AB'nin kaderini belirleyecek Merkel'in 6 ayı Türkiye'ye ne getirir?

Türkiye, Almanya'nın devraldığı dönem başkanlığı boyunca AB ile ilişkileri onarmak istiyor. Türkiye ile AB arasında Almanya'nın en rahat ilerleme kaydedebileceği konu 2016'da yapılan mülteci anlaşmasının yenilenmesi olacaktır. Diğer kritik konularda ise Almanya'nın Türkiye'nin büyük beklentilerine destek olma ihtimali oldukça zayıf görünüyor.

Google Haberlere Abone ol

KÖLN - 1 Temmuz'dan itibaren AB'nin en güçlü ülkesi Almanya, 6 aylığına dönem başkanlığı görevini devraldı. Türkiye'nin Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde en iyi diyalog kurabildiği ülke Almanya olduğundan 6 aylık bu dönem Türkiye için oldukça önem arz ediyor. Türkiye, AB ile olan ilişkilerde ilerleme kaydetmek adına bu dönemi verimli kullanmak istiyor.

Ankara, Almanya'nın dönem başkanlığı süresi içerisinde AB ile ilişkilerini yeniden canlandırmak, uzun zamandır beklediği ve çok önemsediği gümrük birliğinin yenilenme ve genişletilmesi konusunda yol kat etmek istiyor. Bunun ilk adımını Cumhurbaşkanı Erdoğan Mart ayında Brüksel'e yaptığı ziyaret esnasında dile getirerek atmıştı. Almanya'nın dönem başkanlığını AB ile güven tazelemek için bir fırsat olarak görüyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Schengen bölgesinde vizesiz seyahat edebilmesinin önünün açılması, AB ile göç anlaşmasının güncellenmesi konuları da Ankara'nın 6 aylık ajandası içerisinde yer alıyor. Hatta AKP hükümetinin AB ile yeni fasılların açılmasıyla ilgili beklentisi bile mevcut.

TÜRKİYE'NİN BEKLENTİLERİ GERÇEKÇİ Mİ?

Almanya'nın Türkiye'nin büyük beklentilerine destek olma ihtimali oldukça zayıf görünüyor. Çünkü hem Almanya'nın devraldığı AB'nin problemleri çok büyük hem de Türkiye'nin son iki yıldır agresif dış politikasının yarattığı sonuçları Almanya açısından görmezden gelmek pek mümkün değil.

AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell dün Türkiye'ye ziyaret gerçekleştirdi. NATO üyesi olan ve AB'ye girmeye çalışan Türkiye ile AB arasında var olan sorunları konuşmak için ziyarete geldiğini söyledi. Türkiye, AB üyesi ülkelere karşı Akdeniz'de saldırgan bir politika izliyor.

Fransa ile Libya iç savaşı konusunda geçtiğimiz haftalardan bu yana ciddi gerilimler yaşıyor. Böylesi bir durumda Almanya'nın müttefikliği Türkiye'nin beklentilerinin gerçekleşmesine yeterli olmayacaktır. Daha Borell Türkiye'ye gelmeden bir kaç gün önce insan hakları savunucusu dört kişi 'terörü destekledikleri' iddiasıyla ceza aldı. Türkiye, demokratikleşme ve insan haklarını ilgilendiren Kopenhag kriterlerinden oldukça uzaklaştı. Alman insan hakları savunucusu Peter Steudtner hakkında verilen karar Brüksel ile ilişkilerin önünün açılmasında kurtarıcı bir rol üstlenmeyecek.

Türkiye ile AB arasında Almanya'nın en rahat ilerleme kaydedebileceği konu 2016'da yapılan mülteci anlaşmasının yenilenmesi olacaktır. Almanya'nın Libya konusunda açıktan Fransa'yı görmezden gelerek Türkiye'ye destek vermesi veya Doğu Akdeniz'de Yunanistan ile Kıbrıs'ı karşısına alacak bir hamle yapması mümkün değil. Ancak Almanya Türkiye ile AB ilişkilerinin daha da sertleşmemesi için çaba sarf edebilir veya ilk uygun fırsatta seyahat uyarısını kaldırarak Türkiye'de turizmin canlanmasını sağlayabilir.

ALMANYA'NIN AJANDASI ÇOK DAHA FARKLI

Merkel'den beklentiler yüksek. Çin ile AB ilişkilerini konuşmak için planladığı zirveyi pandemi nedeniyle ertelemek zorunda kaldı. AB için Çin ve ABD mücadelesinden zarar almamak ekonomik açıdan oldukça önemli. Bu nedenle de Almanya'nın yönetimi süresince en önemli gündem maddesini Çin'le ilişkileri düzenlemek oluşturacak. Ayrıca AB'nin iklim krizinden dolayı planladığı karbon emisyon vergisi Trump'la şimdiden sorun yarattı. Muhtemelen bu konu Çin'le de sorun oluşturabilir. AB sıkı bir iklim koruması planlıyor fakat bu planın hayata geçirilip geçirilmeyeceğinde kilit isim Merkel olacak.

Avrupa Birliği korona salgınında ciddi bir kriz yaşadı. Ortak bir sağlık politikasının olmayışı pandemi başında yaşanan panik nedeniyle ülkelerin ortak ruhla hareket etmek yerine ulus güvenlikçi bir politika izlemesi özellikle İtalya, İspanya gibi ülkelere yardımın geç yapılması bu ülkelerde, bilhassa da İtalya'da duygusal bir kopuşa neden oldu. Angela Merkel, AB Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen'le birlikte ilk olarak AB'nin bu süreçte aldığı yarayı iyileştirmek, birlik ve dayanışma ruhunu yeniden canlandırmak istiyor. Ortak bütçede korona yardımları, ekonomik sorunlar, euronun değerini güçlendirmek buna bağlı halledilmesi gereken öncelikli sorunlar. Buna ek olarak, yıl sonunda sert bir Brexit'ten kaçınmak için önlem almak gerekiyor. Brexit'in AB ekonomisini var olan sorunlara ek olarak zarar verecek. Son olarak Merkel için önemli bir konu da ortak bir göç politikası oluşturmak.

Merkel korona süresince oluşan euro krizini aşmak ve ekonomiyi yeniden yapılandırmak için ilk adımı Emmanuel Macron'la birlikte yeniden yapılandırma için kurtarma paketi önerisi getirerek Avrupa borcunu kabul ederek attı. 1,1 milyar euroluk yedi yıllık bütçeye ek olarak, korona krizinden sonra Avrupa'nın yeniden inşası için 750 milyar euro harcanması planlandı. Temmuz ortasında yapılması planlanan devlet ve hükümet başkanları toplantısında mali anlaşmazlık giderilir ve Merkel'in planı kabul edilirse başkanlığı döneminde ilk başarısını sağlamış olacak.

Almanya ayrıca 6 aylık süreçte iltica yasasını tamamen yenilemek istiyor. Burada Polonya ve Macaristan buna karşı çıkıyor. İltica yasasının reformu konusu yaz tatilinden sonraki önemli gündem konusu olacak.

AB'nin tüm bu yoğun gündemi içerisinde Türkiye ile AB arasında yeni bir sayfanın açılması için gereken sihirli değneğe Merkel de sahip değil.