YAZARLAR

Eşitsizlik erkeklere kâr kadınlara mücadele alanı öyle mi?

100 yıl önce yapılan hak ihlalinin oy çokluğu ile bugünden geleceğe aktarılması gerçeğiyle burun burunayız.

Üç aylık milletvekili izleme raporunu, siyasal haklar günü vesilesiyle ve 5 Aralık'tan sadece beş gün önce yapılan oylamanın vahameti ile bir arada düşününce tüyler ürpertici hakikat kadınlara cehennem azabı yaşatıldığı şeklinde çıkıyor karşımıza. Üstelik 100 yıl önce yapılan hak ihlalinin oy çokluğu ile bugünden geleceğe aktarılması gerçeğiyle de burun burunayız. Eşit temsil ve fermuar sistemini içeren, CHP tarafından hazırlanan siyasi partiler yasa teklifinin reddedilişine dair EŞİK görüşlerini sunan basın açıklamasına bu yazıda aynıyla yer veriyorum. Sadece kadın vekillerin eşitlik için siyasal mücadele verdiği ve erkek vekillerin pek az istisnayla eşitlik ilkesini görmezden geldiği siyasal düzeni daha net görmemizi sağlayan vekil izleme raporuyla birlikte değerlendirmeyi mümkün kılacak basın açıklaması şöyle:

EŞİK Platformu, tüm milletvekillerini kadın politikaları açısından izlediği raporunu milletvekillerine, basına ve kamuoyuna sunuyor. Siyasal hakların kazanılmasının 87. yıldönümünde, eşit temsil ilkesinden hala ne kadar uzak olduğumuz; eşit temsilin toplumsal sorunlara çözüm üretmek açısından ne denli gerekli olduğu Milletvekili İzleme Raporu’nda açıkça görülüyor.

EŞİK-Eşitlik İçin Kadın Platformu olarak tüm milletvekillerini merceğe alıp, kadın politikaları ve İstanbul Sözleşmesi odaklı üç aylık izlememizin raporunu kamuoyuna, kadınların eşit temsil talebi bağlamında siyasal hakların kazanılmasının 87. yıldönümü vesilesiyle sunuyor, toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesinin hayata geçirilmesi ve kök salması için görüş ve analizler yayınlamaya devam edeceğimizi duyuruyoruz.

Siyasal hakların kazanılması ve günümüzde hala gerçekleştirilmeyen eşit temsil ilkesi ve parlamenterlerin yasama ve diğer politik çalışmalarında kadın politikalarını odağına alma eğilimi birbiriyle çok ilişkili. Kadınların eşit yurttaşlık haklarının hayata geçirilmesi, her alanda olduğu gibi siyasal katılımın da eşit temsil ilkesiyle gerçekleştirilmesine bağlı olduğu için milletvekillerimizin bu gerçeğe ne kadar vakıf olduklarını bilmek önemliydi. EŞİK olarak yayınladığımız 10 ayrı TBMM izleme raporumuzun yanı sıra, 584 Milletvekilini de üç ay boyunca izledik. İzleme çalışması, parlamento çalışmalarına ilişkin veriler ve açık kaynaklardan yararlanılarak gerçekleştirildi. Çalışma sürecinde kadın politikaları, hakları ve kazanımların aşındırılması riskine duyarlı ve önlem alıcı/iyileştirici politika üretenlerin ağırlıkla kadın milletvekillerinin bir kısmıyla sınırlı kaldığını; çok sınırlı sayıda erkek vekilin eşit yurttaşlık bilinci ile harekete geçtiğini; eşitlik karşıtı politik tutumların tahmin edilenin çok ötesinde yerleşik, köklü ve yaygın olduğu gözlendi.

Eşit yurttaşlık, siyasette ve karar mekanizmalarında eşit temsil, şiddetsiz bir hayat hakkı, İstanbul Sözleşmesi, sadece kadın hak savunucularının ve kadın vekillerin çalışma alanı olarak görülüyor.

EŞİK olarak eşitlik karşıtlığı üreten yaygın siyaset yapma biçiminin, ülkenin yaşadığı temel sorunların başında geldiğini, yapılan izleme çalışması ile de gözlemlediğimizi duyuruyor ve tüm toplumu, karar vericileri uyarıyoruz. Parlamentoda, yerel siyasette ve karar mekanizmalarında kadın varlığı oranlarının, demokrasiyle bağdaşmayacak denli düşük olmasına rağmen eşitsizlik sorunuyla mücadelenin sadece kadınlara bırakılması ve üstelik kadın politikacılar tarafından üretilen önerilerin kamuoyuna duyurulması için bile erkek yöneticilerin onayına tabi kılınması, hem kolaylıkla değiştirilebilecek hem de en ağır toplumsal, siyasal sorundur. Eşit yurttaşlık ve eşit temsil talebimizin önemi bu çalışmayla bir kez daha ortaya konduğu gibi eşitlik karşıtı parti ve politikacılar da görünür kılındı. Meclis’in sadece % 17’sini oluşturan 101 kadın vekilin, partilerinin erkek vekillerinden çok daha yüksek puanlar aldığı görüldü. Tüm kadın vekillerin puan ortalaması 13,35 iken, erkek vekillerin ortalaması 4,99’da kaldı.

Cumhuriyeti 100 yıl geriye götüren oylamanın eşit temsil hakkımızı 100 yıl daha ertelemesine izin vermeyeceğiz…

EŞİK olarak, yaklaşık bir yıl önce eşit temsil ve kadınların siyasal katılımını yükseltecek düzenlemelerle ilgili önerilerimizi başta bu konuda görüşümüzü soran Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere tüm siyasi partilere iletmiş ve kamuoyuna duyurmuştuk. Eşit temsili daha da gecikmeden sağlamak üzere tüm partilerin ortak ve eşzamanlı adımlar atmalarını sağlamak için gerekli olan hukuki altyapının fermuar sistemi (perfect equality) olarak yasalaşması (parite yasası) gerektiği yönündeki önerimizi de içeren bir teklif; CHP tarafından hazırlandı. Aylarca Meclis Başkanlığında bekletilen teklifin Genel Kurul gündemine alındığı 30 Kasım Salı günü, pek çok zaman olduğu gibi kadınlar yine Meclis nöbetindeydi. İktidar bloku vekilleri şaşırtmadı. Yüz yıl öncesine ait bir meclis oylamasına tıpa tıp benzemesi nedeniyle ders alınmayan tarihin tekerrürden ibaret olduğu bir kere daha görülmüş oldu.

1924 Anayasa teklifi, siyasal haklar açısından cinsiyet eşitliğine uyumlu olarak her yurttaşı içerecek şekilde yazıldığından, 18 yaşını dolduranlara seçme ve 30 yaşını dolduranlara seçilme hakkı tanıyordu. Yazık ki komisyonda yazılan teklif, genel kurula geldiğinden değiştirilerek “her erkek” için uygun bulunmuştu. Siyasal haklar, cinsiyet ayrımcılığı doğrultusunda, cinsiyet eşitsizliği resmi devlet politikası haline getirilerek kabul edildi. Ülkemizde kadınlara siyasal hakların tanınması hakkında sembolik değere sahip bir tarih olan 5 Aralık günü yaklaşırken 30 Kasım tarihli oylama ile TBMM, eşit temsil ve fermuar sistemini içeren yasa teklifini, bağlamından kopuk, fikir içermeyen partizan itirazlarla ve yüzyıl öncekine benzer tartışmalar sonucu reddetti. 1924 yılında reddedilen eşit siyasal haklarımız, örgütlü siyaset yapma bilincine sahip kadınların oluşturduğu Kadınlar Halk Fırkası’nın kurulmasına izin verilmeyerek toplum dışı bırakılmasıyla sonuçlandı. Bilinçli ve kadın olarak bağımsız siyaset üretme, fikir üretme becerisine sahip kadın varlığı uzun süre siyasetin dışında tutuldu. O tarihte anayasa oylamasıyla kadın emeğinin ve fikir sermayesinin 10 yıl boyunca toplum dışına itilmesinin sosyal maliyeti, 100 yıldır temsilde eşitlik anlayışından siyasetin uzak kalışı oldu. Bununla birlikte 10 yıl sonra da olsa 1930’larda kadınların siyasal haklarını tanıyan yasa ve anayasa değişiklikleri yapılması, bugüne kadar kadın eşitlik mücadelesini yükselmek için bize zemin kazandırdı, katkı sundu. 5 Aralık siyasal haklar günü olarak sembolize edilen tarihin bize sunduğu katkı payını önemsiyoruz. 1934-1936 yılları arasında önce yerel seçimler, sonra muhtarlıklar ve arkasından genel seçimler olmak üzere peyderpey kadınların siyasal haklarının tanınmış olmasını değerli buluyor, gurur duyuyoruz.

EŞİK-Eşitlik için Kadın Platformu olarak her alanda eşit yurttaşlık ve şiddetsiz bir hayat hakkımız için olduğu gibi; siyasette eşit temsil ve fermuar sistemini yerleştirmek için de mücadelemize devam ediyoruz. 5 Aralık kadınların siyasal haklarını tanıyan düzenlemenin 87. yıldönümünde tüm siyasi partilere sesleniyoruz: Eşit temsil ilkesinin uygulanması için hazırlanan teklif, TBMM'de toplumu yüzyıl geriye götüren bir oylama ile reddedilmiş olsa bile tüm partiler bu ilkeleri kendi tüzüklerine yerleştirebilir. Başta eşitlik ile ilgili 10. maddesi olmak üzere Anayasanın birçok maddesi siyasal yaşamda da fiili eşitliğin sağlanmasını gerektirmektedir. Bu nedenle eşit temsil için yapılacak çalışmaların önünde herhangi bir yasal engel ya da eksiklik yoktur. Halkların Demokratik Partisi (HDP) eşit temsil ilkesini kendi tüzüğü ve Demokratik Tutum Belgesi'yle hayata geçirmektedir. Diğer partileri de, kadınların eşit temsilini kendi tüzüklerinde hayata geçirmeye ve en yakın seçimde fermuar sistemini uygulamaya çağırıyoruz. Bununla birlikte; siyasi partilerin aday belirleme süreçlerinde toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalığını başat kriter olarak gözetmesi, seçimler akabinde bu konudaki farkındalığın pekiştirilmesi için gerekli programları hayata geçirmesini talep ediyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin bütüncül olarak hayata geçirilmesini hedeflemeyen hiçbir parlamentonun “Güçlendirilmiş” olamayacağını önemle hatırlatıyoruz."

Halkların Demokratik Partisi müstesna, erkek siyasetçiler ve siyasi parti karar vericileri kadın hakları ve eşitlik mücadelesine destek vermekten son derece uzak. Hem eşitsizlikten nemalanarak o makamlara daha rahat kuruluyorlar hem de eşitlik mücadelesini köstekliyorlar. Cinsiyet eşitsizliğinden erkeklerin nemalandığı bu siyasal ve toplumsal düzene karşı sadece kadın hak savunucuları ve kadın karar vericiler, kadın siyasetçiler itiraz edecek ama erkek yöneticiler bu itirazlar sonucu üretilen politik önerileri bile kendi onay süzgecinden geçirerek Meclis'e taşıma hakkına sahip olacaklar. Bu düzen böyle gitmez değişecek. Değişim her partinin kendi içinde başlayabilir, başlamalı. Tüm vekiller ama özellikle erkek vekiller ve parti teşkilatında üyelerine kadar geniş kesimler toplumsal cinsiyet duyarlılığı kazanacakları eğitimlerden geçirilmeli. Açıklamada belirtildiği gibi mevcut Anayasanın 10’uncu maddesi başta olmak üzere cinsiyet eşitliğini teşvik eden maddelerinin her partinin tüzüğünde içyapısında, teşkilatında uygulanması gerekir. Ve ilginç olan şu ki Anayasanın eşitlik ilkesini amir olan hükümleri sadece HDP tarafından uygulanırken bugün sadece HDP Anayasaya aykırılık iddiasıyla muhatap kılınan parti. Bu vesileyle Türkiye’nin eşitlikçi siyasal sistemler ve ayrımcılığa karşı mücadele ihtiyacına cevap veren tek partisi HDP’nin AYM süreci demokratikleşmemizi destekleyecek, 6 milyon oy alan bir partinin siyasal yaşamına aynen devam etmesini sağlayacak şekilde tamamlanmasını dilediğimi belirteyim.


Berrin Sönmez Kimdir?

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi mezunu. Aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak akademiye geçti. Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na giriş süreci üzerine yüksek lisans tezi yazdı. Halkevi ve kültürel dönüşüm konulu doktora tezini yarıda bırakarak akademiden ayrılıp öğretmenlik yaptı. Daha sonra tekrar akademiye dönerek okutman ve öğretim görevlisi unvanlarıyla lisans ve ön lisans programlarında inkılap tarihi ve kültür tarihi dersleri verdi. 28 Şubat sürecindeki akademik tasfiye ile üniversiteden uzaklaştırıldı. Dönemin keyfi idaresi ve idareye tam bağımlı yargısı, akademik kadroları “rektörün takdir yetkisine” bırakarak tasfiyeleri gerçekleştirdiği ve hak arama yolları yargı kararıyla tıkandığı için açıktan emekli oldu. Sırasıyla Maliye Bakanlığı, Ankara Üniversitesi, Milli Eğitim Bakanlığı ve Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde ortalama dört-beş yıl demir atarak çalışma hayatını tamamladı. Kadın, çocuk, insan hakları, demokrasi ve barış savunucusu, feminist-aktivist Berrin Sönmez’in çeşitli dergilerde makale ve denemeleri yayınlanmıştır.