Ertuğrul Kürkçü: Erdoğan ve Soylu işin içinde

HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü, "Saldırıyı kınamak Soylu’nun ve Erdoğan’ın çok ağrına gidiyor. HDP'nin mağduriyetini doğrulayamazlar. Çünkü işin içindeler" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - HDP Onursal Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, HDP İzmir İl binasına yapılan saldırıyı gerçekleştiren kişinin 'yalnız kurt' olamayacağını söyledi. Kürkçü, saldırıdan sonra bir açıklama yapmayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yla ilgili olarak ise "Suikast ellerinde patladı ve ne yapacaklarını bilemiyorlar. Açıklamalarını ya da daha doğrusu açıklamamalarını kurgulamakla meşguller" dedi. 

Bianet'ten Ruken Tuncel'in sorularını yanıtlayan Ertuğrul Kürkçü "Saldırganın bir 'yalnız kurt' olduğuna inanmamız mümkün değil. Olayın ardından sosyal medya hesaplarına bakıldığında bu kişinin 'kamu görevlisi' sıfatıyla Minbiç’te işgal bölgelerinde görev yaptığı görülüyor. ÖSO kuvvetleri ve TSK emri altında çalıştığı anlaşılıyor. Bir insan bu ağlara nasıl yalnız girebilir ve nasıl yalnız çıkabilir? Bu kişinin Suriye'deki kıyamda rol aldığı ortaya çıkıyor. Oraya yalnız gitmediği ve yalnız çıkmadığı buradan belli. Ayrıca istifa ettiği de henüz net değil. Gözaltındaki ifadesinde istifa ettiğini ama tam işlenmemiş olabileceğini söylüyor. Kamu görevlisi bir kişinin yolu hangi hiyerarşi zinciri içinde İzmir’den Minbiç’e kadar uzanabilir ki? Bu sürecin irdelenmesi gerekiyor. Rejim, uluslararası suç iddialarını savuşturmak için sınır ötesinde kelle kesici ÖSO unsurlarını, El Nusra'yı ve DAİŞ'i kullanıyor; yabancılara emanet edilemeyecek kanunsuz işleri de SADAT'a ihale ediyor. Bu adamın bütün bu pisliğin içinden çıkıp geldiğine şüphe yok. Ciddi bir sorguda bunların hepsi ortaya dökülür." ifadesini kullandı. 

Kürkçü şöyle devam etti: "Ayrıca polis, olaydan sonra esnafın güvenlik kameralarını alıyor ve daha sonra kayıtları siliyor. Maksat apaçık, olaydaki suç ortaklarını, ikinci üçüncü şahısları kamera kayıtlarından çıkarmak için bunu yapıyor. Organize bir faaliyet olmadığı iddiası polisten geliyor, onun için örgütsel belirtileri de kameralardan çıkarıyor. Kayıtların silinmesi, İzmir Valiliği ve Emniyetinin saldırıya ikinci dereceden de olsa dahil olduğu gösteriyor. Tablo göründüğünden daha da vahim ve saklanmak istenilen şeyler yalnızca katliamdaki suç ortakları değil. Dahası, saldırıdan dakikalar sonra hükümet yanlısı havuz medyası internet sitelerinde tek bir ağızdan  ‘HDP il binasında çatışma’ başlığı atıldı. Demek ki, orada öngörülen senaryo şuydu: Daha çok yoldaşımız öldürülebilirse, 'İzmir HDP il binasında çatışma çıktı. HDP’liler birbirlerini öldürdüler’ denecekti. Nitekim bugün Saray medyası ‘niçin binada hiç kimse yoktu’ diye soruyor. Şimdi de suçumuz, katliamın doğrudan doğruya üstümüze atılmasına yardımcı olmayarak, devletin tertibinin boşa çıkmasına sebep olmak. Neresinden baksanız  arkasında devletin yer aldığı korkunç bir senaryo olduğu görülüyor." 

KINAMAK ERDOĞAN'IN AĞRINA GİDİYOR:

Kürkçü, saldırıdan sonra sessiz kalan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Soyluya yönelik ise şöyle konuştu: 

"Rejimin HDP İzmir senaryosu bir anda tersine döndü. Öngörülen çapta bir katliam gerçekleştirilemedi. Bu cinayete başka bir hikaye yazılamadı. Kamuoyu algısı, HDP’nin mağduriyeti ve meşruiyeti yönünde oluştu. Bu apaçık. Ağzını açan herkesin önce bu uğursuz katliamı kınaması gerekiyor. Sonuç olarak  HDP’nin mağduriyetini doğrulamadan ağızlarını açamazlar.  Saldırıyı kınamak Soylu’nun ve Erdoğan’ın çok ağrına gidiyor. HDP'nin mağduriyetini doğrulayamazlar. Çünkü işin içindeler. HDP’nin gayri meşrulaştırılması, şeytanlaştırılması ve yaftalanması sürecinin yöneticileri bu ikili ve kendilerini ele verdiler. Suikast ellerinde patladı ve ne yapacaklarını bilemiyorlar. Açıklamalarını ya da daha doğrusu açıklamamalarını kurgulamakla meşguller. Öte yandan iktidar açısından meydan boş bırakılamayacağı için de bugüne kadar bu gibi durumlarda kendilerine söz düşmeyen Binali Yıldırım, Abdülhamit Gül, Numan Kurtuluş söz aldılar, ancak bunlar güvenlik ve asayiş işlerinden sorumlu olmadıkları için suikastla verilmek istenen "şok ve dehşet" mesajına aykırı şeyler söylemek zorunda kaldılar. Rejim kendi kazdığı kuyuya düştü. Tayyip Erdoğan da bu nedenle susuyor. Artık ezberledik: Tayyip Erdoğan ne zaman uzun süre susarsa başına bir şey geldiği duygusuyla baş başa kalmış demektir. İkincisi; sessizliğini bozduğunda çok daha saldırgan bir dille sahneye geri dönecektir. Susmak konuşmak kadar çok şey anlatıyor. Bütün bunlar Erdoğan’ın ve Soylu’nun bu oyunun başında olduğunu gösteriyor.

SÖYLEŞİNİN TAMAMI