'Faizsiz ev' şirketleri: Altın gününün 'ev' versiyonu

Faizsiz bir şekilde ev veya araba satın almak isteyen kişilerde ve bu alanda faaliyet yürüten şirketlerde son yıllarda ciddi bir artış yaşanıyor. Genellikle sonu ‘evim’ ile biten bu şirketler, masum bir yardımlaşma örneği mi yoksa ilerleyen dönemlerde mağduriyetlerle anılacak olan bir zincirin halkası mı?

Google Haberlere Abone ol

Ogün Akkaya

DUVAR - Müşterilerine faizsiz araba veya ev alma imkânı sunan şirketlerin sayısında son yıllarda büyük ilgi görüyor. Emlak ve otomotiv pazarında milyarlarca Türk Lirası değerinde kazanç elde eden şirketler, sistemlerine dahil olan müşterilerin ödediği “katılım ücreti” ile kazanç elde ediyor. İçerisinde olduğumuz yıl itibariyle faizsiz araba ve ev sahibi yapan şirketlerin sayısı 40’a yaklaşmış durumda. Türkiye’deki toplam konut satışlarından elde edilen pay ise yüzde 15 seviyelerinde.

Şirketler, internet siteleri ve televizyon kanallarında yayınlanan reklamların yanı sıra şehirlerin en işlek caddelerindeki afişler ve peş peşe açtıkları ofislerle de dikkat çekiyor. Bankalardan kredi çekmek istemeyen ve faiz sistemine sıcak bakmayan kişiler bu şirketlere rağbet gösterenler arasında yer alıyor. Şirketler tarafından sisteme giren kişilere, bütçesine göre dilediği yerdeki evi ya da arabayı alabilme imkanı sağlayan finansman desteği sunuluyor. Karşılıklı olarak belirlenen tutar üzerinden ev ya da araba arayışı içerisine giriliyor. Kayıt aşamasında belirlenen fiyat sonrasında, ödenecek peşinat tutarı ve taksit sayısı belirleniyor. Daha sonrasında sisteme giren kişilerin borçlarına, alacağı evin ya da arabanın tutarına, ödeyeceği takside ve peşinata bakılarak gruplar oluşturuluyor ve sistem içerisinde 200 aya kadar ödemenin sürdüğü bekleyiş başlıyor.

ALTIN GÜNÜNÜN EV VERSİYONU

Şirketler, evleri inşa etmek yerine, hazır konut sektörüne yöneliyor. Ödeme şekilleri ve uyguladıkları yöntemler firmadan firmaya farklılık gösteriyor. 1991 yılında faaliyet göstermeye başlayan Eminevim, bu şirketlerden sadece bir tanesi. Şirket, müşterilerine ‘çekilişli’ veya ‘çekilişsiz’ şekilde iki farklı seçenek sunuyor.

Çekilişli sistem, şirket tarafından “gün taksiti ödemeye” benzetiliyor. Bu sistemde, taksit sayısı kadar katılımcı bir araya gelerek, her ay toplanan taksitlerle bir katılımcının ev sahibi olması sağlanıyor. Çekilişler, beş ayda bir kez olacak şekilde gerçekleştiriliyor. Şirket, bu sistemi “Müşteriler, altın gününe değil de ev gününe girmiş oluyor” diyerek tanımlıyor. Çekilişsiz sistemde ise ödenen peşinat ve aylık taksitlere göre belirlenen tarihte geri ödeme gerçekleştiriliyor. Taksitler her yıl belirli oranda artarak daha erken sürede teslimatın gerçekleşmesi amaçlanıyor. Müşteriler, eğer aylık taksitlerde geciktirme yapmaya başlarsa kendilerine faiz yerine ‘gecikme cezası’ uygulanıyor.

GERÇEKLEŞTİRİLEN ÇEKİLİŞLERİN ŞEFFAFLIĞI TARTIŞILIYOR

Şirketten şirkete başka bir isimle ifade edilse de hepsinin uyguladığı yöntemin temelinde “elbirliği sistemi” yatıyor. Sisteme dahil olan kişiler, ödeme güçlerine göre oluşturulan, sayısı 40 ile 200 arasında değişen gruplara dahil ediliyor. Belirlenen tarihlerde ise oluşturulan gruplar için noter huzurunda çekiliş gerçekleştiriyor. Çekilişli sisteme dahil olup, ev ya da araba sahibi olmak isteyenler bazı kişiler ise gerçekleşen çekilişlere sahte isimlerin eklendiğini ve bu sayede gerçek kişilerin çekilişte çıkma ihtimallerinin düşürüldüğünü belirtiyor.

Firmalar, sistemlerine dahil olan kişilerden öncelikle 15 bin liraya varan organizasyon bedelini tahsil ediyor. Bu ücretin hangi amaçla alındığı imzalanan sözleşmelerde açıklanmıyor. Alınan bu organizasyon bedelleri, müşteriler tarafından ciddi bir durum açıklanmadıkça geri iade edilmiyor.

Bu durum, 2017 yılında mahkemeye taşınmış, sisteme dahil olan bir kişi yaşadığı sağlık sorununu sebep göstererek sistemden çıkmak istediğini vurgulamış ve ödediği katılım miktarının tarafına ödenmesini talep etmişti. Firmanın katılım payının tamamını değil de bir kısmını ödemesi sebebiyle Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan dava geçtiğimiz günlerde sonuçlandı. Mahkeme, katılım ücretinin ne için alındığının, hangi hizmetlerin verildiğini tam olarak açıklamadığını belirterek, kalan tutarın da ödenmesini hükmetti. Çoğu zaman herkes parasının tamamını geri alacak kadar şanslı olamıyor.

‘KREDİ ÇEKSEYDİM ŞİMDİYE ÇOKTAN EV SAHİBİ OLMUŞTUM’

Kocaeli’nde ikamet eden 55 yaşındaki emekli Gülten Duymuş da parasının tamamını alamayan kişilerden biri. Fuzulevim’in sistemine 2017 yılında, 7 bin lira katılım ücretini ödeyip dahil olan Duymuş, 2020 yılında çekilişin bir türlü kendisine çıkmaması sebebiyle sistemden ayrılma kararı alıyor. Şirketin insanların duygularını dini kullanarak suistimal ettiklerini belirten Gülten Duymuş şunları söylüyor:

“Ofislerine gittiğiniz zaman sizi neredeyse kapıda karşılıyorlar. Çalıştırdıkları insanların ikna kabiliyeti çok yüksek, resmen insanı hipnotize ediyorlar. Bir an önce imza attırmaya odaklı çalışıyorlar. Öyle bir konuşuyorlar ki kapıdan çıktığınızda ev sahibi olacağınıza inanıyorsunuz. Sisteme girerken sayfalarca sözleşme imzaladım. Bunların ne olduğunu sorduğumda da ‘Bir önemi yok, öylesine imzalatıyoruz. Bunlara takılmayın’ şeklinde cevap verdiler. Şimdi o imzaladığım sözleşme gereği yatırdığım paramın tamamını geri alamıyorum. Bankaya başvurup, kredi çekseydim şimdiye çoktan ev sahibi olmuştum. Faiz öderdim ama en azından evimde oturdum”

‘SAHTE YORUM YAZMALARI İÇİN AYRILMIŞ PERSONEL KONTENJANI BULUNUYOR’

Faiz sistemine girmemek için bankaları tercih etmek yerine Fuzulevim’e başvuran Osman Bey 80 bin liralık anlaşma imzalamış ve 8 bin lira organizasyon ücreti ödemiş. Yaptığı araştırmalar sonucunda güvenilir bir firma olduğuna karar verdiği Fuzulevim’den, sisteme katıldıktan 15 gün sonra ayrılma kararı alıyor. Şirketin organizasyon ücretine el koyduğunu belirten Osman Bey ise şunları söylüyor:

“Bir an önce arabam, evim olsun diye sisteme katılmak istiyorsun. Bana ‘arabanızı kesin olarak 10 ay içerisinde teslim edeceğiz’ dediler. Sisteme katıldıktan sonraki 15 gün içerisinde aklım başıma geldi. Yaptığım araştırmalar sonrasında birçok mağdurun olduğunu gördüğümde sistemden çıkma kararı aldım. Ofislerine talebimi iletmek için gittiğimde resmen sorguya çekildim. Sistemden çıkmamam için araba yerine, ev grubuna girmemi istediler. Çekiliş kısmı tam bir muamma. Yaptıkları sahtekarlığın, çekiliş sırasında değil de öncesinde oluşturulan listelere sahte isimler ekleyerek yaptıklarını duydum. Kendi sosyal medya sayfalarına insanları teşvik edecek güzel yorumlar yapılması için çalışanlarını kullanıyorlar. Sahte yorum yazmaları için ayrılmış personel kontenjanı bulunuyor”

‘ŞİKAYET YORUMLARIMI SİLMEM İÇİN İSTANBUL’DAN ARANDIM’

Bursa’nın İnegöl ilçesinde yaşayan ve telefoncu dükkanı işleten 37 yaşındaki Mehmet Emin Sayar, babasının kendisine çalışıp bıraktığı ev gibi kendisi de iki çocuğu için aynı şeyi yapmak istiyor. Muhafazakar yaşantısı nedeniyle faiz sistemine yanaşmak istemeyen Sayar, bir arkadaşı aracılığıyla Fuzulevim’e başvuruyor. İki çocuğu için de 300’er bin liralık bir daire almak için sözleşme imzalıyor. Daha sonrasında iş yerinin basılmasına varan ev sahibi olma sürecini şu şekilde anlatıyor:

“Bana ne olursa olsun, herhangi bir ölüm-kalım durumunda komisyon ücretinin tamamını iade edeceklerini söylediler. Söyledikleri şeyin sözleşmede yazmadığını gördüğümde ofislerine gittim. Bana ‘Şirketin inisiyatifine bağlı olarak paralar kuruşu kuruşuna ödeniyor’ dediler. Söz uçar yazı kalır diyerek tarafıma söylediklerini sözleşmeye de yazmalarını istedim. Yapamayacaklarını belirttikleri an sistemden çıkma kararı aldım. Organizasyon bedelinin tamamını iade etmediler. 30 Kasım gecesi sikayetvar.com’a yazdım. Ertesi gün işyerime Fuzulevim’den iki kişi gelip, ‘Nasıl şikayet edersin’ diyerek bağırmaya başladı. İşyerinde kamera olmadığı için telefonumu çıkarıp kayıt almaya başladım. Gelen çalışanlara ‘Hani paranın tamamını ödeyecektiniz?’ diye sordum. ‘Hayır böyle bir şey demedik’ dediler. İşyerimde video kayıt aldığım için beni emniyete şikayet ettiler. Yaşadığım mağduriyeti Fuzulevim’in sosyal medya hesaplarına ve patronları Eyüp Akbal’ın hesaplarına yorum olarak yazmaya başladım. Daha sonrasında şikayet yorumlarımı silmem için İstanbul’dan arandım ve şirketin bütün hesaplarından engellendim. Şirket ile karşılıklı olarak birbirimizden şikayetçi olduk. Bankalardan çok bunları görür olduk. Benim canım yandı başkasının yanmasın”

‘YOUTUBE ÜZERİNDEN İNSANLARI BU ŞİRKETLERE YÖNLENDİREN, VAAZ VEREN HOCALAR VAR’

Furkan Özdemir, bankalara yaptığı kredi başvurularının sonuç vermemesi üzerine 2012 yılında Eminevim’in sisteme yüzde 20 peşinat ödeyerek girmiş. 2015 yılında çekilişte çıkmasına rağmen, piyasada 100 bin liraya ev olmadığı için kendisine herhangi bir teslimat yapılmamış. Özdemir, "Bu sistemle ev alan kişilerin sayısı bir eli geçmez" diyor ve yaşadıklarından şöyle bahsediyor:

“Çekiliş sistemleri içerisinde 20 ya da 30 kişi olduktan sonra grubu kapatıyorlar. 120 kişi gibi görünüyor ama geri kalanı gerçek olmayan kişiler. Eskiden çekilişin kime çıktığını görebiliyordunuz. Şimdi ise Kişisel Verileri Koruma Kanunu gereğince bilgi paylaşımında bulunmuyorlar. Şu an birçok kişi var parasını almaya çalışan. Uzattıkça uzatıyorlar, insanları yıldırıyorlar. YouTube üzerinden insanları bu şirketlere yönlendiren, vaaz veren hocalar var. Bazı hocalar, bu sistemleri önerirken, bazıları da karşı çıkıyor. Şirket, size herhangi bir güvence vermezken, sisteme girmeniz halinde sizden iki memur kefil istiyor, alacağınız araba ya da eve haciz veya ipotek koyuyor bu da yetmiyor üstüne de vekaletname alıyor. Bu şirketler batıp gittiğinde geri mahkemelerde sürünmek kalıyor”

‘İMZALANAN SÖZLEŞMELERİN TÜKETİCİYİ KORUYAN HERHANGİ BİR YANI YOK’

Fuzulevim’e kaydolduktan sonra ayrılmak isteyen ve ödediği katılım ücretini geri alamayan Hayri Şeker, yaşadığı mağduriyeti mahkemeye taşımaya karar veriyor. Şeker'in avukatı Muhlis Demir, imzalanan sözleşmelerin şirketten şirkete farklılık gösterdiğini ama hepsindeki ortak noktanın tüketiciyi değil de şirketin kendisini koruduğunu belirterek, “Emsal karara istinaden önce arabuluculuk sürecini, anlaşma sağlayamadığımız durumda ise Tüketici Mahkemesi’ne dava sürecini başlatacağız. Bundan 5 yıl öncesinde bu şirketler yeni ortaya çıkmaya, çoğalmaya başladığı zamanlarda şu anki yaşananları o zamandan fark etmiştim. Bu sistemler, bana kesinlikle makul gelmiyor. Güven oluşturan bir ilerleme ve netlik yok. Sözleşmelere baktığım zaman bütün maddeler şirketle alakalı. İmzalanan sözleşmelerin tüketiciyi koruyan herhangi bir yanı yok. Sisteme dahil olan kişiler, imza atmadan önce bana danışsaydı ben ‘imzalamayın’ derdim” diyor.

‘PEK TASVİP ETMEDİĞİMİZ BİR OLUŞUM’

Görüş almak için ulaştığımız çoğu kişi, emlak sektörü içerisinde olmalarına rağmen sistem hakkında bilgi sahibi olmadıklarını belirtiyor. Çekiliş ve geri ödemelerin alınması konusunda sistemin belirsiz olduğunu söyleyen Ankara Tüm Emlakçılar Odası Başkanı Ahmet Rıfat Yetkin, “Sistemler hakkında detaylı bilgi bulunmadığı için pek tasvip etmediğimiz bir oluşum. İleride ne olur, ne biter şimdilik bilinmiyor ama mağduriyet yaratacağı kesin. Güven vermeyen bu sistemlerin, ne gibi sorunları beraberinde getireceğini bekleyip göreceğiz” dedi.

‘32 YILDIR AYAKTA DURAN BU SEKTÖRE BUNDAN SONRA DA BİR ŞEY OLMAZ’

Sisteme dair yaşanan şikayetleri değerlendiren Katılımevim temsilcisi Özcan Arık’a göre yaşanan şikayetler, sisteme dahil olan müşterilerin sabırsız olmasından ve sadece kendilerini düşünmesinden kaynaklanıyor. Şirketlerinin tek kârının müşterilerden alınan katılım bedeli olduğunu belirten Arık, çekilişlerde ‘joker’ müşteri kullanıldığı iddialarının ise asılsız olduğunu belirtiyor ve şunları kaydediyor:

“Peşinat, teslimat tarihinin erkene çekilmesini sağlar. Çoğu müşteri, ödemelerini erteledikleri için otomatik olarak teslimat sürelerini de ertelemiş oluyor. Diğer firmaların aksine biz, sistemden çıkmaya karar veren müşterilerimize katılım bedellerini üç ay içerisinde geri ödüyoruz. Katılım bedeli, dükkanın kirası, giderleri ve çalışan maaşlarının kaynağıdır. Bankaların ödemelerin gecikmesi halinde uyguladıkları faizleri biz teslimatı erteleyerek uyguluyoruz. Devlete verdiğimiz 50 milyon liralık teminatımız ile herhangi bir kriz ve batma durumunda buradan müşterilerin mağduriyetlerinin giderilmesi sağlanacak. 32 yıldır ayakta duran bu sektöre bundan sonra da bir şey olmaz”

YASAL DÜZENLEME BEKLENİYOR

Faizsiz ev veya araba finansmanı sağlayan şirketler için herhangi bir yasal düzenleme henüz bulunmuyor. Bu durum, sistemin önündeki en önemli açık. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu aracılığıyla bu şirketler için bir yasal düzenlemenin yıl sonuna kadar gerçekleştirileceğini söylese de şu ana kadar herhangi bir adım atılmış değil. Düzenlemelerin yürürlüğe girmesi durumda sektöre gelecek olan ‘devlet güvencesi’ sayesinde sistemde yer alan kişi sayısında ve pazar payında iki kat artış yaşanacağı tahmin ediliyor. Mağduriyet yaşadığını belirten kişiler için ise ne yapılacağı belirsizliğini koruyor.