Prens yargılanabilir mi?

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın ülkesinin İstanbul başkonsolosluğunda öldürülmesi sonrası cinayetten sorumlu tutulabilir mi? Diplomatik dokunulmazlığın sınırları ne?

Google Haberlere Abone ol

DUVAR -  Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın ülkesinin İstanbul başkonsolosluğunda öldürülmesi sonrasında gözler, Suudi veliaht prensi Muhammed bin Selman'a çevrilmiş durumda. Riyad yönetiminin cinayet itirafında Prens Muhammed'in sorumluluğu reddedilse de, İstanbul'a gelen 15 kişilik infaz timinde Prens'e yakın isimlerin bulunması nedeniyle bu açıklama uluslararası kamuoyunu tatmin etmiş değil.

Peki Prens Muhammed cinayetten sorumlu tutulabilir mi? Diplomatik dokunulmazlığın sınırları ne? Kaşıkçı'nın ABD'ye taşındıktan sonra köşe yazarlığı yaptığı Washington Post ile İngiliz gazetesi The Independent, bu soruların yanıtlarına ışık tutan iki makale yayımladı. İki gazete de, Prens'in cinayetten sorumlu tutulabileceğini ortaya koydu; bu konuda Kaşıkçı'nın ailesi ile Türkiye'ye görev düştüğünü yazdı. Buna göre, uluslararası hukuk kapsamında yapılabilecek şeyler şöyle:

'ULUSLARARASI HUKUK İHLAL EDİLDİ'

Washington Post yazarı Josh Rogin, Prens Muhammed ile adamlarının hem sivil mahkemelerde hem de uluslararası ceza mahkemelerinde cezalandırılabileceğini yazdı. Savaş suçları konusunda kıdemli bir Amerikalı diplomat olan Stephen Rapp, makale için verdiği demeçte "Eğer haberler doğruysa, Kaşıkçı'nın başına gelen uluslararası insan hakları hukuku açısından ciddi ihlaller içeriyor. Buna, bireylerin işkenceden ve zorunlu kaybedilmeden korunması yönündeki yasa da dahil" dedi. Buna göre, Kaşıkçı için adalet arayışı kolay olmasa da, Prens ve diğer sorumluların yargılanması için bazı mekanizmalar mevcut. Kaşıkçı'nın ailesi sivil mahkemelere başvurabilir; üçüncü ülkelerdeki savcılar da uluslararası hukuka ve geçmişteki örneklere dayanarak ceza davaları açabilir.

'BM'NİN İŞKENCE SÖZLEŞMESİYLE PRENS'E DAVA AÇILABİLİR'

Rapp, işkence iddiasının yanı sıra zorla kaybedilme ve cinayet suçlarının, bu davaları diplomatik dokunulmazlığın ötesine taşıdığını söyledi. Buna göre, Suudi Arabistan'ın da imzacısı olduğu İşkenceye Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi Prens ve diğer yetkililere dava açmak için kullanılabilir. Bu bağlamda, herhangi bir ülke evrensel hukuk ilkesine dayanarak Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne başvurup, Suudi Arabistan'ın Prens ve diğer şüpheliler hakkında dava açmasını veya onları mahkemeye teslim etmesi yönünde bir karar çıkarabilir.

'ÇAD-BELÇİKA ÖRNEĞİ KULLANILABİLİR'

Washington Post, insanlığa karşı suç işlemekle itham edilen eski Çad devlet başkanı Hissene Habre'nin iade edilmesi için Belçika tarafından Senegal'e açılan davayı örnek gösterdi. Rapp ise "Suudilerin düşmanlarına yönelik yaklaşımının, sivil nüfusa karşı yaygın ve sistematik bir saldırı içerdiğini; cinayet, işkence ve zorla kaybedilmenin, uluslararası bir mahkemede yargılanabilecek bir insanlık suçu olduğu savunulabilir" dedi.

'PRENS KOMUTA SORUMLULUĞUNA SAHİP'

Habere göre, Prens'in Kaşıkçı'nın öldürüleceğinden önceden haberdar olduğu somut bir şekilde kanıtlanamayabilir fakat katiller üzerinde komuta sorumluluğuna sahip olması nedeniyle Prens Muhammed yine de cinayetten sorumlu tutulabilir.

'KAŞIKÇI'NIN AİLESİ ABD'DE DAVA AÇABİLİR'

Kaşıkçı'nın ailesi ise ABD'de 'İşkence Mağdurlarını Koruma Yasası' çerçevesinde dava açabilir. Bu yasa ABD mahkemelerine dünyanın her yerind eişkenceye karışmış suçluları yargılama hakkı tanıyor. Ancak bu kişiler ABD'ye gitmeyerek cezadan kaçınabiliyor. Washington Post, ABD Kongresi'nin Kaşıkçı ailesinin ülkede dava açmasını kolaylaştırmak için yeni yasalar çıkarabileceğini de yazdı.

'PRENS ARTIK RAHAT SEYAHAT EDEMEZ'

Haberde, "Veliaht Prens gerçek adaletten kaçmaya yetecek güce, nüfuza ve yenilmezliğe sahip olduğunu zannedebilir. Ve bunda haklı da çıkabilir. Fakat hiçbir zaman emin olamaz. Ve hayatını sonuna kadar da, diğer insan hakları ihlalcileri gibi parya statüsünde olacak. İnsan haklarının yürürlükte olduğu bir ülkeye her gittiğinde, Kaşıkçı cinayeti ve diğer başka suçlardan sorumlu tutulup tutulmayacağından endişelenecek" denildi.

'SORUMLULUK EN BAŞTA TÜRKİYE'YE DÜŞÜYOR'

The Independent gazetesinde uluslararası hukuk uzmanları Ben Keith ve Rhys Davies tarafından kaleme alınan makalede, cinayetin diplomatik bir temsilcilikte işlenmesinin 'siyaset ve hukuk arasında mükemmel bir fırtına' anlamına geldiği belirtildi; mevcut yasal girişim ihtimallerinin büyük kısmının Türkiye tarafından üstlenilmesi gerektiği vurgulandı. Makalede, "Mesele, Suudi Arabistan'ın ne kadar işbirliği yapacağı ve Türkiye'nin konuyu ne kadar ileriye taşımak istediği ile ilgili" denildi.

'DİPLOMATİK DOKUNULMAZLIK İŞKENCE VE CİNAYETİ KAPSAMAZ'

Makaleye göre;

  • Birleşmiş Milletler bir soruşturma başlatabilir;
  • İstanbul'a gelen infaz timi yasal bir hedef haline getirilip şahsi yaptırımlara tabi tutulabilir; ülke dışına çıktıklarında tutuklanma riskiyle karşı karşıya bırakılabilir;
  • Türkiye, Suudi Arabistan'la arasında iade anlaşması olmamasına rağmen infaz timi ile ülkelerine dönen Suudi konsolosluğu yetkililerinin Türk yargısına teslim edilmesi için bastırabilir;
  • Türk savcılar infaz timinin üyeleri hakkında dava açabilir;
  • Viyana Konvansiyonu'nda belirlenen diplomatik dokunulmazlığın yabancı ülke toprağında cinayet ve işkenceye izin vermediği temelinde hareket edilerek, mali yaptırımlar dayatılabilir; elçiler geri çekilip diplomatik ilişkilerin seviyesi düşürülebilir. (Dış Haberler)