Doğal gaz zammının sorumlusu kim?

Türkiye Eylül ayına yeni bir doğal gaz zammıyla başladı. Doğal gaza gelen zamlar Türkiye ekonomisinin durumuyla yakından ilişkili. Enerji piyasasındaki düzenlemeler, şirketlerin kollanması gayreti de doğal gaz açısından durumun daha da kötüye gitmesine neden oluyor.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Türkiye Eylül ayına doğal gaz zammıyla başladı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) açıklamasına göre 1 Eylül 2019’da geçerli olacak şekilde doğal gaza yüzde 14.9 oranında zam yapıldı. EPDK’nin benzer bir zammı ağustos başında da uygulamış olması, bir ay içerisinde doğal gaza yüzde 32 oranında zam gelmesi demek. Yani 30 Temmuz 2019’da belirli bir miktara gaza 100 TL ödeyen bir tüketici 1 Eylül’de aynı miktarda gaz almak için 132 TL ödeyecek. Doğal gaza gelen bu yüksek zam, sosyal medyada ciddi tepkilere neden oldu. Hükümete yakın bazı basın organları son zammın arkasında Boru Hatlarıyla Petrol Taşıma Anonim Şirketi’nin (BOTAŞ) olduğunu ifade etti. Öncelikle zammın arkasında BOTAŞ olduğu iddia edilse de zammı duyuran EPDK. Yani BOTAŞ zam istemişse dahi, EPDK de bunu uygun görmüş. Son zam dalgası, suçlamalar bir yana Türkiye’nin doğal gaz sistemine mercek tutmayı gerekli kılıyor. Bu analizde Türkiye’nin doğal gaz sistemini ve zammının nedenini ele alacağız.

TÜRKİYE’NİN DOĞAL GAZ TABLOSU

Her seçim dönemimde bulunan doğal gaz rezervleri ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin 300 yıllık gaz talebini giderek rezerv olduğuna dönük, kanıttan uzak iddiaları bir yana bırakarak başlarsak, EPDK’nın yayınladığı rapora göre Türkiye’nin 2018’de doğal gaz tüketimi 48.9 milyar metreküp (bcm) oldu. Türkiye’nin doğal gaz üretimiyse yüzde 21 düzeyinde artarak 428 milyon metreküp oldu. Üretim ve tüketimi gözettiğimiz de Türkiye, 2018’de tükettiği gazın yaklaşık 48.5 bcm'lik bölümü ithal etti. Peki bu tüketimi sağlayan tedarikçiler kimler?

Gazprom Export 2018 verilerine göre Türkiye’ye yaklaşık 24 milyar metreküp gaz sağlanmış. EPKD raporuna göre Yani Türkiye’ye gelen doğal gazın yüzde 45.46’sı Rusya’dan sağlandı. Diğer tedarikçiler paylarına göre şöyle: İran yüzde 13.45, Katar yüzde 10.44, Azerbaycan yüzde 9.5. Bu dört ana tedarikçi Türkiye gaz ithalatının yüzde 75’ten fazlasını sağlıyor. Kalan kısım 6 farklı tedarikçi tarafından sağlanıyor. Grafikte Türkiye gaz tedarikçilerini ve paylarını görmek mümkün.

Kaynak: EPDK  Doğal Gaz Sektörü Raporu 2018

Grafik üzerinden gidersek ana tedarikçiler olarak isimlendirilebilecek Rusya, Azerbaycan ve İran’dan alınan doğal gazın tamamı boru hatlarıyla taşınıyor. Tedarikçilerle yapılan anlaşmalar “al ya da öde” esasına dayanıyor ve 20-25 yıllık süreleri kapsıyor. Al ya da öde anlaşmaları özellikle uzun süreli kontratlarda tüketimin belirlenen oranın altında kalması durumunda anlaşma yapılan firmaya ödenmesi gereken meblağ, bunun ne kadar olacağı da yine anlaşma hükümlerince belirleniyor. Bir örnekle açıklayalım diyelim ki Türkiye Gazprom’a 2019’da 25 bcm alacağını bildirdi. Ancak yıl sonunda 20 bcm gaz tüketti. Tüketilmeyen 5 bcm için anlaşmada belirlenen oranda Türkiye Gazprom’a ödeme yapmak zorunda. Boru hatları cephesi uzun süreli ve al ya da öde sistemine göre işliyor. Sıvılaştırılmış doğal gaz cephesindeki duruma bakalım.

SIVILAŞTIRILMIŞ DOĞAL GAZ ALIMINDA TÜRKİYE

Türkiye küresel enerji piyasasında sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) dinamiğini gözeterek bu tedarik kolunda payını artırmaya çalışıyor. Veriler incelendiğinde Türkiye 2018’de 48.5 bcm’lik toplam gaz ithalatının 11.3 bcmlik kısmı LNG’den sağlandı. Söz konusu ithalatın yüzde 55’ini BOTAŞ Nijerya ve Cezayir ile yaptığı uzun süreli kontratlara göre alıyor. Geri kalan yüzde 45’lik kısım spot piyasadan tedarik ediliyor. Cezayir ve Nijerya ile yapılan anlaşmalar sebebiyle spot piyasadaki indirimler gaz alımına neredeyse hiç yansımıyor. Ancak Katar, Fransa, ABD gibi tedarikçilerden alınan doğal gazda spot piyasası fiyatları etkili. Piyasada fiyat düştüyse düşük ücrete, artıysa yüksek ücrete göre gaz alınıyor.

Anadolu Ajansı’ndan Muhsin Barış Tiryakioğlu’nun LNG piyasasının 2019’daki dönüşümüne ışık tutan haberine göre, Türkiye’nin 2019’un ilk yarısında LNG ithalatında yüzde 14 oranında bir artış var. 2019’un ithal edilen doğal gaz 23.2 bcm iken bunun içinde LNG 7.14 bcm’lik paya sahip. Böylece ilk defa 2019’da LNG ithalatının toplam gaz ithalatı içindeki payı yüzde 30’a yaklaştı. Madem doğal gazda LNG’nin payı artıyor neden peş peşe zam geliyor?

SUÇ KİMİN: SİSTEMSEL SORUNLAR, DOLAR KURU VE BOTAŞ

Türkiye’de doğal gaz ithalatında en büyük pay yüzde 83.5 ile BOTAŞ’ta. BOTAŞ anlaşmaları gizli olduğu için 1000 metreküp gazın ne kadara alındığını kestirmek güç. Bilinen gazın dolar üzerinden alındığı. Alım fiyatı sır gibi saklansa da tahminlere göre BOTAŞ 1000 metreküp gaz için 280 dolar, yani 1620 lira ödüyor. Ancak şirket fiyatları sübvanse ediyor ve 1000 metreküp gazı piyasaya 1255 tl gibi bir fiyattan sunuyor. Yani BOTAŞ zararda. BOTAŞ ithalatçı, buna dağıtım ve iletim şirketlerinin kâr payı, ÖTV, KDV, verginin vergisi eklendiğinde fiyatlar el yakan boyuta ulaşıyor.

Gaz fiyatlarının belirleyen diğer unsur dolar kuru. Türkiye ekonomisindeki sarsıntı dikkate alındığında dolar kurunun değişimi dikkat çekici. Örneğin Eylül 2017’de 3.55’den işlem gören kur, Eylül 2019’da 5.7-5.8’den işlem görüyor. Buna bir de firmaların kârları, ekonomik krizi zamla çözme yöntemi dahil olunca Eylül 2017’de doğal gaza 100 tl veren bir tüketicinin Eylül 2019’da 168 TL ödemek zorunda kaldı.

Bazı yayın organları son zamdan BOTAŞ’ı sorumlu tutsa da 2018’de yapılan yüzde 30, Ağustos 2019’da yapılan yüzde 14.9 zamdan da mı BOTAŞ sorumlu? Sorunun kısa yanıtı 'hayır'. BOTAŞ zararına olacak şekilde fiyatları zaten sübvanse ediyor. Sorun kısa çözümlerle, ekonomik dar boğazı vergi artışları, firmaları topluma karşı korumak için gerekirse zam kılıcını çeken ekonomi yönetiminden kaynaklanıyor.

Türkiye’nin bir enerji ticaret merkezi olarak rekabeti artırıp Gazprom gibi şirketleri fiyat indirimine zorlamak yerine (Almanya örneği) 25 yıllık anlaşma yapıp kenara çekilmesi, Türkiye’den boru hattı geçtiğinde sanki bunun gaz ticaret merkezi olunacak iddiasının bizzat yetkililerce dillendirilmesi, LNG’de bile neden uzun süreli kontratların yapıldığının açıklanmaması karşılaştığımız manzarayla yakından ilişkisi var. Hele gözünün gördüğü yere HES, RES, doğal gaz santrali diken enerji firmaların borçlarının 60 milyar dolara ulaştığı dikkate alındığında enerji ve ekonomi cephesinde büyük sorunlar olduğu açık.

Bu manzara değişmedikçe isterseniz Tamil Kaplanları’nı suçlayın doğal gaz zamları devam edecektir.