Emek ve Özgürlük İttifakı’nın taktik ve stratejik önemi

İnsanlar bu seçimde oylarının boşa gitmesini istemiyor. Devrimciler rekabetten uzak, en iyi sonucu almak için fedakârlık yapacaktır, özveriyle yaklaşacaktır. Toplumun beklentisi de bu yöndedir.

Google Haberlere Abone ol

Ahmet Saymadi*

Emek ve Özgürlük İttifakı, ‘Faşizmi yeneceğiz. Birlikte kazanacağız’ şiarıyla; Kürt Demokratik Hareketi ve farklı geleneklerden sosyalist parti ve örgütler tarafından kuruldu. İttifak Kürt hareketinin ve sosyalist hareketin mücadele ve dayanışma deneyimini içinde barındırıyor ve geleceği kurmaya aday.

Ancak ittifakın şimdiye dek stratejik önemi tartışılmadı. Sadece adaylar ve partilerin seçim pusulasında nasıl yer alması gerektiği tartışıldı. Seçim taktiğine bu denli yoğunlaşmak ittifakın uzun vadedeki önemini görünmez kılıyor. Öncelikle seçimlere dair alınması gereken kısa vadeli taktik planı; ardından uzun vadeli stratejik önemine vurgu yapacağım.

Emek ve Özgürlük İttifakı, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) ve Sosyalist Meclisler Platformu (SMF) tarafından kuruldu. Aslında ittifak içerisinde bir ittifak daha var. HDP içerisinde de bir bileşim var. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Devrimci Parti, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) ve Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol) var. Dolayısıyla ittifak neredeyse Türkiye’deki sosyalist örgütlerin tamamına yakınını içeriyor. Ayrıca HDP bileşenleri 2011 seçimlerine giderken kurulan Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’ndan bu yana birlikte çalışıyor.

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bu deneyimi, Türkiye solunun başarılarına ve büyümesine dair çok sayıda örnek barındırıyor. Ancak ittifakın seçim taktiğinin arkasında solun çeşitli dönemlerde yaptığı çeşitli seçim taktiği hataları yatıyor. O yüzden seçim taktiğini tartışanlar da haksız değil.

Saymaya başlayalım. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın öncülü sayılabilecek bir ittifak olan Bin Umut Adayları 2007’de büyük heyecan yarattı. Ancak İstanbul 2. Bölgede iki ayrı aday çıktı. Birisi Baskın Oran diğeri ise Doğan Erbaş’tı. İkisinin toplam oyuyla bir milletvekili seçilebiliyordu, ancak oylar bölününce ikisi de seçilemedi.

2014 yerel seçimlerinde solun kalesi olarak bilinen Hopa’da CHP yüzde 40,15 oy aldı, ÖDP yüzde 7,42 oy aldı, HDP yüzde 5,5 oy aldı. AKP ise yüzde 40,35 oy alarak sadece 651 oy farkla belediyeyi aldı. Sol, kendi kalesini kendi elleriyle AKP’ye verdi, hem de 2014’te… Yüzde 53 sol oy heba oldu.

2019 yerel seçimlerinde HDP birçok ilde aday çıkarmayarak CHP’nin adaylarını destekledi. Mersin’in Akdeniz ilçesini 2 seçimdir HDP kazanıyordu. Son seçimlerde belediye, kayyumla HDP’den alınmıştı. CHP birçok ilde HDP’nin desteğine rağmen, Akdeniz ilçesinde aday çıkardı. HDP 43.974 oy, CHP 39.663 oy aldı. AKP ise 47.789 oy alarak belediye seçimini kazandı. 87 bin insanın oyu heba oldu.

Yine 2019 yerel seçimlerinde CHP’nin adaylarını HDP’nin desteklediği bir evrede  İYİ Parti’ye Balıkesir’i CHP’ye bırakması telkin edildi. Balıkesir CHP’ye bırakılsaydı, HDP destekleyecekti. Ancak İYİ Parti diretti. AKP 375.253 oy aldı, İyi Parti 365.196 oy aldı. HDP ise 10.195 oy aldı. İYİ Parti’nin inadı yüzünden İYİ Parti ve HDP’nin oyu, AKP’nin oyundan 138 oy fazla olmasına rağmen, doğru taktik geliştirilmemesi Balıkesir Büyükşehir’i AKP’nin almasına sebep oldu.

Bir de tabii hepimizin bildiği 1994 yerel seçimleri var. O seçimde sosyal demokrat 3 parti DSP, CHP ve SHP; Ankara İzmir ve İstanbul’da aynı anda aday çıkardı. Bu anlaşmazlık yüzünden İzmir DYP’ye Ankara ve İzmir ise Refah Partisi’ne kaptırıldı. Sadece iki parti bile anlaşsa durum değişecekti. Bu seçimdeki beceriksizlik yüzünden; Recep Tayyip Erdoğan ve Melih Gökçek isimleri de hayatımıza girdi…

Dolayısıyla bugün seçim taktiği sebebiyle eleştirilerde bulunanlar haksız değil. İnsanlar bu kadar kritik bir seçimde oylarının boşa gitmesini istemiyor. Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı için de benzer bir durum var. Ancak bu zorunluluk devrimciler için daha bir önemli. Devrimciler rekabetten uzak, olabilecek en iyi sonucu almak için fedakârlık yapacaktır, özveriyle yaklaşacaktır. Toplumun beklentisi de bu yöndedir.

Diğer taraftan Emek ve Özgürlük İttifakı; Türkiye’deki Muhafazakâr-Milliyetçi ve Laik-Milliyetçi iki ana kuvvet dışında; eşitlikten ve özgürlükten yana üçüncü bir kuvvet oluşması için de elzemdir. İnsanların; kendilerine bu iki kuvvetin açacağı ikbal kapılarını reddetmesi, bu iki ana kuvvet dışında bir seçeneğin büyümesine oy vermesi değerlidir. Bu oylar aynı zamanda AKP sonrasındaki dönemde, olası Millet İttifakı iktidarının toplumun önüne getireceği; Millet İttifakı bileşenlerinin her birinin yapısından kaynaklanan, Kemalist Restorasyon, Milliyetçi Restorasyon ve Muhafazakâr Restorasyon veya bunların karması bir restorasyon hamlesine karşı da bir duruştur. İttifaktaki partilerin aldığı oydan ziyade ittifakın aldığı toplam oy daha değerlidir.

Geçtiğimiz yıllarda insanlar, siyasi iradelerini göstermek için, baraj altında kalacağını bile bile Kürt hareketinin ve sosyalistlerin içinde yer aldığı partilere/bloklara oy veriyordu. Bugün yüzde 15’lere yaklaşan Emek ve Özgürlük İttifakı bu adımlarla, bu çalışmalarla bugünlere geldi. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bu seçimlerde de 50’ye yakın ilde milletvekili çıkarması zor görünmektedir. Bu illerde bugün taktik bir sorun da görünmemektedir. İnsanlar yine de ittifaka oy vermektedir. Dolayısıyla bu illerde ittifakın bütününün yarattığı değer ve açtığı alan çok daha net görülecektir.

İşçi sınıfının on yıllarca verdiği mücadelenin birikimine sahip çıkacak; sermayenin yarattığı sosyal güvencesizliğe karşı mücadele edecek; kadınların toplumsal yaşama eşit katılımını ve eşit temsilini sağlayacak; Kürt halkının verdiği özgürlük mücadelesini büyütecek, belediyelerden ve üniversitelerden kayyumları gönderecek yegâne irade Emek ve Özgürlük İttifakı’nın iradesidir. Bu ittifak Kürt hareketi ile birlikte enternasyonalist solu da içinde barındırması sebebiyle çok değerlidir. Kurucu iradenin ana görevi ittifakı korumak, yeni güçlerin katılımıyla büyütmek olmalıdır.

* HDP Parti Meclisi Üyesi