Muhalefetten ortak ses: Bütçe revize edilsin

Korona virüsü salgını sürecinde 2020 merkezi bütçesinin yetersiz kaldığını ifade eden muhalefet temsilcileri, Meclis’in açılmasını ve bütçenin revize edilmesini talep etti. Muhalefet, bütçedeki harcama tercihlerinin değiştirilerek kaynakların yeniden ele alınması gerektiğini ifade etti.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Korona virüsü salgını sürecinde yaşanan ekonomik kayıpların giderilmesini talep eden muhalefet arka arkaya yaptıkları açıklamalar ve kanun teklifleriyle Meclis’in açılmasını ve 2020 yılı bütçesinin revize edilmesini istedi. Salgın sürecinde temel ihtiyaçların karşılanamadığını belirterek 2020 bütçesindeki harcama tercihlerinin değiştirilmesi gerektiğini ifade eden muhalefete göre kaynakların yeniden ele alınması gerekiyor.

Bütçenin yeniden yapılanması gerektiğini belirten CHP’li Selin Sayek Böke, “Bu iktidar ne afetlere ne de doğal yıkımlara karşı halkı koruyan bir zihniyet ve siyasi tercihe sahip değil” ifadelerini kullanırken, HDP’li Garo Paylan ise, “Korona virüsü gündeminde bu bütçenin ne kadar halktan uzak olduğunu bir kez daha gördük” dedi. Üç yıllık yeni bir ekonomik program yapılmasını ve 11’inci Kalkınma Planı’nın revize edilmesi gerektiğini belirten İYİ Parti’li İsmail Tatlıoğlu ise, “Bu bütçeyle yürünmez. Mutlaka bu bütçe revize edilmeli” dedi.

‘BÜTÇE SAĞLIĞIN VE EĞİTİMİN KAMULAŞTIĞI BİÇİMDE YENİDEN YAPILMALI’

Sağlık çalışanlarının salgınla mücadele sürecinde ön saflarda yer aldığı gibi siyasetçilere de sorumluluk düştüğünü ve Meclis’in yeniden açılması gerektiğini belirten CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke’ye göre 2020 başlarındaki koşullar ile bugünün koşulları farklı ve o dönem hazırlanan bütçenin yeni gelişmeleri karşılaması mümkün değil. Yeniden değerlendirilmiş bir bütçeye ihtiyaç olduğunu belirten Böke, salgın sürecinde değişen öncelikleri de hatırlatarak şunları kaydetti:

“Bütçenin AKUT dönemin ihtiyacını gidermesi gerekiyor. Sağlığa erişimin mümkün olduğunca kolaylaştırılması ve sağlık harcamalarında bir kısıt olmaması gerekiyor. ‘Sağlığı korumak adına insanlara temastan uzak durun, evinizde durun’ deniyorsa ekonomik ve sosyal politikalar da sağlık politikasına dönüşmüş oluyor. Bugün insanların en temel ihtiyacı esasında gelir güvencelerinin sağlanması. Gelir güvencesinden anladığımız sadece gelirlerinin devam etmesi değil, temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek her tür desteğin de sağlanması ihtiyacı. Bu krizi gidermek için Türkiye’deki bütçenin harcama kompozisyonun tamamen alt üst olması gerekiyor. Bu süreçte sosyal politikaların tamamen gözden geçirilmesi gerekiyor. 2020 bütçesinin de sağlığın ve eğitimin kamulaştığı bir biçimde yeniden yapılması gerekiyor.”

‘İKTİDAR HALKI KORUYAN ZİHNİYETE SAHİP DEĞİL’

Selin Sayek Böke

2019 sonunda hazırlanan bütçenin böyle bir krize hazırlıklı olması gerektiğini ifade eden Böke’ye göre aynı hazırlık doğal afetlere karşı da yapılmalıydı. Salgın öncesinde, “Deprem için toplanan vergiler nereye harcandı” sorusunun gündeme geldiğini hatırlatan Böke sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’de yapısal bir sorun var. Bütçeler halkın karşı karşıya kalabileceği her tür soruna karşı bir tür sigorta görevi üstlenmek zorundadır. Sistemin içinden birey olarak düştüğünüz zaman devletin sizi koruması hakkınızdır. Bu korumanın ne düzeyde olacağı ise siyasi tercihle şekillenir. Devlet size sigorta güvencesini vermekle yükümlüdür. Bu tip afetlere karşı ihtiyatlı olmak gerekir. Ama bu iktidarın bunu yapmadığını çok iyi biliyoruz. ‘Deprem paraları nereye harcandı’ sorusu ortada. Bir ikinci soru da geçen yılın bütçesindeki açığı neyle kapatmışlardı? Merkez Bankası’nın ihtiyat adına kenara koyduğu paraya el koyarak kapatmışlardı. Bırakın ihtiyaç olursa diye bir kenara para koymayı kenara konmuş paraları ve cumhuriyet miraslarını da Varlık Fonu aracılığıyla, özelleştirmelerle yok ettiler. Bu iktidar ne afetlere ne de doğal yıkımlara karşı halkı koruyan bir zihniyet ve siyasi tercihe sahip değil.”

‘KORONA GÜNDEMİNDE BÜTÇENİN NE KADAR HALKTAN UZAK OLDUĞUNU GÖRDÜK’

Meclis Başkanlığı’na Bütçe Kanunu’nda değişiklik yapılması için bir kanun teklifi sunan HDP, Cumhurbaşkanı, milletvekili ve tüm üst düzey kamu personeli maaşlarının yüzde 50 oranında düşürülmesini, işyerleri kapatılan esnaflara altı ay boyunca aylık 2 bin 500 TL doğrudan gelir desteği sağlanmasını da içeren bir dizi talepte bulundu.

Meclis’in olağanüstü toplanması ve 2020 bütçesinin yeniden ele alınması gerektiğini ifade eden TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi, HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan şöyle konuştu:

“2020 yılı bütçesi görüşülürken bu bütçeyi savaşın, sermayenin ve sarayın bütçesi olarak tanımladık. Bütçe tercihlerinin yoksullardan ve emekçilerden yana değiştirilmesini savunduk. İktidar bir beka meselesi tanımlayıp hem kendi tek adam rejimini güçlendiren, güvenlikçi politikalara hapseden hem de kaynakları yandaşlara doğru akıtan bir bütçeyi Meclis’ten geçirdi. Korona virüsü gündeminde bu bütçenin ne kadar halktan uzak olduğunu bir kez daha gördük. Sosyal bir devlet böyle bir kriz anında mevcut kaynakları halka doğru yönlendirir. Türkiye’de ilk paketten kolonya çıktı. İkinci paketten de Erdoğan vatandaşa IBAN numarası verip para istedi. Bu da kaynaklar tükendi demenin ifşasıydı” diye konuştu.

‘FEDAKARLIK GEREKİYORSA ÖNCE SİYASETÇİLER YAPMALI’

Garo Paylan

2020 yılı bütçesinde güvenlik harcamaları için 200 Milyar TL ayrıldığını, güvenlikçi politikalar yerine barışçıl politikaların uygulandığı takdirde 100 Milyar TL tasarruf edilebileceğini belirten Paylan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bütçeden yandaş şirketlere 70 Milyar TL kaynak aktarılıyor. Bu korona virüsü gündeminde bu kaynakları donduralım dedik. Aynı şekilde Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın hem örtülü ödenek olarak hem de cari olarak ciddi harcamaları var. Kışlık sarayın günlük harcaması 5 milyon TL. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilleri dahil bütün üst düzey kamu personelinin maaşlarını yarı yarıya düşürmeyi önerdik. Fedakârlık gerekiyorsa önce siyasetçiler ve üst düzey bürokratlar yapmalı. Bu çerçevede biz en az 200 Milyar TL tasarruf elde ediyoruz. İyi dönemde Almanya kamu kaynaklarını israf etmediği için bugün sosyal politikalar uygulayabiliyor. Türkiye iyi dönemde kaynaklarını yazlık saray, kışlık saray, yüzen saray, uçan saray yapmaya harcadı. Aynı zamanda yandaşlara akıttı ve savaş politikalarına harcadı. S-400’e 2.5 Milyar Dolar ödediler, şu anda paketinde füze duruyor. Bu tercihler yanlıştı dedik ve bu krizde yanlışlığı ortaya çıktı. Yanlış tercihler, israf politikaları yüzünden sosyal politikaları uygulayamıyorlar.”

TATLIOĞLU: BU BÜTÇEYLE YÜRÜNMEZ

İsmail Tatlıoğlu

Korona virüsü krizinin, 2020 bütçesinin bütün göstergelerini ve bütçede yer alan gelir ve harcama yetkilerini anlamsız kıldığını ifade eden İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı ve Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu ise, “Bu bütçeyle yürünmez. Mutlaka bu bütçe revize edilmeli. Bunun için de Sayın Erdoğan tarafından hazırlanan bütçe Meclis’e sevk edilmeli” dedi.

Üç yıllık yeni bir ekonomik program yapılması gerektiğini ve 11’inci Kalkınma Planı’nın revize edilmesi gerektiğini belirten Tatlıoğlu, “Kalkınma planı zaten eksik başladı. Bütün dünyayı radikal anlamda etkileyen krizle birlikte kalkınma planının 3,5 yılı var. Bunun da revize edilmesi yenilenmesi gerekiyor. Yoksa kapsamaz ve raflarda kalır. Bu çalışmayı da yürütmenin başı olarak Erdoğan’ın yaptırıp Meclis’e sevk etmesi gerekiyor. Ayrıca Meclis’in yetkisinde olmayan yürütmenin yeni bir üç yıllık ekonomik program hazırlayıp ilan etmesi gerekiyor” diye konuştu.

‘HÜKÜMET BORCA DAYALI SİSTEMLE HARCAMA YAPIYORMUŞ GİBİ GÖRÜNDÜ’

2020 bütçesinin hazırlandığı sırada ülke gündeminde bugünkü sağlık sorununun olmadığını belirten TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi, İYİ Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz ise, “Bugün olağanüstü bir durumla karşı karşıyayız ve önemli bir harcama kalemi ortaya çıktı. Hükümet tercihlerini değiştirerek bunu tekrardan yapılandırabilir. Mevcut bütçeyi getirip revize edebilir, kalemlerin yerini değiştirebilir” dedi.

Karşı karşıya olunan krizde önemli sorunun gelir kaybı ve bazı sektörlerde üretim kaybı olduğunu belirten Yılmaz, özellikle hizmet sektöründe gelir kaybı yaşayanların desteklenmesi gerektiğini ifade ederek şunları kaydetti:

“Aklı eren herkes, herhangi bir siyasi partide görev almış olsun olmasın, geçmişte ekonomi yönetiminde görev almış insanlarca deniliyor ki buna bir program lazım. Bu duruma bir kaynak lazım ve bu kaynak da Merkez Bankası’nda var. Bazıları tarafından, ‘Covid-19 tahvili ihraç edilir, Merkez Bankası bunu parasallaştırır ama önü arkası, başlangıcı, kime ne zaman ne ölçüde verileceği belli olan şeffaf programla ekonomide karşı karşıya olunan sorun minimum hasarla taşınabilir’ denildi. Ama hükümet böyle bir tercihte bulunmadı. Hükümet borca dayalı bir sistemle harcama yapıyormuş gibi göründü. Bizim Maliye Bakanlığı’nın internet sitesinden kişi bazında yararlanma sayılarını takip etme, doğrulama imkânımız yok. Hükümet 200 Milyar TL’lik program ortaya koydum, dedi. Bunun ne kadarı nakit ve keş hesaplanabilir değil. Büyük kısmı da kredi. Dolayısıyla program lazım.”

‘DÜNYAYI YENİDEN KEŞFETMENİN ANLAMI YOK’

“Bazı yazarlar, ‘2001 krizi öncesi döneminde var olan kısa dönemli avansı hükümet gündeme getirebilir’ dedi. Kısa vadeli avansla alacağı Merkez Bankası kaynağını ek bir bütçe yapabilir. Bu bütçenin de başı sonu, kime ne kadar süreyle ne verileceği açıklanır. Bunun bir sürü yolu var. Amerika da Almanya da bunu yapıyor. Dünyayı yeniden keşfetmenin anlamı yok. Ama bizim hükümetimiz tercihini bu yönde kullanmadı. Daha ziyade kredi mekanizmasını çalıştırarak, insanların krediye ulaşımını kolaylaştıracağı üzerinden meselenin çözüleceğini düşünüyor.”