Fitneye gelmeyelim, sandığa gidelim!

28 Mayıs seçimine doğru giderken fitne, Erdoğan-AKP siyasal aklının yine en çok devreye soktuğu stratejilerden biri.

Google Haberlere Abone ol

Özgür Noyan*

İslamcılık (Siyasal İslam), modern bir ideolojidir. Modern ideoloji olarak belli bir tarihsel referansı üstlenir. Çeşitli olaylardan kıssalar ve dersler çıkarır. Deneyimi bir iktidar biriktirme aracı olarak kullanır. Modern bir ideoloji olarak İslamcılık ve bu ideolojik kökleri miras edinen yapılar için “fitne” bir iktidar stratejisidir. Bu stratejiye göre rakiple “sadece kendini anlatarak” ya da “rakibi eleştirerek” değil, rakip içinde ayrılıklar çıkararak ve/ya gündemlerini meşgul edecek şekilde aralarında uzlaşmazlık yaratarak mücadele edilir. “Erdoğan’ın en iyi yaptığı işlerden biri de rakiplerini, rakip ittifakları dağıtmaktır, bozmaktır” söyleminin pre-modern kökleri fitne tekniğinin tarihsel devamlılığındadır.

FİTNE VE 14 MAYIS 

İslam’ın iktidarcı Ortodoks yorumu, halife Osman’ın öldürülmesini 'büyük fitne' olarak tarif edip Sünni-Şii ayrılığını başlatan ve kurumsallaştıran dönüm noktası olarak işaretler. İslamcı ideolojinin geleneğini devralan AKP ve Erdoğan, pre-modern dönemin bakiyesinden süzülüp gelen 'fitne'yi, modernizmin teknik koşullarında bir iktidar stratejisine dönüştürmüştür. Demirtaş’ın cezaevindeki görüşmelerini dinleyerek HDP ve Kürt siyasetinde fitne çıkarmak için sarf ettiği cümleler dün gibi akıllarda. Hala daha yoğun bir şekilde bu fitnenin işler bir şekilde devam ettirildiği de ortada.

14 Mayıs seçimleri Erdoğan ve AKP açısından 'fitne stratejisi'ni geniş bir skalada devreye koyma dönemiydi. Önce Millet İttifakı’nın içine atılan 'fitne ateşi', ardından Emek ve Özgürlük İttifakı içerisinde çıkan ve uzun süren 'fitne' Erdoğan’ın siyasal söylemini kurduğu “yaparsak biz yaparız” cümlesinin alıcısını arttırdı. Son olarak 28 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ikinci tura giderken fitne bu kez Sinan Oğan ve ATA İttifakı cephesine uzandı. Oğan ile ATA İttifakı’nın bileşenleri muhalefet olarak birlikte girdikleri seçimlerde her nasılsa iki farklı pozisyona girmiş oldular.

Siyaseti dost-düşman antagonizmasının keskin ve rijit bir yorumuyla inşa eden Erdoğan-AKP aklı, düşmanlaştırdığı rakiplerinin aralarında da birbirlerine karşı kışkırtma ve dolayısıyla fitne tekniğini yürütmeyi her zaman canlı tuttu. Bir inşa etme iradesi olarak modern siyaset paradigmasını bozmayı da inşanın içerisine alan genişleyici bir tarifle yeniden yorumladı.

28 Mayıs seçimine doğru giderken fitne, Erdoğan-AKP siyasal aklının yine en çok devreye soktuğu stratejilerden biri. Doğası gereği farklılıkları belirli bir ortak payda ya da hedef doğrultusunda konsolide eden birlik modeli olarak ittifakların fitne stratejisiyle zayıflatılarak dağıtılmaya ve manipüle edilmeye çalışılması ikinci turun temel seçim politikası. Özellikle Kürt meselesi üzerinden Kılıçdaroğlu’nu destekleyen bloku dağıtma girişimi tam gaz devam ediyor.

Oysa tarih, dönüm noktalarında düalistik bir kılıkla kendisini var kılar. Kritik karar anlarında 'ya o ya bu' türünden bir zorunluluğu dayatır. Bu dayatma momenti pek çok faktörü silikleştirerek ortak hedefe karşı çok farklı pozisyonları aynı torbaya atar. 2. Dünya Savaşı’nda uzun süre beklenen ancak bir türlü açılmayan Batı Cephesi açıldığında Stalin, ABD ve İngiltere’nin başını çektiği kapitalist bloka 'spasiva' (teşekkürler) demişti. Ortak düşman Hitler’e karşı asla bir araya gelemeyeceği kapitalist blokla birlikte hareket etmişti.

28 Mayıs seçimleri “tekerrür eden kişiler değil yapılardır” diyen tarih felsefesini yine haklı çıkartıyor. 28 Mayıs seçimleri toplumu nefessiz bırakmaya yemin etmiş azılı bir faşist rejimin referandumu niteliğindedir. Fitneleri ve farklılıkları önceleyen zamansızlıkları değil, ortaklığı öne çıkarıp hedefe kilitlenen an’a müdahale eden bir siyaset ferasetini zafere ulaştırmak boynumuzun borcu. 28 Mayıs Seçimleri fitneleri boşa düşürme şansının ta kendisidir. 28 Mayıs’ta sandığa gidelim, tek adam rejimine son verelim.

Bu seçim, hepimizin seçimi. Bu fitne ortak geleceğimize kurulmuş durumda.

*Yurttaş