Eğitim Sen: Kayıt paraları okullarda eşitsizliğe yol açıyor

Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, devlet okullarında ‘kayıt’ ya da ‘bağış’ adı altında para toplanmasının okullar arasında eşitsizliğe yol açtığını söyledi.

Google Haberlere Abone ol

Pelin Akdemir

DUVAR - Millî Eğitim Bakanlığı’na ayrılan ödeneğin Türkiye’deki devlet okullarına yeterli gelmemesi nedeniyle okul içinde fotokopi, servis, kağıt, karne parası gibi farklı gelir kaynakları oluşturuluyor. Bunların dışında ‘kayıt’ ya da ‘bağış’ adı altında bazı okullarda 50 lira bile toplanmazken bazı okullarda 10 binlere dayanan rakamlar isteniyor. İddialara göre bazı veliler, araya siyasetçileri de sokarak tercih ettikleri okula çocuklarını kayıt ettirmek için uğraşıyor.

‘BU TÜR GELİRLERİ DENETLEMEK GÜÇ’

Eğitim Sen Genel Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul, okul içinde para toplamanın ve gelir yaratma süreçlerinin okullar arasındaki eşitsizliği artırdığını söyledi. Bu tür gelir kaynaklarının denetlenmesinin güç olması nedeniyle usulsüzlüklere ve yolsuzluklara da açık olduğunu belirten Kurul, nedenlerini şöyle aktardı: “12 Eylül darbesi ve sonrasındaki süreçte eğitimin özelleştirilmesi ve ticarileştirilmesi yoğun biçimde arttı. Ancak AKP ve MHP bloğunun iktidarda olduğu dönemde ise okullar arasındaki farklılıklar daha da keskinleşti. Eğitim tamamen dolaylı ve doğrudan vergilerimizle finanse edilmiş olsaydı öğrenci sayısına göre ödenek gönderilecek, okullarımızın tamamı birbirine yakın düzeyde olacaktı. Belli nitelikte kamusal bir eğitime sahip olmuş olacaktık.”

‘DEVLET OKULLARINA ÖDENEKLER DÜŞÜRÜLDÜ’

Özel okullara finansman sağlanması için kamusal eğitimde nitelik kaybının olacağına dikkat çeken Kurul, “Eğitimde özelleştirme başladığında devlet okullarındaki eğitimin niteliği yavaş yavaş ödenek ayırılmayarak düşürüldü. OECD ülkelerinde eğitimin giderleri yüzde 90 civarında devlet tarafından karşılanırken Türkiye’de bu oran, neredeyse yüzde 74’lere indi. Yüzde 26’lık kısım hane halkı tarafından karşılanıyor. Yani velilerin yükü gittikçe arttırıldı. Böylece veliler de bu sürece ‘eğitimden yararlandığı için katkı versin’ diyen bir anlayış hâkim olmaya başladı” diye konuştu.

‘MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI BU SÜRECE GÖZ YUMUYOR’

Anayasanın 42. Maddesi’nde geçen “İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır” cümlesine değinen Kurul, “Okullarımızda velilerden kayıt ya da bağış adı altında gönüllüymüş gibi gözüken ama aslında bir zorunluluğa dönüşmüş olan para alışverişinin yasaya aykırı olduğunu bir kez daha ifade etmek gerekiyor. Millî Eğitim Bakanlığı bunu biliyor ama bu sürece göz yumuluyor” dedi.

Kurul, bu durumun okullar arasındaki eşitsizlikleri arttırmasının dışında okul müdürleri, okullar arasında da hiyerarşi oluşturduğunu vurguladı. “İl ve ilçe milli eğitim müdürleri de buradan bir miktar kaynak transferi yapmak gibi çabaların içerisine giriyorlar” diyen Kurul, Okul aile birliklerinin siyasi iktidarın yürüttüğü politikalardan bağımsız olmadığına dikkat çekti.

‘VELİ PROFİLİ KAYIT YA DA BAĞIŞ MİKTARINI BELİRLİYOR’

Yüksek gelir elde eden okulların kardeş okullarına da yardımcı olduklarını, bu durumun ise okullar arasında bir tür tebaa ilişkisi kurulmasına yol açtığını ifade eden Kurul, şöyle konuştu: “Türkiye’de okul aile birlikleri, Milli Eğitim’den daha bağımsız olabilselerdi, bu süreç bu şekilde gitmezdi. Artan hayat pahalılığı karşısında okulun bütün girdilerinin fiyatları da artmış durumda. Ama kayıt ya da bağış miktarını asıl belirleyen okul velisi profili. Doktor, öğretmen gibi belli gelir düzeyi yüksek velilerin olduğu okullarda velilerin kazancı ve okulun ihtiyaçları bu süreci belirliyor. ‘Ayda 20 lira bile toplayamıyoruz’ diyen okul müdürleri de var. Bazı okullar ise yıllık 600-700 bin gelir elde ediyor. Oysa yurttaşlarımızın çocuklarına tüm okullarımızda denk, eşit, nitelikli eğitim vermemiz gerekiyor.”

‘DEVLET OKULLARI ARASINDAKİ MAKAS GİDEREK ARTTI’

“Okullarımız arasında neden fark var? Neden bazı okullara veliler yığılıyor? Hatta araya milletvekilleri giriyor da veliler çocuklarını bu okullarda okutmak istiyorlar?” sorularına Kurul’un yanıtı şöyle: “Demek ki devlet okulları arasında da özel okullar arasında olduğu gibi çok büyük farklılıklar var. Eski Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, bir dönem Talim Terbiye Kurulu başkanıyken ‘Okullar arasındaki makas hiç bu kadar açılmamıştı’ dedi. Ama kendi bakanlığı döneminde bu makas giderek açıldı. Nitelikli ve niteliksiz okullar var. Peki yurttaşlar eşit olduğuna göre neden tüm okullar nitelikli okullar değil?”

‘BAKANLIK YARDIMLAŞMA OLARAK GÖSTERİYOR’

Kurul, denetimi olmayan, anayasaya aykırı biçimde toplanan okul içi gelir kaynaklarının sosyal devlet anlayışında temelinin olmadığını belirtti. Millî Eğitim Bakanlığı’nın yaklaşımını, “Gönüllü veriliyor, veli isterse okuluna bağış yapabilir anlayışı savunuluyor. Hem zorunluluk gibi hem gönüllüymüş gibi gösterilen bir söylem kuruldu. Millî Eğitim Bakanlığı, velinin isterse para vermeyeceğini, isterse okul binası bile yaptırabileceğini ifade ediyor. Bunu da bir tür yardımlaşma olarak gösteriyorlar” sözleriyle anlattı.

‘PANDEMİNİN DE ETKİSİ VAR’

Veli-Der Bursa Şube Başkanı Şermin Pank ise Bursa’da bu yıl bir okuldan kayıt için 8 bin lira istendiğini duyduklarını aktardı. 100 liradan 8 bin liraya kadar bölge, okul, kademe, öğretmen farklılıklarından dolayı rakamların değiştiğine vurgu yapan Pank, “Okul

Şermin Pank

adrese dayalı değilse, nitelikli bir okulsa kayıt ya da bağış adı altında para alınıyor. ‘Şu aralıkta bir bağış yaparsanız iyi olur’ deniyor. Onu yaptığınız takdirde kaydınızı yaptırabiliyorsunuz okullara. Yıllardır ola gelen bir durum. Devlet okullarındaki idareciler de çaresiz. Az gelen bütçelerle okulları idare etmeye çalışıyorlar” diye konuştu. Ağırlıklı olarak ilkokul birinci sınıf öğrencileri kayıt yaptırılırken bağış istendiğini belirten Pank, “Tercih edilen, nitelikli bazı okullarda bu tutarlar acayip yükseliyor. Birinci sınıf öğrencisi için 3 bin lira istediklerini biliyoruz. Pandeminin etkisinin olduğunu söylemek mümkün. Yıldırım ve Osmangazi ilçelerindeki okullarda sınıf mevcutlarının fazla olmasından dolayı veliler başka semtlere özellikle Nilüfer ilçesine yöneliyorlar” dedi.

‘TALEP ARTTIKÇA OKUL YÖNETİMİ FIRSATA DÖNÜŞTÜRÜYOR’

Deprem yönetmeliği nedeniyle yıkılan ve tadilatı devam eden okulların henüz tamamlanmadığını hatırlatan Pank, sözlerini şöyle tamamladı: “Bir buçuk yıl okullar boştu ve bu okullar yapılmadı. Bir okulda 3 okulun öğrencisi eğitim görüyor. Bir lisede yarım gün ilkokul öğrencileri, yarım gün lise öğrencileri eğitim almak zorunda kalıyor. Okul, derslik eksiği var. Bu sefer aileler biraz daha iyi okullara kayıyor. Çocuklarının önlem alınmış okullarda okumasını istiyorlar. Veliler için haklı sebepler. Belli okullara talep arttıkça da okul yönetimleri bunu fırsata dönüştürüyor.”