Çocuklukta yaşanan sosyal izolasyon beyne zarar verebiliyor

Bilim insanları, sosyalleşmeyi engelleyen nörolojik eksiklikleri gidermeyi başardılar. Araştırmada, 'optogenetik' adıyla bilinen bir teknik kullanıldı.

Google Haberlere Abone ol

Science Daily

Yalnızlık, ruh sağlığı için ciddi bir tehdit olarak kabul edilmektedir. Dünyamız, dijital platformlar üzerinden daha fazla birbirine bağlansa bile, toplumumuzdaki gençler git gide artan bir izolasyon duygusu yaşıyorlar. Birçok ülkeyi fiziksel mesafe ve okul kapatma tedbirleri almaya zorlayan Covid-19 salgını, sosyal izolasyon ve yalnızlığın ruh sağlığı üzerinde yarattığı sonuçları anlama ihtiyacımızı büyüttü.

Araştırmalar, çocukluk çağında yaşanan sosyal izolasyonun, özellikle memeli türler arasındaki yetişkinlerin beyin fonksiyonlarına ve davranışlarına zarar verdiğini gösterse de, bunun altında yatan nöral (sinirsel/ç.n.) devre mekanizmaları tam olarak anlaşılamamıştır.

BEYİNDE BİLİNMEYEN BİR DEVRE KEŞFEDİLDİ

New York-Mount Sinai’de bulunan Icahn Tıp Fakültesi’nden bir araştırma ekibi, beyinde sosyal davranışı düzenleyen önemli bir kısım olan ‘prefrontal korteks’te, yetişkinlik döneminde normal bir sosyalleşme için gerekli olan ve farelerde gençlik döneminde yaşanan sosyal izolasyona karşı son derece savunmasız olan beyin hücrelerinin spesifik alt grupları bulunduğunu tespit ettiler.

Nature Neuroscience dergisinin 31 Ağustos’ta yayınlanan sayısında yer alan araştırmanın elde ettiği bulgular, beynin çeşitli bileşenlerine sinyalleri aktaran beyin bölgesi olan ‘paraventriküler talamus’a yansıtılan ve ‘medial prefrontal korteks nöronları’ olarak bilinen bu hücrelerin daha önce bilinmeyen bir rolünü açığa çıkardı. Şayet bulgu insanlarda tekrarlanırsa, izolasyona bağlı psikiyatrik bozuklukların tedavi edilmesinin önünü açabilir.

Doktora sahibi, Friedman Beyin Enstitüsü ve Mindich Çocuk Sağlığı ve Gelişimi Enstitüsü öğretim üyesi, aynı zamanda Mount Sinai’deki Icahn Tıp Fakültesi’nde Psikiyatri, Sinirbilim ve Oftalmoloji Profesörü ve İdari Müdür olarak görev yapan, makalenin kıdemli yazarı Hirofumi Morishita, “Prefrontal kortekste, özellikle çocukluk çağında sosyal izolasyona karşı savunmasız olan bu özel devreyi tanımlamanın yanı sıra, tespit ettiğimiz hassas devrenin sosyal davranış eksikliklerinin tedavisi için umut verici bir hedef olduğunu gösterdik” diyor. “Yetişkinlik çağında talamik alana yansıyan spesifik prefrontal devrenin uyarılmasıyla, gençlik çağındaki sosyal izolasyonunun neden olduğu sosyalleşme eksikliklerini gidermeyi başardık.”

IŞIN VE İLAÇ TEDAVİSİYLE GİDERİLEBİLİYOR

Araştırma ekibi, özellikle erkek farelerde sütten kesilmenin hemen ardından yaşanan iki haftalık sosyal izolasyonun, yetişkinlikte sosyalleşmeye maruz kalındığı sırada ‘paraventriküler talamus’a yansıyan medial prefrontal korteks nöronlarını aktive etmede başarısızlığa neden olduğunu ortaya çıkardı.

Bilim insanları, çocukluk döneminde yaşanan izolasyonun hem ‘paraventriküler talamus’a yansıtılan prefrontal nöronların uyarılabilirliğinin azalmasına yol açtığını hem de bununla bağlantılı diğer nöronlardan inhibitör girdisinin arttığını, bunun sebebinin ise çocukluktaki sosyal izolasyonun neden olduğu sosyalleşme eksikliklerinin altında yatan bir devre mekanizması olabileceğini açığa çıkardılar.

Araştırmacılar, prefrontal yansıtmaların aktivitesinin ‘paraventriküler talamus’a akut restorasyonunun, gençlik döneminde sosyal izolasyona maruz kalan yetişkin farelerde sosyalleşme eksikliklerini gidermek için yeterli olup olmadığını belirlemek amacıyla, ‘paraventriküler talamus’ta seçici biçimde prefrontal yansıtmalar uyarmak için ‘optogenetik’ adıyla bilinen bir teknik kullandı.

Araştırmacılar, çalışmalarında ‘kemogenetik’ tekniğini de kullandılar. ‘Optogenetik’, araştırmacıların, serbestçe hareket eden hayvanlarda ışık darbeleri aracılığıyla belirli nöronları uyarmasına olanak sağlarken, ‘kemogenetik’, hücre grupları üzerinde bozucu olmayan bir kimyasal kontrol sağlıyor. Bu tekniklerin her ikisini de kullanan araştırmacılar, ışık darbeleri veya ilaçlar kendilerine uygulandıktan sonra bu farelerdeki sosyal etkileşimi hızla arttırmayı başardılar.

OTİZM VE ŞİZOFRENİYE ÇARE OLABİLİR

Dr. Morishita, “Uyarılmadan hemen önce, sosyal davranış eksikliklerinin var olup olmadığını kontrol ettik ve uyarılma devam ederken davranışı kontrol ettiğimizde, sosyal davranış eksikliklerinin tersine çevrildiğini gördük” diyor.

Sosyal davranış eksikliklerinin otizm ve şizofreni gibi birçok nöro-gelişimsel ve psikiyatrik bozukluğun ortak bir boyutu olduğu göz önüne alındığında, bu spesifik prefrontal nöronların belirlenmesi, çeşitli psikiyatrik bozukluklar arasında paylaşılan sosyal davranış eksikliklerinin giderilmesi doğrultusundaki sağaltıcı hedeflere işaret edecektir. Bu çalışmada tanımlanan devreler, ‘transkraniyal manyetik stimülasyon’ ve/veya ‘transkraniyal doğru akım stimülasyonu’ gibi teknikler kullanılarak modüle edilebilir.

Bu araştırma, Ulusal Sağlık Enstitüleri, Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü ve Simons Vakfı tarafından desteklenmiştir.


Yazının aslı Science Daily sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)