Beyaz sarıklı cumhurbaşkanı

İran halkının bu tarihi olaylardaki farkındalığı ise bağrında kocaman bir soru işaretini barındırmaktadır. Neden mi? Çünkü bizim Türk halkı için olağanüstü olan olaylar her “şeyin mümkün olduğu” Fars diyarında sıradanlıktan ötesine geçmez.

Google Haberlere Abone ol

Muhammed Çelik

Sarık kelimesi TDK’da şu şekilde açıklanmıştır: Kavuk, fes gibi bazı başlıkların üzerine sarılan tülbent, şal vb. Bu yazının başlığındaki sarık kelimesinin yerine aslında Farsça’da sarık anlamında kullanılan “imame” kelimesini seçecektim ama daha sonra fark ettim ki kültürümüzde imame, TDK’da şu şekilde geçiyormuş: Tespihlerin baş tarafına geçirilen uzunca parça.

Vecibe olan bu dini bilgileri anlattıktan sonra yazının başlığını teşkil eden havadisin serencamesine geçebiliriz: Cuma günü ülkemizde 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlanırken gerçekte yakın ama hakikatte ise uzak olan komşumuz İran’da ise büyük bir coşkuyla 12. dönem cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. Hasan Ruhani, İbrahim Reisi, Mustafa Mir Selim ve Mustafa Haşimiteba’nın katıldığı seçimde hiç şüphesiz iki önemli aday göze çarpıyordu: Ruhani ve Reisi. Ruhani seyyit olmadığı için “beyaz sarık” kullanırken Reisi de seyyit soyundan geldiği için “siyah sarık” kullanmaktadır. Reformistlerin babası Muhammet Hatemi ve Yeşil Hareket’in liderleri Mehdi Kerrubi ve Mir Hüseyin Musevi gibi İran’ın önemli devlet adamlarının desteklediği beyaz sarık siyah sarığa karşı başlattığı mücadeleyi başarılı bir şekilde sona erdirdi. Bu mücadelenin nihayetini müşahede etmek de İran’ın sosyal ve siyasi yapısını anlamama biraz daha yardımcı olduğunu çok rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü İran halkının “demokrasi” lafzıyla nasıl avunduklarını bir kez daha gördüm. Hatta bazıları çok ileri beyanlarda bulunarak “azadi”nin artık tesis edildiğini dile getirir gibi bir yaşam tarzını takınmaya çalışmalarının bu avunmuşluğu ne kadar açıkladığı izahtan varestedir.

Hiç şüphesiz böylesi paradoksal bir hayat şekline şahitlik etmek tarihi havadis olsa gerek. Elbette İran halkının bu tarihi olaylardaki farkındalığı ise bağrında kocaman bir soru işaretini barındırmaktadır. Neden mi? Çünkü bizim Türk halkı için olağanüstü olan olaylar her “şeyin mümkün olduğu” Fars diyarında sıradanlıktan ötesine geçmez. İşte bizim için böylesi tarihi bir anda nefesi teneffüs ettiğimden dolayı gönül itibarıyla ülkemizden uzak olan İran’da şahsım için gelecek adına önemli bir tecrübe oldu. Elbette bu İran’daki ilk seçim tecrübem değildi. Yine aynı şekilde Akiller Meclisi (Mecles-i Hobregan) seçimlerine de şahitlik etmiştim ama bu seçim benim için “Acemistan”da biraz daha acemice bir tecrübe olmuştu. Bu seferki seçimde bizzat sokağa çıkmış ve insanların okul ve camiilerinin yanı sıra belediye otobüslerinde dahi nasıl oy kullandıklarına şahitlik ettim.

Bu seçim farklı bir seçimdi ama aslında beraberinde de görünürde olmayan bir sıradanlığı da getirmiştir. O da siyaset ve seçimin tabiat gereği seçimden önce verilen vaatlerin seçimden sonra bir daha gündeme bile getirilmeyeceği konusudur. Böyle bir düşünceyle en başta siyasetçiler olmak üzere İran haklı sabahın erken saatlerinde oy kullanmak için sandık yolunu tuttular. Türkiye saatiyle cuma günü sabah 06.30’da başlayan oy kullanımı akşam 16.30 bitmesi gerekirken bu süre Seçim Kurulu tarafından 22.30’a kadar birkaç defa uzatıldı. Bu sürenin uzatılması hiç şüphesiz fiili cumhurbaşkanı ılımlı-pragmatist Hasan Ruhani’nin lehine oldu. Bundan dolayı muhafazakar kesimi temsil eden İbrahim Reisi’nin bazı taraftarlarının bu süre uzatımına itiraz ettiği de haberlere yansıtıldığı ifade edilmiştir. 22.30’dan sonra oy sayımına başlanmasına rağmen gece herhangi bir resmi açıklama yapılmadı ve ilk resmi açıklama ise sabahın erken saatlerinde Seçim Kurulu tarafından yapıldı. Yapılan bu açıklamaya göre Ruhani en çok oyu almış ama nihai sonuçların ise öğleden sonra açıklanacağı duyurulmuştur. Nihai sonuçların açıklandığı saate kadar bir açıklama daha yapan Seçim Kurulu’nun en son verdiği resmi rakam şu şekildedir:

Yaklaşık 56 milyondan fazla seçmenin bulunduğu İran’da cuma günkü seçimde 41.220.131 milyon oy kullanılmıştır.

Hasan Ruhani: 23.549.616 - %57

İbrahim Reisi: 15.786.449 - %38.5

Mustafa Mir Selim: 478.215

Mustafa Haşimiteba: 215.450

Geçersiz Oylar: 1.166.259

İran’da cuma günü seçim münasebetiyle birçok olay meydana geldi ve bu olaylardan en önemli olanı daha oy kullanım süresi sona ermeden cumartesi günün gazete manşetlerinin atılmasıydı. O gazete manşetlerinden bazıları:

Ruhani Hükümeti’ne yakın İtimad Gazetesi “Millet Tekrar Etti” manşetiyle Ruhani’nin kazanacağına işaret etmiştir. İlk resmi sonuçların bile oy sayımından 9 saat sonra açıklandığı bir seçim ortamında aslında hem demokratik hem de antidemokratik bir düşünceyi içerdiğini hepimizce malumdur. Yine aynı şekilde halihazırdaki hükümete yakın diğer bir gazete İran Gazetesi ise “İkinci Kez Halk, İkinci Kez İktidar” manşetiyle insanların seçime aşırı olan katılımını dile getirmiştir. Muhafazakar kesime yakın Cevan Gazetesi ise “Hayretverici Katılım” manşetiyle halkın seçime olan katılımını dile getirmiştir. Ruhani Hükümeti’ne yakın diğer bir gazete Arman-i Milli Gazetesi de “İran Ayağa Kalktı” manşetini atarak Hasan Ruhani’nin seçim faaliyetleri boyunca dile getirdiği özgürlük vaatlerine atıfta bulunmuştur.

Muhafazakar kesimin hamiliğini yapan Asr-i İraniyan Gazetesi “Halkın Destansı Katılımı” şeklinde manşet atarak İran dini lideri Hamenei’nin oy kullanmanın bir “dini vecibe” olduğunun sözünün meyvesini verdiğini okuruna anımsatmıştır. Bu mezkur gazete düşüncesinin karşısında yer alan Kanun Gazetesi ise ön sayfada ülkenin her tarafından oyların bir sandığa aktarıldığını anlatan bir karikatür resminin üstünde “Ordebihişt'in Sonun Havası Ruhani’dir” şeklinde manşet atarak Hasan Ruhani’nin büyük bir kahraman olduğunu dile getirmiştir. Bu arada Ordebihişt İran aylarından ikincisidir ve cumhurbaşkanlığı seçimi bu ayın 29’da yapıldı. Bunun karşısında ise radikal muhafazakar Keyhan Gazetesi ise şu şekilde manşet atmıştır: Halk Son Taşıyı Koydu.

Yukarıdaki gazete manşetlerinden de anlaşılacağı gibi her kesim seçimden razı gibi. Fakat aslında öyle olmadığı ve muhafazakar cephede ciddi rahatsızlıkların meydana geldiği oy sonuçlarıyla ilgili oy sayımından sonra ilk resmi açıklamanın 9 saat sonra yapılmış olması bu rahatsızlığı ifade eder niteliktedir. Kapalı kapılar ardında nelerin pazarlandığını tahmin etmek çok zor olsa da oy farkının aza indirilmesi konusunda bazı girişimlerin yapıldığı söylenebilir. Tabii bu bir iddiadır ve bu iddiayı doğrulayacak herhangi bir resmi açıklamanın da mümkün olmayacağı için meşru bir hükümetin meşruiyetine gölge düşürmemelidir.

İran’ı yakından takip edenlerin Ruhani’nin müesses nizamın gölgesinde ülkeyi yöneteceğini (!) de bilirler. Bunun için önümüzdeki bu 4 yılda Ruhani’nin ciddi anlamda evrensel bir çapta bir değişikliği yapması mümkünsüz değil ama olabilirlilik bir tarafının da olmadığı bugün olduğu gibi dört yıl önce de ekonomi ve özgürlük üzerinden yaptığı seçim çalışmasıyla idrak edilebilir. Bunun için Ruhani’nin dört yıl boyunca izleyeceği politika şu kısa sözle ifade edilebilir: Geminin kaptanı Hamenei.