Geçen haftanın hak ihlalleri (10-16 Mayıs)

KHK ile işlerinden edilen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevinde 69'uncu günü geride bırakırken sanatçı, siyasetçi, akademisyen ve hak savunucusu pek çok kişi 24 saatlik destek eylemleri düzenledi. Kızılay’da destek için bir araya gelen insanlara polis biber gazıyla “müdahale” ederken çok sayıda gözaltı yaşandı.

Google Haberlere Abone ol

Şenal Sarıhan*

Türkiye çözüm üretilmeyen açlık grevleri, tutuklanan gazeteciler, çocuk istismarları, iş cinayetleri, polis şiddeti ve 90'lı yıllardan kalan, cezasızlıkla sonuçlanan davalarda adalet arayışının sürdüğü, yoğun hak ihlallerinin yaşandığı bir haftayı daha geride bıraktı.

HÜKÜMETİN BİHABER OLDUĞU AÇLIK GREVLERİ SÜRÜYOR

KHK ile işlerinden edilen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevinde 69'uncu günü geride bırakırken sanatçı, siyasetçi, akademisyen ve hak savunucusu pek çok kişi 24 saatlik destek eylemleri düzenledi. Kızılay’da destek için bir araya gelen insanlara polis biber gazıyla “müdahale” ederken çok sayıda gözaltı yaşandı. Hükümetten ise hâlâ çözüm için bir açıklama gelmezken Sabah gazetesi olayı “Açlık grevi maskesinin altından DHKP-C çıktı” şeklinde gördü. Haberde, açlık grevi yapanların sayısı nedense üç olarak belirtilirken “KHK ile memuriyetten atıldıktan sonra Kızılay’da açlık grevi yapan üç kişinin terör örgütü DHKP-C üyesi olduğu ortaya çıktı. Kaos planıyla yeni bir Gezi Parkı hedeflendiği belirlendi” ifadelerine yer verildi.

Öte taraftan hafta içinde Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın anneleri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşerek Kılıçdaroğlu’ndan çözüm için devreye girmesini istedi. Kılıçdaroğlu’nun Başbakan Binali Yıldırım ile görüşmesinin ardından ise Başbakan’ın başkentin göbeğinde iki ayı aşkın bir süredir sürdürülen eylemden bihaber olduğu ortaya çıktı. Başbakan’ın Gülmen ve Özakça için "Cezaevinde mi yatıyorlar?" diye sorduğu kayıtlara geçti.

“KABAHAT” KİMİN?

Hava harekatında hayatını kaybettiğini iddia ettiği oğlunun kemiklerini alabilmek için 82 gündür açlık grevi yapan Kemal Gün'le ilgili tıpkı Gülmen ve Özakça’da olduğu gibi olumlu herhangi bir adım atılmazken Nisan ayından itibaren Gün’e meydanda oturduğu her gün için Kabahatler Kanunu’na dayanarak 227 lira idari para cezası kesilmeye başlandı. Gün’e şu ana kadar eyleminden dolayı 18 bin 614 TL para cezası kesildi.

13 kilo kaybeden, kaslarında erime başlayan, sol gözünde görme kaybı yaşayan baba Gün , “Ölsem bile geri adım atmayacağım. Bu dünyada son istediğim oğlumun bir mezarının olması” diyor.

CUMHURİYET GAZETESİNE YÖNELİK BASKILAR SÜRÜYOR

Cumhuriyet’in internet sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Güven, Denizli Başsavcısı Mustafa Alper’in hayatını kaybettiği trafik kazasına ilişkin cumhuriyet.com.tr’nin Twitter adresinden yapılan haber paylaşımıyla ilgili gözaltına alınmasının ardından tutuklandı.

Güven, Denizli Cumhuriyet Başsavcısı’nın ölümünün ardından atılan 'Kamyon biçti' başlığı nedeniyle “terör örgütü propagandası yapmak ve kişinin hatırasına hakaret etme” suçlarından gözaltına alınmıştı. Ayrıca sitedeki haberin altına yorum yapan bazı okuyucuların da kimlik ve adreslerinin tespit edilmesine karar verildi.

Güven’in tutuklamasıyla birlikte cezaevindeki tutuklu gazeteci sayısı 158’e ulaştı.

Öte taraftan ByLock kullandığı iddiasıyla tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi muhasebe servisi çalışanı Emre İper’in tutukluluğuna yapılan itiraz, ByLock kullanıcısı olmadığına ilişkin rapora rağmen reddedildi.

KURT’UN YAŞAMI İÇİN VERİLEN 12 BİN 100 LİRALIK CEZA DA FAZLA GELDİ!

Okmeydanı’nda cemevi bahçesinde beklerken polis kurşunuyla can veren Uğur Kurt’un ölümüyle ilgili davada ‘taksiren ölüme sebebiyet vermek’ suçundan 12 bin 100 TL adli para cezası alan polis Sezgin Korkmaz, cezaya itiraz etti. Polis Sezgin Korkmaz, itiraz dilekçesinde, Türk Ceza Kanunu’nun 24 ve 25’inci maddelerine atıfta bulunularak Korkmaz’ın ‘kanunun emrini yerine getirdiği veya haksız saldırıyı def etme görevi icra ettiği’ ve ‘kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilemeyeceği’ savunuldu.

“NÜFUZLU” KİŞİLERİN ÇOCUK İSTİSMARI VE KOLEKTİF SUÇ

Bu hafta ortaya çıkan iki olayda “nüfuzlu” kişilerin çocukları cinsel istismara maruz bırakmasının toplumsal olarak nasıl örtbas edildiği ortaya çıktı. Sapkınlığın nasıl kolektif bir suça dönüştüğü vahim iki olayla görüldü.

Olaylardan ilkinin yeri ve zamanı dosyaya getirilen gizlilik kararı nedeniyle kamuoyuna açıklanmazken olay Yargıtay’ın verdiği karar nedeniyle basına yansıdı.

"İKTİDARA MENSUP SİYASİ FİGÜR" KİM?

5.5 yaşındaki bir kız çocuğuna, teyzesinin oğlu ve eniştesinin cinsel istismarda bulunması üzerine sadece teyze oğlu hakkında açılan davada verilen 12 yıllık hapis cezası Yargıtay tarafından bozuldu. Yargıtay’ın bu kararı vermesinin ve istismarcı enişteye dava açılmamasının ise failin “iktidara mensup siyasi bir figür” olmasından kaynaklandığı öne sürüldü.

“KENTİN TANINAN İSİMLERİ”NİN ÖNCÜLÜĞÜNDE İŞLENEN SUÇLAR

Batman’da 14 yaşındaki G.’nin cinsel istismara maruz bırakıldığı ve ardından aylardır sistematik olarak fuhuşa zorlandığı ortaya çıktı. Mahkemenin gizlilik kararı getirdiği soruşturmada üç kişi tutuklanırken, çocuğu cinsel istismara maruz bırakan pek çok erkeğin de ‘kentin tanınan isimleri olduğu için’ kefaletle serbest bırakıldığı belirtiliyor. Koruma altına alınan G.’nin ifadesiyle, Batman’da aylardır onlarca çocuğu fuhuşa zorlayan bir çetenin olduğu, yüzlerce erkeğin fail olduğu ve birçok kişinin bu cinsel istismarları bilmesine rağmen sustuğu öğrenildi.

12 YAŞINDA EVLENDİRİLİP 13 YAŞINDA “KAYINPEDERİ”NİN TECAVÜZÜNE UĞRADI. TÜM AİLE SUSTU!

Diyarbakır'da 2009 yılında 23 yaşındaki Sedat D. ile evlendirilen 12 yaşındaki L.Ç., eşinin cezaevine girmesi üzerine, evine yerleştiği kayınpederi 46 yaşındaki İbrahim D.'nin tecavüzüne uğradığı davada savcı esas hakkındaki görüşünü açıkladı. Savcı, küçük çocuğa evlenmesi için baskı yapan damadın kardeşi S.D., annesi Semra D., küçük çocukla evlenen Sedat D. ve tecavüzle suçlanan kayınpeder İbrahim D.'nin 29'ar yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. Bir tek kayınpederin tutuklu olduğu davada, savcının diğer sanıkların da tutuklanmasına yönelik talebi mahkemece reddedildi.

22 YIL SONRA GELEN AYM BAŞVURUSU

Mardin’in Çalpınar köyünde 22 yıl önce, askerler tarafından “terörist” olduğu iddiasıyla öldürülen 11 yaşındaki Fatma Erkan için AYM’ye başvuru yapıldı. İnsan Hakları Derneği (İHD) Mardin Şubesi, tarafından “yaşam hakkının ihlali” gerekçesiyle yapılan başvuruda olaydan 20 yıl sonra ortaya çıkan fotoğraflarda çatışma süsü verilmek için kız çocuğunun yanına kalaşnikof bırakıldığı “yalın ayak, yanında bir çift terlik ve üzerinde etek olması, askerler tarafında infaz edildiği iddiasını güçlendirdiği” ifadeleri yer aldı. Yapılan suç duyurusunda Fatma Erkan’ın cenazesinin ailesine verilmediği de belirtildi.

JİTEM DAVASINDA İTİRAF: 3 KİŞİYİ İNFAZ ETTİK

Emekli Albay Hasan Atilla Uğur ve dönemin Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Albay Eşref Hatipoğlu’nun da aralarında bulunduğu dokuz kişinin, 1990’lı yıllarda 22 kişinin zorla kaybedilmesi veya yasa dışı keyfi infaz edilmesinden dolayı yargılandığı Kızıltepe JİTEM Davası’nın 10'uncu duruşması 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Davada konuşan, “Aydos” isimli gizli tanık, dönemin Jandarma Komutanı Hasan Atilla Uğur’un, üç kişiyi ilçe girişinde infaz ettiğini ve cenazeleri devlet hastanesinin önüne bıraktıklarını anlattı.

AVUKATLARI HASTANELİK EDEN POLİSLERDEN “ELLERİMİZ AĞRIDI” DAVASI

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukatların yargılandığı davanın duruşması sırasında avukatlara saldıran polisler, darp ettikleri avukatlara bir de “elimiz ağrıdı” diyerek dava açtı.

31 Mart 2016’da ÇHD üyesi avukatlar, 22 avukatın yargılandığı davanın duruşması sonrası Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yapmak isterken polisler tarafından darp edilmişti. Av. Balcı Şimşek’in sırtını ve belini tekmeleyen polis, bel bölgesindeki iki omur kemiğini kırdı. Diğer dokuz avukat da yerde sürüklenerek yaralandı. Avukatlar, polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. Avukatların şikayeti dikkate alınmazken, polislerin şikayeti üzerine beşi kadın, toplam 10 avukata, üç yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

Polislerin Şişli Etfal Hastanesi'nden aldığı ve ardından Adli Tıp Kurumu uzmanınca onaylanan ve dava dosyasında yer alan raporda, polislerin bazılarının parmaklarında “abrazyon” (çizilmeye bağlı sıyrık), bazılarının parmaklarında da “dermabrazyon” (derinin en üstteki tabakasının soyulması) olduğu ifade ediliyor. Bazı polislerde ise görünür hiçbir yaralanma yokken, “ellerinin ağrıdığı” yönündeki beyanları raporda yer aldı.

KİMLİK SORGUSU İLE BAŞLAYAN POLİS ŞİDDETİ

Polis şiddetine ilişkin bir diğer olay da Urfa’nın Haliliye İlçesi’nde yaşandı. Evini yakınındaki parkta köpeğini gezdiren Levent Doğrudağ isimli vatandaşla polis arasında kimlik nedeniyle yaşanan tartışmada polisin şiddet kullandığı haberleri basına yansıdı. Doğrudağ’ın yüzüne biber gazı sıkan polislerin daha sonra copla darp ettiği vatandaşın kolunun kırılmasına ve yapay gözünün çıkmasına neden olduğu basına yansıyan haberler arasında yer aldı.

MÜLTECİ SORUNUNDA ÇÖZÜMLER KERHEN

Bu hafta mültecilerin yaşama koşulları ve toplumla entegrasyonunda nasıl bir yerde durduğumuzu gösteren çarpıcı olaylar yaşandı.

Ülkelerinde yaşanan savaştan kaçarak Mersin’e gelen Suriyeliler ile ‘Gürültü yapmayın, uyuyacağım’ diyen 24 yaşındaki Hanifi Hisak arasındaki kavga cinayetle sonuçlandı. Bir çocuk babası Hisak aldığı bıçak darbeleriyle yaşamını yitirdi.

İstanbul’un Sultangazi ilçesinde de, kızlara laf attıkları öne sürülen mültecilerle mahalleli arasında çıkan kavgada 24 yaşındaki Ramazan Şahin bıçaklanarak öldürüldü. Çözüm ise mültecilerin kamyonete bindirilerek polis eşliğinde mahalleden çıkarılması oldu.

Şişli Nişantaşı’ndaki McDonald's şubesinde bir kadın çalışan, “müşterileri rahatsız ettiği” gerekçesiyle Suriyeli bir çocuğun üzerine kaynar su döktü . Çocuğun boynunda yanık oluştu.

KHK İLE İHRAÇ EDİLEN ÖĞRETMEN İNŞAATTA YAŞAMINI YİTİRDİ

Bu hafta iş cinayetlerinde 10 emekçi yaşamını yitirirken 41 emekçi de yaralandı.

İş cinayetinde yaşamını yitirenler arasında Kanun Hükmünde Kararname ile öğretmenlikten atılan Bünyamin Aydoğan da yer aldı. Kahramanmaraş'ın Afşin ilçesinde sulama suyu hattının döşenmesi sırasında vincin taşıdığı borunun üzerine düştüğü, Aydoğan’ın FETÖ/PDY soruşturması kapsamında öğretmenlikten ihraç edildiği ve 20 gün önce inşaat işinde çalışmaya başladığı ortaya çıktı.

CHP Ankara Milletvekili – TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkan Vekili