Ege'deki STK'lerden 1 Eylül Barış Günü çağrısı: Gerginlik üretimine son vermek bölgenin yararına

Ege Barış Derneği ve SİNİPARKSY, Ege'de barış için seslendiler. STK'ler “Atılacak hiçbir kurşun, denizleri komşu toplumların hayatlarını daha anlamlı hale getirmeyecek" dedi.

Google Haberlere Abone ol

İZMİR - Ege Barış Derneği ile Midilli’de kurulan SİNİPARKSY (Ege’de Birlikte Var Olma ve İletişim Derneği), 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı. Dünyanın en kanlı savaşının 1 Eylül 1939'da Nazi Almanya'sının Polonya'yı işgali ile başladığı hatırlatılan açıklamada, 6 yıl süren II. Dünya Savaşı'nın neden olduğu kayıplarda sadece asker ve sivil ölümlerinin 64 milyon olarak hesaplandığı belirtildi. Açıklamada zaman içine yayılmış dolaylı ölümler ile bu rakamın 84 milyona kadar çıktığı kaydedildi.

'TÜRKİYE VE YUNANİSTAN İNSANLIK TRAJEDİSİNİ BİRLİKTE YAŞIYORLAR'

O tarihten bu yana kapitalizmin çıkar kavgaları ve iktidar savaşlarında Ortadoğu, Afrika hatta Asya’da yaşanan kayıpların da az olmadığı ifade edilen açıklamada, savaş nedeniyle Türkiye ve Yunanistan'a yaşanan göçlere dikkat çekildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi;

“21. yüzyılın ilk başlarında yurdundan olmalar ve göçe zorlanan çaresiz kitleler on milyonlarca. Güney ve doğudan gelen bu göçün en çok etkilenen ülkeleri Türkiye ve Yunanistan; bu insanlık trajedisini birlikte karşılıyor ve yaşıyorlar. Çıkar çatışmalarının yarattığı sığınmacılık ve insan ticareti en vahşi sömürünün ve istismarın, adeta köleciliğin günümüzdeki formları olmuştur. Göçle gelenlerin yanı sıra mevcutların da sömürülmesini artıran bu istismar türü, temel insan haklarını aşındırma malzemesi olarak kullanılmış, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, ötekileştirme kışkırtılmış, çeşitlenmiş, çoğalmıştır. Bunlar maddi kayıplardan öte, önemli insani değer kayıplarının da ifadesidir”

'TEDAVİ EDİCİ HİZMETLERİ KÂRDAN BAŞKA AMACI OLMAYAN YAPILARA BIRAKMAK İNSANLIK DIŞIDIR'

Dünyanın bir buçuk yıldır terör ve iç savaşlara ek olarak Covid-19 salgını ile de mücadele ettiği belirtilen açıklamada, salgının bu kadar yıkıcı etki yaratmasının başlıca nedeninin, sağlığın metalaştırılması; talep esnekliği olmayan bir ticari mal haline getirilmesi olduğu vurgulandı. Açıklamada, “Küresel ve yerel iktidarların, neo-liberal ve özelleştirmeci yöntemleri dayatmaları, topluma dönük ödev ve sorumluluklarını piyasanın insafına bırakmaları yatmaktadır. Bütünlükçü, önleyici ve koruyucu sağlık uygulamalarını ihmal etmek ve tedavi edici hizmetleri daha çok kârdan başka amacı olmayan yapılara bırakmak insanlık dışıdır” denildi.

'EGE'DE BİRLİKTE OLMAK İSTİYORUZ'

Ege Denizi'nde gerilim politikalarına son vererek uzlaşı ve çözüm yolları üretilmesi gerektiği belirtilen açıklamada son olarak şu ifadelere yer verildi;

“Atılacak hiçbir kurşun, yapılacak hiçbir tatbikat, hiçbir gövde gösterisi harcaması, denizleri komşu toplumların hayatları için daha anlamlı hale getirmeyecektir. Gerginlik üretimine son vermek bölgenin yararınadır. Gerilim politikalarına son vererek anlaşmazlıkları çatışarak değil uzlaşarak çözmenin yollarını sabırla üretmeliyiz. Biz inanıyoruz ki Ege halkları için barış ve dayanışma, yaşamanın en güvenli, en güzel yoludur. Bir kez daha yineliyoruz; Ege ve Akdeniz'de ne gerilim ne çatışma ne savaş, sadece barış; Eşitlikçi, hakkaniyetli insanca bir yaşam için güven, saygı, sabır, iş birliği ve dayanışma istiyoruz. Ege'de birlikte biz olmak istiyoruz”