Irkçılık keşke nezaketle alt edilebilseydi

Antifa'yı aşırı sağ şiddetiyle eşitlemek ve ona 'devlet düşmanı' demek sağcı ideolojiyi aklamak için seçilen en kolay yol oluyor... Antifaşistler'in bazen şiddet uyguladıkları doğrudur. Mesela Hitler'in faşist Almanya'sını yenmek için 1940'larda şiddete başvurmak zorunda kaldılar.

Google Haberlere Abone ol

KÖLN - 'Antifa', ırkçılığa, etnik milliyetçiliğe, anti-semitizme, cinsiyetçiliğe ve müslüman düşmanlığına karşı faşist suçlarla mücadele eden çok farklı insan grupları için kullanılan kolektif bir terim. Antifa Almanya'da, İngiltere'de ve ABD'de 1930'lu yıllardan günümüze varlık gösteriyor.

ABD’nin Minneapolis kentinde polis memuru Derek Chauvin'in siyah George Floyd’u dakikalarca boğazına basarak öldürmesinin ardından başlayan protestolarda Antifa da sokaklarda gösterilere katıldı. Potestoların büyümesinin ardından ABD Başkanı Donald Trump Antifa'yı 'terör örgütü' olarak tanımlayacağını söyledi. Trump'ın bu çıkışının ardından Antifa'nın en güçlü olduğu ülkelerden biri olan Almanya'da da konuyla ilgili sosyal medyada sert tartışmalar başladı.

Sosyal Demokrat Parti (SPD) milletvekili Saskia Esken'in Antifa'ya destek mesajı atmasının ardından tartışmalar büyüdü. Antifa'ya destek verenler Esken'i, SPD'li Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel üzerinden eleştirdi. Çünkü Gabriel, Hamburg'daki G20 zirvesi sırasında şiddet kullanmakla suçlanan Antifa'yı terör örgütü olarak tanımlamıştı. Esken ve SDP, Almanya Anayasa Koruma Daire Başkanlığı tarafından takip altında olan Antifa'yı desteklediği gerekçesiyle de liberaller ve aşırı sağcı AfD tarafından eleştirildi.

Antifa, Almanya'da da muhafazakarlar tarafından ‘en az aşırı sağ kadar tehlikeli’ olarak tanımlanıyor. Ne vakit Almanya’da 'aşırı sağ'dan bahsedilse, ardından hemen 'aşırı sol’ kıyaslaması gelir. Bu karşılaştırmanın ortaya çıkışında sayılara dayalı bir mantığın olmadığını biliyoruz. Geçtiğimiz Şubat ayında röportaj yaptığım Leipzig merkezli Aşırı Sağcılık ve Demokrasi Araştırmaları Merkezi Direktörü Dr. Oliver Decker ile bu konuyu konuştuğumuzda "1990 yılından beri Almanya’da sağ terörden dolayı 200 kişinin öldürülmüş olmasına rağmen, soldan gelebilecek tehlikeler, bunlarla bir tutulmaya çalışılıyor" demişti. Belki de sağdan gelen tehlikeyi inkâr etmek, azımsamak veya aslında sağdan gelen şiddeti alttan alta onaylamak için bu karşılaştırmalar yapılıyor. Neredeyse her gün sağcı şiddetiyle ilgili bir olay meydana gelse de yapılan açıklamalarda hemen hiç ortada yokken soldan gelen şiddet de kınanıyor. Bu da ırkçılık tartışmasının ortaya çıkmasının önünde duran en büyük engellerden biri.

Antifa'yı aşırı sağ şiddetiyle eşitlemek ve ona 'devlet düşmanı' demek sağcı ideolojiyi aklamak için seçilen en kolay yol oluyor. Antifa grupların broşürler yazan, dersler veren, eğitimler yapan insanlar oldukları, demokratik tepkilerini entelektüel tarafıyla da ortaya koydukları görmezden geliniyor. Sadece şiddeti destekleyen ve gösteren bir grup ergenden ibaret bir oluşummuş gibi gösterilmesi tercih ediliyor.

Sağcı radikallere veya polisin ırkçı şiddetine karşı sokağa çıkıldığında devletin ve ona destek olan sağcı radikallerin şiddetine karşı barışçıl cevap vermeyen, şiddete karşı şiddet kullanarak kendini korumaya çalışan antifaşist gruplar inatçı, tahammülsüz ve şiddet yanlısı olarak suçlanıyor. Elbette ırkçılığa karşı her türlü şiddeti reddedenler hiçbir zaman sağcı şiddetin hedefi olmadıkları ayrıcalıklı bir konumdalar. Siyasetçilerin yaptıkları açıklamalara bakıldığında Antifa'dan korktukları kadar Nazilerin, ırkçıların şiddetinden korkmuyor gibi görünüyorlar. Tüm devlet mekanizması sağ ideolojiden beslenirken, bu ideolojiden kaynaklanan bir şiddetle karşı karşıya kalındığında yasal hak olarak protesto etmek için sokağa çıkanlar sadece gülümsemeliler. Polis şiddet uygulayarak gösterileri bastırırken veya devlet ABD'de Trump'ın yaptığı gibi protesto etmeyi engellemek için sokağa çıkmayı yasakladığında meydanlra çıkanlar hemen söz dinleyip evlerine geri dönmeliler.

Evet Antifaşistler'in bazen şiddet uyguladıkları doğrudur. Mesela Hitler'in faşist Almanya'sını yenmek için 1940'larda şiddete başvurmak zorunda kaldılar. Nezaketle Faşizmi yenmenin mümkün olmadığını gördüler ve kendilerini savunmak için onların metot olarak kullandıkları şiddete karşı şiddetle cevap verdiler.