YAZARLAR

EŞİK, ittifakı ve zirveyi zorluyor çünkü…

İlk yüz yılın siyasal gelgitleri yerine demokratik olgunluğa erişmiş bir siyasal ve toplumsal düzen ve hukuk devleti niteliğinin güçlenmesi için eşitlik ilkesi öncelikli şart. Yarının, bugünden daha iyi olması için toplum olarak siyasi liderleri eşit yurttaşlık ilkesinin hayati önem taşıdığına ikna etmek de bize düşen sorumluluk.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) giriş yasağı denilen keyfi uygulama kadın örgütleri arasında bilinir ama parti yöneticileri, milletvekilleri ve gazeteciler dahi habersizdi. Eşitlik İçin Kadın Platformu-EŞİK gönüllüleri, kadınların sesini, sözünü kamuoyuna Meclis kürsüsünden duyurmak için Cuma günü Basın Odası'ndaydı. CHP Grup Başkan Vekili Sayın Özgür Özel, sözü EŞİK gönüllülerine devretmek üzere basın toplantısını açarken yasağı duyurduğu için soruların ardı arkası kesilmiyor. ‘Nedir bu Meclise giriş yasağı, kürsü yasağı?’ soruları önemli ve cevaplanmaya değer. Meclis'e giriş için güvenlik adı altında alının önlemlerin, kadınların, kadın sivil toplum örgütlerinin sesini kesmek için keyfi olarak genişletilmiş hali. Kadın örgütleri yıllardır bilir ama o kadar çok işin arasında bir de bu keyfi yasağı gündemleştirmek iş edinilmedi sanırım. Kadınlar Meclis çatısı altında savunu hakkını kullandığında 6 aya kadar uzayabilen yasaklı olma haline karşı önlem alır ve bir sonraki savunu hakkı için TBMM’ye gidecek ekibi/kişiyi Meclis'e giriş yasağı getirilmiş olma ihtimali bulunmayanlar arasından belirleyerek, örgütsel çalışmalarını yürütür.

Nitekim 21 Ocak günü Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Sayın Erkan Baş ve parti sözcüsü Sayın Sera Kadıgil ile görüşerek ortak basın açıklaması gerçekleştiren EŞİK gönüllüleri olarak kürsü hakkımızı kullandığımız için Meclis'e giriş yasağı geleceğini baştan itibaren biliyorduk. CHP ile ortak basın açıklaması gerçekleştirecek arkadaşlarımız da bu bilgiyle belirlendi ve onlar da Cuma gününden itibaren uzun bir süre Meclis'e giremeyecekleri bilinciyle çıktılar o kürsüye. Kadınlar haklarını bedeli mukabili savunmayı bilir, göze alır. Ancak elbette hak ihlali boyutunun nerelere vardığını kamuoyuna ilan etmek anlamlı bir hamleydi. CHP-EŞİK ortak basın toplantısına dair ayrıntılı bilgiye ve kadınların görüşlerine Müzeyyen Yüce haberi ile Gazete Duvar yer vermişti. EŞİK yasaklara rağmen kadın hareketini, toplumun kadın yarısını önemseyen partilerle görüşerek Meclis kürsüsünden kamuoyuna görüşlerini iletmeyi sürdürecek. Bu arada keyfi yasak uygulaması duyulduktan sonra Meclis yönetiminin nasıl tavır alacağı da merak konusu, yasak belki kalkar belki sertleşir, bilinmez. Meclis kürsüsü, halka kapatıldı bilgisi kamuoyuna ulaştı önemli olan bu. Hiçbir kuşkuya yer olmadan bilinmesi gereken şey ise haklı mücadelemizin her şart altında süreceği.

Yoksulluk ve iştirak nafakaları hakkında Medeni Kanun'un ilgili maddelerine ve madde gerekçelerine aykırı sınırlandırma getirilmesi yönündeki hazırlıklara dikkat çekilecek. Medeni Yasa'nın, kapalı kapılar ardında, tek kişinin talimatı ve kadın düşmanı grupların talebiyle değiştirilmesinin, laiklik ilkesinin bir kez daha aşındırılmasına hizmet edeceği, topluma, siyasi partilere anlatılacak. Aile arabuluculuğu girişimiyle kadınların can güvenliği başta olmak üzere kadınların kazanılmış haklarının eşitsiz düzlemde ve yargı güvencesinden yoksun bırakılarak, kadınlar üzerindeki her türlü baskı arabulucu ofislerinde devlet eliyle arttırılarak, haklarını kaybetme riskinin ne denli yüksek olduğuna dikkat çekeceğiz. Boşanmaların kolaylaştırılması gibi çok kişiyi cezbeden ancak açık bir tuzak içeren isimle hızlı boşanmanın kadın haklarını hangi yönlerden tehdit ettiğini herkese göstermeye çalışacağız.

Aile kavramını kutsayan, her fırsatta “toplumun temeli, ulus devletin en küçük birimi aile” iddiasını dile getiren iktidarın boşanmaları kolaylaştırmak için harekete geçmesi zaten ilk bakışta herkeste kuşku uyandırmalı. Boşanma talebi kadından geldiğinde toplum ve iktidarın dilinde “yabancı kültürlerin etkisi altında boş heveslere kapılıp yuva yıkan kadın” olarak etiketlendiğini herkes bilir. Kadın özgürlük ve eşitlik mücadelesi, toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesi, iktidar tarafından “zararlı” görüldüğünden hızlı boşanmaların her iki cins için eşit kurallarla gerçekleşeceğini zanneden yoktur eminim. Bu nedenle boşanmaların kolaylaştırılması, hızlandırılması niyetinin, Medeni Yasa'ya kadın mücadelesiyle eklenen eşlerin eşitliği ilkesine aykırı şekilde düzenleneceği çok açık. Kadın boşanmak istediği takdirde gerekçesi eril şiddet bile olsa sabır telkin eden Diyanet görüşleri etkin olacak. Hızlı boşanma salt erkek için ve kadınlar aleyhine erkekler lehine işleyecek. Özellikle akçeli işlerde kadın boşanmak istediği takdirde haklarından feragat etmeye zorlanacak.

Aile hukuku laik hukuk normlarıyla düzenlenmeden önce de kadın boşanma talep edebiliyordu. Ancak boşanma talebinin kabul edilmesi için mehir ve geçimlik hakkından yani bugünkü yoksulluk nafakasının o günkü ismiyle, eski kocanın vermesi gereken destekten, çocukları üzerinde hak iddia etmekten peşinen vaz geçmesi şartı getiriliyordu. Yapılmak istenen hızlı boşanma düzenlemesi ile işte bu şekilde kadını kuşatıp şiddet veya diğer sebeplerle istemediği evliliğe mahkum etme politikası uygulanacak. Hızlı boşanma ve yargı güvencesinden yoksun aile arabuluculuğu ile boşanma usulü üzerine, en üst makamdan dile getirilen ve Diyanet temsilcilerinin yer alacağı bilinen il sulh komisyonlarını birlikte düşünelim. Ve bir de Diyanet'ten yapılan son açıklamayla 10 bin imam açığı için yeni personel alımı duyurusunu ekleyelim. Hızlı boşanma ve aile arabuluculuğunun kadınlara maliyeti Medeni Yasa ve Laiklik ilkesi öncesinde uygulanan aile hukukunun dayatılması olacaktır demek kehanet sayılmaz doğrudan görünen köy olarak karşımızda, zihnimizde belirir. Tüm bu özetlediğim görünen tehditleri ve daha fazlasını açıklamak üzere EŞİK, hem Meclis kürsüsü hakkını, kadın haklarını ve eşit yurttaşlık, eşit temsil ilkesini önemseyen, önceleyen partilerle birlikte kullanmayı sürdürecek. Perşembe günü yayınlanan açık mektup da mücadelenin sürmesi için kullanılan yöntemlerden birisiydi.

EŞİK, 10 Şubat Perşembe günü de muhalefet liderlerine hitaben kamuoyuna açık mektup yayınlamıştı. Cumartesi günü gerçekleştirileceği duyurulan ve altı muhalefet partisinin ittifak mutabakatından gelinen son aşama hakkında topluma bilgi aktarılacağı düşünülen liderler zirvesi öncesinde kamuoyuna ve partilere muhalefetin tarihi sorumluluğu hatırlatıldı. Cumhuriyetin ikinci yüz yılına girilirken taşıdıkları tarihi sorumluluk sadece ekonomik sorunlara dikkat çekmekten ibaret olamaz. Çok daha fazlası omuzlarına yüklenmiştir. Medeni Yasa ve laik hukuk normlarıyla doğrudan ilişkili olan yukarıda bir kere daha özetlediğim girişimler ve çocuk istismarı dahil pek çok tehlikeyi içerme potansiyeline sahip hazırlıklar Fuat Oktay’ın makamında onaylanıp Bekir Bozdağ’ın masasına geldi. Hazırlıklar yasa taslağı halinde Meclis'e sevk edilmeden önce iktidara geri adım attırmak, muhalefetin sorumluluklarından birisi. Elektrik zamlarında geri adım attırmaya çalışan ana muhalefet lideri başta olmak üzere her lider partileriyle birlikte bu girişimleri durdurma sorumluluğunu idrak etmeli. İktidara, demokratik yöntemlerin uygulandığı zemin kurulmadığı sürece YASALARA DOKUNMA UYGULA diyerek geri adım attırmak muhalefetin bugün öncelikli sorumluluğu. ,

Bu yazı yayınlandığında mutabakat için kurulan liderler masası sonucu biliniyor olacak muhtemelen. Yine de beklentileri bir kere daha tekrarda yarar var çünkü bu zirve son olmayacak zannımca benzerlerinin ilki gerçekleşecek. Ekonomik gündemin ağırlığı altında kadın haklarını ve eşit temsil ilkesini geri plana almak, ertelemek yönünde bir uzlaşma açıklanabilir. Kadınlar tarafından kesinlikle kabul edilmeyecek olan bu ihtimal hiç de zayıf değil. Geniş toplum kesimlerini saran demokratikleşme arzusu sarayın duvarlarını aşıp içeriye yansımadığı gibi muhalefetin liderler zirvesi masasına da oturamayabilir. Ancak toplumsal talebin güçlü olması o masaları tekrar tekrar toplanmak zorunda bırakacaktır. Zira demokratik inşa tepeden değil tabandan yükselen arzuyla mümkün. Altı partinin hukukçu temsilcilerinin ifadesiyle “ikinci yüzyılın devlet mimarisi tasarımı” olarak nitelenen mutabakat metni, toplumun kadın yarısını görmeli, eşit yurttaşlık ve her alanda eşit temsil ile kesin ayrımcılık yasağı gibi toplumsal barışın tesisini de içermeli. Kadınların eşit yurttaşlık talebi, şiddetsiz ve güvenli yaşam hakkını, toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesini içermeli.

İlk yüz yılın siyasal gelgitleri yerine demokratik olgunluğa erişmiş bir siyasal ve toplumsal düzen ve hukuk devleti niteliğinin güçlenmesi için eşitlik ilkesi öncelikli şart. Yarının, bugünden daha iyi olması için toplum olarak siyasi liderleri eşit yurttaşlık ilkesinin hayati önem taşıdığına ikna etmek de bize düşen sorumluluk. Tarihi sorumluluğu, hatırlatma sorumluluğu bizde toplum olarak. Kadınlar bu sorumluluğu hakkıyla yerine getiriyor. Yine zirve sonucu beklentileri karşılamazsa da enseyi karartmak yok. Toplumun demokratikleşme, eşitlik, barış, hak savunusu yolunda mücadeleyi sürdürmesi karşısında direnebilecek hiçbir güç olduğunu sanmıyorum. Yeter ki bizler bezginlik ve yılgınlık duygusuna sürüklenmeden eşitlik mücadelesini yürütelim.


Berrin Sönmez Kimdir?

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi mezunu. Aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak akademiye geçti. Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na giriş süreci üzerine yüksek lisans tezi yazdı. Halkevi ve kültürel dönüşüm konulu doktora tezini yarıda bırakarak akademiden ayrılıp öğretmenlik yaptı. Daha sonra tekrar akademiye dönerek okutman ve öğretim görevlisi unvanlarıyla lisans ve ön lisans programlarında inkılap tarihi ve kültür tarihi dersleri verdi. 28 Şubat sürecindeki akademik tasfiye ile üniversiteden uzaklaştırıldı. Dönemin keyfi idaresi ve idareye tam bağımlı yargısı, akademik kadroları “rektörün takdir yetkisine” bırakarak tasfiyeleri gerçekleştirdiği ve hak arama yolları yargı kararıyla tıkandığı için açıktan emekli oldu. Sırasıyla Maliye Bakanlığı, Ankara Üniversitesi, Milli Eğitim Bakanlığı ve Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde ortalama dört-beş yıl demir atarak çalışma hayatını tamamladı. Kadın, çocuk, insan hakları, demokrasi ve barış savunucusu, feminist-aktivist Berrin Sönmez’in çeşitli dergilerde makale ve denemeleri yayınlanmıştır.