Eskişehir’in tarihi mirası Yazılıkaya korunmayı bekliyor

Yazılıkaya, doğal ve insan eliyle oluşan etkenler nedeniyle yok olma tehlikesi taşıyor. Sanat tarihçisi Karabulut, yapının korunmasıyla ilgili kalıcı çözümler üretilmesi gerektiğini söylüyor.

Yazılıkaya
Google Haberlere Abone ol

Özge Zaim

ESKİŞEHİR - Yazılıkaya Eskişehir çevresinde bulunan en önemli tarihi eserler arasında yer alıyor. Ancak yeterli ilgiyi görmediği kadar korumasız da.

Yapıtta çatlakların oluştuğuna ve erozyon tehlikesi ile karşı karşıya olduğuna dikkat çeken uzmanlar, önlem alınmadığı takdirde eserin her an yok olabileceği uyarısında bulunuyor.

‘YARIK VE ÇATLAKLARA DOLGU YAPILDI’

Yazılıkaya için şimdiye kadar sonuçlanan tek projenin Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün finanse etiği Midas Anıtı Rölöve ve Restitüsyon projesi olduğu pek çok yayında yer alıyor. 2015’te başlayan ve 2016’da tamamlanan bu projede, anıtta görülen yarık ve çatlaklara dolgu yapılarak koruma altına alındığı görülüyor. İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez ve Bölge Laboratuvarı’nın 2017 yılında inceleme yaptığı ve rapor hazırladığı biliniyor.

‘YAZILIKAYA TEHLİKEDE’

Sanat tarihçisi Kübra Karabulut, yapının doğal ve insani tehlikelerle karşı karşıya olduğunu söylüyor. “Yazılıkaya’nın bulunduğu coğrafi şartlar sebebiyle doğal olarak tehlikede olduğunu söyleyebiliriz” diyen Karabulut,

Kübra Karabulut

“Eskişehir’in yazlarının çok sıcak, kışlarının çok soğuk olması yapının yapıda çatlaklar, kırıklar oluşması gibi fiziksel hasar almasına sebep oluyor. Öte yandan yağmur sularının da yapının üstünde aşınmaya sebep olduğu aşikar. Yağmur suları sadece Yazılıkaya’yı fiziksel olarak etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda yapının etrafındaki diğer kayalarda da fiziksel bozulmalara yol açıyor. Bahsettiğimiz bölgeyi bu denli hassas yapan ise bölgenin üçüncü zamana ait volkanik tüfle kaplı olmasıdır” diyor. Yazılıkaya’nın zemin altı incelemesinin bir an önce yapılması gerektiğini ve kayma olup olmadığının ortaya çıkarılması gerektiğini ifade ediyor.

‘YAPI SÜREKLİ İNCELENMELİ’

Yazılıkaya’da bozulmaya sebep olan bir diğer nedenin de yapının etrafındaki bitkilerin kökleri olduğunu ifade eden Karabulut, “2016’da tamamlanan çalışmada yapıdaki çatlak ve bozulmalar dolgu ile kapatıldı. Ancak bu yapının korunma sorununa geçici bir çözümden öteye geçmiyor. Yapının erozyon tehlikesi sonlandırılmış mıdır? Hayır. Bu sebeple Yazılıkaya’nın korunabilmesi için öncelikle tedbir alınması gerekiyor. Bu yapıya bir restorasyon yapıp bırakmakla sorunu çözmediğimizin farkında olarak yapının sürekli olarak izlenmesi gerekiyor” diyor. Yapının üstünde herhangi bir koruma kalkanı olmaması nedeniyle hayvan dışkılarından da etkilendiğini belirten Karabulut, yapının ana malzemesine uygun bir temizleme yöntemiyle temizlenmesi gerektiğini dile getiriyor.

BİNLERCE YILLIK TARİHE SAHİP

Yazılıkaya’nın tarihinin milatta öncesine uzandığının altını çizen Karabulut, yapıya dair şu bilgileri aktarıyor: “Frigler M.Ö. 750 yıllarında bir siyasi topluluk, uygarlık, olarak karşımıza çıkıyor. Frig Vadisi olarak isimlendirilen, Afyon, Kütahya ve Eskişehir bölgelerini kapsayan alan, Paleolitik dönemden başlayarak günümüze kadar insanların yaşamak için seçtiği, izlerini bıraktığı bir bölgedir. Frigler, doğada kolay işlenebilir olarak gördükleri kayaları oyarak, bolluk, bereket ve koruma ritüelleri için çeşitli boyutlarda anıtlar inşa etmiştir. Eskişehir Han ilçesine bağlı Yazılıkaya Köyü’nde yer alan ve M.Ö. 8.-6. yüzyıllara tarihlenen Midas Anıtı/Yazılıkaya ise kuşkusuz bu eserler içinde en önemli ve en ihtişamlı olanıdır. Öyle ki, çeşitli yayınlarda Yazılıkaya’yı gören ilk gezgin olduğundan bahsedilen W.M. Ramsay’in ‘Phrygia’da başka hiçbir şey olmasa bile bu anıtın görülmeye değer bulduğu’ yorumu aktarılır. İşte Eskişehir, böyle güzel bir anıta sahip ama ne yazık ki yeterli ilgiyi görmüyor.”