Fars dünyası: Tahran cephesinden Aksa Tufanı

Nasır Kenani “Aksa Tufanı, Gâsıp Siyonist rejimin radikal ve maceracı başbakanı Netanyahu’nun savaş çığırtkanı, provokatif ve kışkırtıcı politikalarına karşı gösterilen verilen doğal bir tepkidir.”

Google Haberlere Abone ol

Müslümanlar için kutsal bir mekân olan Kudüs’teki Mescid-i Aksa Camii’nde Nisan ayında patlak veren şiddet olayları bölgedeki gerilimi tırmandırmış, günlerce süren çatışmalarda İsrail polisi camiye baskın düzenleyerek ibadet eden onlarca kişiyi tutuklamıştı. Abluka altındaki İsrail polisinin ihlalleri, Gazze şeridini kontrol eden Hamas’ı yeniden harekete geçirdi. Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları Komutanı Muhammed ed-Dayf, 7 Ekim Cumartesi günü abluka altındaki Gazze Şeridi’nden İsrail’e yönelik “Aksa Tufanı” adıyla kapsamlı bir operasyon başlattıklarını duyurdu. Filistin halkının yeniden “devrim ve devlet kurma” saikleriyle harekete geçtiğini ifade eden Dayf, bu operasyonun İsrail’in ihlalleri nedeniyle hayata geçirildiğini savundu.  

Operasyona Filistin İslami Cihat Örgütü’nün askeri kanadı Kudüs Tugayları (Saraya el-Kuds) ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) de iştirak etti. Lübnan Hizbullah’ı da İsrail sınırındaki askeri karargâhlara yapılan saldırıları üstlendi. Ayrıca Irak’ta faaliyet gösteren İran destekli Haşdi Şabi’ye bağlı Asaib-i Ehli Hak grubu da destek ve yardıma hazır olduklarını bildirdi.

Operasyon kapsamında İsrail’in güneyinde 50’den fazla askeri noktaya eş zamanlı saldırılar düzenlendi. İsrail savunma hattı delinerek yerleşim yerlerine sızıldı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu cumartesi günü erken saatlerde halka yaptığı konuşmasında çatışmaları “savaş” olarak nitelendirdi ve “özel güvenlik durumu” ilan edildiğini duyurdu. Gazze’deki birçok nokta İsrail hava saldırılarıyla hedef alındı. Bunlardan bazıları sivil yerleşim yerleri ve kamu kurumlarıydı. Netanyahu, cumartesi gecesi yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında, Gazze Şeridindeki İsrailli yerleşimcilere “bölgeyi terk edin, Hamas’ın bulunduğu her yeri enkaza çevireceğiz” uyarısında bulundu.

TAHRAN: NETANYAHU'NUN KIŞKIRTICI POLİTİKALARINA DOĞAL BİR TEPKİ

Operasyon sonrası belki de en çok Tahran’ın tepkisi merak ediliyordu. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani: “Aksa Tufanı, Gâsıp Siyonist rejimin radikal ve maceracı başbakanı Netanyahu’nun savaş çığırtkanı, provokatif ve kışkırtıcı politikalarına karşı gösterilen verilen doğal bir tepki” olarak yorumladı. 

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, cumartesi gecesi Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’la yaptığı telefon görüşmesinde, “direniş hareketinin Siyonistlerin aralıksız işlediği suçların bir sonucu olduğunu” söyledi. Kudüs’e ve mazlum Filistin halkına destek verilmesi konusunda Müslüman ülkelerin dayanışma ve iş birliği içerisinde olması gerektiğinin altını çizdi.

Parlamentodan da tepki gecikmedi. İran İslami Şurası’nın cumartesi günü gerçekleşen ikinci halka açık oturumunun başında milletvekilleri meclis başkanının kürsüsünün önünde toplanarak “Filistin muzafferdir, İsrail yok edilecek” ve “Kahrolsun İsrail”, “Kahrolsun Amerika”, “Kahrolsun İngiltere” sloganları attı.

Düzenin Yararını Teşhis Konseyi Genel Sekreteri Muhammed Bakır Zülkadir, “7 Ekim 2023 Filistin mücadele tarihine geçecek. Son 75 yılda bu büyüklükte bir operasyon gerçekleşmedi. İsrail topraklarının 20 kilometre derinliğinde 90 kilometrekarelik bir alanda bu sabaha kadar 420 Siyonist öldürüldü. Siyonistler Gazze’de istihbarat üstünlüğüne sahip olduklarını iddia ederken, şaşkınlık içerisinde bölgeyi terk etmek zorunda kaldılar. Bir diğer önemli nokta da direniş güçlerinin saldırısı oldu. Siyonistler ilk kez kendi topraklarını savunmaya geçtiler. Son yaşananlar, Siyonist rejimin çöküşünün başlangıcı olduğunu gösteriyor” açıklamalarında bulundu.

REİSİ: İNŞALLAH YAKINDA MESCİD-İ AKSA'DA BİRLİKTE NAMAZ KILACAĞIZ

İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ayetullah İbrahim Reisi, 8 Ekim Pazar günü Hamas siyasi lideri İsmail Haniye ve Filistin İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad en-Nahale ile telefonda görüştü. Görüşme sırasında “Filistinlilerin işgal altındaki topraklarda yürüttüğü muzaffer operasyon Filistin halkının ve İslam ümmetinin 70 yıllık özleminin gerçekleştiğinin göstergesidir. İnşallah yakında Mescid-i Aksa’da birlikte namaz kılacağız...” temennisinde bulundu.

İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Hüseyin Bakıri, Filistinli örgütlerin Demir Kubbe de dahil olmak üzere İsrail’in yeteneklerine meydan okuyan karmaşık ve girift operasyonlar düzenleyebileceğini belirterek “normalleşme maskaralığı” gibi bazı umutsuz girişimlerin İsrail’in çöküş hızını yavaşlatamayacağını ifade etti. Bakıri, “Aksa Tufanı Operasyonu, Siyonist düşmanın mazlum Filistin halkının kalbine ektiği ve şimdi biçmesi gereken öfkenin mahsulüdür.” dedi.

Devrim Rehberi Ayetullah Ali Hamaney de Hamas’ın İsrail’e yönelik Aksa Tufanı operasyonu hakkında X adlı sosyal medya platformunda paylaşımda bulundu: “Bugün Filistin gençliği ve Filistin hareketi son 80 yılda hiç olmadığı kadar enerjik, canlı ve hazırlıklı.”

İran’dan Filistin’e destek devletin üst düzey yetkilileriyle sınırlı değildi. Cumartesi günü onlarca İranlı başkent Tahran’da toplandı. Filistin bayrakları sallayıp Mescid-i Aksa pankartları taşıyan eylemciler Hamas’a destek sloganları attı. Başkent Tahran’daki ikonik Azadi Kulesi’ne Filistin bayrağı yansıtıldı ve operasyonun adıyla bezendi. Ayrıca birçok sivil toplum kuruluşundan da destek çağrıları yapıldı.

Hatta İran Radyo TV Kurumu Şiir, Musiki ve Marş Bürosu Başkanı şair Alirıza Gazve Aksa Tufanı Operasyonu için bir şiir bile yazdı:

“Mescid-i Aksa tufanı,

İzzedin Kassam’ın tufanıdır,

Özgürlük tufanıdır,

İslam tufanıdır,

Süleymani’nin öfkesidir.” 

KADUMİ: SAHAYI DİRENİŞ GÜÇLERİ BELİRLİYOR

İran’daki gazeteler genel itibarıyla İsrailli yetkililerin saldırılar karşısında şok geçirdiğini manşetlerine taşırken Ruzname-i Kuds (Kudüs Gazetesi), “Sürpiz Bir Tufan” başlığıyla yayınladığı haberinde Hamas’ın İran’daki temsilcisi Halid el-Kadumi ile yapılan bir söyleşiye yer verdi. Kadumi operasyonu üç boyutta ele aldı: 1) Kavramsal çerçeve: “Bugünkü direniş sadece Gazze’yi değil tüm Filistin’i kapsamaktadır ve Filistin halkının haklarını savunmaktadır.” 2) İleri teknolojili operasyon avantajı: “Elhamdülillah direniş kara, deniz ve siber alanda son yıllarda ciddi ilerleme kaydettik.” 3) Uluslararası ilişkiler ve Hamas’ın kurduğu destek ağı.

Kadumi’ye göre bu üç boyut “direnişin” en büyük başarıları arasında yer alıyordu. Ona göre “Bu operasyon, ezilen Filistin halkından Siyonizm ile normalleşme talep eden dünyaya ve bölgesel rejimlere açık bir mesajdı.” Kadumi konuşmasında 3 Ocak 2020’de suikastla öldürülen Kasım Süleymani’yi de andı ve “Siyonist rejimin tamamen yok edilmesinin” Süleymani’nin dileklerinden biri olduğunu belirtti: “Süleymani şehadetinden önce, işgal altındaki topraklarda Siyonist rejime karşı yapılan geniş çaplı operasyonları desteklemişti.”

Kadumi, savaşın geleceğine ilişkin de şunları söyledi: “Bugün artık savaşın denklemleri değişti ve Siyonist rejime karşı sahayı direniş güçleri belirliyor, mücadele devam etmeli. Başarısızlığı önlemek için Avrupa ülkeleri ve bu rejimin müttefiklerinin barış arama girişimlerine ve insan haklarını kullanmalarına izin verilmemelidir. Bu mücadele, Müslüman halkların Kudüs’ü kurtarma arzusundandır.”

Amerikan Politico adlı haber portalına göre, operasyon, Suudi Arabistan’ın Tahran’ı derinden rahatsız edecek bir ittifak olan İsrail ile ilişkilerini normalleştirebileceğini ima ettiği son derece hassas diplomatik bir döneme denk geldi. Zira Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman geçtiğimiz ay Fox News’a verdiği bir mülakatta İsrail’le diplomasi ihtimaline değinerek, “Her geçen gün daha da yakınlaşıyoruz” demişti. Şimdi Riyad, İran’ın bu çıkışını, ABD ile savunma iş birliği müzakerelerine ve İsrail’le ilişkilerini normalleştirme ihtimaline karşı “bölgesel çatışmayı körükleyecek bir hamle” olarak görebilir.  

İSRAİL: SALDIRILARDA İRAN'IN PARMAĞI OLDUĞUNDAN ŞÜPHELENİYORUZ 

CBS News’a konuşan İsrail’in ABD Büyükelçisi Michael Herzog, “saldırılarda İran’ın parmağı olduğundan şüpheleniyoruz” demişti. İsrail’in savaşı İran’a taşıyıp taşımayacağı sorulduğunda ise Herzog, “İsrail’e saldıran kim olursa olsun, karşılık vereceğiz.” demekle yetindi. Herzog’u bu cümleleri sarf etmeye iten, İran Devrim Rehberi Ayetullah Ali Hamaney’in üst düzey askeri danışmanlarından eski Devrim Muhafızları Ordusu Komutanı Seyyid Yahya Rahim Safevi’nin cüretkâr açıklamaları olabilir. Safevi, cumartesi günü Tahran’da düzenlenen 6. Uluslararası Filistinli Çocuk ve Gençlerle Dayanışma Konferansı’nda, Tahran yönetiminin Hamas’ın İsrail’e karşı düzenlediği saldırıları desteklediğini söyledi: “Aksa Tufanı Operasyonu’nu destekliyoruz ve Direniş Cephesi’nin de bu davayı desteklediğinden eminiz. Elbette kutsal türbe muhafızları ve Kasım Süleymani gibi büyük şehitler de bu mücahitlerin yanındadır. Bizler Filistin ve Kudüs özgürleşinceye kadar Filistinli mücahitlerin yanında olmaya devam edeceğiz. Filistinli gençler Siyonistler tarafından öldürülürken uluslararası örgütler sessizliğini koruyordu. Bu cinayetlere karşı uluslararası örgütlerden herhangi bir tepki görmedik.”

Safevi’nin bu açıklamaları, İran’ın geleneksel müttefiki Hamas’ın söz konusu operasyonuna doğrudan destek verip vermediği yönündeki şüpheleri kuvvetlendirdi.

'HERKES İRAN'IN İSRAİL'İ KUŞATMA HATTA BOĞMA GİRİŞİMİNDEN KORKUYOR'

Washington merkezli bir düşünce kuruluşu olan Foundation for the Defense of Democracies’in Başkan Yardımcısı Jonathan Schanze, sorularıyla Hamas-İran denkleminde önemli bir noktaya değindi:

“Batı Şeria'da tansiyon yükselecek mi? Suriye’de Şii milisler hareketlenecek mi? Hizbullah devreye girecek mi? Bu operasyon sadece Hamas’ın kendini yeniden gösterme girişimi mi yoksa İran’a bağlı diğer unsurların da katıldığı daha geniş bir stratejinin parçası mı? Bunu önümüzdeki birkaç saat ya da gün içerisinde göreceğiz. Bence bu, herkesin İran’ın İsrail devletini kuşatma, hatta belki de boğma girişiminden korktuğu bir savaş.”

Schanze’nin bıraktığı yerden BBC Farsça’nın “Hamas: Saldırılar İran’ın desteğiyle gerçekleştirildi” haberine bir göz atalım. Bu haber, BBC Farsça’nın “Newshour” adlı programında, Hamas Sözcüsü Gazi Hamed’in kendisine yöneltilen “Bu operasyonda İran’dan ne kadar destek aldınız?” sorusuna, “Birçok ülkenin bize yardım etmesinden gurur duyuyorum. İran bize yardım ediyor. Diğer ülkeler de bize yardım ediyor. Para, silah ya da siyasi olarak destekliyor.” şeklinde cevap vermesinin ardından dolaşıma girdi.

Sunucunun sorusu karşısında Hamed, genel olarak İran ve diğer ülkelerden –ki açıkça belirtmiyor– farklı şekillerde destek alındığını itiraf etti. Ancak bu operasyon özelinde İran ile doğrudan bağlantı kurulduğuna dair bir işaret vermedi. Dolayısıyla BBC Farsça’nın provokatif başlığı gerçeklerden uzak. Yine de örgütün taktiksel ve operasyonel anlamda uzun süredir İran ile iş birliği içerisinde olduğunu göz önünde bulundurmak ve tam bu noktaya bir şerh düşmek gerekir.

Bu iddiaları destekleyen bir başka analiz de Wall Street Journal’dan (WSJ) geldi. WSJ, 9 Ekim tarihli haberinde saldırıların planlanmasında İranlı yetkililerin Hamas’a yardımcı olduğunu ve 2 Ekim’de Beyrut’ta yapılan bir toplantıda operasyona onay verdiklerini yazdı. Hamas, Hizbullah, Filistin İslami Cihad Örgütü ve İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü temsilcilerinin söz konusu operasyonu görüşmek üzere ağustos ayından bu yana iki haftada bir Lübnan’da toplandıklarını, hatta İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahyan’ın da bu toplantılardan en az ikisine katıldığını iddia etti.  

Buna karşın Amwaj Media, yerel kaynaklara dayandırdığı haberinde İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) sözcüsü Tuğgeneral Danny Hagari’nin, “İran’ın Gazze’deki savaşa müdahil olduğuna dair herhangi bir bulguya rastlamadık” ifadelerini aktardı. İsminin açıklanmaması kaydıyla konuşan Beyrut’taki üst düzey bir Arap yetkilinin saldırıların Lübnan’daki Arap ve İranlı yetkililer arasında yapılan bir dizi gizli toplantının ardından gerçekleştiği yönündeki haberleri şiddetle reddettiğini ekledi. Aynı şekilde İran Birleşmiş Milletler Özel Temsilcisinin Tahran’ın saldırılar konusundaki karar alma süreçlerine dahil olmadığını paylaştığını belirtti. Temsilci, “Filistin’i kesin olarak destekliyoruz ancak Filistin’in tepkisine müdahil değiliz, zira bu tepki sadece Filistin’in kendisi tarafından gösterilmektedir. Onlar [İsrail] başarısızlıklarını meşrulaştırmaya ve bunu İran’ın istihbarat gücüne ve operasyonel planlamasına bağlamaya çalışıyorlar.” şeklinde açıklamalarda bulundu.

Şüphesiz Devrim Rehberi dahil İran’daki birçok üst düzey yetkili Hamas’a ve Filistin’deki gruplara destek verildiğini defaatle söyledi. Ancak bu operasyon özelinde İran’ın iddialardaki gibi saldırılara doğrudan destek verdiğine dair bir kanıt yok. Tahran yönetimi iddiaları kabul etmezken İsrail’e gözdağı vermekten de çekinmedi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani 9 Ekim’de yaptığı açıklamasında, 700 İsraillinin ölümüne ve onlarcasının yaralanmasına yol açan saldırılarda Tahran’ın dahli olduğu yönündeki haberleri yalanladı ve İran’ı tehdit eden kim olursa olsun, kendilerine karşı herhangi bir aptalca eyleme “yıkıcı bir şekilde” cevap vereceklerini belirtti.