Arap dünyası ABD seçimlerinden ne bekliyor?

Bütün dünyanın odaklandığı ABD başkanlık seçimleri uzun süredir Arap basını tarafından yakından takip ediliyor. Ancak bu ilgi halk arasında çok yaygın değil. Adaylardan ise Clinton öne çıkıyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR- Merkezi Washington’da bulunan Arap Araştırmalar Merkezi’nin dokuz Arap ülkesinden 3600 kişiyle yaptığı ankete göre Amerikan başkanlık seçimlerini takip edenlerin oranı yüzde 59 olarak çıktı. Ankete katılanlar arasında, adaylardan Clinton Trump’a göre daha fazla tercih ediliyor.

21-31 Ekim tarihlerinde yapılan ankete göre katılımcıların yüzde 66’sı Clinton’un seçimleri kazanmasından yana. Trump’ı tercih edenlerin oranı ise yüzde 11’de kaldı.  Yine yüzde 11’lik bir kesim de iki aday arasında herhangi bir fark olmadığını düşünüyor.  Clinton’un daha fazla tercih edilmesi ise, Donald Trump’ın mültecilerle ve Müslümanlarla ilgili açıklamalarından kaynaklanıyor.

Katılımcıların yüzde 50’si seçimlerden sonra ABD’nin Arap dünyasına yönelik politikasının değişeceği görüşünde. Yüzde 43’lük bir kesim ise herhangi bir değişiklik beklemiyor.

ARAPLARIN GÖZÜYLE ABD BAŞKANLIK SEÇİMİ

Peki  Arap basınına bakıldığında Ortadoğu ABD seçimleri hakkındaki düşünceleri ve beklentileri neler? Sharq Al Awsat gazetesinden Abdulmunim Said, “Arapların Gözüyle ABD Başkanlık Seçimi” başlıklı makalesinde, her iki adayın Araplar hakkındaki görüşlerinin olumsuz olduğunu yazdı.

“ABD başkanlık seçimlerinde hangi adayın Arap Dünyası için daha iyi olduğu yönündeki soru, içinden çıkılması zor bir soru.  Bu sorunun, hangi adayın daha iyi olacağı değil, hangisinin daha az zaralı olduğu şeklinde olması gerekir.  Trump’ın Arap Dünyası içindeki sicili malum. Trump, Müslümanların ABD’ye girişinin yasaklanması gerektiğini ilk açıklayan siyasetçi.  ABD’de yaşayan Arap ve diğer Müslüman halkların dikkatli bir şekilde takip altında tutulması gerektiğini söyleyen de o. Yani Trup, Araplar’a karşı, kadına, siyahlara ve Latin Amerikalı diğer vatandaşlara yaklaştığı gibi ırkçı bir tutum takındı.

Clinton bu gibi düşüncelere sahip olmasa bile, onun düşünceleri, mevcut başkan Obama’nınkinden farklı değil.  Ki Obama Atlantik dergisine verdiği son mülakatında, Arap ülkelerinin geri kalmışlığından ve insan hakları konusundaki kötü sicillerinden bahsetmişti.  Burada tuhaf olan her iki aday da Araplar konusunda olumsuz düşüncelere sahipler ve Arap ülkelerinin bölgedeki istikrarın tesisi için oynadığı rolü takdir etmiyor.  Arap ülkelerinin Sovyetler Birliği’ne karşı verdiği savaşı,  bugün teröre karşı mücadelesini ve enerji piyasasındaki dengelerin korunması için verdiği çabayı görmezden geliyorlar.  Her iki aday da İşıd ile mücadelede Arap ülkelerine dayanacaklarını ilan ediyorlar.

Dolayısıyla gelecek olan ABD başkanının Araplar için faydalı mı olacağı yoksa zararlı mı olacağını, Arap ülkelerinin ABD ile kuracakları ikili ilişkiler belirleyecek.”

'HİÇBİR ŞEY DEĞİŞMEYECEK'

Bahreyn Albilad adlı internet sitesinde Abd Ali Alğasara  imzasıyla yayınlanan yazıda, ABD seçimlerinin Amerikalı büyük servet sahipleri dışında kimseye fayda getirmeyeceği  belirtildi:

"Amerika’daki başkanlık seçimlerinden bana, bir Arap vatandaşı olarak hiç faydası olmayacak. ABD’de yaşayan farklı ırk ve dinin inançlardan olan halka da faydası olmayacak.  Bu seçimlerden tek bir kesimin çıkarı olacak. Bu kesim de ticaret, sanayi, ziraat ve daha farklı sektörlerde faaliyet gösteren kapitalist kesimdir. Bir de Siyonist düşman ve onun güvenliği. Bir çok uluslararası komplo Beyaz Saray’da üretildi ve halen de üretilmeye devam ediyor. Bu komplolar çoğu zaman ABD bankalarındaki Arap sermayesinin faizlerinden finanse ediliyor. Yani Amerikalılar ve Batılılar sürekli olarak bizim paramızla bize komplolar kurmaktalar. Üstelik bunu da herkes biliyor."

Iraklı akademisyen Fadıl Elbedrani ise Rai Al Youm gazetesindeki yazısı “yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal” niteliğinde tespitlerde bulunuyor:

“Trump’ın başkanlığı kazanması, Ortadoğu’yu yeni bir şiddet dalgasının ve yeni savaşlarla gelecek olan bir çözümün beklediğini gösteriyor. Bunu Trump’ın açıklamaları gösteriyor. Clinton’nun ABD başkanlık koltuğuna oturmasıyla ise, ABD’de yeni bir dış politika anlayışının hâkim olacağa benziyor. Bu da, izlenecek yumuşak siyaset ışığında istikrarsız bölgelerin daha fazla parçalanması şeklinde olacak.”

TRUMP’IN VAATLERİ

Lübnanlı Alkalima Online adlı internet sitesindeki bir değerlendirmede ise Arap basınında Clinton’dan yana esen rüzgarların tersine Trump’ın daha tutarlı olduğu ifade edildi. Yazıda “Trump’ın en azından Clinton’dan daha kötü olmayacağı” iddia edildi:

“ABD başkanlık seçimlerindeki adaylardan Clinton’un Obama ile arasındaki farklardan sürekli olarak bahsedilse de,  Clinton’un başkanlık süreci Obama’nın siyasetinin bir devamı olacak.  Obama’nın bu siyaseti de Arap Baharı’nı İslam Kış’ına çevirerek Ortadoğu ve Arap Dünyasını yerle bir etti.

Clinton’un bazı Arap liderleriyle olan dostluğu, ABD’nin Arap dünyasına yönelik siyasetinin kökten değişmesi için yeterli olmayacak. Zira Clinton, ABD ve İran arasındaki nükleer anlaşmada önemli rol oynadı.   Bu yüzden İran’ın bölgedeki yayılmacılığının önüne geçebilmek için Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen siyasetlerinde hissedilebilir bir değişikliğe gitmeyecek.

Trump ise bazı konulardaki davranışlarında hata yapmış olsa bile olası üçüncü dünya savaşının önüne geçebilmek için ABD’nin güçlü ve lider konumunu tekrar kazanabilmesi için çalışacağını söylüyor.  Ayrıca gerek Sünni gerek Şii versiyonu olsun  ‘İslamcı cihatçılıkla’ mücadele edeceğini söylüyor.  Trump ayrıca ABD ordusunu güçlendireceğini ve müttefiklerle ilişkilere önem vereceğini belirtiyor.

Dolayısıyla Clinton’un siyaseti desteği ve temenniyi hak etmiyor, ancak Trump’ın siyaseti vaatlere dayanan nitelikte. Bunun yanı sıra en kötü durumda bile Clinton’un siyasetinden daha kötü olmayacak." (DIŞ HABERLER)