Ekonomi Dünyası: Zam üstüne zam, enflasyonu düşürmek için niyet yok

Gıda enflasyonu yüzde 70’lerde takılı kaldı. Dünya ekonomisi ise şaşırtıyor, The Economist “Gerçek olamayacak kadar iyi. Böyle sürmez” yorumu yaptı.

Google Haberlere Abone ol

Fiyatlarının ucuzluğu ile övünen, devlet erkânının ziyaret ettiği, enflasyonla mücadele için indirim talep edilen market zincirindeyim.

Uğradığım bir yer değil ama fiyatlara bakayım, dedim. Hiçbir fark yok, bütün marketlerde ne ise, burada da aynı...

Biraz meyve aldım kasaya gittim. "O kadar hava atıyorlar ucuz diye ama sizin fiyatların bir farkı yok" dedim, kasadaki kadın çalışana...

"Öyle abi, çok bir fark yok" dedi.  Ben yine biraz söylendim.

"Ben çok konuşmayayım abi."

"Sen konuşma ben konuşuyorum senin yerine..."

Hafifçe eğilerek, alçak sesle, "Gelip bize söyleniyorlar pahalı diye, oyu sen veriyorsun, sen seçiyorsun, sonra gelip bize konuşuyorsun. Sandıkta değiştir o zaman" dedi.

- Çok haklısın.

- Abi inanılmaz pahalılık var, geçinemiyoruz diye çalışmaya başladım. Çalışmadan önce kredi kartım yoktu, eşimin maaşıyla geçiniyorduk. Şimdi çalışıyorum, kredi kartım var ama geçinemiyoruz.

- Bu kartlar çok tehlikeli, umarım ikincisi yoktur. Birinden borçlanıp diğerini ödemek için...

- Yok abi yok, almam ikinciyi...

İNDİRİM DEĞİL, AKSİNE ZAM YAPMIŞLAR

İşte böyle. İnsan hiç ummadığı yerlerde böyle aklı başında birilerine rastlayınca mutlu oluyor. Sevindiğimiz konu da bu, komik...

Eve gelince eşime anlattım. O da bana "bak” dedi, “senin için ayırdım bu haberi". Gazete sayfasını uzattı. O market zincirinde indirim yerine aksine fiyatları artırmışlar. 16 Ekim'de birçok üründe yüzde 50'ye varan indirim yapacaklarını bildirmişler ama mercimekten pirince, zeytinyağından yoğurda yüzde 10 ile 25 arasında zam yapmışlar.

KREDİ KARTI OLMASAYDI, KİMSE EVİNİ GEÇİNDİREMEZDİ

Kredi kartı olmasa herkes yanmıştı. Vatandaşın kartla geçindiği, borçlanarak kart borcu ödediği bir gerçek.

Yılın ilk 10 ayında (Ocak-Ekim) toplam kredi kartı borç rakamı yüzde 119 artışla 991 milyar liraya çıktı.

Kredi kartı borç toplamı Aralık 2022'de 452 milyar lira, bir yıl önce ise 348 milyar liraydı. Kredi kartı borçları bir yıl önceye göre neredeyse üçe katlandı.

Kart borcu ödeyememe oranı ise 11.7'ye yükseldi. Yani, her 100 kişiden 12'si borcunu ödeyemediği için yasal takibe düştü. Bir önceki yıl bu oran yüzde 7.4'tü.

KİŞİ BAŞI BİREYSEL BORÇ 10 AYDA YÜZDE 58 ARTTI

Tüketici kredileri ise yıllık yüzde 50 artarak bir trilyon 449 milyar liraya çıktı. Kredi kartları ile tüketici kredilerinden oluşan bireysel borçlanma miktarı da yıllık yüzde 84 artışla 2 trilyon 414 milyar liraya çıktı.

Böylece 18 yaş üzeri nüfusun kişi başı bireysel borç miktarı 38 bin 500 liraya çıktı. Geçen yıl sonunda bu rakam 24 bin 400 liraydı

GIDA ENFLASYONU DÜŞMÜYOR ÇÜNKÜ ZAM ÜSTÜNE ZAM YAPILIYOR

Ekim enflasyonu açıklandı, tüketici enflasyonu yüzde 62.36 ve gıda fiyatlarında yıllık artış ise yüzde 72. Tabii bu resmi veri... ENAG'a göre yıllık tüketici enflasyonu yüzde 126.

DİSK-AR'a göre, en yoksul yüzde 20’lik gelir grubunda gıda enflasyonu yüzde 113, düşük gelirli ikinci yüzde 20’lik grup için yüzde 94 ve emekliler için yüzde 88 oldu.

Gıda enflasyonunda dünya dördüncüsüyüz. Diğer ülkeler Ekim ayını açıklamadığı için Eylül verisiyle durum şu: Venezüella (yüzde 318), Lübnan (yüzde 239), Arjantin (yüzde 150), Türkiye (yüzde 75).

Ekim'de yüzde 61.4 tüketici enflasyonuna etki eden faktörlere kısaca bir bakalım; yüzde 20'si kur artışı, yüzde 10.4 fiyat artışları, yüzde 10.3 talep, yüzde 8.8 ücret artışları ve kalan yüzde 13 de diğer faktörler. Kurdaki artıştan sonra gelen başlıca neden özel sektörün mal ve hizmet fiyatlarına durmadan zam yapması...

'ENFLASYONU DÜŞÜRMEK İÇİN KABİLİYET VAR AMA NİYET YOK'

Enflasyon konusunda çarpıcı bir tespiti eski Merkez Bankası baş ekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara yaptı. Geçen hafta yapılan bir çalıştayda konuşan Prof. Dr. Hakan Kara, "Enflasyonu neden düşüremiyoruz?" sorusuna "niyet ve kabiliyet" açısından yaklaşarak, "Bana göre kabiliyet var. Çünkü daha önce başarılmıştı ama niyet yok" dedi.

Malumunuz, bu aybaşında Merkez Bankası 2023 yılsonu enflasyon tahminini yüzde 58'den yüzde 65'e, 2024'ü de 33'ten yüzde 36'ya çıkarmıştı.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in ekonomi politikasını enflasyonla birlikte düşük ücret ve artan işsizliğin getirdiği derinleşen yoksulluk ve eşitsizlik olarak özetleyebiliriz.

Önümüzdeki aylarda para musluklarını gevşetecek olan iktidarın 31 Mart'taki yerel seçimlerden sonra, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) ağır kemer sıkma politikalarına döneceği, düşük maaş artışları ve yüksek zam, faiz ve vergi artışlarıyla acı ilacı çalışanların bir kez daha içmek zorunda kalacağı artık kesinleşti.

İşin özeti; Ekim 2021'de faizi yapay biçimde düşürmeye başladığımızdan beri arabayı doğru yola koyamıyoruz. Ne yapsak kâr etmiyor çünkü artık toplumda bir enflasyon beklentisi oluştu. Bunu kırmak çok zor...

S&P: TÜRKİYE ORTALAMANIN ALTINDA BÜYÜYECEK

Kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor's (S&P) Ekim ayında gelişmekte olan piyasalar raporunu yayımladı. S&P'ye göre, önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin büyüme hızı, son beş yılın ortalaması olan yüzde 4.2'nin epey altında kalacak. S&P, 2023'te yüzde 3.5, gelecek yıl yüzde 2.3, 2025'te ise yüzde 2.9 büyüme bekliyor. Rapora göre, petrol fiyatları düşük seyretmeye devam ederse aralarında Türkiye'nin bulunduğu net enerji ithalatçısı ülkelerde faiz oranlarında ve enflasyonda duraklama veya düşüş süreci yaşanabilir.

ABD’DE SEÇİMLERE BİR YIL VAR, BIDEN EKONOMİSİ TARTIŞILIYOR

Gelelim dünya ekonomisindeki gelişmelere…

ABD'de seçimlere tam bir yıl var. Başkan Joe Biden ile eski başkan Donald Trump arasında bir rövanş yaşanacak. Burada kilit nokta ekonomi... Her ne kadar birçok gösterge Biden döneminde ekonominin güçlü bir performans sergilediğini gösterse de bazı önemli sorunlar var.

En önemli olumlu gösterge; istihdam cephesi... Biden göreve geldiğinden bu yana işverenler 14 milyon yeni iş yarattı ve işsizlik oranı aylardır son 50 yılın en düşük seviyesinde seyrediyor.

Biden ayrıca, Amerika'nın kırsal kesimlerinin yeniden inşasına destek olduğunu ve ekonomiyi canlandırdığını iddia ettiği Altyapı Yatırımı ve İş Yasası gibi önemli ekonomik başarılarıyla övünüyor. Hatta bir konuşmasında "Bidenomics, Amerikan rüyasını söylemenin başka bir yoludur" dedi. ABD ekonomisi, son çeyrek yılda küresel yavaşlamaya rağmen yaklaşık yüzde 5 oranında büyüdü.

Biden ekonomisinin olumsuz tarafı ise; enflasyon. Fiyatlarda ciddi artışlar oldu ve ücretler yavaş artıyor. Cumhuriyetçiler, 2022 yazında 40 yılın en yüksek seviyesine ulaşan tüketici fiyatlarının artmasından Beyaz Saray'ın ekonomi politikalarını sorumlu tutuyor.

Biden için kısmi bir artı, piyasalar cephesinde yaşanıyor. S&P 500 endeksi, Biden'ın göreve başlamasından bu yana neredeyse yüzde 15 değer kazandı ve Merkez Bankası’nın (FED) tarihi faiz sıkılaştırma politikasının yol açtığı çöküşün büyük kısmını atlattı.

ANKETLER DE ÇOK PARLAK DURUMDA SAYILMAZ

Ancak anketlere göre, seçmenler Biden'ın ekonomide o kadar başarılı olduğunu düşünmüyor. New York Times'ta yayımlanan Times/Siena ortak anketine göre, seçmenlerin yalnızca yüzde 2'si ekonominin mükemmel olduğunu düşünüyor.

Siyah seçmenlerin yüzde 48'i, 30 yaşın altındaki seçmenlerin ise yüzde 59'u ekonomiyi kötü olarak değerlendirdi. Ayrıca, 30 yaşın altındakilerin yüzde 57'si, İspanyol kökenlilerin yüzde 55'i, kadınların yüzde 52'si Trump'ı tercih ediyor.

DÜNYA EKONOMİSİ: GERÇEK OLAMAYACAK KADAR İYİ…

Küresel kapitalizmin yayın organı diyebileceğimiz The Economist dergisi geçen haftaki kapağında yarısı çökmüş bir köprüden boşluğa doğru yürüyen bir kadınla köpeğini resmederek, “Gerçek olamayacak kadar iyi: Dünya ekonomisinin kalbindeki çelişki” başlığını kullandı. Dergi, ekonomistlerin yükselen faiz ortamında durgunluk tahminlerinin gerçekleşmemesini ele aldı.

“Savaşlar tüm şiddetiyle devam ederken ve jeopolitik iklim kararırken bile, dünya ekonomisinin baskılanamaz bir neşe kaynağı olmaya başladığını"vurgulayan The Economist, dünya ekonomisinin yer çekimine meydan okuduğunu ancak durumun böyle devam edemeyeceğini savundu.

Dergiye göre, Amerika ekonomisindeki büyüme, enflasyondaki düşüş, merkez bankalarının faiz artırımlarını durdurması, Çin'deki yavaş da olsa canlanma belirtileri gibi olumlu gelişmeler var.

The Economist, "Ancak ne yazık ki" diyor: "Bu neşe uzun süremez. Bugünkü büyümenin temelleri istikrarsız görünüyor. İleriye bakın, çok tehdit var.”

ABD EKONOMİSİNDEKİ CANLILIĞIN NEDENİ BİR TRİLYON DOLARLIK PANDEMİ PARASI

The Economist, ABD ekonomisinin beklenenden daha iyi olmasının nedenlerinden birinin, tüketicilerin pandemide biriken parayı harcaması ve hâlâ bir trilyon dolarlık "fazla tasarruf" kalması olduğunu, bu para bittiğinde, faiz oranlarının iyice ısırmaya başlayacağını ve uzun süre yüksek kaldığı için dünya ekonomisinde sorunlar ortaya çıkacağını belirtiyor.

Ayrıca, artan kamu borçlarının büyük bir sorun olduğu vurgulanarak, "İşsizliğin düşük olduğu bir dönemde bu tür borçlanma dudak uçuklatan derecede umursamazlıktır. Şu anda zengin dünyadaki devlet borçlarının GSYİH'ye oranı Napolyon savaşlarından bu yana en yükseğinde."

Tahvil piyasasındaki satışların ve faiz oranlarındaki artışın arkasında borçlanmadaki artışın olduğunu belirten The Economist'e göre bu, finansal piyasaların kamu borçlarını finanse etme konusundaki artan yetersizliğinden kaynaklanıyor.

MOODY’S ABD’NİN GÖRÜNÜMÜNÜ 'NEGATİF' YAPTI

Nitekim kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Cuma günü ABD'nin kredi notunun görünümünü "durağan"dan "negatif"e düşürdü. Kuruluş, ülkenin kredi notunu yatırım yapılabilir en yüksek not olan Aaa olarak teyit etti. Bu değişiklik, borç ödeme giderlerindeki önemli artışa ve "yerleşik siyasi kutuplaşmanın" varlığına bağlanıyor.

Moody's ayrıca, Küresel Makro Görünüm 2024-25 Raporu'nda yüksek faiz oranlarına dikkat çekerek, bunun kredi kanalları aracılığıyla reel ekonomiye yayılmasıyla küresel ekonomide büyümenin 2024'te yavaşlayarak yüzde 2.1'e düşmesinin beklendiğini bildirdi. Merkez bankalarının sıkı politika duruşunu sürdürmesi nedeniyle 2024'te talebin yavaşlamasıyla enflasyonun soğumaya devam edeceği belirtilen raporda, beklenmedik şoklar olmadığı sürece küresel büyümenin 2025'te güçlenmesinin beklendiği kaydedildi.

SÜPER GÜÇLER ARASINDAKİ GERGİNLİKTE YUMUŞAMA DÖNEMİ Mİ BAŞLADI?

Bu hafta, dünyanın iki süper gücü arasındaki gerilimin azalmasına katkıda bulunacak çok önemli bir zirve var. ABD Başkanı Biden ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping bir yıl sonra ilk kez Çarşamba günü yüz yüze görüşecek. İki lider Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) zirvesinde bir araya gelecek. Liderler arasındaki görüşmenin saatler sürmesi ve Pekin ve Washington'dan üst düzey heyetleri kapsaması bekleniyor.

Ayrıca, Şi Cinping ikili zirvenin ardından bir akşam yemeğinde üst düzey Amerikalı yöneticilerle bir araya gelecek, iş dünyası liderlerine bir konuşma yapacak.

Zirve öncesi yapılan temaslarda, taraflar dünyanın en büyük iki ekonomisi olan ve ticaret yoluyla ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlı kalmayı sürdüren iki büyük güç arasındaki bağları güçlendirmeye çalıştıklarını ifade ettiler.

Gerginliği yumuşatma ilk ancak önemli adımlar,  ABD Hazine Bakanı Janet Yellen ile Başbakan Yardımcısı He Lifeng arasında geçen hafta San Francisco'da iki gün süren görüşmelerde atıldı. İki yetkili, "sağlıklı bir ekonomik ilişki" için çaba göstermeleri ve birlikte daha yapıcı bir şekilde çalışmaya çalışmaları gerektiği sonucuna vardıklarını söyledi.

Janet Yellen, "Ekonomimizi Çin'den ayırmaya çalışmıyoruz. Bu hem ABD'ye hem de Çin'e zarar verir ve dünya için istikrarı bozar" dedi.

GERGİNLİĞİN VE YAPTIRIMLARIN DÜNYA EKONOMİSİNE MALİYETİ

İki süper güç arasındaki yumuşuma dünya ekonomisi açısından olumlu bir gelişme. Çünkü yaptırımlar ve kutuplaşma dünya ekonomisine çok pahalıya mal oluyor.

IMF'nin blog sitesinde yer alan "Küresel ekonomik kutuplaşmanın yüksek maliyeti" başlıklı bir araştırmada büyük uluslararası ticaret kısıtlamalarının küresel ekonomiyi uzun vadede yüzde 7'ye kadar, yani bugünün dolarıyla yaklaşık 7.4 trilyon dolar seiyesinde daraltabileceği vurgulanıyor. IMF'ye göre, her yıl uygulamaya konulan yeni ticaret engellerinin sayısı 2019'dan bu yana yaklaşık üç katına çıkarak geçen yıl neredeyse 3 bine ulaştı.

Bu konuda en taze uyarıyı Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov yaptı. Lavrov, ülkesine yönelik yaptırımlar üzerinden ABD’nin Avrupa’yı iflasa sürüklediğini belirterek, "Son 1,5 yıl içerisinde en mütevazı tahminlere göre, Avrupalı şirketler Batı'nın tek taraflı yaptırımları nedeniyle 250 milyar Euro kaybetti. Bu büyük bir rakam" dedi.

GEÇEN HAFTA NELER OLDU?

Wall Street'te yükseliş sürüyor. Özellikle teknoloji hisseleri öncülük yapıyor. Microsoft tüm zamanların en yükseğine çıktı. Haftalık olarak Dow Jones endeksi yüzde 0.6, S&P 500 de yüzde 1.1 yükseldi. Teknoloji hisseleri ağırlıklı Nasdaq ise yüzde 2 arttı. Avrupa borsaları haftayı hafif düşüşlerle bitirdi.

Altın fiyatları Perşembe gününe kadar 1.950-1.990 bandında oynadı, 2.000 doların üzerine çıkamadı. Ancak Cuma günü gelen satışlarla 1.937 dolardan haftayı kapattı. Altında haftalık kayıp yüzde 3.1 oldu.

Petrol fiyatları Ukrayna ve İsrail-Hamas savaşlarına rağmen düşmeye devam ediyor. Haftaya varili 80.5 dolardan başlayan Brent petrol yüzde 3.7 düşüşle Cuma günü 77.17 dolardan kapandı.

NEW YORK TIMES DA SORDU: PETROL NEDEN DÜŞÜYOR?

New York Times gazetesi, önceki hafta yazdığımız gibi, "Ortadoğu'da savaş kızışırken petrol fiyatları neden düşüyor?" başlığı ile bu konuyu inceledi. Gazeteye göre, "Enerji piyasaları şu ana kadar İsrail ile Hamas arasındaki çatışmayı umursamadı ve bunun yerine talebin azalması tahminlerine odaklandı."

Çatışmalar, petrol arzında çok az aksamaya neden oldu ve piyasada acil bir tehdit olmadığı sonucuna varıldı. Özellikle talepte düşüş bekleniyor. En büyük petrol ithalatçısı Çin ve diğer büyük tüketicilere ilişkin ekonomik kaygılar talep konusunda kötümser bir ruh hali yaratıyor.

Ayrıca, 2024 yılı da petrol açısından zor bir yıl olacak. Daha verimli araç motorları, elektrikli araba sayısının artması ve daha fazla insanın hibrit çalışma düzenine geçerek işe gidiş gelişlerin azalması nedeniyle ABD'deki benzin tüketiminin gelecek yıl azalacağı öngörülüyor.

BU HAFTA NELER OLACAK?

Bu hafta herkesin odak noktası ABD'de merakla beklenen enflasyon verileri olacak. Ayrıca perakende satışlar, üretici fiyatları, sanayi üretimi, inşaat izinleri ve konut başlangıçları verileri ve Merkez Bankası (FED) yetkililerinin konuşmaları da ön plana çıkacak.

Çin'de ise yeni krediler, endüstriyel üretim, perakende satışlar ve sabit sermaye yatırımlarıyla ilgili veriler ilgi odağı olacak.

Japonya, Hollanda, Polonya, Rusya ve Malezya'nın üçüncü çeyrek GSYİH büyüme oranları açıklanacak.

Türkiye'de bugün cari açık ve perakende satışlar, salı günü otomobil üretimi, çarşamba bütçe dengesi, perşembe günü de döviz rezervleri verileri açıklanacak.