Salgın neden bu kadar çok insanı komplo teorisyenine dönüştürdü?

Büyük ölçekli krizler, bazı insanların eleştirel düşünme becerisini gölgeleyebilir. İnsanlar, çeşitli sebeplerden ötürü resmi açıklamalara güvenmemeye meyilli olduklarında, alternatif bir gerçeklik arayışına girerler. Komplo teorisine en yatkın gruplar, daha düşük sosyoekonomik bir statüye sahip, dışlanmış ya da ötekileştirilmiş olan insanları ve hayatın kontrolden çıktığını düşünenleri içerir.

Google Haberlere Abone ol

Elizabeth Svoboda

Covid-19 tecritleri başladığından beridir, insanların saçlarını kestirmeye, çocuk bakımına ve insani etkileşime ilişkin özlemleri gittikçe arttı. Bununla birlikte, iştahımızın daha da tatmin edilemez göründüğü bir mesele söz konusu: Komplo teorileri.

Zirveye çıkan en son örnek, bazı karanlık güçlerin insanları kontrol etmek amacıyla virüsü değiştirdiğini öne süren ve çoktan çürütülmüş olan ‘Plandemic’ (Planlanmış Salgın/ç.n.) adlı video idi. Kendisinden önceki iyi hazırlanmış başka örneklere kıyasla, bu video ciddi sayıda alıcı buldu: YouTube videoyu yayından kaldırmadan önce, 1 milyondan fazla görüntülemeye ulaştı. Diğer gözden düşmüş Covid teorileri de kendi sıkı takipçilerini topladı.

Arkadaşlarınızın ve aile üyelerinizin bu tür teorileri sanki ‘Kutsal Kitap’ gibi paylaşıyor olmasını izlemek, sizin için şaşırtıcı olabilir. Ancak davranış bilimcileri için tüm bunlar gerçekten de şaşırtıcı değil; özellikle de bir salgının ortasındayken.

UCLA (Los Angeles Kaliforniya Üniversitesi) bünyesindeki David Geffen Tıp Fakültesi’nde Psikiyatr ve Araştırmacı olan Joseph Pierre, “Komplo teorilerinin kriz dönemlerinde serpildiğine dair sağlam kanıtlar var” diyor. “Kendimizi güvensiz hissettiğimizde, genellikle kaotik olaylar için bir açıklama sunan bilgilere ulaşmaya çalışırız.”

ANLAMA DUYULAN SUSUZLUK

İnsanlar, çeşitli sebeplerden ötürü resmi açıklamalara güvenmemeye meyilli olduklarında, alternatif bir gerçeklik arayışına girerler. Komplo teorisine en yatkın gruplar, daha düşük sosyoekonomik bir statüye sahip, dışlanmış ya da ötekileştirilmiş olan insanları ve hayatın kontrolden çıktığını düşünenleri içerir. Salgının başlamasından beridir bu grupların sayısı büyük miktarda arttı.

Northumbria Üniversitesi’nde Sosyal Psikolog olan Daniel Jolley, “İnsanların kendilerini güçsüz, kaygılı ve tehdit altında hissettikleri durumlarda, komplo teorileri onlara biraz rahatlama sağlayabilir" diyor.

Böylesi ‘ötekileştirilmiş’ bir gruba rastladığınızda, komplo teorilerinin dışlanmışlık hissine karşı kusursuz bir panzehir işlevi gördüğünü fark etmeniz kolaydır. Teoriler, onlara inanan insanlara özel oldukları ya da diğerlerinden ayrı oldukları konusunda anlaması zor bir duygu yaşatır: Bu insanlar yanlış yönlendirilmiş öteki ‘koyunların’ aksine, gerçekte neler olup bittiğini anlıyorlardır. Araştırmalar, insanların komplo inançlarını, kendilerini eşsiz hissetmenin bir yolu olarak benimsediklerini doğruluyor.

Komplo teorileri, aynı zamanda, dünyadaki kalıpları ve daha geniş anlamları aramaya ilişkin belirgin bir insani eğilimden kaynaklanır. Bu eğilim, çoğunlukla bir tür olarak hayatta kalmamızı teşvik eder - örneğin, neredeyse anında yüzleri tanımamıza yardımcı olur-; ne var ki, ‘aşırı ayarlı’ olduğu zaman bu kalıp detektörümüz zehirli bir hale gelebilir.

HATALI BİLGİ BÜYÜK ZARARLAR VERİYOR

New York eyaletinde bulunan Union College’ın gerçekleştirdiği bir araştırmada, komplo teorilerine inanan deneklerin, üçgen şekillerin rastgele biçimdeki hareketlerinde bir anlam ve niyet görme olasılığının daha yüksek olduğu görüldü.

İnsanların en çok yöneldikleri komplo teorileri, çoğu zaman mevcut önyargılarını yansıtanlardır. ‘Plandemik’ adlı video internet ortamında yayınlandıktan sonra, bir hayranı yönetmene şunları yazdı; “Uzun saatler ve günler süren araştırmalar yaptım, her şeyi birden çok defa çapraz referanslı biçimde kontrol ettim ve sizin videonuz, bulduklarımın yüzde 95’ini doğrulamama yardımcı oldu.”

Komplocuların teneke şapkalarının yarattığı etki onları gülünç gibi gösterebilir; yine de ortaya attıkları iddialar zararsız olmaktan uzaktır. Jolley, “Komplo teorilerinin sonuçları önemli ve geniş kapsamlıdır” diyor.

Yeni komplo teorileri yalnızca maske kullanımı gibi salgına karşı en etkili uygulamalardan caydırmakla kalmıyor; Jolley’nin çalışmaları, komplo teorilerine bulanmış insanların daha önyargılı olma eğilimi taşıdıklarını doğruluyor. Bunun yanı sıra şiddet içeren niyetler taşıma olasılıkları daha yüksek.

BÜYÜYÜ BOZMAK

O halde, tanıdığınız biri bu çürütülmüş teorilerden birini destekliyorsa, onu yanıtlamanın en iyi yolu nedir?

İlk aklınıza gelen yol kanıtlanabilir gerçeklerle buna karşı çıkmak olabilir; bir deneysel çalışma, güvenilir olmasa bile karşınızdakinin fikrini değiştirebileceğinizi gösteriyor. Ancak uzmanlar, saldırgan bir geri dönüşün, tartışma yürüttüğünüz kişiyi yanlış inanışlara daha sıkı bir şekilde sarılmaya yöneltebileceği konusunda uyarıyorlar.

Pierre, “Komplo teorilerine inanan insanların büyük kısmı geri kalanların güven duyduğu bilgi kaynaklarına güvenmiyor, bu durum da karşı iddialarda bulunma girişimlerini engelliyor” diyor.

Başka bir çalışma da hızlıca bakılıp geçilen bir Facebook paylaşımının daha en başta nasıl da inanılır bir teori haline geldiğini ortaya koyuyor.

Pierre, “İkna etmeye çalışmaktansa anlamaya çalıştığınız bir yerden başlayın” diyor. “‘Kime güveniyorsunuz ya da güvenmiyorsunuz ve neden?' gibi sorularla ilerleyin. Bu taktik, aynı zamanda birisinin akla yatkın bir tartışmaya açık olup olmadığı ya da içine girdiği bu solucan deliğinden geri dönmek için çok geç olup olmadığı hakkında size bir fikir verebilir.

Makalenin orijinali Discover Magazine sitesinde yayımlanmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)