Saldırıdan altı ay sonra Yeni Zelanda

Yeni Zelanda Christchurch saldırısının yaralarını sarmak için önemli adımlar atıyor. Silah reformunun ikinci ayağı hayata geçiriliyor, ilk üç yılı kapsayan psikolojik destek programı uygulanıyor, saldırıdan doğrudan etkilenenlere kalıcı oturum ve vatandaşlık veriliyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Yeni Zelanda tarihinin en kara gününün üzerinden altı ay geçti. 15 Mart 2019 tarihinde ülkenin en büyük ikinci şehri Chiristchurch’te cuma namazı sırasında camilere düzenlenen saldırılarda 51 kişi hayatını kaybetmiş ve 50 kişi yaralanmıştı.

Ülke tarihinin en kara gününü “Masumiyetimizin sonu” şeklinde tanımlayan Yeni Zelandalılar, o güne kadar farklı toplumların barış içinde yaşadığı coğrafyaların başında geliyordu.

Saldırı sonrası yaraları sarmak için önemli adımlar atan Yeni Zelanda’nın ilk hamlesi silah yasalarını değiştirmek olmuştu. Başbakan Jacinda Ardern silah yasalarındaki değişikliği “15 Mart’ta tarihimiz sonsuza dek değişti. Şimdi yasalarımız da değişecek” ifadeleriyle duyurmuş ve tasarı 26 gün içinde parlamentodan geçmişti.

Bu düzenlemeye göre yarı otomatik ve saldırı silahları ve bunların aksesuarlarını bulunduranlar bu ekipmanları en geç 20 Aralık 2019 tarihine kadar teslim etmek zorunda. Şimdiye kadar 6 bin 831 silah teslim edildi ve teslim alınan silahlar için 12.5 milyon doların üzerinde teslim alma bedeli ödendi. Silah geri alım planının hükümete yaklaşık 208 milyon dolara mal olması bekleniyor.

SİLAH REFORMUNDA İKİNCİ ADIM

Bu değişiklikler silah reformunun birinci ayağı olarak gündeme gelmişti. Geçen cuma (13 Eylül 2019) günü parlamentoya getirilen yeni yasa tasarısıyla, reformun ikinci ayağı için harekete geçildi.

Yıl sonuna kadar yasalaşması planlanan tasarıyla silah ruhsatı almak zorlaştırılacak. Ülkedeki tüm ateşli silahlar ve aksesuarlarının çevrimiçi takip edilebileceği bir sistem kurulacak. Bu sistemde silah sahiplerine ait doğum tarihi, adres ve lisans numarası gibi kişisel bilgiler bulunacak ve silahların devir ve satış süreçleri de yine sistem üzerinden takip edilecek. Ruhsat yenileme süresinin 10 yıldan 5 yıla kadar düşürülmesini öngören yasayla, şarjör ve mühimmat satın almak ya da elinde bulundurmak için de lisans sahibi olma zorunluluğu getiriliyor.

Başbakan Ardern düzenlediği basın toplantısında “Ateşli silah sahibi olmak bir hak değil ayrıcalıktır; bu da yalnızca dürüst, yasalara uyan vatandaşların ateşli silah lisansı alabilmeleri ve ateşli silah kullanabilmelerini sağlamak için elimizden geleni yapmamız gerektiği anlamına gelir" diye konuştu. Yeni yasanın potansiyel terör saldırılarından korunma ve organize suçlarla daha etkili mücadele etme başlıklarında fayda sağlaması bekleniyor.

AKIL SAĞLIĞI HİZMETLERİNE 8 MİLYON DOLAR DAHA

Üzerinden altı ay geçen saldırının etkileri hâlâ taze. Mağdurlar farklı seviyelerde stres ve acı ile karşı karşıya. Uzmanlar “iyileşme” sürecinin çok uzun soluklu bir yolculuk olacağının farkında olduklarını belirtiyorlar. Özellikle saldırıyı takip eden aylarda ortaya çıkan ve yıllarca sürmesi muhtemel görülen travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete ve depresyon tanıları üzerinde duruluyor.

Ülkenin Sağlık Bakanlığı nisan ayında ilk üç yılı kapsayan bir psikolojik destek paketi açıklamış ve bu plan için 8,7 milyon dolar harcanacağını duyurmuştu. Geçen hafta yaptığı konuşmada, akıl sağlığı hizmetlerine ikinci bir 8 milyon dolar harcanacağını duyuran Başbakan Ardern, “15 Mart’taki korkunç saldırının üzerinden 6 ay geçti. O günü izleyen haftalarda sergilenen olağanüstü topluluk ruhunu ve bir aradalığı hatırlıyoruz. Ama aynı zamanda gelecek yıllarda o günün travması ile mücadele edeceğimizi de kabul ediyoruz” diye konuştu.

Müslüman topluluğa verilen psikolojik destek kapsamında spesifik ihtiyaçlara yönelik uzmanlar istihdam ediliyor. Saldırıdan zarar gören kitleyle ortak değerler sistemine sahip olması sebebiyle Müslüman klinik psikologlar da görev yapıyor. Yeni açıklanan finansmanla ihtiyaç duyan sağlık personelleri için kültürel yeterlilik eğitimleri de düzenlenecek.

Saldırıdan bir hafta sonra ülkenin en büyük şehri Auckland’ta yapılan anmadan. Fotoğraf: Olga Macagon.

DOĞRUDAN ETKİLENENLERE OTURUM VE VATANDAŞLIK

Hükümet, saldırıdan doğrudan etkilenen ve Yeni Zelanda’da ikamet edenler için yeni bir göçmenlik düzenlemesi hazırladı. The Christchurch Response (2019) Category isimli düzenleme sağlık ve karakter koşullarını karşılayan mağdurlara kalıcı oturum verilmesini sağlıyor.

Yeni Zelanda Göç İdaresi (Immigration New Zealand) tarafından yapılan açıklamaya göre 30 Temmuz’a kadar mağdurların, 216’dan fazla aile üyesine acil ziyaretçi vizesi verildi. Ayrıca bunlardan 102’sinin vize süresi uzatıldı. Saldırıdan direkt etkilenen ve kalıcı oturumla ilgilenen 64 kişi başvuru için davet edildi, şimdiye kadar altı kişinin başvurusu onaylandı. Hali hazırda oturumu olan 15 kişiye de kalıcı oturum verildi.

BAĞIŞLAR 20 MİLYON DOLARI GEÇTİ

Saldırıdan zarar görenler ve aileleri için yapılan bağış kampanyasına pek çok farklı kesim ve organizasyon katıldı. Yurt içi ve yurt dışından yapılan bağışlar 20 milyon doları geçti. Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz saldırıdan etkilenen 200 kişiyi hac ve umre için Mekke ve Medine’ye davet etti. Ağustos ayında yapılan bu ziyaret Yeni Zelandalı Müslümanlara büyük moral oldu. Saldırıdan yaralı olarak kurtulan Mustafa Boztaş Gazete Duvar’a, hac ve umre ziyaretinden sonra herkesin daha iyi olduğunu söyledi. Boztaş saldırıda bacağından yaralanmış ve 5 hafta boyunca hastanede kalmıştı. Şu anda sağlık durumu iyi olan Boztaş, günlerini psikolojik destek alarak, spor yaparak ve camiye giderek geçiriyor.