Dünya’ya en yakın kara delik keşfedildi

Ohio Eyalet Üniversitesi’nden bir grup gökbilimci, on yıllardır merak edilen bir soruya yanıt buldu. Dünya’ya en yakın kara deliğin, beklediğimizden çok daha yakında olduğu keşfedildi.

Google Haberlere Abone ol

Carly Cassella

DUVAR - Gökbilimciler, çok küçük bir kütleye sahip ve özel bir kategoriye dahil olan bir kara delik keşfettiklerini düşünüyor. En iyi kısmı ise Dünya’ya heyecan verici bir şekilde yakın olması. Gezegenimizden yaklaşık 1.500 ışık yılı uzaklıktaki, ‘Monoceros’ adıyla bilinen bir Samanyolu takımyıldızında bulunan bu nesne, gezegenbilimcilerin şimdilik bulacak kadar şanslı olduğu en yakın kara delik adayı.

KÜÇÜK TEK BOYNUZLU AT

Ohio Eyalet Üniversitesi’nde görevli olan araştırma ekibi, kara deliğin evine ve son derece ender rastlanan doğasına bir saygı ifadesi olarak ona ‘Unicorn’ (tek boynuzlu at) adını verdi. Gökbilimci Tharindu Jayasinghe, “Verileri incelediğimizde, bu kara delik -Unicorn - karşımıza çıktı” diyor.

Peki nasıl oldu da onu şimdiye kadar görmedik? Görünüşe göre, astronomik gözlüklerimizi takmıştık. Mevcut teori, küçük ve ilkel olanlardan galaksilerin merkezlerine güç veren süper kütleli devlere kadar, kara deliklerin bir dizi farklı kütleye sahip olabileceğini öngörüyor. Diğer yandan, ölü yıldızların çöküş aşamasındaki çekirdeklerinin oluşturduğu kara deliklere gelince, gökbilimciler yıllar geçtikçe kimi ‘kütlesel boşluklar’ tespit ettiler.

Güneşimizin sahip olduğu kütlenin yaklaşık 2,3 katından daha küçük bir yıldız çöktüğünde, ortaya bir kara delik değil bir nötron yıldızı çıkıyor. Ve yakın zamana dek, 5 Güneş kütlesinden daha küçük bir yıldızın oluşturduğu kara delikleri bulamadık ve bu durum karşımızda bir kütle boşluğu bırakıyor.

İLK BAŞTA GÖRMEZDEN GELİNDİ

Bu boşlukta herhangi bir cisim keşfetmeden önce varlıkları o kadar şüpheliydi ki, gökbilimciler yakındaki bir kırmızı dev yıldızın bir şey tarafından çekildiğini anladıklarında, başlangıçta onun küçük ve görünmez bir komşusu olma ihtimalini görmezden geldiler.

Buna karşın, Jayasing ona farklı bir gözle baktı. Danışmanı ona aşırı derecede küçük kara deliklerin var olma potansiyelinden bahsetmişti ve bir yüksek lisans öğrencisi olarak bunları araştırmak istedi.

Farklı teleskop düzeneklerinden ve uydulardan gelen verileri analiz ederken, hayatının son günlerinde olan Monoceros takımyıldızında bulunan bir kırmızı dev yıldız üzerine odaklandı.

Yıldızın hızı ve kütle çekimi tarafından çekilme şekli, yörüngesinde dönen küçük bir kara delik olduğunu gösteriyordu. Bu karanlık ve sessiz komşunun büyüklüğü, Güneş’in kütlesinin yaklaşık 3 katı olarak hesaplandı.

KÜÇÜK BİR KARA DELİK OLDUĞU DÜŞÜNÜLÜYOR

Geçmişte başka küçük kara deliklerin keşfedilmesine yardım eden gökbilimci Todd Thompson, “Ay’ın kütle çekiminin Dünya’daki okyanusları etkilemesi ve denizlerin Ay’a doğru çekilerek ve ondan uzaklaşarak yüksek gelgitler oluşmasına neden olması gibi, bu kara delik de yıldızı, ekseni diğerinden daha uzun olan ve Amerikan futbolu topuna benzeyen bir şekle dönüştürüyor” diyor.

“En basit açıklama, bunun bir kara delik olduğudur ve bu durumda, en basit açıklama en muhtemel olanı.”

Onlarca yıldan beri, iki ölü yıldız biçimi arasındaki kütle boşluğunda herhangi bir şeyin var olup olmadığı belirsizdi.

Unicorn, artık bu gizemi çözmeye yardımcı olmak için diğer birkaç küçük kara deliğe eşlik ediyor. Araştırma sonuçları henüz resmi olarak doğrulanmasa da şimdilik bu kara delik, kütle boşluğunun ortasında yer alan yeni bir kara delik olma bağlamında güçlü bir aday gibi görünüyor.

Thompson, “Bilimsel alanın kaç tane küçük, orta ve büyük kütleli kara delik olduğunu gerçekten de haritalamak doğrultusunda ilerlediğini düşünüyorum” diyor, “zira ne zaman bir kara delik bulsanız, hangi yıldızların çöktüğü, hangilerinin patladığı ve hangilerinin ikisinin arasında kaldığına dair bizlere bir ipucu veriyor.”

Orada bulunmayı bekleyen kaç tane daha küçük kara delik olduğunu kim bilebilir? Hazır olsun ya da olmasın, nihayet gökbilimciler geliyor.

Araştırmanın sonuçları, Royal Astronomical Society’nin aylık bildirimler dergisinde yayınlanmak üzere kabul edildi ve ön baskıya buradan ulaşabilirsiniz.

Makalenin orijinali Science Alert sitesinde yayımlanmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)