Almanya'da yine ırkçılık gündem mi?

Aşırı sağ ve ırkçılık sadece Almanya'da değil, her yerde yükseliyor; sadece kurumlar üzerinden değil, ciddi anlamda toplumsal, psikolojik, ekonomik tüm boyutlarıyla düşünülüp tartışılması gerekiyor.

Google Haberlere Abone ol

KÖLN - Almanya kamuoyu, 2107'nin ilk aylarından bu yana Alman ordusunda ortaya çıkan ırkçılık skandalıyla meşgul. Bu konu, 28 yaşındaki üsteğmen Franco A.'nın kendisini Suriyeli bir mülteci olarak sisteme kaydettirip, bir yıl boyunca paralel bir hayat sürmesinin ortaya çıkmasıyla başladı. Alman üsteğmen Suriyeli mülteci kimliğiyle Almanya'nın eski Cumhurbaşkanı Joachim Gauck ile Adalet Bakanı Heiko Maas'ın da dahil olduğu kimi politikacılara suikast hazırlığı yaptığı şüphesiyle tutuklandı ve soruşturması sürüyor. Franco A.'dan sonra bir asker daha aşırı sağ terör şüphesi nedeniyle tutuklandı. 27 yaşındaki Maximilian T. isimli orduda görevli asker, "aşırı sağcı görüşleri" nedeniyle ve önceden tutuklanan Franco A. ve nisan ayı sonunda tutuklanmış olan Matthias F. ile birlikte saldırı planladıkları gerekçesiyle tutuklandı.

Almanya Askerî İstihbarat Servisi (MAD) orduda 275 dosyayı aşırı sağcılık içeren suç şüphesiyle incelediğini açıkladı. Savunma Bakanlığı’nın konuyla ilgili bir soru önergesine verdiği yanıta göre, bunlardan 143’ünün 2016’ya, 53’ününse bu yıla ait olduğu belirtildi. Alman Meclisi’nin Federal Ordu Sorumlusu Hans-Peter Bartels (anayasa çerçevesinde meclisin orduyu kontrol ettiği kurum) geçen yıl aşırı sağcılık, Yahudi ve yabancı düşmanlığına ilişkin 63 vaka bulunduğunu ifade etti. Bu suçların çoğunluğunun “Hitler selamı” gibi propaganda içerikli olduğu, ancak bazı vakalarda askerlerin internet üzerinden ırkçı açıklamalar yaptığının görüldüğü şeklinde oldu.

ALMANYA SAVUNMA BAKANI'NIN TUTUMU

İktidardaki Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) partisinden olan Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen'in konuya mesafeli yaklaşması, yaşanılan sorunu detaylarıyla görmek ve araştırmak yerine, ordudaki generalleri suçlayarak tüm sorumluluk onlardaymış gibi davranması ve rütbeli birilerini emekliliğe ayırarak bu konunun hallolabileceğini sanması, Alman medyasında büyük tartışmalara ve bakanın yoğun eleştirilmesine neden oldu.

Medyada yazılanlara bakılırsa, ordunun içerisindeki ırkçılık ve aşırı sağcılık görünenden veya ortaya çıkandan çok daha fazla. Bu nedenle ordunun, kendi içinde soruşturma yapması için kriminolog Christian Pfeiffer görevlendirildi. Pfeiffer yaptığı ilk açıklamada "orduyla ilgili ortaya çok daha fazla kirli çamaşırın dökülmesini beklediğini" söyledi.

ALMANYA ORDUSUNUN DURUMU

İroniye bakın ki dünyaya en çok silah üretip satan ülkeleden biri olan Almanya'nın kendi ordusundaki silahlarda ve teknik malzemede ciddi sorunlar var: Nakliye uçakları savaş için uygun değiller, gece görüş cihazları sadece kağıt üzerinde varmış, helikopterler düzgün uçmuyor, silahlar eski, panzer ve zırhlı araçlar yeterince dayanıklı değillermiş. Kısacası uzmanlar, Almanya ordusunun profesyonel bir meslek ordusuna geçmesine hazır görünmediğini ifade ediyorlar. Hatta eskilerin korkulan ordularından biri olan bu ordu, şimdilerde oyuncak bir orduya dönüştü yönünde söylemler var. Askeri savunma yapmaktan çok, kendi iç sorunlarıyla meşgul bir ordu olduğu yönünde eleştiriler de var.

Aslında Almanya ordusu belki arkasında bırakmış olduğu II. Dünya Savaşı'nın yenilgileri nedeniyle, neredeyse toplumun gözünde yok hükmündedir. Irkçılık tartışmaları başlamamış olsaydı, yapısal sorunları kimsenin gündeminde değildi. Almanya ordusunda ortaya çıkan bu ırkçı askerler meselesi, burada yaşayan yabancıları endişelendirdi mi, bilemiyoruz. Bu tür konulara çok bütünlüklü bakan, anında refleks gösteren, Almanya'da olan biten her şeyi konu edinen, buna göre gündem oluşturan Türkiyeli muhalif bir kurum yok.

Almanya bir taraftan NATO üyesi ve AB içerisinde de güvenlik stratejilerinde söz sahibi, ama ulusal bir stratejisi yok diye de eleştiriliyor. Dünya yeni bir süreçten geçiyor: Hiçbir ülke kendisini güvende hissetmiyor. Almanya'da da güvenlik sorunlarının konuşulması normal. Ancak sorular yanlış perspektiflerden soruluyor.

'ALMANYA NEDEN ULUSAL SAVUNMA OLUŞTURAMIYOR' TARTIŞMASI

AB gibi bir ortak kurum varken ve AB'nin kendi ortak düzenli ordusu olmalı, ortak savunma stratejisi olmalı diye tartışmalar sürerken, Alman ordusundaki ırkçılık sorunu, nasıl olduysa ordunun foksiyonuna ve motivasyon eksikliğine geldi dayandı. Şu anda neden Almanya'nın ulusal savunma oluşturup oluşturmaması tartışılıyor?

İngiltere'nin Brexit kararı, sağ popülizmin ortak kurumlara karşı olan fobisi, 'İslami terör' adı altında Avrupa'da ve Almanya'da yapılan saldırılar güvenlik sorununun, orduya yeni bir yaklaşım ve motivasyon geliştirmekle çözüleceği sanısı yükseliyor. Oysa asıl sorun -birçok ülkeye oranla- ekonomik açıdan farklı çareler üretebilen, her türlü eğitim olanağına sahip Almanya veya AB değerleri içerisinde doğmuş, büyümüş bu gençlerin, neden askerlik mesleğini hala seçiyor olduklarıdır! Bir başka önemli soru da, Almanya'nın hala aşırı sağcıları bir türlü devlet kurumlarından temizleyememiş olması. Gerçekten bunu yapmak istiyor mu, bu da başka bir soru...

SOMUT STRATEJİ VE POLİTİKA GEREKLİ

Aşırı sağ ve ırkçılık sadece Almanya'da değil, her yerde yükseliyor; sadece kurumlar üzerinden değil, ciddi anlamda toplumsal, psikolojik, ekonomik tüm boyutlarıyla düşünülüp tartışılması gerekiyor. Devletin yapmadığı 'deşifre etme' ve her alandan 'ırkçılığı uzaklaştırma' konusunu, sivil toplum kurum ve organizasyonlarının dert etmesi ve karşı mücadele için bütünlüklü bir perspektif oluşturmaları gerekiyor. Özellikle Almanya'da yaşayan Türkiye'li muhalif kesimlerin, Kürtler'in, başka halkların kurmuş oldukları STK'larla bu konuyu ortak gündemlerine almaları ve yükselen sağ eğilime karşı somut bir strateji ve politika üretmeleri kaçınılmaz görünüyor.

Dünyanın bugünkü güvensizlik sarmalına girmesinde en çok payı ABD, Almanya, Fransa gibi ülkeler kendi sorumluluklarını ciddi bir biçimde masaya yatırmak yerine, daha çok güvenlik önlemi almaya yönelecekler. Bu konuya artık siber saldırılar nedeniyle internet de dahil olacak ve tıpkı uçaklara getirilen 'önlemler' gibi, yeni dijital yaptırımlar girecek ilerde hayatlarımıza. Daha çok güvenlik epidemisi içinde güya organize olduklarından, haberdar olmadıkları ırkçıları, yabancı ve muhalif kesimlerin susturulmasında kullanacaklar. İlerde oluşacak bu gelişmelere hazır, ortak bir muhalefet ve örgütlenme gerekmektedir!