Arap dünyasında geçen hafta: Irak'ta hükümetin değişmesi bile zor

El Arabi El Cedid gazetesinden Rafed Cebburi: Irak’ta rejim değişikliği talebi karşısında Abdülmehdi hükümetinin başka bir hükümetle değişmesi talebi bile mevcut durumda uzak bir ihtimal. Çünkü bu hükümet de Irak içinde gizli veya alenen birçok kesimin desteğini almış durumda.

Google Haberlere Abone ol

Uzun süredir gösterilerle çalkalanan Lübnan ve Irak’ta ufukta çözüm görünmüyor. Göstericilerin rejimin değişmesini istediği Irak’ta hükümetin bile değişmesi zor bir ihtimal olarak görünüyor. Abdulmehdi hükümeti özellikle de İran’dan aldığı destekle geri adım atmazken göstericiler de güvenlik güçlerinin sert müdahalelerine rağmen eylemlerini sürdürmekte kararlı.

Lübnan’da ise Cumhurbaşkanı Mişle Avn’ın son televizyon röportajında göstericiler için “beğenmiyorlarsa gitsinler” şeklindeki çıkışı sokakları daha da hareketlendirdi. Cumhurbaşkanı Avn’ın söz konusu açıklamaları Arap medyasında da sert tepkiyle karşılandı.

Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye’de “petrol bölgelerini korumak” bahanesiyle kalacağını açıklaması Arap medyasının en önemli gündem maddelerinden olmaya devam ediyor. Bazı yorumculara göre, Suriye yönetimi ülkedeki yabancı güçlere karşı doğrudan savaş yerine “gerilla taktiklerine” başvurabilir.

ABD VE SURİYE PETROLÜ

"Suriye Demokratik Güçleri ve Kürtler ABD'de hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler‘in desteğine sahip. Kongre’deki üyelerin çok az bir kısmı ABD'nin Suriye'deki petrol sahalarını Kürtler ve SDG lehine kontrol etmesine karşı çıkar. Bu destek de ancak dikkat çekici sayıda Amerikan askerinin askeri operasyonlar neticesinde ölmesiyle sona erebilir.

ABD'nin bu politikası Suriye hükümeti ve onun müttefiki Ruslar ile İranlıları ilgilendiriyor. Doğal olarak Washington'a düşman olan bu taraflar ona büyük kayıplar verdirmeye çalışacaklar. Buna bağlı olarak insansız hava uçakları, bomba yüklü araçlar ve ABD konvoylarına karşı patlayıcılar yerleştirme gibi alışılmışın dışında birtakım yollara başvuracaklar.

Deyr Ez Zor'daki bazı Arap köylerinde SDG'nin petrolü kaçırmasına karşı gösterilere tanık olduk. Şüphesiz IŞİD de bu durumu kullanmaya çalışacak. Dolayısıyla Suriye istihbaratının ilerleyen süreçte Arap kentleri ve köyleri ile SDG ve Kürt liderleri arasındaki gerilimden faydalanmaya çalışması olası. Yine Suriye istihbaratının IŞİD militanları gibi radikal kesimi ABD'ye karşı desteklemesi de muhtemeldir. 2004 ve 2010 yılları arasında Irak'ta ABD güçlerine karşı El Kaide'yi desteklediği gibi.

En nihayetinde ABD'nin petrol bölgelerini işgal etmesi, ABD'nin Esad'tan bazı konularda tavizler alması yerine IŞİD'e yarayabilir. Nitekim Esad sabırlı ve ABD'nin er ya da geç Suriye'den çıkmasını bekleyebilir. ABD ise Suriye'de bir başarısız politikadan diğerine koşuyor." (Robert Ford - ABD'nin eski Şam büyükelçisi / Suudi Şark'ül Evsat gazetesi)

'AMERİKAN VE TÜRK GÜÇLERİNİ ZOR GÜNLER BEKLİYOR OLABİLİR'

“Suriye yönetiminin önünde gerilla savaşıyla ilgili üç farklı deneyi mevcut. Birincisi Lübnan’da İsrail’in Beyrut’un güneyinden koşulsuz çekilmesini sağlayan Hizbullah deneyimi, ikincisi ise Irak’ta ABD ordusuna ağır kayıplar verdiren ve ABD’nin çekilmesinde etkili olan Irak direnişi. Üçüncü deneyim de, Afganistan’da ABD ve NATO ordusuna ağır kayıplar verdiren ve ABD hazinesine 1 trilyon dolara mal olan Taliban deneyimidir.

Suriye yönetiminin Taliban deneyiminden faydalanmasına gerek yok. Çünkü Lübnan ve Irak’taki deneyimlerde işin mühendislik ve destek kısmında birincil rolü oynamıştı. Dolayısıyla bu konuda derin deneyime sahip. Buna ek olarak Suriye ordusunun 9 yıldır ABD ve bazı Arap ülkeleri tarafından desteklenen silahlı gruplara karşı savaşta kazandığı deneyim de var.

Eğer Suriye’de gidişat gerilla savaşının evrilirse, Türk ve Amerikan güçlerini zor günler bekliyor. Tabii bunu ilerleyen süreçte göreceğiz.” (Abdulbari Atvan / Rai Al Youm gazetesi)

'IRAK’TA HÜKÜMETİN DEĞİŞMESİ BİLE ZOR'

“Irak’ta gidişat bir yol ayrımına varmış durumda. Hem başkent Bağdat’ın hem de Irak’ın güneyindeki illerde gösteriler devam ediyor. Ancak Irak rejimi de mevcut haliyle hem bölgesel hem de uluslararası alanda etkili aktörlerin desteğine sahip. Bu yüzden öyle görünüyor ki, Irak’ta gösterilerde talep edildiği gibi rejimin değişmesi zor.

İran bu gösterilerin bir komplo olduğunu düşünüyor ve bu sebeple rejimin devamı için bütün ağırlığını koymuş durumda. ABD ise yönetimi göstericilerin taleplerine kulak verilmesini ve şiddetten kaçınılması çağrısı yapıyor ancak rejime olan desteğini de vurguluyor.

Irak’ta rejim değişikliği talebi karşısında Abdülmehdi hükümetinin başka bir hükümetle değişmesi talebi bile mevcut durumda uzak bir ihtimal. Çünkü bu hükümet de Irak içinde gizli veya alenen birçok kesimin desteğini almış durumda. Birkaç gün önce başbakan Abdülmehdi, hem Irak parlamento başkanı hem de Yüksek Adalet Konseyi Başkanı ile bir toplantı yaptı ve bu toplantıdan güvenlik ve düzeni korumaya yönelik ortak bir tutum çıktı. Söz konusu toplantıda Haşdi Şaabi lideri Ebu Mehdi El Mühendis’in olması da dikkat çekti. Bu toplantının hemen ardından ise göstericilere yönelik yeni bir şiddet dalgası başladı.” (Rafed Cebburi / El Arabi El Cedid gazetesi)

SIRA LÜBNAN CUMHURBAŞKANINDA MI?

“Lübnan’daki halk ayaklanması, cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın sokağı daha fazla öfkelendiren televizyon röportajından sonra yeni bir döneme girmiş oldu. Avn, halkın yönetimdeki bütün liderlere ve siyasi partilere olan güvenini kaybolduğun kabul ederken, bir yandan iktidarı sorumlu tuttu ancak diğer yandan da kendisinin yetkilerden yoksun olduğunu söyledi.

Dikkatlerin gösterilerde ölen Ala Ebu Fahir’in cenazesine yöneldiği gün, göstericiler yönetici kesimin basınında ve söylemlerinde kullanılan iç savaş tehdidine karşı Lübnan’ın birliğini temsil etmeye devam etti. Bu gencin matemi ise daha fazlasına işaret etmektedir. Abdulaziz Buteflika ve Ömer El Beşir’in iktidardan düşmesi gibi. Bu da bugün Lübnanlılar için daha cazip hale gelmiştir.” (Kuds El Arabi gazetesi)

'AVN’IN AÇIKLAMALARI HİKMETTEN YOKSUN'

“Lübnanlılar, cumhurbaşkanları Mişel Avn’nın düşünme biçimi ve provoke edici açıklamaları dolayısıyla büyük bir şok yaşadı. Avn’ın son açıklamaları Lübnanlılar için büyük bir hayal kırıklığıydı. Bu açıklamalar, Avn’ın Lübnan’daki ayaklanma karşısındaki tutumu konusunda birçok soru işareti de yarattı.

Avn, Lübnan sanki mülkiyeti kendisine ait bir kasabaymış gibi açıklamalarda bulundu ve kendi dönemindeki yönetimi beğenmeyenlerin ülkeyi terk etmesini istedi.

Göstericilerin Mişel Avn’ın hikmetten yoksun açıklamaları karşısında protestocuların tepkisi ise sertti. Göze çarpan bir diğer husus, Avn’ın açıklamalar esnasında gergin oluşu ve duygulara dayanarak hareket ettiğidir. Avn, göstericileri barışçıl ve silah kullanmama konusunda dikkatli olmalarına rağmen Lübnan’ı arkadan hançerlemekle itham etti.” (Halid bin Hamad El Malik / Suudi el Cezire gazetesi)

ABD-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNİN SEYRİ

“ABD ile Türkiye ilişkilerinin gelişimini doğru bir yere oturtmak lazım. Çok net görülüyor ki, iki ülke ilişkilerinde büyük zorluklar yaşanıyor. Bu zorluklar, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın son ABD ziyaretinde Beyaz Saray’da sıcak karşılanmasıyla da yok olmuyor.

Trump Erdoğan’ın sıcak karşılandığı görüşmeyi 'müthiş' olarak nitelendirdi ve Rus savunma sistemleriyle ilgili sorunun çözülebileceğine ve ülkesinin Türkiye ile olan ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılmasına yönelik niyetine işaret etti. Trump ayrıca, Türkiye’nin mültecilerle ilgili yükünün hafifletilmesi için batılı ülkeleri daha fazla sorumluluk almaya davet etti.

Ancak bu durum, Türkiye ve ABD arasındaki ilişkilerin istenildiği düzeyde iyi gittiği anlamına gelmiyor. Zira ilişkileri zorlayan engeller var. Bunların başında da, ABD’nin PYD’yi silahlandırmaya ve desteklemeye devam etmesi ve Türkiye’nin S-400 füzeleri sahibi olma niyetinin devam etmesi. Zira Trump bu konuyu, iki ülke ilişkilerine yönelik büyük bir meydan okuma olarak nitelendirdi.” (Ala Beyyumi / El Arabi El Cedid gazetesi)