İngiltere 'kader' seçimi için sandık başında

İngiltere, Brexit süreci nedeniyle son dört yılda düzenlenen üçüncü seçim için sandık başında. Anketler, iktidardaki Muhafazakâr Parti'nin oy kaybetmekle beraber sandıktan yine birinci çıkacağına işaret ediyor. Uzmanlar, oylamanın ülkede son yıllarda düzenlenen en önemli seçim olduğu, Brexit süreci nedeniyle ülkenin geleceğinin belirleneceği yorumu yapıyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İngiltere, Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılma (Brexit) tartışmalarının gölgesinde erken genel seçim için sandık başında. Parlamentonun Brexit konusunda anlaşmaya varamaması nedeniyle yapılan erken genel seçim sonrasında, Muhafazakar Parti'nin iktidarını sürdürmesi bekleniyor.

YouGov şirketi tarafından yapılan ve 10 Aralık'ta açıklanan son ankete göre, Muhafazakar Parti ile İşçi Partisi arasındaki fark azalsa da Başbakan Boris Johnson liderliğindeki Muhafazakarların, yüzde 43'le 339 sandalye kazanıp tek başına iktidara geleceği tahmin ediliyor. Jeremy Corbyn'in liderliğini yaptığı İşçi Partisi'nin yüzde 34 oyla 231 sandalye, Liberal Demokratların yüzde 12 oyla 15 sandalye, İskoçya Ulusal Partisinin (SNP) yüzde 3 oyla 41 sandalye ve Yeşillerin de yüzde 3'le 1 sandalye elde etmesi bekleniyor.

JOHNSON TEK BAŞINA İKTİDAR OLAMAYABİLİR

Ancak hata payı göz önüne alındığında Johnson'ın 2017 seçiminde olduğu gibi salt çoğunluğa ulaşamayabileceği, dolaysıyla da hükümet kurmak için başka bir partinin desteğine ihtiyaç duyabileceği değerlendiriliyor.

KESİN SONUÇLAR YARIN BELLİ OLACAK

Yaklaşık 46 milyon seçmenin bulunduğu ülkede oy verme işlemi, saat 22.00'ye kadar (TSİ 01.00) devam edecek. 650 seçim bölgesinde toplam 3 bin 322 adayın yarıştığı seçimde, parlamentonun alt kanadı olan Avam Kamarası'nın yeni üyeleri belirlenecek. Dar bölge çoğunluk sistemine göre her seçim bölgesinde en çok oyu alan parlamentoya girecek. İlk sonuçların saat 23.00'te açıklanması bekleniyor ancak oyların tamamının sayılması yarın öğle saatlerini bulacak.

VAATLER NE?

Seçim kampanyalarında Brexit önemli bir yer tutsa da sağlık hizmetlerinde yaşanan sorunlar, suçla mücadele, göç ve gelir vergisi de çok tartışılan konular oldu. Kampanyasını "Brexit'i gerçekleştir" sloganı üzerine kuran Johnson, AB ile vardığı anlaşmanın parlamentoda kabul edilmesi suretiyle 31 Ocak 2020'de Birlikten ayrılma vaadinde bulundu. 50 bin hemşire, 20 bin polis kadrosu ve 5 yıl içinde bir milyon yeni konut sözü veren Johnson, göçü sınırlandıracağını ve puan temelli bir göç sistemine geçeceğini belirterek oy istedi.

İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn, AB ile yeni bir Brexit anlaşmasını müzakere etmeyi ve zenginlerden daha fazla vergi almayı vaat ediyor.

Johnson'ın en büyük rakibi Corbyn ise AB ile tekrar masaya oturup yeni bir anlaşmaya varma ve bunu halk oylamasına sunmayı vadetti. Ancak Brexit'i kampanyasında daha geri plana atan Corbyn, ağırlıklı olarak Ulusal Sağlık Hizmetlerinin (NHS) içinde bulunduğu kötü duruma yoğunlaştı. En zengin yüzde 5'lik kesimden ve büyük şirketlerden daha fazla vergi alacağını söyleyen Corbyn, bedava internetin yanı sıra enerji ve ulaşımı kamulaştırma sözü verdi.

Kampanya döneminde Johnson ve partisi daha çok yabancı düşmanlığı ve İslamofobiyle suçlandı. Johnson'ın çarşaflı kadınlar için "posta kutuları" ve "banka soyguncuları", siyahlar için de "karpuz gülüşlüler" demesi, "İslam sorundur, sorun İslam'dır" diye yazması gündeme geldi. Parti üyelerinin yaptığı İslamofobik açıklamalar ve yönetimin bağımsız bir soruşturma başlatmaması sıklıkla eleştirildi.

Corbyn ise hakkındaki antisemitizm iddialarına cevap vermek zorunda kaldı. İngiltere ve Kuzey İrlanda Birleşik Sinagogu Hahambaşı Ephraim Mirvis, "Yukarının onayıyla yeni bir zehir (antisemitizm) İşçi Partisinde kök saldı" diyerek Corbyn'i doğrudan hedef aldı. (AA)