'Neden Maduro'yu destekliyorum?'

Venezuela'da hükümet karşıtı gösterilerde hayatını kaybedenlerin sayısı 62'ye yükseldi. Devlet Başkanı Maduro yeni anayasa vaat etse de, ülkedeki kutuplaşma derinleşmiş durumda. Peki ilaç ve gıda kıtlığına rağmen Maduro'ya destek nasıl sürebiliyor? İki Maduro destekçisi Al Jazeera'ya anlattı... 

Google Haberlere Abone ol

Elizabeth Melimopoulos

Geçtiğimiz iki ay boyunca Venezuela neredeyse her gün gösterilere sahne oldu - hükumet taraftarı ve karşıtı göstericiler sokakları doldurdu. 50'den fala kişi hayatını kaybetti. Protestoların kökleri, Ocak 2016'da Yüksek Mahkeme'nin seçimlerde usulsüzlük yapıldığı iddiaları doğrultusunda dört kişinin milletvekilliğinin düşürülmesine dayanıyor. Muhalefet Yargıtay'ı kendilerinin salt çoğunluğu sağlamasına engel olmaya çalışmakla suçlayıp, üç milletvekilinin yemin etmesinde ısrar etti. Yüksek Mahkeme ise bu vekillerin mecliste yemin etmesinin yasadışı olduğunu ve onların katılımıyla alınan kararların geçersiz olacağını ilan etti.

Ulusal Meclis 2017 yılında devlet kontrolündeki petrol şirketi PDSVA'nin özel şirketlerle ortaklık yapmasına onay vermeyi reddedince, hükümet de Meclis'in yasama yetkisini  devralması için Yüksek Mahkemeye başvurmuştu. Bunun sonucunda hemen sonraki gün patlak veren protestolar şiddetle bastırıldı. Mahkeme kararı geri alsa da, gösteriler devam etti. Göstericiler, ülkede ilaç ve yiyecek kıtlığı yaratan felç edici ekonomik krize karşı ayaklandı. Başkan Maduro ABD'yi ülkedeki istikrarı bozmaya çalışmakla suçlayıp, anayasanın yeniden yazılmasını sağlayacak bir halk meclisi oluşturma planına kararlılıkla devam etti. Maduro halk meclisi kurulmasının Venezuela'ya barış getirilmesi için şart olduğunu söylerken, muhalefet bunun zaman kazanıp genel seçimleri ertelemek için bir taktik olduğunu öne sürüyor. Bu kriz Venezuelalıların bölünmesine neden oldu. Bu konuya dair konuştuğumuz iki kişi bize neden hükumeti desteklediklerini anlattı:

'SINIF SAVAŞININ TAM ORTASINDAYIZ'

Alberto Mathison, 38 yaşında bir müzisyen ve makine mühendisi. Söyleşide "Gösterilere aktif olarak katıldım çünkü ülkede barış olması gerektiğine inanıyorum. Bizim farklılıklarımızı anayasaya çerçevesinde, saygı,birlik, dayanışma ve özgürlük ile çözmemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı. Mathison konuşmasına şöyle devam ediyor:

"Ben hükümet karşıtı gösterileri gayrımeşru görüyorum. Bazı milletvekilleri yüzünden sorun yaşandı, bu sebeple Yüksek Mahkeme'nin Meclis'i geçersiz kılmaya hakkı vardı . Ve bugün muhalefet müzakerede bulunmaya istekli değil. Bizim ya muhalefetle ya da hükumetin tarafında olanlarla birlikte yasal bir meclise ihtiyacımız var.

Başkan Maduro krizleri büyük bir dirayetle ve çeviklikle göğüsledi. Chavez'in mirasını, yani insanların iyiliği için çalışan çarkı, kurumsal olarak olarak devam ettirdi. Bugün aşikâr bir kıtlıkta yaşıyoruz. Bu krizden uluslararası şirketler, sektörü yöneten kişiler ve dağıtım kanalları sorumlu. Bugün sınıf kavgasının tam ortasındayız. Bu kavgada biz oligarşiden gelmeyenler, hastanelerin yoksul mahallelere ulaşması, dünyanın en ucuz toplu taşımasına sahip olmamız ve yoksul insanların yemeğe ulaşabilmesi nedeniyle suçlanıyoruz. Biz çok daha uyumlu bir ilişki yaşamaya yaklaşıyoruz ve Venezuela oligarşisi bu dönüşümü hazmedemiyor. Bana göre oligarşinin verdiği en büyük zarar nefret kültürünü dayatmış olması. Taraflar arasında diyalog çok daha kolay gerçekleşebilirdi fakat bugün şiddetin farklılıkları gidermek için tek yol olduğuna inanan insanlar var. Bu kültürel nefret tarihimizden geliyor. İspanyollar bizden nefret etti çünkü yerliydik, sonra üst sınıf bizden nefret etti çünkü yoksulduk, daha sonrasında yine bizden nefret ettiler çünkü sadece yoksul değil, bir de siyahtık.

Yine de, ben ekranda gördüğümüz bütün oyunların ve yalanların ötesinde barışçıl insanlar olduğumuza inanıyorum. Her ne kadar bu çatışma beni ve benim insanlarımı etkilese de; bu savaş, yüzleştiğimiz tarihi hareket hakkında daha açıklık kazanmamızı sağladı. Savaşmalıyız. Bana göre hakikate geçebilmemiz için sağ kanattan gelen bütün bu şantajların üstesinden gelmek zorundayız.

'KORKU, YOKSULLUK VE ADALETSİZLİK DOLU BİR ÜLKEDE BÜYÜDÜM'

33 yaşında ve akademisyen olan Kruspcaya Padilla, hükümete neden destek verdiğini şu sözlerle açıklıyor: "Aktif bir militan değilim, herhangi bir politik partiye de bağlı değilim ama dünyayı hümanist bir perspektiften görüyorum. İnsanların kendi kararlarını alma hakkı olduğuna inanıyorum. Bugün Venezuela'da gerilimin içinde yaşadığımı söyleyebilirim. Şiddet üzerinden iddiaya giren insanlar var, bu durumu asla kabul etmeyeceğim, ama onlar çoğunluk değil. Politik krize ek olarak çok zor ekonomik koşullarla yüzleşiyoruz.

Başkan Maduro, Başkan Chavez'in başladığı süreci devam ettirdi, varili 40 dolarda satılan petrolle, 100 dolara değil (Venezuela ekonomisi ağırlıklı olarak petrol gelirine bel bağlıyor). Petrol fiyatlarının tırmanması da bizi etkiledi. Evet, acınası şekilde yoksul halk petrol fiyatlarının yükselmesinin tadını çıkarttı. Ama bu kesimde yolsuzluk da yaşandı. O zamanlar paraya erişmek kolaydı ama ne zaman fiyatlar düştü, sağ ya da sol ideolojiye sahip olmayan insanlar sadece rahat hayat içim kavga etmeye başladı. Ama yine de insanlar ciddi oranda işten çıkarmalar ya da bütçe kısıntılarına maruz bırakılmadı. Hastanelerin kapatıldığını görmedik. Evet, kemer sıkma politikaları yürürlükte ama Başkan Maduro sosyalist projelere devam ediyor, üstelik çok daha az petrol geliriyle.

Diğer taraftan, bir de ekonomik ablukaya doğru ilerliyoruz. Chavez'e karşı hazırlanan acımasız darbeyi hatırlayın. Petrol gelirinin halk ekonomisine hastanelere, sanata harcanmasına gücenen çok sayıda insan vardı.  Bu duruma gücenen insanlar değişti, petrol ekonomisini ablukaya aldılar ve böylece sadece birkaç aile paraya erişebilir oldu. Bugün o birkaç aile uluslararası şirketlere birleşti ve savaş, yiyecek ve ilaç üzerinden devam ediyor.

Ayrıca sağın birçok mensubu ülkeye karşı dürüst değildi. Ulusal Meclis'in çoğunluğu olarak, insanlar onlara oy verdi,  fakat onlar kanun hazırlarken günümüzde yüzleştiğimiz sorunlara çare aramak dışında her şeyi denediler. Vekilleri yasadışı yollardan onaylatmaya odaklanıp, yasal sürecin tıkanmasını sağladılar ve insanlara faydası olacak tek bir yasa bile beyan etmediler. Bu Venezuela'nın geçmişi ile örtüşüyor, eskiden Venezuela sağ ideoloji ile yönetiliyordu.

Evet, sol da hatalar yaptı ama en azından dürüsttü. Chavismo hastaneler ve okullar inşa etti. Sosyalist devlet insanların ihtiyacına karşılık verdi. Yoksulluğun damga sayılmadığı, onurlu yaşamanın mümkün olduğu farklı bir ekonomik modelin uygulanabileceğini öğrendik.

Ve şartlara rağmen, savaşta olduğumuzu düşünmüyorum. Biz karmaşık bir siyasi sürecin içindeyiz, uzun bir süreç. Bu karmaşık ülkenin bir parçası ve vatandaşı olarak elimden gelen ne varsa yapacağım. Sağ ve solu anlamaya çalışacağım.

Ve eğer gelecekte çoğunluk tekrar sağa oy verirse, sonuca saygı duymakla birlikte korkardım. Gerçekten çok korkardım. İntikamdan korkardım. Tekrar sağdan farklı düşünen insanların yok sayıldığı zamanlara geri dönmekten korkardım. Aşırı sağcıların muhalifleri yok ettiklerine tanık olduk, bunun tekrar yaşanmasından korkardım.

Venezuela Chavez'den önce harap edilmiş, süreli ekonomik açmazların içinde debelenen bir ülkeydi. Sınıf ayrımı yıkıcıydı. Birçok insanın eğitim ve sağlık hizmetlerinden mahrumdu.

Zor zamanlar geçirdik. İnsanlar başka alternatifleri olmadığı için yiyecek bulmak için etrafı yağmaladı. Bunu üzerine Başkan Carlos Andress halka ateş etmesi için milisleri çağırdı (1989 yılında Caracas'da geniş çaplı gösteriler, yağmalama olayları ve katliam yaşandı). Ben korku, yoksulluk ve eşitsizlikle dolu bir ülkede büyüdüm. İşte o anda herkes bir araya gelip Chavez için oy verdiler. Acımasız zamanlar geçtik, sosyal şiddet ve yoksulluk hüküm sürüyordu.Bu duruma devlet tarafından ket vurulmadığı için zola oy verdik.

Bu gün değişik bir zamandan geçiyoruz , fakat tek istediğimiz barış , sükunet ve uluslararası camianın verdiğimiz kararlara saygı duyması. Zamanı geldiğinde  barış içinde, adil seçimler yürütmeyı umut ediyoruz, demokratik sonuçları on yedi senedir yaptığımız gibi kabul edeceğiz.

Bu benim ülkem, ve ben çocuğumun adil, fırsatlarla dolu, ücretsiz eğitim ve sağlık hizmetinin imtiyaz değil hak olduğu bir ülkede büyümesini isterdim. Çocuğumun kapitalizmin sunduklarından faklı bir ülkede büyümesini istiyorum."

Haber analizin orijinali Al Jazeera sitesinde yayınlanmıştır.