İşten çıkarmalar yasaklanırken işçi evdeki bulgurdan olmasın

Ücretsiz izne çıkarılan işçilere aslında işsizlik ödeneği ve kısa çalışma ödeneğinden alabileceklerinden çok daha düşük ödeme yapılması planlanıyor. Örneğin kısa çalışma ödeneği uygulanacak olsa 1.752 TL ile 4.381 TL arasında ödenek alacak işçiye sadece 1.168 TL ödenecek. Bu vahim bir durumdur. Bir diğer ifade ile işten çıkarmaların yasaklanması düzenlemesi işçilerin üç veya 6 ay boyunca 1,168 TL'ye mahkûm edilmesi anlamına geliyor.

Google Haberlere Abone ol

Aziz Çelik*

Covid-19’un yaratacağı toplumsal tahribatla mücadele etmenin en önemli unsurlarından biri kuşkusuz işten çıkarmaların yasaklanması ve işçilerin gelirlerinin korunmasıdır. DİSK'in salgının başından bu yana yaklaşık bir aydır işten çıkarmaların yasaklanmasını savunuyordu. Daha sonra Türk-İş de bu talebi dile getirdi. İşten çıkarma yasağı ve gelir güvencesi salgınla birlikte yaşanmaya başlayan işsizlik dalgasına karşı en etkin çözümdür.

Hükümet uzun süre bu uyarıları kulak ardı etti ve 8 Nisan 2020’de Covid-19 nedeniyle işten çıkarmaların yasaklanmasına ilişkin bir yasa taslağı gündeme geldi. Taslak büyük tartışmalara yol açtı. Sendikalarla müzakere edilmeden hazırlanan yasa taslağı sendikaların talepleri ile ne derece örtüşüyor? Gerçek bir işten çıkarma yasağı söz konusu mu? Yasağın ardından işçileri neler bekliyor?

Kanun taslağı 4857 sayılı İş Kanunu'na geçici bir madde eklenmesini öngörüyor ve İş Kanunu kapsamında olan veya olmayan her türlü işçinin iş sözleşmesinin üç ay süreyle feshedilemeyeceğini düzenliyor. Bu süre Cumhurbaşkanı tarafından 6 aya kadar uzatılabilecek. Taslakta yasak şöyle tanımlanıyor: "COVİD-19 salgın hastalık neticesinde kamu yararının gerektirmesi nedeni üç ay süreyle 25 inci maddenin birinci fıkrasının ikinci bendinde gösterilen sebepler dışında işçilerin iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilemez.”

Özetle yasa taslağı ile İş Kanunu madde 25/1-II'de yer alan "ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri nedenler" hariç her türlü işten çıkarma yasaklanıyor. Dolayısıyla yasak kâğıt üzerinde oldukça kapsamlı bir işten çıkarma olarak görünüyor. Sendikalar tarafından da talep edilen işten çıkarma yasağının hukuksal çerçevesi bu şekildeydi. Kuşkusuz işveren 25/1-II’deki halleri de kötüye kullanabilir ve işçi çıkarabilir. Ancak bunu ispatla yükümlüdür.

Covid-19 nedeniyle işten çıkarmaların yasaklanması geç kalmış bir karardır. İşin başında yapılmalıydı. Çok gecikmiş ve eksik bir karardır. Ancak olumlu görünen işten çıkarma yasağı düzenlemesinin devamı ciddi sorunlar içeriyor.

Asıl sorun işten çıkarma yasağının kapsamında değil onunla beraber getirilen zorunlu ücretsiz izin uygulamasıdır. Taslağa göre "fesih yasağı uygulanan hallerde işveren işçiyi ücretsiz izne ayırabilir." İşte bu düzenleme ve ücretsiz izne ayrılacak işçiye yapılacak ödeme konusunda ciddi sorunlar var. Taslak işten çıkarmaların yasaklanması ile birlikte işverenlere tek taraflı olarak işçileri ücretsiz izne çıkarma olanağı getirdi. Oysa şu anki hukuk sistemi içinde tek taraflı ücretsiz izin mümkün değildir. Ücretsiz izin tarafların rızası olmadan mümkün değil. Taslak ile işveren tek taraflı ücretsiz izin imkânı sağlanarak işçinin iş koşullarında esaslı değişiklik ile tazminat talep ederek işten ayrılmasını engelliyor. Adeta 3 veya 6 ay boyunca kıdem tazminatı rehin alınıyor.

Taslak uygulamanın geriye götürülmesini öngörüyor. 15 Mart 2020'den bu yana ücretsiz izne ayrılmış ve bundan sonra ayrılacak işçilere ve işten çıkarılan ancak işsizlik ödeneğinden yararlanma şartlarını yerine getiremeyen işçilere İşsizlik Sigortası Fonu'ndan ödeme yapılması planlanıyor. Ancak bu ödeme ne işsizlik ödeneği ne de kısa çalışma ödeneği. Ne olduğu tartışmalı bir ücretsiz izin ödeneği öngörülmüş.

İşte sorun tam da burada başlıyor. Bu işçilere her gün için 39,24 TL (aylık brüt 1.177 TL, net 1168 TL) ödeme yapılması planlanıyor. Bu miktar asgari ücretle çalışan bir işçiye ödenen en düşük işsizlik ödeneği ile aynı düzeyde. Böylece bu durumdaki milyonlarca işçiye mevcut ücretlerine, kıdemlerine bakılmaksızın 1,168 TL ödenecek.

Böylece ücretsiz izne çıkarılan işçilere aslında işsizlik ödeneği ve kısa çalışma ödeneğinden alabileceklerinden çok daha düşük ödeme yapılması planlanıyor. Örneğin kısa çalışma ödeneği uygulanacak olsa 1.752 TL ile 4.381 TL arasında ödenek alacak işçiye sadece 1.168 TL ödenecek. Bu vahim bir durumdur.

Bir diğer ifade ile işten çıkarmaların yasaklanması düzenlemesi işçilerin üç veya 6 ay boyunca 1,168 TL'ye mahkûm edilmesi anlamına geliyor. Ayrıca bu durum kısa çalışma ödeneğinin de bypass edilmesine yol açıyor. Çünkü bu durumda İŞKUR kısa çalışma ödeneği başvurularını kabul etmeyecek ve ücretsiz izin uygulaması isteyecektir.

İşten çıkarılmaların yasaklanması doğru bir önlemdir. Ancak bir sayı ne kadar büyük olursa olsun sıfırla çarpımı sıfırdır. Ancak ayda 1.168 TL ödenek ile işçileri açlığa mahkûm etmek kabul edilemez. Bu miktarda bir ödenek işsizlik ve kısa çalışma ödeneklerini boşa düşürme hamlesidir. Bu nedenle taslak ciddi eksikler ve vahim düzenlemeler içeriyor.

İşten çıkarma yasağının yanında ücretsiz izin uygulamasına gerek yoktur. İşten çıkarma yasağı durumunda kısa çalışma ödeneği uygulanabilir. Bunun yerine ayda 1,168 TL ödeyerek işçileri ücretsiz izne çıkarmak İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işçiye daha az para vermek için icat edilmiş ucube bir yöntemdir.

Yapılması gereken işten çıkarılması yasaklanan ve işveren tarafından çalıştırılmayan işçilere en az asgari ücret düzeyinde olmak (2.325 TL) üzere, mevcut ücretlerine paralel olarak kısa çalışma ödeneğine uygun (4.381 TL'ye kadar) ödeme yapılmasıdır.

İşsizlik Sigortası Fonu'nda milyonlarca işçiye geçinebilecek düzeyde gelir sağlayacak kaynak vardır. Bu kaynak likit hale getirilip kullanılmalıdır. Anlaşılan devlet tahvillerinin nakde çevrilmesinin yaratacağı parasal genişleme istenmediği için veya kamunun yeni finansman ihtiyacı doğmaması için fon kaynaklarının nakde çevrilmesinde cimri davranılmıyor. Ama unutmayın o para hükümete, bütçeye, hazineye ait değil. O para işçilerin kendi birikimidir ve onlar için kullanılmalıdır.

* Doç. Dr. / Emek ve sosyal politikalar uzmanı