Başkonsolos Wei: Çin, Türkiye mallarının piyasaya girmesini bekliyor

Çin İstanbul Başkonsolosu Cui Wei, Çin ve Türkiye kültürünü, Çinli tüketicilerin Türkiye'ye bakışlarını, iki ülke arasındaki turizm hakkında konuştu. Wei, İstanbul'daki yaşamına ilişkin ise, "İstanbul bana hiç yabancı gelmiyor" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Çin İstanbul Başkonsolosu Cui Wei, Çin'deki tüketicilerin Türkiye'ye çok iyi bilmediklerini söyledi. Türkiye ile Çin arasındaki ticarete de değinen Wei, "iki ülke arasında ticaretin kapsamlı bir şekilde ilerlediğini" belirtti.

Çin İstanbul Başkonsolosu Cui Wei, Modern İpek Yolu dergisinden Burak Kuru'yla yaptığı söyleşide, Çin ve Türkiye ilişkilerini anlatırken İstanbul'daki hayatına dair de konuştu...

Türkiye-Çin ekonomik ilişkilerinden başlayalım… Giderek artan bir ticaret hacmi var ancak bunda dengesizlik söz konusu. Türkiye ithalat yapıyor ancak ihracatı az. Bunu dengelemek için nasıl bir yol izlenebilir?

Bu konuda biz de çok çaba gösterdik. Tabii ki bazı Türk arkadaşlar bundan memnun kalmadı. Türk arkadaşlarım “Çin tarafı 10 yuanlık ihracat yaparken Türk tarafından ancak 1 yuanlık ithalat yapılıyor, bu hiç adil değil” şeklinde pek çok şikâyette bulundu.  Burada bazı doğru olmayan hususlar var, aslında Çin istatistiklerine göre ihracata kıyasla, ithalat ticaretin beşte birini oluşturuyor.  İlk olarak, ikili ticaret arasındaki dengesizlik Çin tarafının isteyerek oluşturduğu bir sonuç değil, iki ülkenin endüstriyel yapısı, üretim faktörleri, piyasa durumu gibi bütün faktörlerden oluşan nesnel bir sonuçtur. Ayrıca Türk tarafının Çin’den ithal ettiği ürünlerin çoğu ara mamüllerdir, neticede bu tür mamüller Türkiye’nin ihracatına destek sağlamaktadır.  Değinilmesi gereken ikinci husus, tarihten beri kazanılan tecrübelere ve uygulamalara göre ticaret korumacılığı ve antidumping veya korunma durumlarına dayanarak Çin ve Türkiye arasındaki ticaret dengesizliğinin çözülemeyeceği anlaşılmaktadır. Hatta durum daha kötü bile gidebilir. Arkadaşım bana “Türkler Çin’den günlük tüketim ürünleri ithalatı yapmayı yasakladıklarında, herkes pahalı Avrupa markaları almaya başladı. Ama Avrupa markalarında bile yine ‘Made in China’ yazıyor” şeklinde bir şaka yaptı.

Çin İstanbul Başkonsolosu Cui Wei

'ÇİNLİ TÜKETİCİ NE YAZIK Kİ TÜRKİYE'Yİ BİLMİYOR'

Diğer taraftan birçok Çinli tüketici Türkiye’yi ne yazık ki bilmiyor. Zeytinyağının İtalya, İspanya veya Yunanistan’ın yerel ürünü olduğunu sanıyorlar. Ama gerçek şudur: bazı Avrupa markalı zeytinyağı aslında Türkiye kökenlidir. İki tarafın birbirlerine anlayış ve koordinasyon eksikliği, üreticinin hak ettiği parayı kazanamamasına ve tüketicilerin gereksiz para harcamasına sebep olmaktadır ve bu durum kesinlikle çifte kazançlı bir sonuç değildir. Üçüncü olarak, Çin hükümeti ticaret dengesizliğine çok önem vermekte olup, uzun süredir Türk tarafı ile birlikte koordinasyonlu çalışmak suretiyle etkin bir şekilde, birçok yöntemle ikili ticareti daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde geliştirme yönünde çaba göstermektedir. Ticaretteki yatırımı teşvik etme grubu oluşturarak Türkiye’ye getirdik. Çin ve Türkiye’yi hizmet ticareti işbirliğine teşvik ettik. Türk KOBİ’leri için ithalat platformu oluşturmaya ve ‘Tek tıkla’ hizmetleri sunma yönünde, Çin e-ticaret şirketlerini teşvik ederek yönlendirdik. Çin’de düzenlenen büyük fuar gibi platformlarla Türkiye’nin avantaj ürünlerinin ihracatına yardımda bulunduk. 2008 yılından bu yana Çin ve Türkiye ithalat ve ihracat arasındaki fark her geçen yıl azalmakta olup bu sonuç iki hükümetin ve iki ülke şirketlerinin ortak çabaları sonucu ortaya çıkan somut verileridir.

Son olarak, bu konuda sizlerle bir müjdeyi paylaşmak isterim. Geçen yılın mayıs ayında Pekin’de düzenlenen ‘Bir Kuşak Bir Yol’ uluslararası işbirliği zirvesinde Çin Devlet Başkanı Sayın Xi Jinping 2018 yılından itibaren Çin uluslararası ithalat fuarının düzenlenmeye başlayacağını ilân etti. Vurgulamak istediğim diğer bir husus da, Çin uluslararası ithalat fuarının dünyanın birinci ve uluslararası ticaretin gelişme dönemindeki ithalat odaklı ilk devlet düzeyindeki fuarı olduğudur. Bu Çin’in dünya ekonomisinin küreselleşme sürecini desteklemek için somut bir adımıdır aynı zamanda Çin’in dünya ülkeleri uluslararası ticareti ve dünya ekonomisinin önemli konularını tartışmaya ve dünya ekonomi yönetimini tamamlamaya sunan bir uluslararası kamu ürünü ve Çin çözümüdür.

'VERİMLİ SONUÇLAR KAZANILMIŞ'

Bir Kuşak Bir Yol projesinin iki ülke için önemi malum. Projenin her iki taraf için şu ana kadar sağladığı fayda ve ileride yaratacağı avantajlar neler olabilir?

İnisiyatifin başlangıcından bu yana geçen beş yıl içerisinde “Bir Kuşak Bir Yol” çerçevesinde Çin ile güzergâhtaki yirmiden fazla ülkeyle işbirliği projeleri art arda başarıyla gerçekleştirildi. Bu sayede Türkiye dahil ilgili ülkeler için yaklaşık 1 milyar 100 milyon dolarlık vergi geliri ve 180 bin istihdam oluşturuldu. Çin ve Türkiye gelişmekte olan büyük ülkelerdir. Tarihi İpek Yolu döneminden bu yana süren derin ilişkilerden faydalanarak iki taraf ‘Bir Kuşak Bir Yol’ inşasını büyük ölçüde kabul etmektedir. El ele çaba göstererek verimli sonuçlar kazanılmıştır.

İki ülkenin siyasi ilişkileri iyi bir başlangıca sahip ve aynı zamanda kapsamlı da. 2015 yılı temmuz ayından bu yana Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile art arda dört kez görüştü. 19 Nisan 2018 tarihinde iki lider bir kez daha telefonda görüşme yaptı. İki taraf ‘Bir Kuşak Bir Yol’ inisiyatifi kapsamında Türkiye’nin ortak koridor olarak bağlantı görevi görmesi konusunda derin bir şekilde görüş alışverişinde bulunup, geniş bir fikir birliğine varıldı. 2017 yılı mayıs ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan Çin’e gidip ‘Bir Kuşak Bir Yol’ Uluslararası İşbirliği Zirvesi forumunun açılış törenine katıldı ve ‘Bir Kuşak Bir Yol’un kesinlikle barışa, istikrara ve çifte kazanca faydalı bir yol olacağını vurguladı. Türkiye de elinden geleni yaparak söz konusu inisiyatife katılıp inşasına destek vereceğini iletti. Çin ve Türkiye, hükümet nezdinde Başbakan Yardımcısı düzeyindeki işbirliği komitesinden ve Çin-Türkiye Dışişleri Bakanları müzakere mekanizmasından yola çıkarak her düzeyde iletişimi derin bir şekilde güçlendirmiş ve geniş fikir birliğine varmışlardır.

İki ülkenin yol bağlantıları adım adım ilerlemektedir. 2015 yılında Cosco Konsorsiyumu Kumport Limanı’nı satın aldı. Üç yıl süren inşasından sonra bugünkü Kumport Limanı “Bir Kuşak Bir Yol” üzerindeki önemli bir lojistik nokta konumuna gelmiştir ve Çin ile Türkiye dahil başka bölge ve ülkeler arasındaki deniz ticaretine büyük ölçüde destek vermiştir.

'İKİLİ TİCARET BAĞLANTISI KAPSAMINDA HIZLI BİR ŞEKİLDE İLERLEMEKTE'

Biraz da Türkiye Çin ilişkilerini konuşalım... Şu an Türkiye ve Çin arasında nasıl bir ticaret ilişkisi var?

İkili ticaret bağlantısı kapsamlı ve hızlı bir şekilde ilerlemektedir. Çin istatistiklerine göre 2017 yılında Çin ve Türkiye ticaret hacmi 21 milyar 910 milyon dolara ulaşarak geçen yıla göre yüzde 12.5 oranında artış gösterdi. Çin de tekrar üçüncü kez Türkiye’nin en büyük ikinci ticaret ortağı olmuştur.

Para dolaşımı hızlı bir şekilde ilerlemektedir. 2015 yılı mayıs ayında Çin’in ICBC Bankası yaklaşık 400 milyon dolar karşılığında Türkiye Tekstil Bankasını satın aldı. 2017 yılı haziran ayına kadar, ICBC Türkiye’nin aktif sermaye toplamını iki kat arttırarak, net varlık durumunda yüzde 80’den fazla artış gerçekleşti.

İki ülke halkının kalplerinin birbirlerine yakın oluşu, iki medeniyet arasındaki iletişimi de yoğunlaştırıyor. Haziran ayı başında İstanbul’un kardeş şehri olan Shanghai’nin Belediye Başkanı İstanbul’u ziyaret ederek Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Dışa Açılma Reformunun 40. Yılı Fotoğraf Sergisi’nin açılış törenine katılmış ve Türk akademisyen ile öğrencilere Shanghai’nin gelişmesinden yola çıkarak Çin’in bu kırk yıllık reform yolunu bizzat anlatmıştır.

'ÇİN TÜRKİYE'NİN PİYASAYA GİRMESİNİ BEKLİYOR'

Türkiye ve güzergâhtaki ülkelerin katılımı ile Çin’in ‘Bir Kuşak Bir Yol’ inisiyatifi her geçen gün parlak geleceğine biraz daha yakınlaşıyor. Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi ve Türkiye’nin en büyük ikinci ticaret ortağı olan Çin kararlılıkla dünya küreselleşme sürecini korumaktadır. 2017 yılı kasım ayında Çin Komünist Partisi’nin 19. Kongresi düzenlendi. Bu yılın Mart ayında ‘iki toplantı’ başarıyla sona erdi. Çin Xi Jinping’nin yeni dönemde Çin’e özgü sosyalizm düşüncelerinin liderliğinde, ‘Bir Kuşak Bir Yol’ inşasından yola çıkarak, dünyanın ekonomik alanda küreselleşmesini daha açık, kapsayıcı, faydalı, dengeli ve ortak kazanca dayalı bir doğrultuya yöneltecektir. Bu süreçte, Çin gelişme kâr payını dünya ile paylaşmaya hazırdır, dünya ülkelerini Çin ekonomisinin hızlı trenine bekleriz. Son yıllarda, Türkiye ekonomisi de hızlı bir şekilde adım adım ilerlemektedir. Ülke inşasının başarıları ve bütün gücü de bölgede öncü konumdadır. Çin ve Türkiye’nin birlikte ‘Bir Kuşak Bir Yol’ inşası kesinlikle iki ülkenin gelişmesine büyük ivme kazandıracaktır. Ayrıca “Birinci Çin Uluslararası İthalat Fuarı”nda Çin tarafı Türkiye’nin avantajlı, özel ve rekabet gücüne sahip olan mallarının ve hizmetlerinin Çin piyasasına girmesini bekliyor.

'TÜRKİYE'NİN KARIŞIK DURUMU YÜZÜNDEN CİDDİ DÜŞÜŞ GÖSTERDİ'

İkili ilişkilerde ümit beslenen turizmin avantaj ve dezavantajları neler?

Yeni istatistiklere göre 2017 yılında Çin’in yurtdışına seyahat eden kişi sayısı 130 milyonu aştı. Bu rakam 2016 yılına göre yaklaşık yüzde 5.7 oranında artış gösterdi. Aslında bu sayı 2016 yılında Türkiye’nin karışık durumu yüzünden ciddi düşüş gösterdi. Bazı haberlere göre, Çinli turist sayısı hakkında, 2017 yılı en çok artışın yaşandığı yıl olarak söyleniyor. Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı'na göre 2017 yılında Türkiye’ye gelen Çinli turist sayısı 250 bin kişiye ulaştı, hedef ise 1 milyon. Ayrıca, 2017 yılında Çinli turistler yurtdışında yaklaşık 2.3 trilyon RMB (Yuan) harcama yaptı. Bütün bunlar mevcut turizmin potansiyelini vurgulamaktadır.

Kanımca Türkiye’nin turizm alanındaki hizmet standartlarının daha yüksek bir seviyeye çıkarılması lazım. Örnek verecek olursak hizmet sektöründe Çince konuşulması, Çinli turistlerle daha net bir şekilde anlaşmayı ve bu sayede daha iyi hizmet sağlanabilmesini sağlar. Önemli bir konu daha var: Yemek. Türk yemekleri hiç şüphe yok ki dünyadaki ilk üç mutfakta yer almaktadır, çok lezzetlidir. Türklerin Çin’e gittikten sonra her gün Çin yemekleri yiyemeyebilecekleri gibi, Çinli turistler de Türkiye’de bir haftadan daha fazla bir süre kalmaları durumunda kesinlikle Çin yemeği yemek isteyeceklerdir. Bu konu üzerine Türkiye’de gerekli önemim gösterilmesi lazım, diğer metropollere göre İstanbul’daki Çin lokantaları çok daha az. Varsa bile bulmak ya da ulaşmak çok zor. Birisi Sabiha Gökçen Havalimanı’na yakın. Umarım Türkiye’nin bu sene Çin’de düzenlediği turizm yılı etkinliği faydalı olur, turizm ikili ilişkimizden daha çok beslenir.

'İSTANBUL BANA HİÇ YABANCI GELMİYOR'

Türkiye’deki hayatınıza ilişkin sorular sormak isterim. Gündelik yaşamı inceleyince Çin’dekiyle nasıl bir fark görüyorsunuz?

İstanbul bana hiç yabancı gelmiyor, Türkiye de öyle. 1996 yılındaki ilk tayinim İstanbul’du. Sonrasında Ankara’da da bir süre çalıştım. Çin’deyken bu bölgeyle ilgilenen biri olarak da burayı yakından takip ediyordum. İstanbul’a ve Türkiye’ye alışalı çok oldu, sözde “Çin ve Türkiye arasındaki farka” da. “Sözde” derken fark olduğunu hissetmememden kaynaklanıyor. Bazı Çinli arkadaşlar Türk mutfağına pek alışamadı, ben alıştım, hem de çok seviyorum. Yine bazı Çinli arkadaşlar Türkçe bilmediği için burada bir sürü zorluk yaşadı, ben Türkçe biliyorum, üstelik şimdi Türkçe kullanarak sizlerle fikirlerimi paylaşıyorum. Daha neler neler...

Eğer en azından bir tane fark söylemeliysem, ben Müslüman değilim, ama ben inanç serbestliğine saygı gösteren biriyim. Ben inanmıyorum, tamamdır. Sen inanıyorsun bu da tamamdır. Yine arkadaş oluruz, sorun yok. Bu sene Ramazan ayında İstanbul’da bulunan Çinli Müslümanlara iftar sofrası kurduk, beraber iftar yemeği yedik. Konsolosluğumuzun yanındaki mahallede de Türk arkadaşlara yönelik iftar sofrası kurduk. Beraberce çok anlamlı ve güzel zaman geçirdik. Burada bu konuda çok mutluyum.

Çince dünyanın en zor dili olarak kabul ediliyor. Türkçenin de pek kolay olduğu söylenemez. Bu iki dili kullanan biri olarak, Türkçeye alışmanız kolay oldu mu? Nasıl bir tecrübeniz oluştu?

Türkçe ile Çince arasında aslında büyük fark var, özellikle dilbilgisi açısından. Türkçe eklemeli bir dildir, her ek sonrasına ekleniyor neredeyse. Çince’de ise tek tek belirtmek lâzım. Başka bir açıdan da normalde Türklere göre Çince karakter ve tonları öğrenmek çok zor olurken biz ise Türkçedeki aynı şeyleri çok kolay öğreniyoruz. Sonuçta lider Mao’nun bir sözü ile konuya bir nokta koymak isterim: “Gerçeğe kavuşmak istersen pratik yapmalısın.” Bir dile alışmak için dili kullanmak şarttır.

'FAYDALI OLAN PROJELERİ YÜRÜTÜYORUZ'

Geleneksel Çin Kültürü’nü tanıtmak için Türkiye’de girişimleri oluyor Çin’in. İki kültürün arasındaki mesafe aslında göründüğünden daha az. Bu konuda girişimler sürecek mi, sizin düşünceniz nedir?

Tabii ki sürecektir. Geçmişe bir bakarsak gerek Çin Bahar Bayramı çerçevesindeki ‘Mutlu Bahar Bayramı’, ‘2018 yılı Çinli ve Türk Öğrenciler Bahar Bayramı Etkinliği’, gerekse de bu yılın Türk akademisyenler ve öğrenciler Çin ziyaret grubu olsun, birçok Türk arkadaşa Çin kültürünü anlatmaya faydalı olan projeleri yürütüyoruz.

Çin kültürü ve Türk kültürü ikisi de uzun bir tarihe ve büyük zenginliğe sahiptir, iki ülke halkların birbirine yönelik anlayışını artırmanın en önemli yolu bence kültür alandaki temaslardır, bu tür girişimlere de çok önem veriyorum. Ben ocak ayında göreve başladıktan hemen sonra, İstanbul’da bulunan 3 ayrı Konfüçyus Enstitüsü’ne tek tek gidip oradaki sorumlularla görüştüm, gelecekteki dönemde Türk arkadaşlara Çin kültürünü nasıl tanıtalım Çin ve Türkiye arasındaki dostluğu kültürlerarası bağlamda nasıl derinleştirelim gibi konularda fikirlerimi paylaştım. Bir şehirde 3 tane Konfüçyus Enstitüsü olması çok nadir bir şeydir, bundan iyi bir şekilde faydalanmamız lazım.

Ayrıca kültürü anlamak için dil öğrenmek son derece önemlidir. Yoksa nasıl anlaşılır ki? Bu yüzden Çince eğitimini teşvik etmeye de çalışıyorum. Birincisi Çince öğrenen grubu genişletmeye çalışıyorum, Türk polislere yönelik Çince eğitim kursu açtırdım. İkincisi Çince öğrenenleri daha da çok çalışmaları için teşvik etmeye çalışıyorum, herkes öğrenebilir ama iyi derecede bilen de olması lazım, bunun için Çin Başkonsolos Bursu projesini tekrar gerçekleştirdim. Bu sene toplam 10’dan fazla üniversiteden Çince öğrenen Türk öğrenciler burs kazandı, Modern İpek Yolu dergisi sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü Haluk Hepkon’u da özellikle davet ettik burs törenine. Üçüncüsü de, Çince eğitiminin standardını yükseltmeye çalışıyorum, Çince öğrenmek için neler lazım sorusuna bakarsak ilk aklımıza gelen öğretmen ve ders kitabıdır. Şu an İstanbul’da bulunan Çince öğretmenlerinin hepsi çok tecrübelidir, senelerdir burada Çince eğitimi veriyorlar, bu konuda fazladan yapacağımız pek bir şey yok. Ama gördüğüm kadarıyla Çince ders kitabına büyük ihtiyaç duyuyor Türk öğrenciler. Şu anda çoğu öğrenci okullarda İngilizce-Çince ders kitabı ile Çince öğreniyor, bu durumu değiştirmeliyiz. Neden? Şöyle düşünün, İskender kebabının lezzetini, tadına bakmak yerine başka birinin anlattıklarından öğreniyorsunuz… Olur mu? Olmaz. Bu yüzden de Kırmızı Kedi Yayınevi ile beraber Türkiye’nin ilk direkt Çinceden Türkçeye çevrilen Çince kitabını Türk halkına kavuşturmak için çalışıyoruz.

Biz de CRI Türkçe ile beraber, iki kültürün birlikteliği ve üretkenliğini gözeterek Modern İpek Yolu dergisini hazırlıyoruz. Ağırlıklı olarak Çin kültürünü anlatan bir derginin Türkiye’de yayımlanmasıyla ve dergimizle ilgili ne düşünüyorsunuz?

İpek Yolu dergisinin tüm sayılarını okudum, Türk arkadaşlar için, özellikle Çin kültürünü pekiyi bilmeyen kişiler için çok faydalı bir dergi diye düşünüyorum. Belki bu dergideki içerikleri bölerek ayda bir dergi çıkartabilirseniz daha iyi olacak diye düşünüyorum. Çünkü şimdi çoğu kişi, kısa olan metinleri okumayı tercih ediyor sanki. Mesala wechat uygulamamız var, oradaki makaleler normalde kısa oluyor, çay molasında ya da otobüste birkaç makeleyi okuyup bitirebilirsiniz, böylece boş zamanlarınızı daha iyi kullanabilirsiniz. Ayrıca bence yüzde 100 renkli kağıtlarda yayınlayabilirseniz daha çekici olabilir. Dergilerdeki fotoğraflar çok güzel gerçekten, siyah beyaz olunca, bazen güzelliğini göremiyoruz. Umarım dergiyi devamlı olarak geliştirebilirsiniz, yakında derginin 1. yıldönümü inşallah birlikte kutlarız, gelecekte ise 10. veya 100. yıldönümünü başka Çin başkonsoloslarıyla kutlarsınız. Başarılar dilerim.