Arap basınında geçen hafta: Büyükelçi Karlov suikastı Rusya'nın konumunu güçlendirecektir

Rusya'nın Türkiye Büyükçisi karlov'un öldürülmesi Arap basınında geniş yer buldu. Suikastın Suriye'de Türkiye'nin elini zayıflatarak, Rusya'nın konumunu güçlendireceği yönünde değerlendirmeler yapıldı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Rusya’nın Ankara Büyükelçesi Andrey Karlov’un öldürülmesi Arap basının bu haftaki en önemli gündem maddelerinden biri oldu. Olayın Türkiye’nin Suriye krizi çerçevesinde elini zayıflattığı kanısı hâkim. IŞİD’in iki Türk askerini yaktığına ait olduğu iddia edilen bir görüntüyü yayınlaması ise basına damgasını vuran bir başka önemli gelişme oldu. Arap basınına göre IŞİD, Türkiye’ye karşı alenen savaş açtı.

'BÜYÜKELÇİ’NİN ÖLDÜRÜLMESİ TÜRKİYE’NİN ELİNİ ZAYIFLATTI'

Sol görüşlü bir yayın politikası izleyen Ahewar adlı internet sitesinde Murtada Al Ubeydi imzasıyla yer alan makalede, Türkiye’nin Rusya Büyükelçisi Karlov'un öldürülmesinden dolayı Suriye’de elinin zayıfladığı belirtildi. Makalede, katilin bir polis olmasına da dikkat çekilerek, bunun İslami cemaatlerin emniyet birimlerine sızmalarının boyutuna işaret ettiği kaydedildi:

“Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’u öldüren katilin Türkiye’de emniyet birimine mensup olması, İslami cemaatlerin bu kuruma hangi ölçüde sızmış olduklarını gözler önüne seriyor. Bu durum da Erdoğan’ın ülkesinin kurumlarını bu cemaatlerle koordinasyon kurulması için görevlendirmesinin bir sonucudur. Biz bu örgütlerin adını daha önce de 2015 yılındaki Haziran genel seçimlerinin arifesinde, aralarında Halkların Demokratik Partisi’nin de olduğu, Türkiyeli demokratik güçlerin düzenlediği bir gösteriye yapılan saldırıda duymuştuk. Bu da, bu tarz terör eylemlerinin Türkiye’de devam etme ihtimaline işaret ediyor. Tabi Türkiye’nin dışarıdan nasıl göründüğünü de etkileyecek.

Bu saldırının Türk-Rus ilişkilerinin tam anlamıyla istikrarlı olmadığı ve düzelme ile gerginlik arasında gel-gitlerin olduğu bir döneme denk gelmesi her iki ülkenin de bu saldırıda hedef olduklarını gösteriyor. Ancak Türkiye’nin, Suriye konusunda elini zayıflatmakla beraber Rusya’nın konumunu daha da güçlendirecektir."

'RUSYA VE İRAN MİSYONLARINA KARŞI SALDIRILARA ZEMİN HAZIRLANDI'

Türkiye’yle ilgili çalışmalarıyla tanınan akademisyen Muhammed Nureddin de konuyla ilgili As Safir gazetesinde yayınlanan yazısında suikasttan önce Türkiye’de, Rusya ve İran karşıtı gösterilere ve basında yürütülen kampanyaya dikkat çekti:

“Rus büyükelçinin öldürülmesinden önce Adalet ve Kalkınma Partisi’ne yakın gruplar, İstanbul’daki İstiklal Caddesi’ndeki Rusya Başkonsolosluğu önünde gösteri düzenleyerek Putin, Esad ve Hamaney aleyhinde sloganlar attı ve pankart açtı. Aynı tutum Halep’in Suriye ordusunun kontrolüne geçene kadar iktidar partisine yakın medya organlarında da vardı. Gazetelerde Rusya ve İran aleyhinde onlarca makale ve binlerce fotoğraf yayınlandı.

Kuşkusuz bu kampanya ve kışkırtmanın kamuoyu üzerinde çok fazla etkisi oldu. Aynı zamanda Rusya ve İran misyonlarına karşı saldırı eylemlerine meşru bir zemin kazandırdı. İran Devlet Başkanı Yardımcısı da İran’a karşı yürütülen bu kampanyadan dolayı Türkiye ziyaretini erteledi.

Suikastı gerçekleştiren AK Parti’ye yakın olsun veya olmasın, gerçekleştirdiği suikastı meşrulaştırmak için Rusya ve İran misyonlarına karşı yapılan eylemlerden dolayı 'icazet' almış oldu. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin buradaki sorumluluğu, söz konusu misyonlara karşı kampanyanın başını kendi basını çekti.”

'FETHULLAH GÜLEN İDDİASI KLİŞE'

Nureddin, katilin Fethullah Gülen cemaatine üye olduğu yönündeki açıklamaları ise “klişe” olarak değerlendirdi. Bu “klişenin” de Erdoğan tarafından hasımlarını tasfiye etmek için sürekli hazır olduğunu öne sürdü:

“Erdoğan’ın ithamları ise doğrudan Fethullah Gülen’e yöneldi. Katilin dosyası açılarak 15 Temmuz darbe girişimin desteklediği ifade edildi. Gülen örgütüne üye olma klişesi, Erdoğan’ın hasımlarını tasfiye etmek için her zaman hazırdır.”

'SUİKAST SURİYE VE İRAN'IN ÇIKARINA'

Suudi Al Sharq Al Awsat gazetesinde yayınlanan ve Abdurrahman Erreşad tarafından yayınlanan makalede, büyükelçinin öldürülmesinin İran ve Suriye'nin işine yaradığı iddia edildi:

“Türkiye’deki Rus büyükelçisinin öldürülmesi bir terör eylemidir. Bu olay İran ve Suriye rejiminin çıkarlarına hizmet eder ve Suriye halkının davasına zara verir. Bu hadise bir kez daha gösteriyor ki bütün dünyanın güvenliği geçmişten daha fazla tehdit altındadır.

Rus büyükelçinin öldürülmesini kullanmak ve gerekçelendirmek isteyenler ve bunu Halep’te ve Suriye’de yaşananlarla bağlantısını kuranlar, halkın Rusya’ya olan öfkesini IŞİD’e destek amaçlı kullanmak ve dünyanın Suriye halkının devrimi konusunda bakış açısını değiştirmesine sebep olan kesimlerdir.

Büyükelçinin öldürülmesini alkışlayanlar, duygusal açıdan IŞİD ve onun gibi örgütlere bağlı olan kesimlerdir. Ve bunlar teröristler kadar tehlikelidir."

'IŞİD, TÜRK ORDUSU’YLA ÇATIŞMAYA KARAR VERDİ'

Lübnanlı Al Akhbar gazetesine göre, IŞİD'in iki Türk askerini yakarak öldürdüğüne dair görüntüler, Türkiye’ye karşı bir savaş ilanı niteliğinde. Gazete, örgütün Fırat Kalkanı Harekâtı kapsamında daha önce Türk askerinin işini kolaylaştırdığını ancak bu durumun şimdi değiştiğini iddia etti:

"Katliam, esirlerin yakılması ve başka vahşi yöntemler, IŞİD açısından yeni eylemler değil. Ancak iki Türk askerinin yakılarak öldürülmesi yeni bir durum. IŞİD, Türk ordusunun operasyona başlamasından bu yana, onunla karşı karşıya gelmekten kaçınmış ve aksine Türk ordusunun operasyonlarını kolaylaştırmıştır. Cerablus’tan başlayarak, Dabık’a kadar ve daha sonra El Bab kentinin çevresine ulaşana kadar bu durumu sürdürmüştür. Ancak IŞİD şimdi bu durumu bırakmaya ve çatışmaya karar vermiş durumda. Bunun uygulamaya konması da Türkiye açısından çok sert oldu."

'TÜRKİYE ARTIK YENİ GÜVENLİK SORUNUYLA KARŞI KARŞIYA'

Katarlı Al Arab gazetesi de IŞİD’in yeni bir strateji geliştirdiği kanısında. Bu stratejiye göre IŞİD, Suriye’de Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında bulunan Türk askeri hedef alınacak:

"IŞİD, iki Türk askerini yakmakla Türkler’i hedef alan bir stratejiyi ortaya koydu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye siyasetiyle arı yuvalarının kapılarını kendi ülkesine doğru açmış oldu. Türkiye artık yeni güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya. Özellikle IŞİD’in tutum değiştirerek, bölgedeki Türk güçlerini hedef almayı önceliklerinin arasına koymasıyla.

Türkiye’nin El Bab operasyonuna gelince. Uzmanlar, IŞİD militanlarının bu şekilde direnmeye devam etmesi halinde Türk kuvvetlerinin ve Suriyeli grupların El Bab kentini ele geçirme konusunda başarılı olmalarını uzak bir durum olarak görüyor. Daha fazla Türk askerinin kanının akması ve daha fazla sivilin ölmesi anlamına gelen bu gelişmeler, Türkiye’nin uluslararası alanda yoğun eleştirilere maruz kalmasının önünü açabilir."

'MISIR’IN BM’DEKİ TUTUMU FİLİSTİNLİLERİ ÜZDÜ'

Mısır’ın, İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarında yeni yerleşim yerleri inşa etmesini kınayan tasarının, oylanmasının ertelenmesini istemesi de Arap basının dikkatini önemli ölçüde çekti. Filistinli meşhur gazeteci Abdulbari Atwan, Rai Al Youm’daki makalesinde, Mısır’ın tutumunun Arap dünyasında hayal kırıklığı yarattığını yazdı:

“Mısır’ın, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne sunulan ve İsrail’in Batı Şeria ve Kudüs’teki yerleşim politikalarını kınayan karar tasarısının ertelenmesini desteklemesi Arap camiasında ve özellikle Filistinliler arasında üzüntüyle karşılandı. Çünkü bu tutum İsrail’in baskılarının bir sonucudur. Tabi bu baskılar İsrail tarafından doğrudan Mısır’a yönelik değildi. İsrail’in karar tasarısının geri çekilmesi hususundaki baskıları Amerikan idaresine ve özellikle yeni başkan Donald Trump’a yönelikti. Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’yi de arayan ve bununla ilgili ikna eden –belki de tehdit eden, tam bilemiyoruz– Trump oldu.

İsrail işgali karşısında şiddetli savaşlar veren ve bu savaşlarda evlatlarından binlerce şehit veren ve bunu Arap ve İslam ümmetinin hakkı için yapan en büyük Arap devleti Mısır’ın, BMGK’ye sunulan karar tasarısı konusundaki tutum değiştirmesi büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Özellikle, Obama yönetiminin bu karar karşısında veto hakkını kullanmayacağı yönündeki haberlerden sonra.”

MISIR’DA KADIN SÜNNETİ YİNE GÜNDEMDE

Bu hafta Mısır’ın Süveyş kentindeki ceza mahkemesinin, “17 yaşındaki bir kızın ölümüne neden olduğu gerekçesiyle” bir kadın hastalıkları uzmanı hakkında verdiği ceza dikkat çekti. Zira 17 yaşındaki kızın ölümü “kadın sünneti” olarak bilinen uygulamanın sonucunda oldu.

El Bedil gazetesine göre, Süveyş Ceza Mahkemesi 17 yaşındaki kıza “cerrahi operasyon” adı altında “kadın sünneti” yapan ve ölümüne neden olan doktora 1 yıl hapis cezası ve 5 bin Mısır poundu para cezası verdi. Kız çocuğunun annesi, anestezi görevlisi ve bir hemşire de olaydan dolayı cezalandırıldı.

“Kadın sünneti” Mısır’da kanunlara aykırı olmasına rağmen halen yaygın olan bir uygulama. Mısırlı kadınların yüzde 80'inden fazlasının (bununla ilgili çeşitli oranlar ifade ediliyor) bu uygulamaya maruz kaldığı belirtiliyor. (DIŞ HABERLER)