YAZARLAR

Fenerbahçe kabuk değiştiriyor

Kasımpaşa’nın defansı elek gibiydi, her gelen top o defansı deldi geçti. Kasımpaşa’nın orta sahası hiç direnç göstermedi. Hiç bölgesel pres yapmadı. Hiç temaslı oynamadı. Kasımpaşa’nın hücumu ise, gördüğüm en beceriksiz hücumlardan biriydi.  Fenerbahçe yeni oyun tarzıyla ancak bu Kasımpaşa’yı yenebilirdi. Bence Fenerbahçe’yi zor günler bekliyor. 

Sezona Erol Bulut’u teknik direktörlük koltuğuna oturtarak başlayan Fenerbahçe, radikal bir kararla geleneksel oyun pratiğiyle kendi arasına mesafe koyacağı izlenimi veriyordu. Kendi başına Erol Bulut tercihi, bir şeylerin değişeceğinin güçlü işareti gibi duruyordu. Erol Bulut’un, Avcı yönetimindeki stajı, sonrasında Malatya ve Alanyaspor tecrübeleri, onu, savunma stratejisiyle oyun kurgulayan teknik adamları sınıfına dahil ediyordu. Nitekim, sezonun başlangıcı ve ilk sekiz haftalık periyod, bu algı ve tanımlamayı haklı çıkaran bir süreç oldu. Takım, bir bütün olarak savunmayı önceliyor ve hücumu, sonra inşa edilecek bir yapılanma olarak ileri bir tarihe erteliyordu. Bu çok doğru bir oyun ve kurgu yaklaşımıydı. Tıpkı inşaat işlerinde olduğu gibi, sağlam bir temel atılmadan, diğer üst katları inşa etmek büyük risk ve tehlikeler barındırıyor.

Takım savunmasını, hem hücumda hem savunmada organize etmeden, hücum yapıları oluşturmak pek gerçekçi bir davranış olmazdı. Takım savunmasını organize ettikten sonra, bu organizasyon üstüne bina edilmiş bir hücum organizasyonu, doğru bir sıralama olur. 

Ama ne olduysa sekizinci haftadan sonra, birileri, Erol Bulut’u bir tarafa doğru çekiştirmeye başladı. Erol Bulut hem inşa etmekte olduğu oyunun taleplerini hem de onu bir tarafa çekiştirenlerin taleplerini dengede tutmaya çalışırken, takım ve oyun bir anda savruldu. Fenerbahçe artık zihni açık bir takım değildi. Bu zihin kapalılığına bir de yarım şarjlı kimi oyuncular eklenince, evinde kazanmaz hale geldi. 

Kasımpaşa maçında alınan galibiyetten daha çok benim ilgimi Fenerbahçe’nin oyun anlayış ve tarzı çekti. Takım kesinlikle defansif stratejiyi terk etmiş. Savunma göbeğinin önünde oynayan Gustavo tam bir stoper gibi görevlendirilmişti. Sol savunma kanadına Sadık, sağ tarafa da Sangare’yi atmak ve bu iki savunmacının iki bölge partneri olarak Mert Yandaş ve Ozan Tufanı eklemek, savunma göbeğinin önünü buharlaştırmak demektir. Nitekim, Kasımpaşa önde organize haliyle her seferinde ikinci bölgeyi aşarak Fenerbahçe savunmasını cepheden zorladı. 

Fenerbahçe de oyun, topun akışkanlığından ziyade, mevkilerini birbirine topu ikram etmesiyle, birbirine dört çarpı dört bayrak yarışında olduğu gibi teslim etmesiyle ilerliyordu. Bu klasik geriye dönüştür. Bu oyun çağdaş anlamda pozisyon oyunu bile değil. 

Kasımpaşa’nın defansı elek gibiydi, her gelen top o defansı deldi geçti. Kasımpaşa’nın orta sahası hiç direnç göstermedi. Hiç bölgesel pres yapmadı. Hiç temaslı oynamadı. Kasımpaşa’nın hücumu ise, gördüğüm en beceriksiz hücumlardan biriydi. 

Fenerbahçe yeni oyun tarzıyla ancak bu Kasımpaşa’yı yenebilirdi. Bence Fenerbahçe’yi zor günler bekliyor. 


Ali Fikri Işık Kimdir?

Ali Fikri Işık, 1958 yılında Mardin’in Savur ilçesine bağlı Xeramemo köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Batman’da, liseyi ise Silvan’da okumuştur. 1978 yılında Batman'da “Sesleniş” Gazetesiyle yazın hayatına başlamış. 1985 yılında yazarlar kooperatifi olan Yazko’nun dergisi “Yazko Somut”ta, 1994 yılında “Zone News” gazetesinde, 1995 yılında haftalık dergi “Roj”da, 2010 yılında Taraf gazetesinde, 2016 yılında “BasNews ve Kurdistan24 Türkçe'de yazmıştır. Amedspor Kaos ve Direniş Amedspor kitaplarının yazarıdır.