Emekliye kesilen fatura ve 'bitmeyen çalışma'

Emekliler için adil bir ücret politikasının yaşama geçirilmesinin zamanı çoktan gelmiştir. Gerçek enflasyon artışına paralel ödenmeyen maaş farklarının en kısa sürede ödenmesi emeklilerin talebidir.

Google Haberlere Abone ol

Hasan Aydın*

Çalışan kamu emekçileri ve emeklilerin Temmuz maaş zam oranlarının açıklanıp, kesinleşmesinin üzerinden üç ay geçti. Temmuz maaşlarına yeterli oranda zam yapılmayan, adeta yok sayılarak açlık sınırı altında yaşamaya mahkum edilen emeklilerin durumu ile ilgili yeni vaadler, günah çıkartmalar ve yıl sonuna kadar beklenilmesi gerektiğini telkin eden açıklamalar devam ediyor. Yandaş medya ise iktidar temsilcilerinin ve ortaklarının emeklilerle ilgili açıklamalarını, umutlandırıcı başlıklarla verirken, bu arada sahte göz yaşları dökmeyi de ihmal etmiyor. Emekli güzellemesi yaparak gelişebilecek tepkileri, yumuşatmaya veya etkisizleştirmeye çalışıyor.

Siyasi iktidar, Mayıs seçimleri öncesinde sayıları 16 milyon civarında olan emekliden oy alabilmek için bir strateji geliştirdi. Önce ara bir düzenlemeyle, kök maaşa zam yapmadan en düşük emekli maaşını 5 bin 500 liradan 7 bin 500 liraya çıkardı. Aradaki 2 bin liralık artışın hazineden karşılanacağını kamuoyundan gizledi. Bu artıştan 9 milyona yakın emekli yararlanırken, farklı oranlarda yüksek prim ödeyerek 7 bin 500 liranın üzerinde maaş alan 7 milyon civarındaki emekli ise yararlanamadı. Emeklileri bölerek sefalette eşitlemeye çalışan AKP iktidarı, 5 yıldan beri sadece 100 lira zam yaptığı bayram ikramiyelerini, 1100 liradan 2 bin liraya çıkarttı. Halbuki ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu, her bayram için o dönem asgari ücret tutarı olan 8 bin 500 lira vaadinde bulunmuştu.

İktidar, seçim öncesindeki adil olmayan ve toplumdaki ayrışmayı körükleyen propaganda taktikleriyle seçimi yeniden kazandı. Özellikle terör ve güvenlik algısının öne çıkartılması seçimin kazanılmasında etkili oldu. Seçimlerin bitişinin hemen sonrasında, muhalefet ittifakı içinde, seçimin kaybedilişinin nedenleri tartışıldı ve bu tartışma halen devam ediyor.

MAYIS SEÇİMLERİ SONRASI EKONOMİ YÖNETİMİ 

Emekilerin çoğunluğu, 2023 Mayıs seçimleri öncesinde birçok platformda hayat pahalılığından, geçinememekten, sağlık hizmetlerinden kesilen katkı payından şikayet edip durdu. Fakat bu kadar adaletsizliğe ve ekonomik krize rağmen iktidar lehine böyle bir sonuç çıkınca farklı çevrelerde emeklilerin gerçek güçlerini oylarıyla göstermedikleri tartışılmaya başlandı. Sefaletten, adaletsizlikten bahsedip, tekrar aynı şartlara razı olunmaması gerektiği dillendirildi. Küçük çıkarları için uzun vadeli ve daha büyük olan kazanımları bilerek veya bilmeyerek görmezden gelen, sınıf bilinci oluşmamış bireylerin, yanlış tercihlerinin toplumlara pahalıya mal olduğunun altı da çizildi.

Türkiye'nin "rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır." diyen, yandaş basının köpürterek büyük umut bağladığı Mehmet Şimşek, 28 Mayıs seçimlerinden sonra kurulan yeni hükümete Hazine ve Maliye Bakanı olarak atandı. Mehmet Şimşek'in ardından Merkez Bankası Başkanlığı'na Hafize Gaye Erkan getirildi. Önce "faiz sebep, enflasyon netice" tezi terk edildi. Merkez Bankası, faizi 27 ay sonra yüzde 8.5'tan 15'e yükseltti. Seçimlerden sonra artmaya başlayan döviz kur oranları, faizin yükseltilmesi sonrasında da arttı. Diğer yandan akaryakıt ve pek çok üründe de fiyatlar aldı başını gitti.

Çalışan kamu emekçileri ve emekliler maaş zam oranlarının esas alınacağı TÜİK'in 5 Temmuz'daki Haziran 2023 enflasyon oranlarının açıklamasını beklediler. Bu arada Temmuz 2023'ten itibaren geçerli olacak asgari ücret yüzde 34 artışla 11 bin 400 lira olunca asgari ücretliye iyi bir maaş artışı yapıldığını dikkate alarak yüksek maaş zammı beklentisi içine girdiler.

TÜİK 5 Temmuz'da, Haziran 2023 enflasyon oranını yüzde 38.21 olarak açıklayınca, çalışan kamu emekçileri ve emeklilere yapılacak zam oranları da belirlenmiş oldu. Buna göre memur ve emekli maaşları Temmuz'da 17.55, SSK ve Bağ-Kur emeklileri maaşları da yüzde 19.77 oranında arttırıldı. Ayrıca tüm memurlara seyyanen 8 bin 77 liralık artış yapılırken, seçim öncesi vaadlerinden dolayı çalışan en düşük memur maaşı da 22 bin 17 lira olarak belirlendi.

MEMUR MAAŞ ZAMLARI EMEKLİLERİN BEKLENTİSİNİ YÜKSELTTİ

Enflasyon oranlarına göre yapılan zamdan sonra, çalışan kamu emekçilerinin kök maaşlarına 8 bin 77 liralık ekleme yapılınca, emekliler de yeni bir zam artışı beklentisine girdiler. Gözler meclisteki görüşmelere, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklama yapacağı refah payı artış oranına çevrildi. TBMM'de yapılan görüşmeler sonucu emekli maaşlarına yapılan yüzde 25 zam oranı kesinleşip açıklanınca, özellikle seçim öncesi kök maaşlarına zam yapılmadan maaşları 7 bin 500 liraya çıkartılan 9 milyona yakın emekli büyük hayal kırıklığı yaşadı. O dönem bu durumda olan emeklilerin, Temmuz döneminde sadece kök maaş üzerinden zam alabilecekleri emekli sendikaları tarafından hatırlatılmıştı.
Emeklilerin maaşlarına, çalışan kamu emekçilerine yapıldığı gibi seyyanen zam yapılmayınca devreye MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli girdi. Bahçeli, " Açık ve samimi teklifimiz memur maaşlarına ilavesi planlanan 8 bin 77 liralık seyyanen artışın kök ücrete ve aynısı ile emekli maaşlarına yansıtılmasıdır." demişti. BBP'nin Genel Başkanı Mustafa Destici "Mutlaka ama mutlaka emeklilerimiz için yeniden bir düzenleme yapılmalı" derken, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan'ın tıpkı memurlar gibi emeklilerin de seyyanen zammı hak ettiğinin altını çizmesi de emeklilerin yeniden zam beklentisini arttırmış oldu.

Devlet Bahçeli'nin emeklilere seyyanen zam yapılması çağrısına rağmen, MHP bu konuda teklif görüşülürken bir değişiklik yapılması yönünde herhangi bir önerge vermedi. TBMM Genel Kurulu'nda CHP, İYİ Parti ve Yeşil Sol Parti'nin emeklilere seyyanen zam yapılmasına ilişkin verdikleri önerge, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.

İKTİDARIN YENİ POLİTİKASI: OCAK'A KADAR OYALAMA

Böylece milyonlarca emeklinin seyyanen zam beklentisi, yılbaşına-31 Mart 2024'te yapılacak yerel seçim öncesine kaldı. Emekliler böylece iktidar ve ortaklarının kendilerini nasıl ortada bıraktıkları gerçeğini yaşayarak öğrendiler ve halen de öğrenmeye çalışıyorlar. Temmuz ayından bugüne kadar iktidarın maaş zammıyla ilgili oyalama çabalamaları farklı şekillerdeki açıklamalarla devam ediyor. İktidar yetkilileri farklı zamanlardaki konuşmalarında emeklilerin durumlarını çok iyi bildiklerini ve üzüldüklerini, her şeye rağmen bunu telafi edeceklerini tekrarlayıp durdular. EYT yasası çıkmadan önce de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı dahil birçok yetkili, siyasi "ha bugün ha yarın çıkacak", "uygulama şu şekilde olacak" diye birbiriyle çelişen demeçler veriyorlardı. Şimdi de "çalışıyoruz", " her türlü olasılıkları düşünüyoruz", "emeklilerin durumu iyi olacak" söylemlerini sıkça duymaktayız. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "işçi emeklileri, Bağ-Kur emeklileri ve asgari emekli aylığı alanlara ilişkin oransal artışlar ve enflasyon farkı olacak. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bu kesimlere dönük dengeleyici bir 'çalışmayı' sürdürüyoruz. Çalışmayı yıl sonuna kadar tamamlayarak emeklimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Düşük maaş alanları destekleyici mahiyette bir yaklaşımımız olacak." ifadelerini kullanarak bu çalışmanın Ocak 2023'e kadar devam edeceğini, düşük maaş alan emeklileri destekleyerek diğer emeklilerle birlikte sefalet ücretinde eşitlemeyi düşündüklerinin ipuçlarını da vermiş oldu.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, "emekli maaşlarıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın verdiği talimatlar doğrultusunda çalışmaların sürdüğünü kaydederek 'çalışma' tamamlandığında Cumhurbaşkanımıza sunulacaktır. İktidarımız boyunca emeklilerimizi, işçilerimizi, memurlarımızı enflasyona ezdirmedik. Bundan sonra da aynı anlayışla devam edeceğiz" demişti. Bakan Işıkhan, Temmuz ayındaki kurumlar vergisi, harçlar ve KDV'deki artış oranlarını, ÖTV'deki zammı, MTV(Motorlu Taşıtlar Vergisi)'nin neden ikinci kez arttırıldığını, benzin ve mazot fiyatlarının 40 liraya yaklaştığını ve hayat pahalılığının neden arttığını açıklamıyor?

EMEKLİLER SADAKA DEĞİL HAKLARINI İSTİYOR

Bu şartlarda emeklinin ezilmemesi mümkün mü? "Emeklilerimiz çok değerli. Ama ülkenin imkanları çerçevesinde hareket etmemiz lazım. Zor bir dönemden geçiyoruz" denilerek bütün faturayı emekliye yıkmanın açıklaması var mı? "Fazla uzamaz" denilmesine rağmen emekli maaşlarıyla ilgili 'çalışmalar' neden halen daha bitirilmedi? Açıklamalar Ocak'ta yapılacak zammı işaret ediyor bu net. Fakat bitmeyen 'çalışmalar' da neyin nesi? Emeklinin yaşama tutunması için sihirli değneği de yok. Emekli Ocak ayına kadar nasıl idare edecek?

Bugünlerde Cumhuriyet'in 100.yılı kutlamaları gerekçesiyle emeklilere bir kereye mahsus 5 bin veya 10 bin lira bayram ikramiyesi verileceği basın yoluyla tartışılıyor. Emekli geçim sıkıntısı içindeyken ağzına bir parmak bal çalarcasına bayram ikramiyesi verilmesi, Temmuz ayından bugüne düşük tutulan maaşların telafisini sağlayabilecek mi?

Ülkemizdeki emekliler yıllarca ödedikleri primlerin karşılığı olan maaşlarını almaya çalışıyorlar. Sadaka da istemiyorlar. Bu ülkenin kalkınmasında ve artı değer üretmesinde her zaman sorumluluk yüklenmiş olan emekliler ötekileştirilmemelidir. Ülkemizdeki ekonomik krizin asıl sorumlusu emekliler değildir. İstihdamdaki iki kişiye bir emeklinin düştüğü rakamlarla açıklanıp, gerçekler manipüle edilerek emekli aleyhine bir algı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Dünya Bankası'nın öteden beri Türkiye'deki ortalama yaşam süresinin uzadığını gerekçe göstererek, emekli maaşlarının tırpanlanmasını ve emekliler aleyhine bazı yaptırımlar uygulanmasını istediği bilinmektedir. Bugünkü olumsuzlukların sorumlusu geçmiş yıllar boyunca sosyal devlet anlayışını uygulamayan eski yönetimler ve devam eden yönetimdir.

EMEKLİ SENDİKALARI KAPATILAMAZ

Emeklinin ekonomik ve sosyal hakları ricayla, lütufla çözülemez. Ülkemizde 1995'ten itibaren emeklilerinin gerçek taleplerini savunmak için kurulan emekli sendikalarına iktidarlar tahammül etmemişlerdir. Yıllardan beri fiili ve meşru mücadelelerini sürdüren emekli sendikaları, "üretimden gelen gücü yok sendika kuramazlar" gerekçesiyle mahkemelerce kapatılmakta veya haklarında yeni davalar açılmaktadır. 17 Ekim 2023 günü Tüm Emeklilerin Sendikası'nın kapatılma davasının görüşülecek olması bu uygulamanın en son örneğidir. Düşük maaş zammı, yükselen enflasyona ve hayat pahalılığına karşı özellikle büyük şehirlerde Tüm Emeklilerin Sendikası ve DİSK'e bağlı Tüm Emekli-Sen gibi emekli sendikaları alanlarda iktidarın emekli politikasına karşı ses yükseltmeye devam ediyorlar. Emeklilerin dağınık olmasını fırsata çevirip emeklilerin üzerini çizen AKP'nin son maaş zammına karşı bu iki sendika İzmir Konak'ta birlikte protesto eylemi yapmışlardı.

Avrupa'nın birçok ülkesinde emekliler, kendi sendikaları aracılığıyla hükümetlerle toplu pazarlık masasına oturup haklarını alırken, bizdeki emeklilerin maaş zam oranları ve sosyal hakları, grevli toplu sözleşmeli sendika hakkını yaşama geçirememiş çalışan kamu emekçilerinin kazanımlarına tabi tutulmaktadır. Huzurlu ve daha iyi şartlarda yaşamak her emeklinin hakkıdır. TÜİK'in en son açıkladığı yüzde 61.53 Eylül 2023 enflasyon oranı ile emeklinin yaşama umutla bakma gücü de azalmıştır. Emekliler için adil bir ücret politikasının yaşama geçirilmesinin zamanı çoktan gelmiştir. Gerçek enflasyon artışına paralel ödenmeyen maaş farklarının en kısa sürede ödenmesi emeklilerin talebidir. Emekli, birleşik sendikal mücadele ile haklarının kazanacağının da farkındadır.

*Eğitimci