Tarımda kara tablo: 2019'dan da umut yok!

Tarımsal ürün ithalatındaki sıfır gümrük uygulamasının yarattığı tahribat, döviz kurlarının etkisiyle artan girdi maliyetleri ve teşviklerin yetersizliği üretimdeki daralmayı hızlandırdı. Tahıl üretimi bir önceki yıla göre yüzde 4,8'lik azalışla yaklaşık 4 milyon ton düştü. Buğday üretimindeki düşüş yüzde 7'yi, mercimek üretimindeki düşüş ise yüzde 22,5'i buldu. "Tarımdaki acı tablo derinleşti" yorumunda bulunan Çiftçi-Sen, tüm verilerin, önümüzdeki yıl durumun daha da kötüleşeceğini gösterdiği uyarısında bulundu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Üretim miktarları, 2018 yılında bir önceki yıla göre tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde yüzde 5,8, sebzelerde yüzde 2,6 azalırken, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde ise sadece yüzde 0,8 oranında artış gösterdi. Üretim miktarları 2018 yılında yaklaşık olarak tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde 68.4 milyon tondan 64,4 milyon tona geriledi. Sebzelerde 30 milyon ton ve meyveler, içecek ve baharat bitkilerindeyse 22,3 milyon ton olarak gerçekleşti.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre tahıl ürünleri üretim miktarları 2018 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4,8 oranında azalarak yaklaşık 34,4 milyon ton olarak gerçekleşti.

Bir önceki yıla göre buğday üretimi yüzde 7 oranında azalarak 20 milyon ton, arpa üretimi yüzde 1,4 oranında azalarak 7 milyon ton, çavdar üretimi değişim göstermeyerek 320 bin ton, yulaf üretimi yüzde 4 oranında artarak 260 bin ton oldu.

Baklagillerin önemli ürünlerinden yemeklik bakla yüzde 13,8 oranında azalarak yaklaşık 5,9 bin ton, kırmızı mercimek yüzde 22,5 oranında azalarak 310 bin ton, yumru bitkilerden patates ise yüzde 5,2 oranında azalarak yaklaşık 4,6 milyon ton olarak gerçekleşti.

Yağlı tohumlardan soya üretimi değişim göstermeyerek 140 bin ton oldu.

Tütün üretimi yüzde 14,4 oranında azalarak 80 bin 200 ton, şeker pancarı üretimi ise yüzde 10,6 oranında azalarak 18,9 milyon ton olarak gerçekleşti.

Sebze ürünleri üretim miktarı 2018 yılında bir önceki yıla göre yüzde 2,6 azalarak yaklaşık 30 milyon ton oldu.

Sebze ürünleri alt gruplarında üretim miktarları incelendiğinde, yumru ve kök sebzeler yüzde 2,5, meyvesi için yetiştirilen sebzeler yüzde 2,9 azalırken, başka yerde sınıflandırılmamış diğer sebzeler ise yüzde 1,4 oranında arttı.

Sebzeler grubunun önemli ürünlerinden, pırasada yüzde 21,5, havuçta yüzde 12,9, sakız kabakta yüzde 5,6 oranında artış, kuru soğanda yüzde 9,4, domateste yüzde 4,7, kavunda yüzde 3,3 oranında azalış oldu.

.

Meyveler, içecek ve baharat bitkileri üretim miktarı 2018 yılında bir önceki yıla göre yüzde 0,8 oranında artarak yaklaşık 22,3 milyon ton olarak gerçekleşti.

Meyveler içinde önemli ürünlerin üretim miktarlarına bakıldığında, bir önceki yıla göre elma yüzde 19,6, nar yüzde 7, çilek yüzde 10,2 oranında arttı, kayısı  yüzde 23,9, üzüm yüzde 6,4 oranında azaldı.

Turunçgil meyvelerinden mandalina yüzde 6,4 oranında arttı, sert kabuklu meyvelerden fındık ise yüzde 23,7 oranında azaldı.

Dut üretiminde yüzde 10,4 oranında azalış, muz da ise yüzde 35,2 oranında artış oldu.

Süs bitkileri üretim miktarı 2018 yılında bir önceki yıla göre yüzde 5,7 oranında arttı.

ÇİFTÇİ-SEN: TARIMDAKİ ACI TABLO DERİNLEŞTİ

Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu (Çiftçi-Sen) 2018 yılı tarımsal gelişmeleri değerlendirdiği bir rapor yayınladı. Raporda, şu değerlendirmelere yer verildi:

DÖVİZ KURU VE ÜRETİCİLER: Kurun üretici üzerindeki etkisi yıkıcı oldu. Gübre, yem, tohum, zirai ilaç zam üstüne zam aldı. Zira gübredeki fiyat artışları yıl içerisinde yüzde 100’ü aştı. Girdi fiyatlarının yükselmesinden kaynaklı bir kısım çiftçi üretimden vazgeçti. Kuruş bazında verilen desteklerin yüzde 100 arttırılmasının, kur artışı karşısında esamesi okunmadı. Önümüzdeki yılın toplam ürün miktarı ve kalitesinin düşeceği bugünden söylenir oldu.

HAYVANCILIK: Buğdayda hasat başlamadan, hükümet buğday, mısır ve çeltik için sıfır gümrüklü ithalat kararı aldı. Alınan bu karar fiyatları baskıladı. TMO hasattan çok sonra fiyat açıklayarak ve başlangıçta alım yapmayarak meydanı şirketlere bıraktı. Bu da küçük ve orta ölçekteki buğday üreticilerinin sonradan açıklanan fiyatların çok altında elden çıkarmasına neden oldu. İthalatın tarımdaki yapısal sorunların çözümüne çare olmadığı gibi çaresizliği büyüttüğü, yaşanılan kur olumsuzluğuyla iyice görünür oldu. Yine de üretim yerine ithalat politikaları hız kesmedi. Büyükbaş hayvanlarda damızlık ithalatı, 2018 yılının ilk 10 ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19 artışla 85 bin baştan 101 bin başa, besilik hayvan ithalatı yüzde 86 artışla 537 bin baştan 1 milyon başa, kasaplık ithalatı yüzde 100 artışla 66 bin baştan 132 bin başa yükseldi. Ayrıca 349 bin küçükbaş hayvan ithalatı yapıldı.

.

BUĞDAY: İlk 10 ayda 4 milyon 642 bin ton buğday ithalatı yapıldı. Bu ithalat için 1 milyar 11 milyon dolar, yani 4 milyar 644 milyon TL ödendi. 2017 yılında ilk 10 ayda ithalat 3 milyon 549 bin ton idi.

DESTEKLER: Resmi Gazete’nin 28 Ekim 2018 tarihli mükerrer sayısında yayınlanarak yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılık Programı’na göre gelecek yıl tarıma 16 milyar 989 milyon lira destek verilmesi öngörüldü. Oysaki Tarım Kanunu'na göre ödenmesi gereken miktar 44,5 milyar TL'ydi. Bu destek gelecek yıl için üretim için iştah uyandırmaktan uzak kaldı.

ŞARBON: Kurban Bayramı'na şarbon hastalığı damgasını vurdu. Et ve Süt Kurumu’nun Brezilya’dan ithal ederek Ankara’nın Gölbaşı İlçesi Ahiboz Mahallesi’ndeki bir işletmeye getirdiği hayvanlarda şarbon hastalığı tespit edildi. Hayvan ithalatıyla birlikte hastalık da ithal etmiş olduk. Yine şarbon haberleri yüzünden kırmızı et tercih etmeyen, panikleyen tüketiciler beyaz ete yönelince tavuk eti fiyatlarında da sert yükselişler yaşandı. İthalatta ısrar, gıda kontrollerinin yeterli ve etkin yapılmaması politikalarında değişiklik olmadığı için önümüzdeki yılda da bu türden olumsuzluklar beklenmelidir.

ŞEKER FABRİKALARI: Türk-Şeker'e ait 25 fabrikadan 14’ü 2018’de özelleştirildi. Şeker fabrikaları, şekerpancarı üreticisinden destekleme alım yapan ve piyasayı düzenleyen kuruluşlardı. Özelleştirmeyi kazanan şirketlerin çoğunun tarım ve gıda ile ilgisi bile yok, bu sorunu daha da katmerleştirecektir. Fabrikayı satın alan şirketler tekstil, turizm, inşaat, sanayi, otomotiv ve nakliye alanında faaliyet gösteren şirketlerdi. Özelleştirilen 14 fabrikadan yılsonu itibariyle 11’inin devri gerçekleşti.

ÜZÜM: JES’lerin olumsuz etkisi nedeniyle JES bölgelerinde üzüm kurutma da problem yaşandı. Üzümde rekolte yüzde 40-45 civarında azaldı. Kalite düştü. Aynı olumsuzluğu Aydın’da incir üreticisi de yaşadı. Üzüm Üreticileri Sendikası 2018 sezonu bir kg kuru üzüm (tesis masrafları amortisman payı ve çıplak arazi değerinin faizi hesaba katılmadan oluşan) referans fiyatını 10, 70TL olarak açıkladı. Sezonda üzüm fiyatları piyasada 8,5 10 TL arasında gerçekleşti.

ÇAY: ÇAY-KUR, 2018 yılı çay taban fiyatını 2 lira 32 kuruş taban fiyatı ve 13 kuruş desteklemeyle birlikte 2 lira 45 kuruş olarak belirledi ve açıkladı.

Çay Üreticileri Sendikası (ÇAY-SEN) referans fiyatı olarak 2 lira 87 kuruş 13 kuruş destek ile birlikte 3 olarak belirledi, kamuoyuyla paylaştı. Çay fabrikaları konusundaki belirsizlik sürüyor. Bu durum üreticiler için bir tedirginlik konusu. HES’lerin neden olduğu ekolojik değişiklik, çaylıklarda tahribata neden olan kelebek sorununun önümüzdeki yılda da ciddi sorun oluşturma olasılığından çay üreticisi tedirgin.

FINDIK: Fındık fiyatları Giresun’da 13-14, Ordu’da 11-12 TL, Batı Karadeniz’de 10-11 TL bandında gerçekleşti. Bu süreçte piyasayı regüle etmesi gereken FİSKOBİRLİK fiyat açıklayamadı ve piyasayı regüle edecek oranda alım yapamadı. Ekim ayı ortasında fiyatlarda bir miktar gerileme oldu. Küçük ve orta ölçekli fındık üreticilerinin elindeki ürün, tüccarın eline geçtikten sonra devlet fındık alım fiyatını TMO aracılığıyla 14-14,50 TL olarak açıkladı. Kazanan fındığını bekletme gücüne sahip büyük fındıkçılarla tüccar ve yerli yabancı fabrika sahipleri, kaybeden küçük ve orta ölçekli fındıklıklara sahip üreticiler oldu.

ZEYTİNCİLİK: Aşırı sıcaklar ve kuraklık verimi muazzam ölçülerde düşürdü. Türkiye savaş yaşayan Suriye’den zeytinyağı ithal etti, iç piyasada fiyatların düşmesine neden oldu. Öte yandan HES, RES, JES, maden işletmeleri ve çarpık yapılaşma nedeniyle zeytin alanları ekolojik denge tahrip olmaya devam etti.

TÜTÜN: Tütün üretimi rakamlarla ifade edilecek olursa; 2002 yılında 405 bin olan tütün üreticisi aile sayısı 2018 yılı itibarıyla yüzde 86 azalarak 56 bine düştü. Tütün üretimi ise 2002 ürün yılında 159.521 tondan yüzde 48 azalarak 2018 yılında 82 bin 500 ton civarına geriledi.

AYÇİÇEĞİ: Yağlık ayçiçeği tohumu ithalatı için 30 Haziran 2019’a kadar sıfır gümrükle 300 bin tonluk tarife kontenjanı açıldı. Yağlık ayçiçeği tohumu ithalatında Tarife Kontenjanı Uygulaması Hakkında Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Sıfır gümrükle ithalata açılan kapılar yerine yerli çiftçiler gerçekçi biçimde desteklense ve doğru fiyat politikaları uygulansa, yani maliyet+yüzde 25 kazanç+insanca yaşam payı eklenerek üreticilerin ürün fiyatları belirlense, ithalata gerek kalmayacaktır. Toprakların tamamı ekilecek yerli yabancı ithalatçı ve ihracatçı şirketler yerine çiftçiler ve ülke ekonomisi kazanacaktır.

EKMEK: Bu yıl ekmeğin fiyatını çok tartıştık. Ekmek fiyatlarının ne kadar olacağı gündemi oldukça fazla işgal etti. Buğday-un-ekmek denklemindeki sıkıntı önümüzdeki yılda da gündemi işgal etmeye namzet.

HAL YASASI: Mevcut Hal Yasası taslağının üretici ve tüketici arasındaki mesafeyi kısaltmaktan çok hallerin özelleştirilmesine odaklı olduğu görünmektedir. 2012’de çıkan hal yasasının revize edilmesi, yani Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan Hal Yasası Tasarısı da önümüzdeki yıla kaldı. Tasarı kanunlaşırsa haller şirketlere devredilecek. Üretimden pazarlamaya zincirin bütün halkaları şirketlerin kontrolüne geçecek.