Yeni rapor: Artan çevresel riskler toplumsal bozulmaya yol açabilir

İngiltere Kamu Politikaları Araştırma Enstitüsü tarafından (IPPR) yayınlanan bir rapor çevresel bozulmaların ciddi sosyal çöküşlere yol açabileceği yönünde uyarılarda bulunuyor. Raporda, çevresel çöküntü çağının toplumlar ve ekonomiler üzerindeki sonuçları “ana siyasi ve politika tartışmaları tarafından kabul edilenden daha ciddi” ifadesine yer verilerek siyaset yapıcıların bu riskleri tam olarak algılayamadığını ifade ediyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İngiltere Kamu Politikaları Araştırma Enstitüsü (IPPR) tarafından yayınlanan bir rapor, art arda gelen çevresel risklerle birlikte dünyanın “yeni bir risk sahası” ile karşı karşıya olduğunu, bu risklerin yerelden küresele insan sistemleri üzerinde ciddi etkiler oluşturma potansiyeli taşıdığını söylüyor.

“Bu bir krizdir: Çevresel Bozulma Çağı ile yüzleşmek” başlıklı rapora göre, ana akım politik ve siyasi tartışmalar insanın çevre üzerindeki etkisinin kritik bir eşiğe ulaştığını kabul edemedi. Söz konusu etki ise potansiyel olarak sosyo-ekonomik istikrarın mümkün olduğu koşulları aşındırmaktadır. Rapora göre, çevresel bozulma çağının toplumlarda ve ekonomilerde bıraktığı etkiler ana akım politik ve siyasi tartışmaların kabul ettiğinden çok daha ciddidir.

Raporda yapılan uyarıya göre insan kaynaklı çevresel değişim, daha önce görülmemiş bir ölçekte ve hızda gerçekleşiyor ve dünyadaki toplumlarda yıkıcı sonuçlardan kaçınmak için var olan fırsat penceresi hızla kapanıyor.

Raporda "genel olarak değerlendirildiğinde, oldukça karmaşık ve istikrarsız bir 'risk sahası' ortaya çıkıyor ve bu saha önemli sosyal ve ekonomik sistemlerin yerel ve hatta potansiyel olarak küresel ölçekte çökme riskini taşıyor. Bu yeni risk sahası fiilen tüm politik ve siyasi alanları etkilerken; dünya genelinde toplumların bu riski yönetmek için yeteri kadar hazırlıklı olmadığı belirtiliyor. Karmaşıklık seviyesinin yüksekliğine -sorunun sistemik doğası ve bozulmanın ölçeğine bağlı olarak çevresel bozulma çağına karşılık vermek, insanların tarihlerinde gördükleri en büyük meydan okuma olabilir" şeklinde ifade ediliyor.

Çevresel bozulmanın sonuçları arasında istikrarsızlık, büyük ölçekli gönülsüz göç, çatışma, açlık ve sosyal ve ekonomik sistemlerin çöküş potansiyeli bulunuyor. Çevrenin politika kapsamına giren alanların çoğunun tarihsel olarak göz ardı edilmesi yıkıcı bir hata olmuştur.

İnsanın çevre üzerindeki olumsuz etkileri iklim değişikliğinin “ötesine” gitmektedir. Bu etkiler diğer pek çok doğal sistemi kuşatarak kritik seviyelere ulaşmış, kompleks, dinamik çevresel istikrarsızlık sürecini güder. Söz konusu istikrarsızlık insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir hızda cereyan etmektedir.

Bu sürecin nasıl gelişeceğine -lineer değişimden ani, potansiyel olarak yıkıcı lineer olmayan değişimlere- dair bir belirsizlik olsa da potansiyel olarak yıkıcı sonuçlardan kaçınmak için var olan fırsat penceresinin boyutu, şiddeti, hızı ve sonu nedeniyle pek çok bilim adamı yeni bir hızlı çevresel değişim çağına girdiğimiz sonucuna varmıştır. İnsan edimlerinin toplamından kaynaklanan çevresel istikrarsızlığın sonuçları, ölçeği ve hızının şiddetini daha iyi vurgulamak için bu çağı “çevresel bozulma çağı” olarak tanımlıyoruz.

SONUÇ: ÇEVRESEL BOZULMAYA KARŞILIK VERMEK

Siyaset yapıcıları ve politikacılar, bırakın çevresel değişimin sebep olduğu yıkıcı tehditlere karşılık vermeyi, durumun vahametini yeterince kabul dahi edemediler. Bu rapor politik çevrelerde ve toplumlarda üç alanda anlayış değişikliğine ihtiyaç duyulduğunu öne sürüyor: çevresel değişimin ölçeği ve hızı, bunun toplumlar açısından sonuçları ve sosyo-ekonomik bir dönüşüme duyulan ihtiyaç.

(Kaynak) (Alıntılar yapılan rapor)