Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na: Türkiye'yi nasıl yöneteceksin?

CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu hedef alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu adam cahil. Sen SSK'yı yönetemeyen bir cahilsin. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni nasıl yöneteceksin?" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATV-A Haber ortak canlı yayınına katıldı.

Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) tarafından seri otomobil üretimi yapılacak fabrikanın açılış törenin görüntülerinin izletilmesinin ardından konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Fiyat falan sormaya başladılar şimdiden. Biz de diyoruz ki aceleci olmayalım. Açılış töreninde net bir cevap vermiştim. Başından beri söylediğimiz bir şey var, TOGG rekabetçi olacak. Bu ne demek piyasaya çıktığı anda kendi sınıfındaki araçlarla fiyat anlamında rekabet edebilecek" ifadelerini kullandı.

ÖTV konusunda yetkisini kullanıp kullanmayacağı sorulan Erdoğan, "A'dan Z'ye her şeyini o zaman konuşuruz. Şu anda bunu söylemek çok çok yanlış olur. Bir elektrikli araç var önümüzde. Elektrikli aracı teşvik etmek, halkımıza sevdirmek bu bizim için önemli bir maharet olacak. 2022'nin Temmuz ayıyla birlikte zaten ÖTV indirimi yapılmıştı elektrikli araçlarla ilgili" dedi.

TOGG'un 7 farklı renk seçeneği olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Eşim, refikam kırmızı dedi, dolayısıyla da kırmızıyla karar kıldık. Biz de kırmızıyı alacağız. İkinci bir teklif geldi, o da İlham Aliyev'den geldi. 2 araba istiyor. 'İkinci ve üçüncü bana, bunun bir tanesini makamımda kullanacağım, diğeri daireye' dedi. Bugünkü görüşmemizde de bunu hatırlattı" diye konuştu.

Aracın sürüş özelliklerini nasıl bulduğu sorusu üzerine Erdoğan, "Direksiyonunu sonuna kadar kırıyorsun olduğu yerde dönüyor. Ama hiç döndüğünün farkında değilsin. O denli huzurlu, o denli rahat. Bizim hanım da hatta biraz şaşırdı. Daha önce bir test yapmıştım, 160'a kadar çıkmıştım" yanıtını verdi.

'BUNLARIN GÖZLERİ VAR GÖRMEZ, KULAKLARI VAR DUYMAZ'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Son 20 yılda AK Parti hükümetinin yaptığı bir tek fabrika söylesinler" sözleri hatırlatılan Erdoğan, şunları söyledi:

"Ben bu zatı muhatap almaktan artık utandım, ama onda utanma yok. Tabii ortağı da öyle. 'Fabrika nerede' diyor. İşte fabrika. 'Otomobil nerede' diyor, işte otomobil. Muhalif liderlerden de o gün sağ olsun açılışa katılanlar vardı. Her ne kadar ikisi gelmediyse de ortağın bir elemanı oradaydı. Fakat muhalif medyadan olanlar, takip edenler de vardı. Onlar da takdir etti. Eser ortada. Bunun yanında üretilen otomobil ortada. Allah'ın hükmü aynen tecelli ediyor, gözü var görmez, kulağı var duymaz, dili var hakkı söyleyemez; çünkü onların kalpleri mühürlüdür. Aynen tecelli etti. 'Biz üretemezsiniz demedik, satamazsınız' diyorlar şimdi. Bizim bunlara da cevabımız var ama vaktimiz yok. Bu kadar fabrikalar, hastaneler, okullar, fabrikalar yaptık. Kendisi SSK'da genel müdürken, müdürlük yaptığı dönemde ölüleri bunlar rehine aldılar. Sen busun."

"Yap-işlet-devret" modeliyle kamunun zarara uğradığı eleştirilerini reddeden Erdoğan'ın açıklamalarından başlıkla şöyle:

YAP-İŞLET-DEVRET MİLLİ BÜTÇEYE YÜK OLMUYOR: Şimdi diyor ki, 'Bu kadar para ödeyeceksiniz'. Bak öğren, ben ekonomistim. Bizim şu anda yap işlet devretle bu eserleri üretenler, bunların toplam bedelini ortaya koysan, bunlara faiz ödemeye kalksan altına kalkamazdık. Ama şimdi milli bütçeye en ufak yük olmuyor. Eser ortaya çıkıyor. Eser ortaya çıkarken taahhüt edilen nedir, diyelim ki hasta sayısı. Burada hasta sayısında eğer yüklenici firma o rakama ulaşamadığı zaman aradaki farkı veriyorsun. Bunları faiz hesaplarını masaya yatırsan çok daha kârlısın devlet olarak. Aynı şey yollarda.

ARKADAŞIMIN EŞİ ÖLDÜ, CENAZEYİ VERMEDİLER: Kasımpaşa'da doğup büyüdüm. SSK Okmeydanı Hastanesi'ne giderdik. Bay Kemal, SSK'nın genel müdürü olduğu zaman hastanelerin hali rezaletti. Bir arkadaşımızın eşi o hastanede doğum yaparken öldü ve vermediler, rehin aldılar. Bunları biz o dönemde yaşadık. Bu Kılıçdaroğlu utanmadan sıkılmadan hâlâ bizim yap-işlet-devretle yaptığımız şehir hastanelerimize laf atıyor. Ya utan, utan...

TÜRKİYE ALTYAPISI OLMAYAN BİR ÜLKEYDİ: Yola çıkarken biz 4 ana unsur üzerinde Türkiye'yi yükselteceğiz dedik. Eğitim, sağlık, adalet, emniyet. Biz bunlarla yola çıktık. Arkasından tabii ulaşım, enerji, tarım, dış politika bunlarla işi güçlendirdik. Türkiye altyapısı olmayan ülkeydi. Bizim ilk Şehitler Köprüsü'ne rahmetli yine Demirel döneminde yapılanlar, ona çok takıldılar. Ardından Turgut Bey'in Fatih Sultan Mehmet Köprüsü. 

PUTİN VE ZELENSKİY'DEN OLUMSIZ BİR YAKLAŞIM GÖRMEDİM: Her ikisiyle de (Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy) görüşmeyi arzu ettiğimiz anda, aradığımızda 24 saati bulmadan görüşüyoruz. Sayın Putin'le gerek Zeleneskiy'le bu görüşmeleri yapıyoruz. Ve onlardan aldığımız bilgilerle bir diğeri ile müzakere etme fırsatını buluyorum. Sağ olsun şu ana kadar ne Sayın Putin ne Sayın Zeleneskiy'den olumsuz bir yaklaşım almadım. Hepsi de olumlu yaklaştılar. Bizden talepleri oldu, biz bu taleplere elimizden geldiğince olumlu yaklaşımla cevap verdik. Onlar da bizim bu yaklaşımlarımız karşısında hiçbir zaman ters yaklaşmadılar.

PRAG'DA YANLIŞ YAPIYORSUNUZ DEDİM: Prag'da kiminle konuşuyorsam aleyhine konuşuyor. Ben de 'Yanlış yapıyorsunuz' dedim. Rusya gibi bir devlete yanlış yaklaşımlar sergilerseniz, o da kendini bir lider olarak kendini ezdirmeden ortaya koyacaktır. Bana yapılsa aynı şey ben de eyvallah etmem. Gereği neyse bunu yaparım. Şimdi Sayın Putin'in yaptığı bu. Dünyada en saygın üç beş ülkeden biri tanesi olacaksınız Rusya'nın başı olacaksınız. Kalkıp böyle saldırılara evet diyeceksiniz. Mümkün değil.

PUTİN TAHIL KORİDORUNDA KİMSEYE EYVALLAH ETMEDİ, BİZİMLE BİRLİKTE AÇTI: O bu yaklaşımları da gördüğü için, yaşadığımız S-400 konusunda da bunları gördüğü için... Birileriyle tahıl koridorunun açılmasına eyvallah etmedi. Ama bizimle sağ olsun, aradık kendisini, dün aradım, bugün de 12.00'den itibaren tahıl koridorunu açtılar. Bununla da kalmayalım gübreyi de inşallah açalım dedik. Hatta bir şeyi daha bağladık. "Cibuti, Somali, Sudan buralarda insanlar açlıktan ölüyor. İlk etapta buralara tahıl naklini yapalım" dedi. Endişe etme biz bunu planlayacağız, İstanbul'daki merkezden bu işi takip edeceğiz. Şu anda Cibuti, Somali, Sudan buraların durumu hiç iyi değil. Hangi ülkelerde sıkıntı varsa siz bu nakliyeyi gerçekleştireceğiz. Akşam Zelenskiy'le de görüştük. Bu devam edecek ve adımlarımızı buna göre yaygınlaştıracağız.

DİPLOMASİDE KİŞİSEL İLİŞKİLER NETİCE GETİRİR: Kişisel ilişkiler bir defa diplomaside en önemli netice getirici adımlar. Eğer o olmazsa netice getirici adımlar atamazsınız. Biz dün Sayın Putin'le bunları konuştuk. Tabii bunun adına da "lider diplomasisi" diyoruz. Herkes öyle lider olamıyor. Her şeyden önce lider diplomasisini başarmak çok çok önemli. Dün Scholz'la görüşme yaptık, ardından Sayın Putin'le görüşmemizi yaptık. Bu görüşmeler birbirinin tamamlayıcısıydı.

PUTİN'LE SİNOP NÜKLEER SANTRALİNİ KONUŞTUM: Biz de kendilerine bazı şeyleri söylüyoruz. Almanya'yı söylüyorum. "Biz yenilenebilir enerjiye geçeceğiz" dediler. "Kömür santrallerini kapatıyoruz" dediler. Dedim "Yanlış yapıyorsunuz". Ve gerçekten de termik santralleri kapattılar. Sonra doğal gaz kesilince bir anda yeniden termik santrallere dönmeye kararı verdiler. Biz ise hepsini yapıyoruz. Hem termik santrallerimiz var hem doğal gaz konusunda iyiyiz. Bir de inşallah önümüzdeki yılın sonunda ve 2024'ün başında Akkuyu'yu açacağız. Bu arada Sayın Putin'le bir de Sinop nükleer santralini konuştum. 2024'ün başı veya 2023'ün sonunda bir üniteyi açacağız. Ama Sinop'ta yeni dörtlü ünite inşa edeceğiz. Akkuyu bize 4 bin 800 megawat enerji sağlayacak. Sinop da aynı şekilde. Bunlar bizim enerji tüketimimizin yüzde 20'sini sağlayacak. 

BU ADAM CAHİL: (“Kılıçdaroğlu nükleer santralin kötü bir şey olduğunu söyledi. Bu projenin devam etmeyeceğin dair bir sinyal olarak görebilir miyiz? Muhalefet iktidarı aldığında ya da böyle bir plan yapıyorsa size o santralin akıbeti ne olur?” sorusu üzerine) Devletlerde devamlılık esastır. Bu adam cahil. Bu millet sana bu ülkede yönetimi vermez ayrı mesele de. Sen SSK'yı yönetemeyen bir cahilsin. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni nasıl yöneteceksin?

ARKADAŞLARIMIZ PARAYI KURUŞU KURUŞUNA AÇIKLADI: Şu anda elinde bazı büyükşehir belediyeleri var muhalefetin. Ne yapıyorlar? İstanbul, Ankara meclisler onlarda değil ama hemen ağlamaya başlıyorlar. 'Para gelmiyor'. Arkadaşlarımız devletten gelen her parayı kuruşu kuruşuna arkadaşlarımız açıkladılar. Hepsinde de açığa düşüyor. Bir de çok yalancı bunlar. Ben belediye başkanı iken ileri biyoloji istasyonunu Tuzla'da kurduk, şimdi açılışını yapıyorlar. Ya utan ya. Burayı yapan bizi ya. 

DENSİZLİK: Bay Kemal, Amerika'daki bu 8 saatlik ortadan kayboluşunun gizemini iftiralarıyla yavaş yavaş aydınlığa kavuşturuyor. Dikkat ederseniz şu anda Bay Kemal, kendisine ezberlettiklerini konuşmaya başladı. Siyasi hayatı yalan, şaibe, iftira ve çeşitli çarklarla dolu Bay Kemal, ülkesine ve 'ben Atatürk'ün partisiyim' diyerek kendini gizlemeye çalışıyor. Şurada bir hafta, 10 gün içerisinde öyle bir edepsizlik ki arka arkaya, bu CHP zihniyeti bir taraftan bizim Silahlı Kuvvetlerimize hakaret etti, bir taraftan 'kimyasal silah' dediler. İşte bu Tabipler Odasının başındaki kadını da kendilerine göre bir yerde yaktılar. Bununla da kalmadılar, bir de 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin maalesef uyuşturucu kaçakçılığıyla cari açığını kapattığı' iftirasını attılar. Bunlar bir hafta içinde oldu. Böyle densizlik olur mu? Bu nasıl bir siyasettir?

SENİN İÇİNDE KURU, SULU İÇENLER VAR: Biz, terörle mücadele ediyoruz, yaptığımız yatırımlar ortada, köprülerimiz, tünellerimiz, metrolarımız, havalimanlarımız bütün bular ortada, utanmadan, sıkılmadan 'cari açığı uyuşturucu ticaretiyle kapattığımızı' söylüyor. Bugün daha Ticaret Bakanım neyi açıkladı? 'Bugüne kadar gelmiş geçmiş büyüme hızında en büyük büyümeyi yakaladık' dedi. Varsa elinde bir delil, çıkarsın bunu konuşursun.

Ama sen şu anda ne yapıyorsun? Uyuşturucu baronlarına zemin hazırlıyorsun, onlara yol açıyorsun. Ve zaten senin içinde kuru, sulu içenler var. Bunlar ortada. Ama kalkıp da AK Parti iktidarına bu yakıştırmayı yapamazsın.

NASIL BENİM SİLAHLI KUVVETLERİME BU YAKIŞTIRMAYI YAPARSIN: Çıkmış eş başkan, şu anda tutuklanmış olan Tabipler Odasının Başkanı olan o kadını savunuyor. Neyini savunuyorsun? Bu kadın sadece Silahlı Kuvvetlerimize saygısızlık yaparak, yakıştırma yaparak... Sen bu yakıştırmayı nasıl benim Silahlı Kuvvetlerime yaparsın? Neymiş? 'Burada uyuşturucu, bilmem ne, falan yapılmış' gibi yakıştırmalarla, ondan sonra da 'üzerine gidilmemesi gerekirdi' gibi laflar... İşte Bay Kemal de savunuyor, öbür tarafta HDP savunuyor. Zaten başka savunanları da yok, bunlar savunuyor. Niye? Çünkü bunlar birbirinin adeta ete kemiğe bürünmüşü. Ama bu şekilde kendilerini kurtaramazlar. Gerek Silahlı Kuvvetler olarak gerek bizler bunları yakın markajda takip ediyoruz. Yargıda da bunları kovalamaya devam edeceğiz. 

TÜRKİYE BU İŞİN HUB'U OLUYOR: Gaz merkezi ile alakalı olarak Sayın Putin ile yaptığımız görüşmede, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız kapsamlı biçimde bir çalışmayı muhataplarıyla yapıyorlar. Büyük ihtimalle, Türkiye bu işin bir hub'u oluyor. 

En yakın merkez olarak da şu an itibarıyla Trakya bölgesi görülüyor. Buradan çıkışla Avrupa'ya dağıtımın mümkün olacak.

Zaten biz, uzun zamandır enerji merkezi olma yolunda adım atıyoruz. Bunun için kaynak ve güzergah çeşitlendirmesi gerekiyordu. Merkez olmak için de tek kaynak yeterli olmaz, belli bölgelere bunu dağıtmak durumundayız. Bizim mesela Azeri gazıyla alakalı da Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Bakü-Tiflis-Erzurum petrol ve gaz hatları da var. Son Azerbaycan'a gidişimde bunları da İlham Bey ile etraflıca görüştük. Biz, oralardan da alacağız. Bunu TANAP ile alıp güçlendireceğiz. Ayrıca depolama tesislerimizi kuracağız. Ve sıvılaştırılmış gaz terminalleri...

GEMİLERİN FİYATLARI ÇOK FARKLI NOKTADA: Bu FSRU dediğimiz gemilerle taşıma, bunu ayrıca yapacağız. Karadeniz'deki gaz keşfi bize ayrı bir güç katacak. Bu arada, biz göreve geldiğimizde Türkiye'nin ne sismik araştırma gemisi vardı ne sondaj gemisi vardı. Berat Beyin Enerji Bakanlığı döneminde, o zaman ilk sismik ve sondaj gemilerinin alımı yapıldı. Bunları da biz alırken kar ettik. Şu anda bu gemilerin fiyatları vesaireleri çok farklı bir noktada.

DOKUNULMAZLIKLARININ KALDIRILMASI LAZIM: ("Yalova Belediyesinde zimmet" iddiasıyla açılan davanın duruşmasında CHP'li vekillerin mahkeme heyetine tepki göstermesi) Yaşananlar ahlaksızlığın, kanun tanımazlığın, hukuk devletini hiçe saymanın açık, net örneği. Bay Kemal bunları savunuyor. Çünkü o da aynı karaktere sahip. Bunlar cibilliyet itibarıyla sıkıntılı. Adalet Bakanlığı şu anda bunlarla ilgili takibatı yapıyor. Ben bu konuda daha ileri bir adımdan yanayım, o da süratle bir defa bunların dokunulmazlıklarının kaldırılması gerekir. Çünkü bunlar parlamentoyu da kirlettiler. Bunlar siyaseti kirlettiler.

Onun için biz şu anda her şeyi yargıya bırakıyoruz ve yargıda da Yalova'daki heyetin, mahkeme heyetinin ayrıca biz dava açmasından yanayız. Anayasa'nın maddesi 'Yargı heyetini etkileyemezsiniz' noktasında. Burada etki yok, çok daha ileri, hakaret var. Genel başkanı, hakim ve savcıları tehdit ederse hedef gösterirse milletvekili de mahkemede ne yapar? Salonda bu tür hakaretlerde bulunur.

CHP'li milletvekilleri, vekillik görevini teröristi savunmak, suçluyu kayırmak olarak zannediyorlar. Türkiye'de bağımsız mahkemeler olduğunu, kararlarıyla konuşan hakimler bulunduğunu CHP'lilere de öğreteceğiz ve öğrenecekler. Hiç endişeniz olmasın.

AİLEYİ MARJİNAL AKIMDAN KORUYACAĞIZ: Aile yapımızı her türlü sapkınlıktan, marjinal akımlardan, yozlaşmadan koruyacağız. Buradan taviz veremeyiz. Vatandaşlarımız yürüyüşlerle haklı taleplerini dile getirdiler. Bundan daha güzeli olamaz, bu yaygınlaşacak. Biz bunlara bu meydanları bırakamayız. Milletle yürüyen parti olarak da bu talebi yerine getirmek AK Parti'ye, Milliyetçi Hareket Partisi'ne düşer. Bunu yapacağız.

BAŞÖRTÜLÜ ADAY: Bay Kemal, 'Bir metrekarelik bez parçası' öyle mi? Şimdi başörtüsü mücadelesi veriyorsun. 'Ben çözdüm' diyor utanmadan. Şimdi bu ara başörtülü bayanları alıp onlara rozet takıyor. Bak şimdiden söylüyorum, bu seçimlerde başörtülü birkaç aday da çıkarırsa hiç şaşmayın. Mecburen bunu yapacak. 'Bir metrekarelik bez parçası', bizim bütün mücadelemiz o 'Cahil kalmak istemiyoruz' diyen güzel yavrumuzun hakkı olan kaliteli eğitim, öğretime kavuşmasıydı. Bunu başardık. Fakat Bay Kemal'in böyle bir derdi yok. İşte onun için biz de ne yaptık? Kaçıyor musun? Kaçma, hadi gel, anayasa değişikliği yapalım, anayasa değişikliği ile bu işi sağlama bağlayalım. Gelemezler, yine kaçacaklar.

REFERANDUM: Teklif görüşmeleri CHP ve Meclis'teki ortakları için samimiyet sınavı olacak. Netice aldık, aldık; almadık, oturup referandumu da konuşmamız lazım. Çünkü en doğru kararı millet verir. Gidelim millete, bakalım milletimiz ne diyecek?

(HABER MERKEZİ)