İspanyolca konuşan dünyada geçen hafta: Latin Amerika'da 'Che' fırtınası

Ernesto 'Che' Guevara'nın 50'inci ölüm yıl dönümü geçtiğimiz hafta kıtanın en çok konuşulan gündemlerindendi. Anmalar için Bolivya'ya gelen eski gerilla Villegas, "Hayal edin, çok fazla koşmak zorunda kaldığım, kavga etmem gereken, öldürmek zorunda kaldığım, yaşamak için savaşmak zorunda kaldığım yere geri döndüm” dedi.

Google Haberlere Abone ol

Sadece siyasi tarihte değil, Latin Amerika'nın kültürel birikiminde de önemli bir yeri olan Arjantinli devrimci Ernesto 'Che' Guevara'nın 50'inci ölüm yıl dönümü geçtiğimiz hafta kıtanın en çok konuşulan gündemlerindendi.

Che'nin 9 Ekim 1967 yılında yaralı yakalanıp infaz edilmesinin 50'inci yılında, anma etkinliklerinin merkezi hayatını kaybettiği yer olan Vallegrande (Bolivya) olacak. Bolivya'nın El Deber gazetesi, “Ekim'in 5'inden beri Vallegrande kenti, Guevaracıların merkezine dönüştü çünkü Churo'da yakalandıktan bir gün sonra infaz edilen Arjantinli-Kübalı devrimci Ernesto Che Guevara'nın yüzlerce takipçisi kente geldi. Elli yıl sonra, hükümet Bolivya'ya gelen Che'nin ailesi, eski gerillalar gibi önemli kişiler ve kendini devrimci olarak tanımlayan kurumlarla birlikte kültürel bir anma programı düzenliyor” ifadeleriyle etkinliği duyurdu.

Che'nin hayatını bağışladığı Bolivyalı asker, Che'nin düşüncesine saygı duyduğunu ancak Bolivya'yı 'istila ettiği' gerekçesiyle hayran olmadığını söyledi. İspanya resmi haber ajansı EFE'de yer alan haberde, 1966-1967 yılları arasında Bolivya ordusunda zorunlu askerlik nedeniyle görev yapan ve gerillalar tarafından yakalanan ancak Che'nin hayatını bağışlamasıyla serbest kalan Nestor Cuentas, Che hakkında konuştu. Cuentas: “İdeolojisine saygı duyuyorum. Ama bizim ülkemize yaptığı işgale saygı duymuyorum” dedi.

Katalan gazetesi La Vanguardia Che'yi yakayan eski Bolivya ordusu askeri Gary Pardo ile röportaj yaptı. Röportajda Che'nin saatiyle ilgili çarpıcı bir detay yer aldı. Fidel Castro tarafından Che'ye -ve Bolivya'ya giden 17 gerillaya- verilen Rolex saate dair sorulan soruya Pardo, “Che'nin Rolex'ini ben sakladım, diğer bir saati de bölüğümün komutanına verdim. O da Che'ye yakın bir asker olan Tuma'nındı. Birkaç yıl boyunca saati sakladım ve Bolivya'nın demokrasi zamanlarında Küba'yla yapılan diplomatik temaslarda 1983 ya da 1984 yılında Küba konsolosu beni ziyaret etti. Ben de ona, Che'nin ailesine verilmek üzere bir şeyimin olduğunu söyleme fırsatı buldum” diyerek saati aileye nasıl gönderdiğini anlattı.

GERİLLALAR TEKRAR BOLİVYA'DA

Che anmasına katılmak üzere Bolivya'daki devrime destek olmak için Che ile birlikte bu ülkeye gelerek savaşmış iki eski gerilla da başkent La Paz'a geldi. Bolivya'nın La Razon gazetesi Harry Villegas (Pombo) ve Leonardo Tamayo (Urbano) isimli gerillaların sözlerine yer verdi. Dışişleri Bakanlığı'ndan yayınlanan açıklamada Bolivya'ya elli yılın ardından ilk kez gelen Villages, “Hayatımızdan bir şeyler verdiğimiz yerlere dönmenin insani bakış açısıyla yarattığı duygusallığı tahmin edebilirsiniz. Hayal edin, çok fazla koşmak zorunda kaldığım, kavga etmem gereken, öldürmek zorunda kaldığım, yaşamak için savaşmak zorunda kaldığım yere geri döndüm” dedi.

Bolivya'nın sosyalist devlet başkanı Evo Morales'in Che'nin infazı hakkındaki sözleri de Bolivya basınında sıkça yer aldı. Bolivya haber ajansı ABI'de yer alan haberde: “Morales, tarihsel verilerin Bolivya Silahlı Kuvvetleri'nin 'imparatorluktan [ABD]' aldığı emirle Kübalı komutan Ernesto 'Che' Guevara'yı öldürdüğünü kanıtladığını söyledi” Morales Twitter hesabından yaptığı açıklamada, 'Tarih ezicidir. Bolivya Silahlı Kuvvetleri, CIA'in (ABD istihbarat servisi) kararıyla Che Guevara'ya işkence etmiş, eziyet etmiş ve katletmiştir' dedi” denildi.

Morales, Twitter üzerinden Che hakkında pek çok paylaşım yaptı.

ŞİLİ'DE GÜNDEM PAPA

Şili'nin El Ciudadano gazetesinde Papa Francisco'nun Ocak ayınca yapacağı ziyaretin Şili açısından masraflarına dikkat çekti. Haber, 'Papa Francisco'nun üç günlük ziyareti Şili'ye 4 milyar pesoya (yaklaşık 6.4 milyon dolar) mal olacak' başlığıyla yer aldı.

'ERDOĞAN, LATİN AMERİKA'DA İLİŞKİ PEŞİNDE'

Venezuela lideri Nicolas Maduro'nun Türkiye ziyareti, Venezuela'nın yanı sıra tüm kıta basınında yer aldı. Pek çok yerde olduğu gibi Şili'den T13 de ziyareti Maduro'nun 'Venezuela ve Türkiye farklı bir dünya görüşünü paylaşıyor' sözlerini başlığa taşıyarak verdi. Haberde 'Ankara'nın, NATO-ABD ve AB ile yaşadığı gerginliklerin ardından Erdoğan Latin Amerika'da geçmişte zayıf olan ilişki ve etki alanını son yıllarda güçlendirmeye çalışıyor' yorumu yer aldı.

CHE TİŞÖRTLÜ ABD ASKERİNE SORUŞTURMA

Küba'nın Juventud Rebelde gazetesinde Che tişörtü ve komünist propaganda nedeniyle soruşturma açılan ABD'li asker Spenser Rapone'a ilişkin haberi, 'İnanılmaz! West Point [ABD Askeri Akademisi] öğrencisinin üniformasının altında Che' başlığıyla verildi: “Bunlar kaçırılmaması gereken fotoğraflar... Afganistan'da görev almış ve daha sonra West Point akademisine girmiş 25 yaşındaki genç hakkında ordu soruşturma başlattı. West Point'ten yapılan açıklamada, 'Teğmen Rapone'un eylemleri hiçbir şekilde ABD Askeri Akademisi'nin veya ABD ordusunun değerlerini yansıtmamaktadır' denildi.”


KATALAN SERMAYESİ TAŞINIYOR

İspanya'da 1 Ekim'de düzenlenen Katalan bağımsızlık referandumu gündemi tüm hafta boyunca manşetlerden düşmedi. Yasağa rağmen 9 Ekim Pazartesi günü toplanacağı açıklanan Katalan parlamentosunda olası bir bağımsızlık ilanı durumunda senaryolar konuşulurken, Katalan sermayesinin hafta içindeki hareketleri dikkat çekti.

İspanya'nın en büyük bankalarından Katalan La Caixa, merkezini Barcelona'dan komşu bölge Valencia'ya taşımaya karar verdi. El Pais gazetesinde detaylı bir şekilde yer alan haberde, “Caixabank, 113 yıllık merkezini ayrıkçılık tedirginliğiyle Barcelona'dan Valencia'ya taşınmaya karar verdi” denildi.

SAĞ BASININ 'KATALAN POLİSİ' ÖFKESİ DİNMİYOR

Geçen hafta olduğu gibi Katalan yerel polisleri Mossos d'Esquadra'lar ülkenin gündemindeydi. Mossos'ların üç üst düzey yöneticisi 'isyana teşvik', 'emirleri uygulamama' gibi suçlamalarla Madrid'de hakim karşısına çıktı. Hakim Carmen Lamela'nın duruşmayı erteleme kararını, referandum günü Mossos'ların tutumunu eleştirilerin merkezine koyan İspanyol sağ basınından El Espanol gazetesi haberi 'Savcı ve Ulusal Mahkeme, Trapero'nun [Mossos'ların müdürü] üzerinden hapis gölgesi kalktı' manşetiyle verdi.

Madrid'te Mossosların yargılanmasına başladığı gün yine İspanyol sağ basınından ABC'nin bir yerel polisin 'Pek çok Mossos, ulusal polis ve Sivil Muhafızlar'la (İspanyol jandarması) birleşmek istiyor' sözlerinden yaptığı haberi üst sıralara çekmesi dikkat çekti.

BİRLİKÇİLERİN GÖVDE GÖSTERİSİ

Pazar günü, bağımsızlıkçıların çoğunluğu oluşturduğu Katalan parlamentosunun Pazartesi günkü toplantısından önce, 'birliği' savunanlar Barcelona'da gövde gösterisi yaptı. El Espanol gazetesi toplanmayı 'Tüm İspanya'dan göstericiler, bölücülüğe 'yeter' demek için Barcelona'ya gidiyor' manşetiyle verirken sol kanadın gündeminde İspanya Sosyalist İşçi Partisi'nin (PSOE) mitinge desteği vardı.

Geçtiğimiz seçimlerde Podemos ile birlikte mecliste grup kuran Sol Birlik (IU) lideri Alberto Garzon Twitter üzerinden ana akım medyanın toplanmayı okuyuşunu eleştirdi. Canal Sur Noticias'ın muhabirinin yer aldığı bir videoyu Alberto Garzon Twitter üzerinden “Sunucu diyor ki 'bu insanlar diyalog istiyor', arkadaki insanlar da 'Puigdemont [Katalan yönetimi başkanı] hapse' diyor” sözleriyle paylaştı.

Garzon, Publico yazarı Manuel J Arias'ın “Bunlar PSOE'nin yol arkadaşları' diyerek İspanyol faşistleri Falanjların miting alanındaki görüntüsü paylaşımını retweet'ledi.

PSOE'den Joseph Borell'in miting alanında söylediği 'Katalonya'daki kamusal iletişim kurumları, demokrasi için bir utançtır' sözleri sol medyanın tepkisini çekti. Haftalık CTXT, Borell'in sözlerinin paylaşıldığı El Pais'in videosunu, “Peki ya İspanya'dakiler?” ifadeleriyle alıntıladı.