Der Spiegel: 'İyi terör' yoktu...

İstanbul'da gerçekleşen ve 44 kişinin hayatını kaybettiği saldırının ardından Der Spiegel yazarı Hasnain Kazim, yayınladığı yazıda saldırıyı ve Türkiye'nin siyasi atmosferini değerlendirdi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR -  Alman Der Spiegel gazetesinde Hasnain Kazim imzasıyla dün yayınlanan yazıda İstanbul, Beşiktaş'ta yapılan saldırı ve Türkiye'nin siyasi durumuna dair yorumlarda bulunuldu.

Yazının tamamı şöyle:

Cumartesi akşamı art arda patlayan iki bombayla en az 30’u polis 8’i sivil toplam 38 kişi yaşamını yitirdi. Yaşananlar korkunç, Türkiye’de yaşayan insanların bütün dünyanın desteğine ihtiyacı var.

Türkiye demokratik bir hukuk devleti olsa, yaşanacaklar bellidir. Olayın etraflıca bir soruşturması yapılır, suçlular bulunur, yargı önüne çıkarılır ve cezalandırılırlar.

Ancak Türkiye ne demokratik bir ülke ne de bir hukuk devleti. Bu yüzden her şey daha farklı gelişiyor. Pazar günü daha PKK’nin uzantısı TAK olayı üstlenmeden Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan sorumluların ağrı şekilde cezalandırılacağını açıkladı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu sözlerine daha başlarken, “bizim acil görevimiz intikam almaktır”

Bunun ne demek olduğunu anlamak zor değil. Yakın zaman önce bir iç savaşı andıran görüntüleri gerisinde bırakan, çoğunluğu Kürtlerin yaşadığı, ülkenin güneydoğusundaki şehirlerde sokağa çıkma yasakları, kuşatma ve yerleşim yerlerinin ateş altına alınmasını yaşandı. Sivillerin öldürülmesi, PKK taraftarı oldukları ileri sürülerek üstü örtüldü. Muhalefet partisi HDP’li politikacılar PKK’ye yardım etmekle suçlandı. İçlerinde eş başkanların da bulunduğu birçok politikacı yargılanmadan içeri alındı.

CİNAYET CİNAYETTİR, TERÖR TERÖR…

Diğer taraftan binlerce PKK taraftarı İnternet üzerinden, düşüncelerini açıklarken, terörü 'silahlı başkaldırışın bir aracı' olarak kabul ediyorlar. “Zulme karşı başkaldırış”, "bir direniş" olduğunu söylüyorlar. Savunmasız insanları, polisleri öldürmeyi haklı göstermeye çalışırlarken bu eylemleri yapanları da 'kahraman' olarak görüyorlar. Cinayet cinayettir, terör terör. Daha güçlü bir muhalefeti oluşturmanın zorlukları ve gerekçesi ne olursa olsun şiddeti haklı çıkarmaz.

Bir yanda devlet terörü diğer yanda onu tetikleyen terör eylemleri barış içinde yaşamak isteyen insanlar açısından ödemek zorunda kaldıkları büyük bedeller oluşturuyor. Yaşamlarını korku ve tedirginlik içinde geçirerek, ekonomik olarak ayakta kalma mücadelesi verirlerken, diğer taraftan da daha büyük şiddete ve belki bir iç savaşa maruz kalmaktan korkuyorlar.

Erdoğan, istikrar sözü verdi, ama ortaya çıkan sonuç tam tersi oldu. Ülkenin 'tatil yapılacak yer' olma özeliği uluslararası düzeyde sorgulanır konuma geldi. Türkiye canlı bir örnek, Erdoğan’ın yönetimi altında bir zamanlar gelişmekte olan bir ülkeden, herkesle kavgalı, sorunlar yaşayan baş aşağı giden bir ülkeye dönüşebileceğine…

Erdoğan kendisine dokunulmadığı, iktidarına el uzatılmadığı sürece ülkeyi güvenlik içinde yöneteceği sözünü veriyor. Yalnız İstanbul'da bu yıl içinde birçok bombalamada çok sayıda insan yaşamını kaybetti. 2015 yazından bu yana neredeyse 400 insan terör olaylarıyla yaşamını yitirdi. Aynı zamanda 'terörle mücadele' adı altında, ordu kendi halkına bazı bölgeleri yasaklı bölge ilan etti. Erdoğan yıllardır iktidarda, ama daha güçlenmek istiyor, ama olmayacak gibi gözüküyor. Türkiye son iki üç yıldır bir durgunluk yaşıyor. Erdoğan’ın politikaları ülkeyi istikrardan uzaklaştırdı.

Gerçek demokrasiye dönmeli, düşünce çeşitliliği ve özgürlüğü, eleştiri, muhalefet, basın özgürlüğü, hukuk devleti yeniden görünür olmalı. Terörle mücadele teröristle mücadele olarak yürütülmeli, bütün halka yönelik “intikama” dönüştürülmemeli, Kürtlere toplumda kendi yerlerini almaları için alan açmalı. Terör örgütlerinin de şiddetin devlet tekelinde olduğunu, iyi terörün olmadığını, terör eylemlerinin kahramanlık olmadığını görmeleri gerekiyor…

Ancak öyle görülüyor ki, bugünkü Türkiye bütün bunlardan oldukça uzak bir yerde duruyor… (Çeviren: Hasan Baki Kaya)

Yazının orjinali