Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra Tunus

Tunus’ta yaşanan olayları analiz etme noktasında rakamlar 13 Ekim tarihinde Tunusluları harekete geçiren ve evlerinden çıkarak kutlamalar yapmalarına neden olan şeyin tamamen farklı bir şey olduğunu ortaya koyuyor. Hatta Said’in kendisi bile sosyologları ve siyaset bilimi uzmanlarını yaşananları analiz etmeye, tarih ve coğrafyayı aşar tarzda Tunusluların vermiş olduğu bu dersi anlamaya çağırdı.

Google Haberlere Abone ol

Velid Telili

Tunuslu yorumcular, geçtiğimiz Pazar günü oyların yüzde 72’sini alarak ülkenin yeni cumhurbaşkanı seçilen Kays bin Said’in zaferi ve sonrasında meydana gelen gelişmeleri, sıradan bir seçim olarak değil de bir halk oylaması ve referandum olarak değerlendirirken, diğer bazı yorumcular seçim sürecinde iktidarın geleneksel siyasi tabanını yerle bir etmeyi başaran bu adamı “halkın yetkilendirmesi” süreci üzerinden değerlendiriyor.

DESTEĞİ HALK VERDİ

Said, arkasında duran herhangi bir mekanizma ya da destekten yoksun bir şekilde Tunusluların karşısına çıktı; hem siyaset tecrübesi yüksek hem de partisel ve finansal olarak arkalarında güçlü destek olan adaylarla yarışa girdi ve hepsini alt etmeyi başardı. Said, bunun da ötesine geçerek, geçtiğimiz gün ülkenin en güney kesiminden kuzeyine kadar her tarafında, kendi adaylarının Tunus’un Kalbi partisinin lideri Nebil el Karavi karşısında elde ettiği zaferi kutlamak için sokaklara çıkanları, Tunus’ta 2011 Yasemin Devrimi’nden sonra gerçekleşen kutlamaları hatırlatırcasına seferber etti. Said’in yeni devrim olarak nitelediği güçlü anlamlar taşıyan bu başarısı dünyayı hayretler içerisinde bırakırken, diğer taraftan da ona ağır sorumluluklar yüklüyor; özellikle de seçmenlerine yerine getirme sözünü verdiği vaatler nedeniyle...

Halbuki bu sözlerin karşısında yeni cumhurbaşkanının bağımsız olması ve herhangi bir parti ya da parlamentoda bulunan siyasi bir grup tarafından desteklenmemesi gibi sert bir gerçeklik var. Bu durum ise insanlar ona büyük umutlar bağlarken Said’in bu sözlerini yeni getirip getiremeyeceği ve bu sert gerçeklikle doğru bir ilişki kurup kuramayacağına dair soruların sorulmasına neden oluyor.

Tunus’ta yaşanan olayları analiz etme noktasında rakamlar 13 Ekim tarihinde Tunusluları harekete geçiren ve evlerinden çıkarak kutlamalar yapmalarına neden olan şeyin tamamen farklı bir şey olduğunu ortaya koyuyor. Hatta Said’in kendisi bile sosyologları ve siyaset bilimi uzmanlarını yaşananları analiz etmeye, tarih ve coğrafyayı aşar tarzda Tunusluların vermiş olduğu bu dersi anlamaya çağırdı.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turundaki katılım oranı, birinci turdakini yüzde 15.6, Ekim’de gerçekleştirilen parlamento seçimlerini yüzde 17 oranında geçerek yüzde 60’a ulaştı. Hatta pazar günü oy verenlerin 3’te 1’i parlamento seçimlerine de katılmadı. Pazar günü oy verenlerin diğer üçte biri ise parlamento seçimlerinde oy vermedi.

RAKAMLAR HERKESİ ŞAŞIRTTI

Rakamlar sıradan bir seçim yarışı olacağını tahmin eden birçokları açısından çarpıcıydı. Yüksek seçim kuruluna bağlı olarak çalışan İl Seçim Kurulu Heyeti, Tunus'un güneyindeki Tadavin bölgesinde 44.504 oy, yani oyların yüzde 96.1’ini alırken, rakibi Tunus’un Kalbi partisi liderinin sadece 1809 yani yüzde 3.9 oranında bir oy aldığını belirtiyor. Bu ise sadece bu bölgede Said'in yüzde 90.2 oranında fark attığını gösteriyor. Tunus’un yeni cumhurbaşkanı, toplamda 3 milyona yakın bir oy almış görünüyor ki bu son parlamento seçimlerine giren partilerin aldığı oyların tamamından daha fazla. Aynı şekilde, Said'in aldığı oy oranı gerek bir önceki Cumhurbaşkanı Baci Kaid Sibsi ile daha sonraki Cumhurbaşkanı Munsif Marzuki’nin 2014 başkanlık seçimlerinde birlikte almış olduğu oyların toplamından da fazla.

Said, rakibi Nebil el Karavi’ye Tunus'un bütün vilayetlerinde fark atmış durumda, hatta bazı Güney bölgelerinde bu fark yüzde 90’lara kadar ulaşıyor ve bunu kendisi dışında kimse daha önceki seçimlerde gerçekleştirebilmiş değil.

Öte yandan Said, sadece halk desteğini almış değil, aynı zamanda geniş bir partisel desteği de elde etmiş ve birbiriyle çelişkili siyasi pozisyonları ve geçmişte yıllarca birbiriyle didişmiş ve hasım haline gelmiş toplumsal kesimleri de bir araya getirmeyi başarmış durumda. Onu milliyetçi, liberal, modernlik yanlısı, İslamcı, solcu ve hatta eski Anayasa Hareketi’nin (eski Başkan Burgiba’nın partisi) üyeleri bile desteklemiş durumda.

HANGİ KESİMLER KİMLERİ DESTEKLEDİ?

Siyasi ve kamuoyu araştırmalarında uzman olan “Sigma Konsey” adlı araştırma şirketi, yeni Cumhurbaşkanı Said'i destekleyen partilerin ve başkanlık seçiminden hemen önce yapılan parlamento seçimlerinde aldıkları oyların dağılımı ile ilgili açıklamalar yaptı. Buna göre Nahda Hareketi oyların yüzde 20.8’ini alarak birinci sırada, el Kerame(Onur) koalisyonu yüzde 7.3,Demokratik Akım Partisi yüzde 6.4,Halk Partisi yüzde 5.4, Özgür Anayasa Partisi yüzde 2.6,Yaşasın Tunus Partisi yüzde 2 oranında oy almış durumda.

Eğitim düzeyine bakıldığında, Said'in seçmenlerinin dağılımı ise şu şekilde: Hiç eğitim almayanların yüzde 42.7'si, ilkokul mezunlarının yüzde 60.4'ü, lise mezunlarının yüzde 80.8’i, üniversite mezunlarının ise yüzde 86.1'i Nebil el-Karavi'ye oy vermiş durumda.

Oyların yüzde 27'sini alan Nebil el Karavi’nin seçmenlerinin dağılımı ise şu şekilde: Hiç eğitim almayanların yüzde 57.3’si, ilkokul mezunlarının yüzde 39.6’sı, lise mezunlarının yüzde 19.2’si, üniversite mezunlarının ise yüzde 14.9’u Karavi’ye oy vermiş bulunuyor.

Araştırma şirketi, kadınların yüzde 74, erkeklerin ise yüzde 79.2’sinin Said’e oy verdiğini ifade ediyor. Bu arada yaşları 18 ilâ 25 arasında olan gençlerin yüzde 90’ı, 26-44 yaşları arasındakilerin yüzde 80’i, ona oy vermiş durumda. Seçmenlerin yaşları yükseldikçe Said’e oy verenlerin oranı azalıyor. 60 yaş üzerindeki seçmenlerde Karavi, hafif bir üstünlük sağlıyor.

Bu bağlamda siyasi analist Abdüllatif el Hannaşi, Said'in seçimleri kazanmasının kendine özgü bir durum olduğunu, zira başkanlık seçimlerinden bu yana ilk kez hem bir önceki Cumhurbaşkanı Sibsi hem de ondan önceki Merzuki’nin oylarının tamamından daha fazlasını aldığını, bunun ülkenin demokratik bir şekilde yönetildiği noktasında oldukça önemli anlamı olan rakamlar olduğunu ifade ediyor. Yorumcu, Tunus halkının kendi arzu ve beklentilerini dile getiren yeni başkanın yaptığı konuşmaya güvenoyu verdiğini ifade ediyor.

Yazara göre Sait, Devrim'in sloganı olan “halk istiyor” vurgusuna yaslanmış ve ötekileştirme, yok sayma ve baskıcı politikalara karşı hukuk ve kanunun yanında olacağı mesajını vermişti. Bu sloganlar Tunus’u cezbetti ve özellikle gençler nezdinde olumlu bir yankı buldu. Said’e destek veren Nahda Hareketi, Demokratik Akım ve Onur Koalisyonu gibi partilerin burada oynadığı role dikkat çekiyor ve bu rolün yadsınmaması gerektiğini ifade ediyor.

RAKİPLERİ OLUMLU YAKLAŞIYOR

Yorumcu Hannaşi, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu başarı, gençlerin kendisi için mücadele verdiği değer ve ilkelerle beklenti içerisinde oldukları, kazanımları somutlaştıran bir anlama sahip ki aslında Tunus seçimlerinin arkasında gözlemlediğimiz olgu ve gerçek bu. Pazar günü sokağa çıkanların sayısı Ocak 2011'de Yasemin devriminden sonra çıkanların sayısıyla karşılaştırılamaz. Pazar günkü sayı çok daha fazlaydı.”

İdare Mahkemesi’ne göre Nebil el-Karavi’nin son başkanlık seçimlerine ilişkin bir itirazda bulunmaması halinde, seçimle ilgili bütün itirazlar ve nihai karar süreci 29 Ekim tarihinde sona erecek. Bu durumda yeni başkan, parlamentoda önümüzdeki ayın başında yemin törenini gerçekleştirecek. Dolayısıyla, anayasaya göre belirlenmiş olan sürelerde, Cumhurbaşkanı’nın 25 Ekim’den önce resmi olarak atanması ve işlemlerinin tamamlanması gerekiyor.

Fakat rakibi pazartesi günü yenilgisini kabul etti ve onu arayarak tebrik etti. Karavi’nin sahip olduğu Neseme adlı TV kanalı da Tunus'un Kalbi partisinin adayı Karavi’nin, Tunus tarihinin son derece hassas olan bu aşamasında Cumhurbaşkanı’na başarı temennilerini ilettiğini ve Tunus’un ve halkının çıkarına hizmet ettiği sürece bütün adımlarını ve kararlarını destekleyeceği sözünü verdiğini aktardı.

Ayrıca Tunus Parlamentosu Başkanı Abdulfettah Moro, parlamento ofisine, Yüksek Seçim Kurulu'nun resmi ilanının ardından iki gün içerisinde Cumhurbaşkanı’nın yemin töreni ve parlamentoda yapacağı konuşmanın tarihinin belirlenmesi çağrısında bulundu.

Bu geçiş sürecinde yetkisi sona eren parlamentoda, geçici Cumhurbaşkanı’nın, parlamentonun üçte birinin çoğunluğunun yani 73 milletvekilinin imzaladığı bir dilekçe talebi ile istisnai bir oturum düzenlemesi gerekiyor.

* Yazının aslı Al Araby sitesinden alınmıştır. (Çeviren: İslam Özkan)