Çerkes soykırımını tanıyın

21 Mayıs 1864, Çerkesler için tarihsel bir kırılma noktası... Bugün Çerkesler 153 yıl gecikmiş bir adalet arayışının başlangıç evresindeler. Bu acemi başlangıcın nasıl şekilleneceğini ise Çerkeslerin entelektüel ve siyasi çabaları belirleyecek.

Google Haberlere Abone ol

Kuban Kural

21 Mayıs 1864, Çerkesler için tarihsel bir kırılma noktası. Bu yüzden “Çerkes Soykırımını Tanıyın” sloganı, 153 yıllık bir adalet arayışının dışa vurumu. Çerkeslerin uzun bir suskunluğun ardından sokağa taşan haykırışı, “Biz Geri Geldik” deme çabası…

Anavatanları Çerkesya’yı savunmak için verdikleri bağımsızlık mücadelesini kaybettikleri tarih 21 Mayıs 1864. Hüzün, öfke ve isyan duygularının harmanlandığı bir sembol…

cerkes1

SOYKIRIM

1864 sembol bir tarih olsa da, Çerkeslerin kadim toprakları Çerkesya’da yaşadıkları acılar, bir yıl ile sınırlı değil. St. Peterburg ve Tiflis’de bulunan askeri arşivlerden çıkan belgeler 1864 öncesinde yaşananların bir savaş olmaktan ziyade soykırım olduğunu kanıtlıyor. Konuya ilgi duyan az sayıda tarihçinin, “dünyanın gördüğü ilk modern soykırım” olarak kabul ettiği Çerkes Soykırımı, yüz binlerce Çerkesin ölümüne sebep olurken bir o kadarının da sürgün edilmesiyle sonlandı. Ya da etkileri halen süren bir süreç olarak devam ediyor…

cerkes2

SÜRGÜN

Çerkeslerin son direniş alanı olan Soçi’nin Kbaada bölgesinde Zafer yürüyüşü düzenleyen Çarlık Rusya’sının hayatta kalabilen Çerkesler için uygun gördüğü gelecek kendi topraklarında yaşamak değildi. Çar Petro’ya atfedilen “Bize Çerkesya lazım, Çerkesler değil” sözünün hakkını verircesine Çerkesya kıyılarında toplama kamplarına getirilen yüz binlerce Çerkes, dönemin Osmanlı topraklarına, derme çatma takalarla, zoraki bir yolculuğa çıkarıldılar. Karadeniz’in azgın sularında gerçekleşen ve dönemi inceleyenlerin on binlerce kaybın yaşandığını söylediği bu yolculuk, Çerkeslerin yıllarca yakacakları sessiz ağıtlarda yerini aldı.

OSMANLI VE İSKAN

Osmanlı Devleti’nin Çerkesleri kabul etmesi, insani sebeplerin ötesinde imparatorluk çıkarlarıyla örtüşüyordu. Köklü bir iskân politikası olan Osmanlı İmparatorluğu, beklediğinin ötesinde gerçekleşen sürgünü organize etmekte ilk dönem ciddi zorluklar yaşasa da kurulan Muhacirin Komisyonu’nun organizatörlüğünde Çerkesleri, Balkanlardan Ortadoğu’ya kadar olan bölgede iskân etmeyi başardı.

İmparatorluk çıkarları gereği sorunlu bölgelere yerleştirilen Çerkeslerin toplu olarak bir bölgeye yerleştirilmelerinden özellikle kaçınıldı. Bugün Ürdün’de, Suriye’de, İsrail’de ve Türkiye içinde onlarca şehirde Çerkeslere rastlamamızın sebebi o dönemki iskân politikasının sonucudur.

cerkes3

OSMANLI ÇERKESLERİ

Osmanlı topraklarına dağıtılan geniş Çerkes kitlesi içerisinde önemli bir kesim de İstanbul ve çevresine yerleşti. Bu kesim, 1864 yılı öncesinde saray ile kurulan “ilişkilerin” de etkisiyle askeriye başta olmak üzere bürokrasi de kendilerine yer bulabildiler. II. Meşrutiyet’in ilanıyla ülkede yaşanan kısmi özgürleşme ortamı genelde bürokratlardan oluşan Çerkes elitini de hareketlendirdi.

Çerkes sürgününün yıl dönümünde anmaÇerkes sürgününün yıl dönümünde anma

Çerkes Teavün Cemiyeti ile diasporada filizlenen sivil toplum faaliyetleri Çerkes kültürünün yaşatılması için ciddi entelektüel çabaları bünyesinde barındırırken, anavatanları için yürüttükleri siyasi faaliyetlerinde merkezi oldu. O dönem Çerkesce yayın yapan Guaze dergisinin, Çerkesçe eğitim veren “Çerkes Numune Mektebi”nin ve Şimali Kafkasya Cemiyeti’nin faaliyetleri göz önünde bulundurulduğunda bu dönemi Çerkeslerin “altın çağı” olarak değerlendirmek mümkün…

cerkes4

CUMHURİYETİN GÖRÜNMEYEN ÇERKESLERİ

Osmanlı’nın yıkılıp Cumhuriyetin kurulduğu çalkantılı ve kaotik dönemde Çerkesler politik tarafların içerisinde yerlerini aldılar. Saltanat yanlıları içerisinde Çerkesler olduğu gibi Ankara hükümeti taraftarı Çerkesler de vardı.

Günün sonunda, bütün vaatlerini unutan Ankara hükümetinin iktidarını güçlendirmesiyle, Mustafa Kemal’in mücadeleye başladığı andan itibaren yanında bulunanlar da dahil olmak üzere Çerkes elitinin tamamı tarih sahnesinden silindi. Geniş Çerkes kitlesine de yeni kurulan Cumhuriyet’te yaşamak için silikleşmek düştü.

Çerkes Ethem vakası üzerinden kendilerine yakıştırılan hain damgası, Gönen ve Manyas’da bulunan Çerkes köylerinin Cumhuriyet tarihinin ilk iç sürgününe tabi tutulması, rejimin uyguladığı asimilasyonist politikalar ve en nihayetinde şehirleşme ile geleneksel yaşam alanları olan köylerden uzak kalmaları Çerkesleri bugün yok olmanın eşiğine getirirken yeni bir başlangıcı da işaret ediyor. Siyasallaşma…

cerkes5

SİYASALLAŞAN ÇERKES DİASPORASI

Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının ardından anavatanları ile tekrar ilişkilenmeye başlayan diaspora Çerkeslerinin politik gündemi özellikle doksanlı yıllarda Kafkasya’da yaşanan gelişmeler ile şekillendi diyebiliriz. Türkiye’ye yönelik tartışmaların daha cılız olduğu bu dönemin ardından 2000’li yıllar, ülkede yaşanan gelişmelere de bağlı olarak Çerkeslerin yüzlerini Türkiye’ye çevirmesine sebep oldu. Bütün eksikliklerine rağmen başlatılan ve maalesef bugün esamisi okunmayan çözüm süreci, Çerkesler için, dilleri başta olmak üzere kültürel haklarını - cılız ve acemice de olsa - kamusal alanda talep ettikleri bir imkân sağladı.

cerkes6

DİRENEN ÇERKES DİASPORASI; RUSYA YİNE SAHNEDE

Çerkes diasporasına son on yılda damga vuran ve en geniş kitleyi kamusal alana çıkaran olay ise, tarihsel hesaplarını hala kapatmadıkları Rusya’nın attığı bir adım oldu diyebiliriz. Yeni Rus Çarı olarak da anılan Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin’in Çerkesya’nın son başkenti Soçi’yi 2014 Kış Olimpiyatlarına aday göstermesi, Çerkesleri kısa sürede hareketlendirdi. “Çerkes Soykırımı’nın gerçekleştiği topraklarda Olimpiyat yapılamaz” mottosuyla, ulus ötesi bir alanda ve internetin imkânlarını kullanarak örgütlenen Çerkes organizasyonları 21 Mayıs’ı bir anma etkinliği olmaktan çıkararak bir direniş günü olarak ilan etti.

'21 MAYIS DİRENİŞİN GÜNÜDÜR'

2014 Soçi Kış Olimpiyatları Çerkeslerin tüm itirazlarına rağmen Çerkes Soykırımı’nın 150. yıl dönümü olan 2014 yılında gerçekleştirildi. Ancak geride siyasal varlık emaresi göstermeye başlayan bir Çerkes diasporası bıraktı.

Bugün Çerkesler 153 yıl gecikmiş bir adalet arayışının başlangıç evresindeler. Bu acemi başlangıcın nasıl şekilleneceğini ise Çerkeslerin entelektüel ve siyasi çabaları belirleyecek.