Dünyayı kurtarmak için kalan süre 12 yıl

Polonya'da nihayet son dönemeçte bir uzlaşmaya varıldı. Kurallar El Kitabı artık hazır ama Türkiye hâlâ kronikleşmiş liste sorununu çözemedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Polonya'nın Katowice kentinde gerçekleşen İklim Zirvesi (COP24) nihayete giderken son dakikada varılan uzlaşmalar, şimdilik, yüreklere su serpti. İlk olarak en önemli gündem maddeleri arasında yer alan Kurallar El Kitabı üzerinde mutabakata varıldı. Kurallar El Kitabı, 2020 yılından itibaren geçerli olacak. Öte yandan Türkiye'nin talepleriyle ilgili gene somut bir sonuç alınamadı. İşte COP 24'ten son notlar...

Kurallar El Kitabı'nın kabul edilmesi dünya liderleri için çok büyük bir moral kaynağı oldu çünkü bu şekilde yeni kuralların gelmesiyle bütün ülkelerin karbon salımını azaltma vaatlerini tutmasını sağlayacağına inanılıyor. Bilimsel araştırmalar, sera gazı emisyonlarının tekrardan artışa geçtiğini gösteriyor. Bu şartlar altında Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Raporu iklim değişikliğini Paris Anlaşması hedeflerine uygun olarak 1.5 derece hedefini tutturabilmesi için sadece 12 yıl kalmış olduğu da tescillenmiş oluyor.

'OECD ÜLKELERİ 2030 YILINA KADAR KÖMÜRÜ TERK ETSİN'

Zirvenin sonunda iki tane de önemli çağrı yapıldı. İklim değişikliğinden en çok etkilenen 48 ulusun oluşturduğu En Kırılgan Ülkeler Forumu, küresel eylemi arttırmayı talep eden ve ülkelerin iklim planını 2020 yılına kadar yenilemeye çağıran çağrısını tekrarladı.

Gelişmekte olan Pasifik Küçük Ada Devletleri “iklim değişikliği ile mücadeleyi arttırmanın aciliyeti hakkında bir deklarasyon yayınladı. Metinde OECD üyesi ülkelerden 2030 yılına kadar kömürü terk etmeleri talep ediliyor.

Kurallar El Kitabı'nda yapılan düzenlemeler ülkelerin nasıl karbon salımını azaltacağını, daha yoksul ülkelere nasıl mali yardım yapılacağını da belirliyor. Şu anda finansman bağlamında üç tane ana fon bulunuyor:

  • Adaptasyon Fonu: COP24 öncesi toplam taahhüt miktarı 538 milyon dolardı. COP24 sırasında bu rakama 129 milyon dolar daha eklendi. En büyük taahhüdü Almanya 70 milyon Euro ile yaparken, İtalya 7 milyon, Fransa 16 milyon, AB Komisyonu ise 10 milyon taahhüt etti.
  • Yeşil İklim Fonu: COP24 ile beraber yeşil iklim fonuna yapılan katkılar 10.3 milyar dolar seviyesine yükseldi. Almanya ve Norveç kendi katkılarını, bir sonraki döngüde iki katına çıkaracağını ifade etti. Böylece, Almanya’nın toplam katkısı 1.5 milyar Euro, Norveç’in toplam katkısı ise 516 milyon dolar seviyesine çıkmış oldu.
  • Az Kalkınmış Ülkeler Fonu: COP24 sonu itibari ile bu fonun büyüklüğü de 1.33 milyar dolar seviyesine ulaştı. COP24 sırasında fona en büyük katkı, 5.5 milyon dolar ile İsveç’ten geldi.

Yeni Kurallar El Kitabı politikacıları somut adımlar atmaya zorlarken 2020 sonrası için Ulusal Niyet Beyanları'nı (NDC) güncellemeye hazırlanan ülkelerle ilgili şu bilgiler bulunuyor:

  • Kosta Rika Ulusal Niyet Beyanını (NDC) 2020 yılına kadar yenileneceğini duyurdu.
  • Maldivler, 2019 yılında yeni bir NDC sunacak.
  • Şili, kendi NDC’si için çalışmalara başladığını açıkladı.
  • Ukrayna,kendi NDC’sini 2020 yılı itibarıyla revize edecek.
  • Vietnam, 2019 yılı başında yeni NDC’sini sunacak.
  • Norveç 2020 yılı başına kadar iklim hedeflerini arttıracak.
  • Katar da yeni NDC'sini belirlemek için hazırlıklara başladı.
  • Lübnan ise 2020 öncesinde NDCsini yenileyeceğini ifade etti.

TÜRKİYE'NİN KRONİK LİSTE SORUNU

Peki bu arada Türkiye ne yapıyor? Türkiye anlaşmayı parlamentosunda onaylamamış olan son 16 ülke arasında yer alıyor. Türkiye anlaşmayı imzalamak için gelişmiş ülkeler statüsünden çıkarılıp gelişmekte olan ülkeler sınıfına sokulmayı, yani Yeşil İklim Fonu'ndan faydalanmayı şart koşuyor. Ankara'nın anlaşmayı imzalamak için ikinci koşulu ise sera gazı salımını azaltıma dair hükümden hariç tutulması. Öte yandan Türkiye bu yıl da istediğini alamamış oldu. Birleşmiş Milletler Çerçeve Sözleşmesi’ne göre Türkiye EK-I ülkesi olarak, yani kalkınmış ülke kategorisinde sınıflandırıyor. Türkiye ise Paris Anlaşması kapsamında “kalkınmakta olan ülke” olarak sınıflandırılmayı ve gelişmiş ülkelerin fon aktaracağı Yeşil İklim Fonu’ndan en azından emisyon azaltım çalışmaları için destek almak istiyor. Geçtiğimiz yıllardaki konferanslarda da dile getirilen bu talep bu sene konferans gündemine görüşülmek üzere resmi bir madde olarak eklenmişti.

Türkiye'nin bu isteğine karşılık COP24 Başkanlığı Avrupa Birliği adına Fransız Büyükelçi Bridgette Collet'i ikili görüşmeler ile sorunu çözüme kavuşturmak için görevlendirmişti. Collet, konuşmasında Türkiye’nin sorunu çözmek için gösterdiği iyi niyete ve çabalara dikkat çekerken, tarafların uzlaşamadığını söyledi. Bu talebe özellikle kalkınmakta olan ülkelerden itiraz geldiği belirtiliyor. Collet konuşmasında, Türkiye'nin uzlaşmacı ve yapıcı tavrına dikkat çekerken, konsensüs ve uzlaşma için yeterli zamanın olmadığını ifade etti.

Türkiye, 1992'de BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) imzanlandığında gelişmiş bir Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkesi olarak görüldüğü için sözleşmenin Ek-1 ve Ek-2 listelerine dâhil edilmişti. Zira OECD içindeki gelişmiş ülkeler her iki listede de yer alıyor. Ek-2'deki gelişmiş ülkelere ise ekstra bir görev biçiliyordu. Bu gruptaki ülkelerin, en az gelişmiş ülkeler ve küresel ısınma tehdidi altındaki devletler başta olmak üzere ihtiyacı olan gelişmekte olan ülkelere finansman, teknoloji transferi ve kapasite geliştirme imkânları sağlamaları öngörülüyor.

Ancak Türkiye, Ek-2'de yer almak istemediği için uzun yıllar UNFCCC'ye taraf olmaya yanaşmadı. 2001'de Marakeş'teki konferansta ise "özel koşulları dikkate alınan" Türkiye'ye, diğer Ek-1 taraflarından farklı konum tanındı ve Ek-2 listesinden çıkarıldı. Ek-1 listesinde kalan Türkiye, bu karar üzerine 2004 yılında UNFCCC'ye taraf oldu.

Türkiye, 22 Nisan 2016'da ise Paris İklim Anlaşması'nı, gelişmekte olan bir ülke olarak imzaladığını duyurdu. Ancak Paris Anlaşması, söz konusu ekleri referans almıyor. Yardım alacak ya da yapacak ülke ayrımını ise "gelişmiş" ve "gelişmekte" olan ülke ifadeleriyle yapıyor. Türkiye de gelişmekte olan bir ülke olmasına rağmen, UNFCCC'de gelişmiş ülke grubunda olduğu için Paris Anlaşması’nın öngördüğü yardımlardan faydalanamıyor. Türkiye ile Paris Anlaşması'nın tarafları arasındaki sorunun temelinde de bu durum yatıyor.

Bu arada Greenpeace de Paris Anlaşması kapsamında gelişmiş ülkelerin finansal yardımı da emisyon azaltımları gibi gönüllü taahhütlere dayandığını hatırlatıyor. Greeenpeace, Türkiye’nin gelişmiş ülkeler listesinde kalmasının fon aktarımını zorunlu kılmadığı gibi bu listeden çıkmasının da Yeşil İklim Fonu’na erişimini garantilemeyeceğine dikkat çekiyor. Türkiye'yle ilgili umut verici gelişme ise ilk defa kamuoyu önünde 1.5 C Derece Raporu'na atıfta bulunmuş olması. COP24'te konuşma yapan Türkiye Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum "IPCC'nin 1.5 C Derece Raporu, iklim değişikliği eyleminin aciliyetini ortaya koyuyor" dedi. Kurum'un bu ifadesi geçen hafta ABD, Suudi Arabistan ve Kuveyt'in sergilediği tavırdan sonra sembolik bazda da olsa daha fazla anlam ifade ediyor.

ABD, Suudi Arabistan, Brezilya ve Kuveyt'in köstekleme çabalarına rağmen son anda ulaşılan uzlaşma ortamı COP24 delegelerinin Polonya'dan rahatlamış ve mutlu ayrılmasını sağladı.

ABD ve Suudi Arabistan iklim zirvesini baltalıyorABD ve Suudi Arabistan iklim zirvesini baltalıyor

'KURALLAR ARTIK ÇOK NET'

Her ne kadar bazı gözlemciler uzlaşmanın iklim değişikliği sorununun aciliyetiyle başa çıkabilecek kadar güçlü olmadığını belirtiyor ve bir delege "Mümkün olan bu, ancak gerekli olan bu değil." diyorsa da Paris Anlaşması'nın mimarlarından biri olan ve Avrupa İklim Vakfı CEO'su olan Laurence Tubiana, gene de iyimser. Tubiana bir şeffaflık ortamı sağlandığını vurgulayarak şunları söylüyor:

"Kimse artık net olmadığını, ne yapacaklarını bilmediğini ya da bunun gerçek olmadığını söyleyemeyecek. Çok net" Tubiana, kurallarından emin olmadığı için Paris Anlaşması'nı onaylamayan Rusya gibi ülkelerin artık bu bahaneyi kullanamayacağını vurguluyor.

Tubiana zirveden sonra yayınladığı demeçte şu ifadeleri kullandı:

"Küresel politik durumun getirdiği karşı rüzgara rağmen, Paris Anlaşması, COP24’de yolundan şaşmadı ve ne kadar dayanıklı bir anlaşma olduğunu gösterdi. Paris Anlaşması Kural Kitabı hakkında burada alınan kararlar, güven tazelemek ve küresel düzeyde dönüşümü hızlandırmak için bize önemli bir temel dayanak oluşturacak.

İklim değişikliğine dair insanların endişeleri geçen yıl büyük ölçüde arttı. Bunda, giderek artan aşırı hava olaylarının ve IPCC 1.5 C Derece Raporu'nun da payı var. Tüm Avrupa'da iklim yürüyüşleri düzenleniyor, çocuklar COP24'te iklim eylemini arttırmak için eylemler yapıyor. Avrupa'nın Geleceği Zirvesi Mayıs'ta yapılacak ve bu Avrupa liderleri için ikim eylemini arttırmak ve Avrupa Birliği'ni karbonsuzlaştırmak için inanılmaz bir fırsat."