Katar krizi Varlık Fonu'nu vuracak

Katar'a diplomatik abluka uygulayan Körfez ülkelerine her gün yenileri eklenirken, krizin Türkiye ekonomisine etkisinin ne düzeyde olacağı sorusu gündeme geldi. Ekonomistler bu konuda iki farklı görüşe sahip. Ancak, üzerinde ortaklaşılan bir konu var ki o da Varlık Fonu. AK Parti hükümetinin yeni dönemde ekonomiyi düze çıkarmak için gündeme getirdiği en büyük projesi konumundaki Varlık Fonu'nda en önemli yatırım sözleri Katar'dan alınmıştı. Krizin uzaması durumunda içe kapanacak olan Katar'ın yatırımları askıya almasıyla Türkiye ekonomisi üzerinde 'kara bulutlar'ın dolaşabileceği belirtiliyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR – Suudi Arabistan'ın girişimiyle 9 ülkenin diplomatik ilişkileri keserek, ablukaya aldığı Katar krizinin Türkiye ekonomisini de derinden etkilemesinden endişe ediliyor. Çünkü Katar'ın Türkiye'de bankacılıktan medyaya, savunma sanayiinden hazır giyime kadar çok sayıda yatırımı bulunuyor. 2 milyonluk nüfusuna karşılık dünyanın 14'üncü büyük yatırımcısı konumundaki Katar'ın Türkiye'deki yatırımlarının toplamı ise 18 milyar dolar civarında.

Türkiye’de bankacılığa Alternatif Bank (ABank) ile adım atan Katar, daha sonra Yunanlılardan aldığı Finansbank’ın sahibi oldu. ABank’a 460 milyon dolar ile ortak olan Katar sermayesi, QNB ile de Finansbank’ı 2.75 milyar euroya satın aldı. Brezilyalı tavukçuluk şirketi BRF ve Katar Yatırım Ajansı (QIA), Türkiye’nin en büyük tavuk üreticilerinden Banvit’in yüzde 79.5’ini yaklaşık 1 milyar liraya satın aldı. TMSF’nin idaresindeki Digiturk, El Cezire kanalının da sahibi olan Katarlı BeIN Media Grubu’na satıldı.

13 MİLYAR DOLARLIK İNŞAAT PROJESİ

Türkiye ise Katar'da daha çok inşaat projeleriyle boy gösteriyor. Katar, Türkiyeli mühendislerin en çok proje üstlendiği 7’nci ülke konumunda. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek kasım ayında yaptığı açıklamada, "Katar’da faaliyet gösteren müteahhitlik firmaları bugüne kadar 125 işten toplam 13.7 milyar dolarlık proje üstlendi" bilgisini vermişti.

Atilla Yeşilada: Arap sermayesi ve Körfez'den gelecek yatırımlar Türkiye ekonomisinin kaderini değiştiremez. Çünkü Türkiye ticaretinin yüzde 70'i Avrupa'dan gelmiş. Atilla Yeşilada: Arap sermayesi ve Körfez'den gelecek yatırımlar Türkiye ekonomisinin kaderini değiştiremez. Çünkü Türkiye ticaretinin yüzde 70'i Avrupa'dan gelmiş.

Dünyanın kanıtlanmış en büyük 3. doğalgaz rezervlerine sahip ülkesi Katar'a geçen yıl 439 milyon dolarlık ihracat yapılırken, 271 milyon dolar tutarında da ithalat gerçekleştirildi.

TSUNAMİ Mİ, ARTÇI DALGA MI?

Peki, Katar krizinin uzamasının Türkiye ekonomisine yansımaları ne olacak?

Ekonomist Atilla Yeşilada'ya göre, Türkiye ekonomisindeki Katar etkisi, bahsedildiği kadar büyük değil. Katar'ın doğrudan yatırımlarının aslında 1.4 milyar dolar büyüklüğünde olduğunu belirten Yeşilada, krizin de kısa vadede çözüleceği görüşünde. Yeşilada, 'küçük bir ihtimal' de olsa krizin uzamasının ise Türkiye açısından özellikle henüz kurulma aşamasında olan Varlık Fonu için alınan yatırım sözlerinin havada kalmasına yol açacağı uyarısında bulunuyor.

Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Görevlisi Murat Tufan, Katar krizinin Türkiye'yi finansal olarak zora sokabileceğini belirterek, “Özellikle zor dönemlerde Katar tarafından doğrudan ve dolaylı sermaye yatırımları geldiğini biliyoruz” diyor. Katar'ın Türkiye için 'çok çok önemli' bir ülke olduğunun altını çizen Tufan, Katar krizinin Türkiye ekonomisine hem büyüme anlamında hem de doğrudan yatırımların garantisi anlamında negatif bir etkisi olacağını ifade ediyor.

Ekonomist Atilla Yeşilada'nın Katar krizi ve olası etkilerine yönelik değerlendirmeleri şöyle:

ENDİŞE EDECEK BİR DURUM YOK: Katar şu anda uzlaşma istiyor. Şu anda alt perdeden alıyorlar çünkü uzun vadede dayanma şanslarının olmadığını biliyorlar. Bu nedenle Suudi Arabistan ne istiyorsa yerine getireceklerdir. Endişe edecek bir durum görmüyorum. Zaten Türkiye'den Rusya'ya kadar birçok aktör devreye girmiş durumda. Ortadoğu'da kimsenin yeni bir krize gönlü yok. Arabistan'ın en büyük talebi de Katar'ın İran, Müslüman Kardeşler ve Hamas'la ilişkilerini kesmesi. Suudlar, Müslüman Kardeşleri monarşiyi yıkacak bir hareket olarak görüyorlar. Dolayısıyla Türkiye bunlara kucak açtığı sürece Suudi Arabistan'la müttefiklik ilişkileri kurmak çok zor. ABD ve Suudi Arabistan İran'la da çatışma siyaseti güdüyor, dolayısıyla Türkiye'nin kendileri yanında taraf olmasını istiyor. İran ise Şii kuşağı kuruyor. Bu durumda ekonomik ilişkilerin sürdürülmesi zorlaşır.

ihracat

FEDA ETMELERİ ZOR: Öte yandan Katar'ı feda etme gibi bir durum olur mu şüpheli. Kimse çığrından çıkmasını istemiyor. Bütün Arap bloğu da karşılarında değil.

AMBARGO UZARSA ALEYHİMİZE OLUR: Ancak küçük bir ihtimal de olsa krizin uzaması Türkiye'nin aleyhine olur. Çünkü daha çok içe kapanıp, kendi ihtiyaçlarına odaklanacaklardır. Enerji fiyatları da eski seviyelerine gelmiyor. Doğalgazda da kapasite fazlası var.

ASIL DARBEYİ VARLIK FONU YER: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın varlık fonu için ciddi taahhütler aldığını düşünüyorum. Krizle birlikte bu yatırımlar yerine getirilemez. Ama sonuçta Arap sermayesi ve Körfez'den gelecek yatırımlar Türkiye ekonomisinin kaderini değiştiremez. Çünkü Türkiye ticaretinin yüzde 70'i Avrupa'dan gelmiş... Kısa vadede de bu değişmez.. Banka satın almalarda da, örneğin Finansbank'ta Avrupalılar çıktı Araplar geldi. Doğrudan çok fazla getirisi olmadı. Bize net yatırım gerek. Gelsinler fabrika kursunlar, üretim yapsınlar.

türkiyeyatırım

Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi Murat Tufan'ın değerlendirmeleri ise şöyle:

KATAR BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR ÜLKE: Özellikle bankacılık, turizm ve moda başta olmak üzere birçok sektörde milyarlarca dolarlık yatırım olan bir ülke. Tüm dünyada da en çok yatırım yapan ülkeler arasında yer alıyor. 75 milyar dolarlık net doğrudan yatırımı olan bir ülke.Türkiye'de özellikle ABank ve Finansbank'a ortak olduktan sonra böyle bir ülkeye yaptırım uygulanması Türkiye'yi finansal olarak zora sokabilir. Çünkü özellikle zor dönemlerde Katar tarafından doğrudan ve dolaylı sermaye yatırımları geldiğini biliyoruz.

Katar bizim için çok çok önemli bir ülke. O yüzden Türkiye ekonomisine hem büyüme anlamında hem de doğrudan yatırımların garantisi anlamında negatif bir etkisi olur. Bu yüzden Türkiye'nin Katar tarafında olması ve diplomasiyle bu sorunun çözümüne katkı sunması gerekli. Arabulucu olmalı.

Murat Tufan: Katar bizim için çok çok önemli bir ülke. O yüzden Türkiye ekonomisine hem büyüme anlamında hem de doğrudan yatırımların garantisi anlamında negatif bir etkisi olur. Murat Tufan: Katar bizim için çok çok önemli bir ülke. O yüzden Türkiye ekonomisine hem büyüme anlamında hem de doğrudan yatırımların garantisi anlamında negatif bir etkisi olur.

İLK ETKİ KURDA GÖRÜLDÜ: Etkilerini kur anlamında da gördük. Dün 3.50'lilerin altını görmüştük. Katar krizi sonrası 3.53'lere geldi dolar. Bu da TL varlıklarına hem kur tarafında hem de borsa tarafında eğer Katar'ın yansıması devam ederse negatif olur.

KATAR'I KAZANMAMIZ LAZIM: Türkiye'ye duyulan güven açısından psikolojik öneme sahip. Banka satın almaların devam etmesi gibi... Bunları artık iş kolu olarak değerlendirmek lazım. Dış ticarette Avrupa'ya Rusya'ya milyarlarca dolarlık ticaret yapıyoruz. Özellikle son dönemlerde Avrupa'yla yaşanan sorunları göz önüne aldığımızda, Katar gibi merkezi bir iklimi kazanmamız lazım. Suudi Arabistan'ın politikası belli, İran'la yaptırımlar tam anlamıyla kalkmadı. Dolayısıyla Katar psikolojik bir ülke konumunda.

VARLIK FONUNA DOĞRUDAN YATIRIM YAPACAKLAR: Ayrıca varlık fonunda birçok projeye doğrudan finansman yapacaktı, destekleyecekti. Büyük fonları yabancılara açacaktı. Bunu değerlendirmek için çok erken, varlık fonu tam anlamıyla henüz kurulmadı.

BİR ÜLKEYE BEL BAĞLAMAMALI: Türkiye'nin bu dönemde hem enerjide hem de dış ticarette yatırım yapması gerekiyor. Tek bir ülkeye bağımlı olunmaması gerektiğini Rusya krizinde gördük. Bugün Katar'a da başka ülkelere de çok fazla bel bağlamaması gerekiyor. Türkiye'nin kendi yatırımını kendisinin yapması gerekiyor.

VARLIK FONU NEDİR?

Hükümet, 26 Ağustos 2016 tarihinde yasalaştırdığı Varlık Fonu Kanunu ile sadece özelleştirme kapsamına alınan şirketlerle, özelleştirme fonu ve bazı kamu kurumlarının gelir ve nakit fazlasından oluşan bir fon kurmayı hedeflemişti. Ancak 23 Ocak 2017 tarihinde OHAL kapsamında çıkarılan 684 sayılı KHK ile Varlık Fonu'nun kapsamı genişledi. Bakanlar Kurulu'na, kamunun elindeki iktisadi devlet teşekkülleri içerisinden dilediğini fona devretme yetkisi verildi. Bu yetkiyle Ziraat Bankası, BOTAŞ, Türkiye Petrolleri AO (TPAO), ÇAYKUR, PTT, Türk Hava Yolları (THY), Milli Piyango, at yarışları, Borsa İstanbul, Türksat, Eti Maden İşletmeleri ve Halkbank gibi Türkiye'nin önde gelen kurumları Türkiye Varlık Fonu'na devredildi.