir kez daha altını çizerken, özellikle Güney Kürdistan yönetimiyle son dönem geliştirilen ilişkilere işarete diyor. Erbil’de açılan konsolosluk, ticari ilişkiler, uçak seferleri, Ermenistan’a gelen üniversite eğitimi alan Kürt öğrenciler buna örnekler. Hasanov bu konularda daha da teşvik edici olacaklarını, çünkü gelecek için sadece Kürt-Ermeni değil diğer halklar için de bu ilişkileri geliştirmenin olumlu olacağını dile getiriyor. Hasanov’un aklından geçenlerden biri de bağımsız bir devlet fikri, “Keşke bizim de bir devletimiz olsa, Ermeniler de bizimle bir arada yaşasa” diyor.

Aklımızın bir yanı da elbette hep Ermenistan-Türkiye arasındaki sınırda. Hasanov bundan 7-8 yıl önce halkın umutlu olduğunu, sınırın açılmasını beklediğini ama artık Erdoğan rejiminin bu haliyle bunun olanaksız olduğunu dile getiriyor. Geçtiğimiz haftalarda Erdoğan’ın ABD ziyareti ve orada sergilenen saldırganlık elbette hafızalarda. Hasanov bunu yapanların pek iyi bir niyeti olamayacağını düşünüyor ve Erdoğan rejiminin her yerde Kürtlerle savaştığını, bu nedenle bir başka ülkeyle de olsa dostluk için adım atmayacağını ekliyor. Ermeni soykırımına gelince Ermenistan’ın soykırımın tanınması için ciddi çabalar içinde olduğu, Türkiye’nin öncelikle özür dilemesinin, sonra olumlu bir şeyler gelişecekse bunun teminatı olacağını da belirtiyor.

Hasanov’la hazır yakalamışken bu küçük ülkenin karşı karşıya olduğu önemli sorunları konuşmaya çalışıyorum. Bunlardan biri de Dağlık Karabağ meselesi. Hasanov özetle Karabağ’ın Ermeni toprağı olduğunu, ama sorunların çözülecekse mutlaka müzakere yoluyla sonuca bağlanması gerektiğine, barışçıl bir şekilde çözümün gelecek için de umut olacağına ve bu yönde de uluslararası gayretlerin olduğuna işaret ediyor.

BİR GÜN MUTLAKA!

Buradan hepimizin meselesi ütopyaya geliyoruz. Hasanov Sovyetler Birliği dönemini yaşamış biri. Sözlerini şöyle sürdürüyor: “O zamanlar öyle ya da böyle kardeşçe yaşıyorduk. Kimse kimseyle kavga etmezdi. Herkes istediği ülkeye gidebilirdi. Sovyetler Birliği döneminde biraz da olsa hayalimize yaklaşmıştık. Ama şimdi savaşlar, savaşlar… İnsanlar milliyetçilik, din, para gibi şeyler yüzünden birbirini boğazlıyor. Bir gün mutlaka bunlar bitecek. Evet sosyalizm kapitalizme yenildi, ama kapitalizm de sorunları çözmediği gibi artırdı. Biz niye bunları yaşamaya mahkum olalım? En azından AB gibi bölgede demokratik bir yapının olması güzel olur.”

“Kardeşçe, bütün halklarla bir arada yaşamak idealimiz. Burada Ermeniler ve Kürtlerin yaşamı böyle. Asimilasyona tabi tutulmadan, neden bütün bölge halkları zorlukları aşarak ve akıllarını kullanarak bir arada yaşamasın?” diye sözlerini bağlıyor.

Not: News Channel’de gösterilecek olan bu röportaj için bir müzik ararken, aklıma buralardan eski bir tanıdık geldi. Belki bu yazıyı okuyacakların bir kısmı için de kasetlerden dinlenen bu müzik, geçmişe bir selam olur.