Erdoğan'dan kara harekatı mesajı: En kısa vakitte tepelerine bineceğiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hava harekatlarımızı kesintisiz sürdürürken bizim için en uygun olan vakitte karadan da teröristlerin tepesine tepesine bineceğiz" diye konuştu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Meclis Grup Toplantısı’nda konuştu.

Suriye'ye yönelik kara harekatı mesajı veren Erdoğan, "Gerçekleştirdiğimiz sınır ötesi harekatlarla güvenlik şeridinin bir kısmını zaten oluşturduk. Kalanlarını da Tel Rıfat, Münbiç, Ayn el Arab gibi çıban başı yerlerden başlayarak adım adım halledeceğiz. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz tehditleri sınır ötesinde karşılama ve yok etme stratejimizi hayata geçirmek için gereken faaliyetleri yürütüyor. Hava harekatlarımızı kesintisiz sürdürürken bizim için en uygun olan vakitte karadan da teröristlerin tepesine tepesine bineceğiz" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, "Biz yaptığımız her anlaşma gibi Suriye sınırlarımızla ilgili ahitlerimize de sonuna kadar sadık kaldık. Madem karşımızdakiler kendi sözlerini tutamıyor yapılan anlaşmanın gereklerini yerine getiremiyor, öyleyse bizim kendi başımızın çaresine bakma hakkımız doğmuştur" diye konuştu.

Erdoğan’ın gündeme ilişkin konuşmasından satır başları şöyle:

"Bu sabah erken saatlerde yaşadığımız Düzce depremini hisseden vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Yaralanan vatandaşlarımıza Allah'tan acil şifalar diliyorum. Deprem Gölyaka'da çok sayıda binada hasara yol açmakla birlikte, vahim yıkımla karşılaşmadık. Türkiye'yi depreme hazırlamak için 20 yıldır TOKİ projelerinden kentsel dönüşüm projelerine kadar bina altyapılarımızı yeniliyoruz. 2022'yi deprem tatbikat yılı ilan ederek 94 binin üzerinde faaliyet yürüttük. Gölyaka depremi hem deprem gerçeğinin ne kadar yakınımızda olduğunu hem de yürütülen çalışmaların hızlandırılması gerektiğini göstermiştir.

Dün hizmete açtığımız Artvin Yusufeli Barajı ve HES'in yeni Yusufeli yerleşim yerinin ve Yusufeli yollarının bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum. Gövde yüksekliği bakımından Türkiye'nin en büyük dünyanın 5. büyük barajı olan Yusufeli üreteceği enerji ve depolayacağı su ile ülkemizin gelişmesine çok önemli katkılar sunacaktır. Yusufelili kardeşlerimize ülkemize bu hizmeti kazandırmak için evlerini, işyerlerini, geçmişlerini geride bırakıp yeni yerleşim yerlerine taşınarak yaptıkları fedakarlık için şahsım milletim adına teşekkür ediyorum. İlçe merkezindeki konutları ile, işyerleri ile, kamu hizmet binaları ile, köyevleri ile yepyeni pırıl pırıl modern bir Yusufeli inşa ederek kardeşlerimize şükranlarımızı ifade etmeye çalıştık.

BAY KEMAL, NEYİ NERDEN NASIL YAPTIĞIMIZI ÖĞREN, SONRA KAYNAK NEREDEN DEME: Togg'u Türkiye vizyonumuzun teknoloji alanındaki sembolü olarak alkışlarla karşılamıştık. Yusufeli Barajı'na da Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun alt yapı sembolü olarak hoşgeldin diyoruz. Bu abide eserin ülkemize kazandırılmasında emeği geçen herkese tekrar teşekkür ediyor ve kendilerini tebrik ediyorum. Yılda 5 milyar inşallah buradan geri dönüşüm var. Bu 7 yılda bu gelirle kendini finanse edecek. 35 milyara bu barajımızı milli bütçeden gerçekleştirdik. Bay Kemal görüyorsun işte, neyi nerden nasıl yaptığımızı öğren, sonra kaynak nereden deme. Yeri gelir milli bütçeden, yeri gelir uluslararası piyasadan ama biz yaparız aramızdaki fark bu.

İSTİKLAL SALDIRISI KISA SÜREDE AYDINLATILDI: Bugün terör saldırıları hususundaki gelişmeleri ve yeni adımları paylaşmak istiyorum. İstiklal Caddesi'nde meydana gelen bombalı saldırı failleri ve bağlantılarıyla kısa sürede aydınlatılmıştır. Bombayı koyan terörist ve yardımcı olanlar adalete teslim edilmiştir. En tepeden en aşağıya kadar bu eyleme karışan kim varsa mutlaka bulunacak, hesabı sorulacak. Türkiye artık ülkemize ve milletimize yönelik saldırılara karışan teröristler ile yardım eden herkesi tespit etme, yakalama, cezalandırma gücüne sahiptir. Saldırıyı timsah gözyaşlarıyla kınayanlar, operasyona verdikleri tepkiyle ortaya çıkmıştır.

KENDİ BAŞIMIZIN ÇARESİNE BAKMA HAKKIMIZ DOĞMUŞTUR: Suriye'de kontrolleri altında tuttukları bölgelerden ülkemize yönelik herhangi bir tehdit gelmeyeceği güvencesi veren güçlerin bu sözlerini tutamadıkları ve tutamayacakları son olayla bir kez daha anlaşılmıştır. Biz yaptığımız her anlaşma gibi Suriye sınırlarımızla ilgili ahitlerimize de sonuna kadar sadık kaldık. Madem karşımızdakiler kendi sözlerini tutamıyor yapılan anlaşmanın gereklerini yerine getiremiyor, öyleyse bizim kendi başımızın çaresine bakma hakkımız doğmuştur.

SON GÜNLERDE 764 SALDIRI YAPILDI: Bizim her sözümüz gibi bu beyanımızın da gerisinde çok somut gerekçeler, haklı sebepler, inkarı mümkün olmayan hakikatler var. Suriye sınırlarımızdaki Hatay, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Mardin, Şırnak illerimize son günlerdekilerle birlikte 764 havan, roket, füze saldırısı yapılmıştır. Bu saldırılarda 32 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 261 vatandaşımız yaralanmıştır.

HAVA OPERASYONLARI SADECE BAŞLANGIÇTIR: Bilhassa çözüm sürecinin ardından ülke içindeki taban desteğini ve silahlı gücünü büyük ölçüde kaybeden Kuzey Irak'taki varlığı ciddi oranda gerileyen örgüt tüm dikkatini Suriye üzerinde yoğunlaştırmıştır. Batılı ülkelerin terör örgütünün Suriye'deki kolunu PKK'dan ayrıştırma gayretlerinin beyhude olduğu yaşanan her gelişme ile ortaya çıkmaktadır. Ölü, yaralı veya sağ olarak yakaladığımız teröristlerin üzerlerinden çıkan donanımlar ile eğitim gördükleri yerler Suriye'de farklı isimlerle sahaya sürülen örgütün bizzat PKK'nın kendisi olduğu gerçeğini teyit etmektedir. Artık hiç kimsenin bu yalanla karşımıza gelmesine tahammülümüzün olmadığını burada bir kez daha ifade etmek isterim. Uçaklarla, toplarla, SİHA'larla yaptığımız operasyonlar sadece başlangıçtır. Hatay'dan Hakkari'ye kadar güney sınırlarımızın tamamını ülkemiz topraklarına saldırı imkanı bırakmayacak şekilde bir güvenlik şeridi ile kapatma kararlılığımız her zamankinden bugün daha güçlüdür.

KARADAN DA TERÖRİSTLERİN TEPESİNE BİNECEĞİZ: Gerçekleştirdiğimiz sınır ötesi harekatlarla bu şeridin bir kısmını zaten oluşturduk. Kalanlarını da Tel Rıfat, Münbiç, Ayn el Arab gibi çıban başı yerlerden başlayarak adım adım halledeceğiz. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz tehditleri sınır ötesinde karşılama ve yok etme stratejimizi hayata geçirmek için gereken faaliyetleri yürütüyor. Hava harekatlarımızı kesintisiz sürdürürken bizim için en uygun olan vakitte karadan da teröristlerin tepesine tepesine bineceğiz. Beton tünellerin mezarları haline geleceği gün yakındır. Irak ve Suriye yönetimleri Türkiye'nin harekat yaptığı yerlerden rahatsızlık duymasınlar. Bu harekatlar Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü de güvence altına alacaktır.

TÜRKİYE'NİN BÖLGESEL LİDERLİĞİNİ GÜÇLENDİRMESİNDEN RAHATSIZLAR: Sınırları içindeki diğer devletlerin varlığından envai çeşit terör örgütünün faaliyetinden rahatsız olmayanların Türkiye'ye karşı farklı tavır sergilemeleri kendi halkları ile yönetimlerinin bağlarını zayıflatmaktan öte anlam taşımaz. Hep söylediğimiz gibi bizim tek derdimiz kendi vatandaşlarımızın ve yanı başımızdaki tüm kardeşlerimizin güvenli, huzurlu, müreffeh geleceğini inşa etmektir. Son dönemde hem ülke içinde hem sınır bölgesinde yoğunlaşan saldırılar hiç şüphesiz terör örgütünün ve onu üzerimize salanların Türkiye'nin geleceğine yönelik hesapları ile yakından ilişkilidir. Terör örgütü ile onunla aynı çizgideki yapıların iplerini ellerinde tutanların karın ağrısı bellidir. Bunlar ülkemizin güven ve istikrar içinde hedeflerine yürümesinden rahatsızlar. Bunlar, ülkemizin kendi siyasi ve ekonomik kararlarını özgürce vermesinden, kendi çıkarlarını cesaretle savunmasından rahatsızlar. Bunlar, ülkemizin küresel krizleri fırsata dönüştürmesinden rahatsızlar. Bunlar, Türkiye'nin bölgesel liderliğini güçlendirmesinden rahatsızlar. Bunlar, bizzatihi milletimizin Anadolu'daki bin yıllık varlığından rahatsızlar. Üstelik tüm bu rahatsızlıklarını gizlemeye gerek dahi görmüyor açıkça da söylüyorlar. Ülkemizin maruz kaldığı hangi haksızlığı, adaletsizliği, nobranlığı kazısak altından hep aynı anlayış, aynı hazımsızlık, aynı husumet çıkıyor. Biz bunu Avrupa Birliği tam üyeliğimizin engellenmesinde yaşadık. Biz bunu Amerika ile aramızda vuku bulan F-35 krizinde yaşadık. Biz bunu sınırlarımıza füzeler yağarken ülkemizdeki hava savunma sistemlerinin sökülüp götürülmesinde yaşadık. Biz bunu Kıbrıs konusunda, enerji anlaşmalarına kadar Akdeniz'deki her tartışmada yaşadık. Biz bunu milyonlarca masumun canını ve onurunu kurtarmak için yaptığımız fedakarlıkların görmezden gelinmesinde yaşadık.

BİZİM DE KENDİMİZE GÖRE BİR OYUN PLANIMIZ VAR: Hemen her uluslararası platformda bu bakış açısının emarelerine şahit oluyoruz. Bizim de kendimize göre bir oyun planımız var. Geçmişten aldığımız dersler ışığında Türkiye'nin ve milletimizin menfaatleri neyi gerektiriyorsa ona göre hareket ediyoruz. Bunu yaparken tahammül sınırlarımızı zorlayan hadiseler karşısında da tepkimizi göstermekten geri kalmıyoruz. En çok da bel altı vuruşlara tevessül edilmesinden üzüntü duyuyoruz. Son dönemdeki hadiseleri de bu çerçevede görüyoruz. İstanbul'da bomba patlatarak Türkiye'nin canını acıtacaklarını sanıyorlar. Sınır şehirlerimize havanlarla saldırarak milletimizin cesaretini kıracaklarını sanıyorlar. Diplomatik ve ekonomik şantajlarla ülkemizi Türkiye Yüzyılı yolundan döndürebileceklerini sanıyorlar. Halbuki bilmiyorlar ki biz artık bu safhaları geçeli çok oldu. Vasayetin burnunu sürten, sokakları karıştırmak isteyen vandalları bozguna uğratan, teröristleri açtıkları çukurlara gömen, darbecileri püskürten, ekonomik tetikçilere eyvallah etmeyen velhasıl istiklaline ve istikbaline sahip çıkan Türkiye'yi hala sinsi yöntemlerle dize getirmeye çalışanlara mesajımız gayet net; başaramayacaksınız.

Ülke ve millet olarak bekamıza yönelik tehditlere karşı mücadelemizi sürdürürken içerideki gelişmeleri de takip ediyoruz. Tarih boyunca tüm filozoflar, alimler siyaset nedir sorusuna cevap aramışlardır. Siyaset kelime kökeni olarak yönetmek, eğitmek, yetiştirmek gibi anlamlara sahiptir. Politika ise devletin yönetimine ilişkin faaliyetlere işaret ediyordu. Daha önce Parlamenter Demokrasi ile yönetilen ülkemizde güven ve istikrarda ciddi sıkıntılar yaşanmıştır. İstikrar adına yönetim sistemimizi milletimizin teveccühüyle değiştirdik. Koalisyon dönemlerinin ve onun bir parçası haline gelen vesayet gölgesi ile darbeler zincirinin ülkemize ağır maliyetleri olmuştur. Tarihimizin en büyük yönetim reformlarından birini gerçekleştirerek Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçmek suretiyle hamdolsun bu sorunu çözdük.

TERÖR ÖRGÜTÜ GÜDÜMÜNDEKİ PARTİYİ ÜLKE YÖNETİMİNE ORTAK ETMEYE ÇALIŞAN NAMERT SORUMLULUKTAN SÖZ EDEMEZ: Yürütmenin temsilcisi Cumhurbaşkanının halkın yarısından fazlasının desteği ile iş başına gelebilmesi yeni sistemde yönetimin demokratik meşruiyetini en üst seviyeye çıkarmıştır. Ancak hala bu gerçeklerin farkında olmayan birilerinin varlığını üzüntüyle görüyoruz. Ömründe devlet yönetimine dair özellikle Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü dönemi hariç herhangi bir bilgisi, tecrübesi, kabiliyeti olmayan CHP Genel Başkanının devleti yönetme sorumluluğu nutukları atması ise ayrı bir komedi olarak karşımıza çıkıyor. Bu zatın öncelikle ülkenin en büyük ikinci partisinin başında olmasının getirdiği sorumluluk bir yana herhangi bir vatandaş olarak göstermesi gereken asgari hassasiyetin farkına varması gerekiyor. Bak, Kağıthane'yi Kağıttepe diye ifade eden bir kişiden bu ülkeye Cumhurbaşkanı olur mu? Şimdi söyleyeceklerim belki biraz ağır olacak ama emin olun hepsi de muhatabının sonuna kadar hak ettiği tespitlerdir. Madem sorumluluktan söz ediyoruz öyleyse kendi devletini, bütçesini uyuşturucu parası ile finanse etmekle suçlayan bir haysiyet fukarası, sorumluluk lafını ağzına en son alacak kişidir. Kendi devletini borsasının yükselişi üzerinden hançerlemeyi siyaset sanan bir sefil, sorumluluk ifadesinin yanına yaklaşamaz. Kendi devletini ülkesini mafyaya teslim etmekle itham eden bir zavallı sorumluluk kavramının yanından yöresinden bile geçemez. Yurt dışına gittiğinde ülkenin ve milletin hayrına tek bir görüşme yapmayıp, ne kadar terör örgütü destekçisi, ne kadar Türkiye düşmanı varsa onların ekmeğine yağ sürüp gelen bir gafil sorumluluk lafı ile yan yana gelemez. Teröriste terörist, terör örgütüne terör örgütü deme cesareti olmayan, terör örgütü güdümündeki partiyi ülke yönetimine ortak etmeye çalışan bir namert sorumluluktan söz edemez. Ağzını her açtığında yolsuzluktan, hırsızlıktan, arsızlıktan, ahlaksızlıktan söz edip de kendi belediyelerindeki parti teşkilatlarındaki kepazeliklere gözünü kapatan bir kifayetsiz sorumluluğun s'sinin bile yanına yaklaşamaz. Devraldıkları belediyelerde bırakın taş üstüne taş koymayı, yapılanları yaşatmayı, başlatılanları sürdürmeyi beceremediklerinden sorumluluk diyerek ortalıkta dolaşması kadar yüzsüzce bir tavır olamaz.

Dünyada ülkesinde orman ve yeşil varlığını en çok artıran bir yönetime ağaç diyerek saldıranların aslında hangi alçak hesapların peşinde olduğunu Gezi Olayları'nda görmüştük. Şimdi CHP'nin başındaki zat da ağaç diye gevelemeye başladığına göre bu nöbet kendisine geçti. Hele bir de dış politikadan söz etmesi yok mu, işte tam da bu noktada insanın artık sözün bittiği yer diyesi geliyor. Bütün dünya Türkiye'nin Rusya-Ukrayna savaşından Türk Devletleri Teşkilatı'nın kuruluşuna kadar her alanda dış politikada elde ettiği başarıları konuşurken bu zatın dış politika diye eveleyip gevelemesi karşısında söylenecek her lafı israf olarak görüyoruz.

HİÇBİRİSİ SAHİPSİZ DEĞİL, ONLARIN YANINDA VE ARKASINDA BİZ VARIZ: Cumhurbaşkanlığı adaylığını ilan etmekten dahi aciz olan kendisine böyle bir siyaset alanı açamamış bulunan bu zat harcadığımız her nefesin fuzuli olduğunu elbette biliyoruz. Ama ola ki bu hezeyanlara kulak kabartanlar varsa onların yüreklerini ferahlatmayı boynumuzun borcu olarak gördüğümüz için kendisini muhatap alıyoruz. Aynı şekilde haksız, hukuksuz, ahlaksız, pervasız bir şekilde itham ettiği öğretmeninden polisine, sağlıkçısından çiftçisine, muhtarından hakim savcısına kadar tüm kamu görevlilerinin sahipsiz olmadığını görmesi için kendisine cevap veriyoruz. Bay Kemal ne bu polis ne bu öğretmenler ne bu sağlıkçılar hiçbirisi sahipsiz değildir, onların yanında ve arkasında biz varız biz.

Dışarıdan bakıp da Türkiye'de her türlü yalanın ve iftiranın dolaşıma sokulabileceği vehmine kapılanlar olabilir diye kendisine en ağır ifadelerle mukabele ediyoruz. Buna rağmen madem ki bu zat her şeye rağmen ülkenin en büyük ikinci partisinin başındadır umudumuzu tümden kaybetmek de istemiyoruz. Nitekim bu zatın siyasi hayatında ilk kez bir vizyon açıklamaya hazırlandığını ilan etmesinden memnuniyet duyduk. Bizim asıl yarışmak istediğimiz alan asıl güreşmek istediğimiz minder asıl tartılmak istediğimiz kantar işte burasıdır.

TÜRKİYE ESKİ SİYASET TARZINDAN ÇOK YORULDU: Biz muhalefet ile polemik siyasetine değil eser ve hizmet siyasetinde yarışmak istiyoruz. Biz muhalefet ile mesaimizi sürekli onların yalanlarına cevap vererek değil, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun benzeri gayretlerini konuşarak yürütmek istiyoruz. Bize ülkenin ve milletin hayrına programlarla, projelerle, iddialarla gelin canımızı yiyin. Yeter ki artık bıkkınlık veren şu arsız, yüzsüz, yalan ve iftira üzerine kurulu tek parti devri bakiyesi siyaset üslubunuzdan vazgeçin. Yeter ki artık kısır siyasi çıkarlarınız, anlık hazlarınız için kendi ülkenize, kendi milletinize, kendi insanınıza ihanet derecesine varacak ifadelerden, tavırlardan uzak durun. Eğer muhalefet pozitif siyaset konusunda samimiyse işte buradan AK Parti gurubundan Cumhur İttifakı adına söz veriyorum kendilerinin hiçbir eksiklerini yüzlerine vurmayacağız. Hiçbir zayıflıklarının üzerine gitmeyeceğiz. Hiçbir gafları ile dalga geçmeyeceğiz. Çünkü Türkiye eski devir kalıntısı siyaset tarzından artık çok yorulmuştur." (HABER MERKEZİ)