Arap dünyasında geçen hafta: Güvenli bölge güvenli olmayacak!

Rai Al Youm'dan Abdulbari Atvan: “Suriye’nin kuzeyinde yer alan Münbiç kentinin merkezinde bir lokantayı hedef alan intihar saldırısı hem ABD’ye hem de Türkiye’ye bir uyarı niteliğinde olabilir. Bu uyarıda ilk söylenmek istenen de, Recep Tayyip Erdoğan’ın 20 mil derinliğinde oluşturmak istediği güvenli bölge, hiçbir zaman güvenli olmayacak."

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Suriye bu hafta “güvenli bölge” tartışmalarıyla Arap dünyasının ana gündem başlığı oldu. ABD Başkanı Donald Trump ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bahsettiği “güvenli bölge” tartışmaları Arap basınında en çok konuşulan konuların başındaydı.

Türkiye’nin Suriye savaşının ilk dönemlerinden beri bahsettiği güvenli bölge veya tampon bölge oluşturulması fikri, Trump’ın –Türkiye’ye yönelik tehdit de içeren- sosyal medya mesajlarıyla tekrar gündeme geldi. Trump’ın bu açıklamalarından sonra Türkiye “bu bizim fikrimiz” şeklinde yanıt verdi. Arap basınındaki yorumlara göre de bu fikir her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fikri olsa da, güvenli bölgenin oluşturulması çok da kolay olmayacak. Yorumlara göre, bu denklemde Rusya faktörünü atlamamak gerekiyor.

Güvenli bölge tartışmaları başladıktan sonra, “Suriyeli Kürtler’in nasıl bir tutum takınacağı” meselesi de oldukça önemli bir şekilde Arap basınında yer aldı. Bazı yazarlara göre, Suriyeli Kürtlerin nerede duracakları, oluşacak dengelerde “belirleyici” olacak.

Münbiç kentinde ABD’li askerlerin devriye gezdiği sırada meydana gelen patlama da bu haftanın bir diğer önemli konusu oldu. İntihar saldırısı olduğu belirtilen patlamanın “Amerika’nın Suriye’den çekilme kararına nasıl etki edeceği” Arap basının en fazla odaklandığı konu oldu.

'KÜRTLERİN KARARI BELİRLEYİCİ OLACAK'

“Son gelişmelerle ilgili şüphesiz Kürtlerin alacağı pozisyon belirleyici olacak. Eğer Kürtler Şam ile anlaşmaya ve devletin kollarına geri dönmeyi kararlaştırırsa, Şam da belirli şartları kabul ederse, böylesine bir uzlaşma Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye’nin elindeki bütün bahaneleri boşa çıkarır. Çünkü Türkiye çok iyi biliyor ki, Suriye’ye müdahale için ABD’den yeşil ışık alsa dahi, bunu Rusya’nın onayı olmadan gerçekleştiremez. Daha önce Fırat Kalkanı Harekâtı ve daha sonraki İdlib anlaşmasında olduğu gibi.

İşte bu yüzden asıl soru, Şam ve Kürtler’in böyle bir anlaşma yapıp yapmayacağıyla ilgilidir. Şam, Kürtler’in toplumun diğer unsurlarından daha ayrıcalıklı bir konuma gelmesini kabul edecek mi? Kürtler de Amerika’nın yönlendirmeleri ve baskıları olmadan bu konuyla ilgili kararlarında bağımsız olabilecekler mi? Yoksa sonucu ne olursa olsun Türk ordusuna karşı direnme yolunu mu seçecekler?

Suriye’nin kuzeyinde, tarafların pozisyonlarını ve seçeneklerini netleştirmeleri için zamana ihtiyaç vardır. Zira taraflar arasındaki ihtilaflar çok fazladır.” (Muhammed Nureddin / BAE El Haliç)

'KÜRTLERİN ÖNÜNDEKİ ZOR SEÇENEKLER'

“Suriye Kürtleri zor seçenekler arasında seçim yapmak zorunda kalacak. Kürtler, herkesin kaybettiği Suriye savaşında kazançlı çıkan tek kesim oldu. Kürt bölgeleri ülkedeki en güvenli bölge olarak kaldı. Kürtlerin önündeki birinci seçenek, daha önce Afrin’de olduğu gibi Türklerle karşı karşıya gelme senaryosudur. Nitekim orada büyük bedeller ödediler. O dönem, NATO üyesi ve büyük devletlerle çıkar ilişkileri olan bir ülkeyle karşı karşıya gelmemek için kendilerine yapılan nasihatler ve gerçeklere uygun davranma çağrılarına kulak vermediler.

Şimdi ise böyle bir hatanın bedeli çok ağır olur. Zira böyle bir hatadan sonra ellerine başka fırsatlar geçmeyecek.

Kürtlerin ikinci seçeneği ise, ülkenin kuzeyinde herhangi bir özerk yönetim fikrini kesinlikle reddeden Suriye hükümetiyle diyaloğa girmek olacak. Suriye yönetimi, bu konuda yapılacak diyaloğun mahalli idareler kanunu çerçevesinde gerçekleşmesini istiyor.

Dolayısıyla bugün Kuzey Suriye’de dengeler oldukça hassas. Bu durumda PYD’ye de düşen, muhaliflerine karşı takındığı siyasi kibri takınmamak ve ütopik projeler peşinde koşmamaktır. Burada da PYD ile Şam arasındaki uzlaşmanın anahtarı Rusya Federasyonu’nda olabilir. Rusya her iki tarafa da baskı yaparak, bu sorunun en az zararla çözülmesini sağlayabilir.” (Allan Hasan / Kuds El Arabi)

'GÜVENLİ BÖLGE’NİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER'

“ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’den çekilme kararı ve İdlib’te güç dengelerinin değişmesinden sonra, Erdoğan’ın istediklerini gerçekleştirmeye yaklaştığına dair soru işaretleri oluşuyor. Suriye’nin kuzeyindeki kaynaklar, Türkiye’nin oluşturmak istediği güvenli bölgenin Suriye’nin üç vilayetinden beldeleri kapsadığını söylüyor. Bu vilayetler de, Halep, Rakka ve Haseke. Söz konusu güvenli bölge de Türkiye-Suriye sınırı boyunca 460 km’lik uzunlukta olacak. Derinliği ise 20 mil olacak.

Ancak ilk başta Washington ve Rusya buna izin vermeyecek. Böylesine bir haritanın uygulanmasına Şam da razı gelemeyecek. Dolayısıyla Türkiye’nin önünde farklı farklı engeller var. Ayrıca bazı Avrupalı ve ABD’li kaynaklara göre de, ABD IŞİD ile mücadele görevini Türkiye’ye vermekle tehlikeli işler yapıyor. Bu kaynaklara göre Türkiye IŞİD ile mücadeleyi önemsemiyor ve tamamen Kuzey Suriye’de Kürtlere odaklanmış durumda.” (Hatar Ebu Diyab / El Arab)

MÜNBİÇ SALDIRISI BİR UYARI MI?

“Suriye’nin kuzeyinde yer alan Münbiç kentinin merkezinde bir lokantayı hedef alan intihar saldırısı hem ABD’ye hem de Türkiye’ye bir uyarı niteliğinde olabilir. Bu uyarıda ilk söylenmek istenen de, Recep Tayyip Erdoğan’ın 20 mil derinliğinde oluşturmak istediği güvenli bölge, hiçbir zaman güvenli olmayacak.

Patlamadan sonra oluşan fotoğraf halen net değil. Eğer bu saldırı gerçekten IŞİD tarafından gerçekleştirildiyse –ki bu da uzak bir ihtimal değil- Trump’ın Suriye’de IŞİD’in yenilmesiyle ilgili açıklaması, George Bush’un askerlerinin Irak’taki görevlerinin bittiğine dair açıklamasına benziyor.

Burada iki ihtimal karşımıza çıkıyor. Birinci ihtimale göre, IŞİD tekrar canlanma dönemine girdi ve B planını uygulamaya başladı. Bu B planı da, yer altına çekilip intihar eylemleri gerçekleştirmek ve bu eylemlerle de ABD’ye intikam mesajları göndermek. İkinci ihtimalde ise IŞİD ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’ anlayışı çerçevesinde, ABD varlığına karşı bölgesel bir dış güçle ittifak yapmayı kararlaştırmış olabilir.” (Abdulbari Atvan / Rai Al Youm)

'HEDEF ABD’NİN ÇEKİLMESİNİ ENGELLEMEK'

“Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye’den çekilme kararı, son olarak Münbiç’te bir patlamaya çarptı. Patlamada ölen ve yaralananlar arasında Amerikalı askerler de vardı. Bu patlama, Trump yönetimi ile ABD’nin diğer kurumları arasında, Suriye’den çekilme konusunun henüz açıklığa kavuşmadığı bir ortamda meydana geldi.

Gözlemcilere göre Münbiç patlaması ABD askerlerinin Suriye’den çekilmesini engellemeyi hedefliyor. Bununla Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda operasyon yapmasının önü de kesilmiş olacak. Sonuçta bölge ABD askerlerinin kontrolünde olacak.” (Haliç 365)