Covid-19'a karşı 'sahte bilim' ve palavrayla nasıl mücadele ederiz?

Dünyanın çeşitli noktalarında, korona virüsüne karşı inek idrarından reikiye uzanan birçok 'sahte tedavi' yöntemi pazarlanıyor. Bilim insanları, palavrayla mücadele etmeli. Gerçek bilimin ortada görünmediği her alan şarlatanlar tarafından dolduruluyor, bu durum kamu sağlığı ve gerçek bilim için büyük bir tehlike yaratıyor.

Google Haberlere Abone ol

Timothy Caulfield

İnek idrarı, çamaşır suyu ve kokain, Covid-19'un tedavileri olarak önerildi ve hepsi de tamamen saçmalık. Salgın, sızdırılan bir biyolojik silah, 5G kablosuz teknolojinin bir yan ürünü ve siyasi bir aldatmaca diye de nitelendirildi ve bunlar da boş laftan başka bir şey değil. Ayrıca, sayısız ‘sağlıklı yaşam uzmanı’ ve ‘alternatif tıp uygulayıcısı’, bağışıklık sistemini ‘güçlendirecek’ yöntemler olduğunu söyleyerek faydası kanıtlanmamış iksir, hap ve ‘tedavi'leri piyasaya sürdü.

Neyse ki, bu yanlış bilgi patlaması -ya da Dünya Sağlık Örgütü’nün dediği gibi ‘infodemik’ [bilgi salgını]- gerçek denetçileri ve sahtekârlıkları ortaya çıkaran bir insan ordusunu harekete geçirdi. Yetkililer, gerçekliği kanıtlanmamış tedavileri pazarlayanlardan hesap sormak için katı adımlar attılar ve fon sağlayıcılar da, Covid-19 hakkındaki şarlatanlıkların yayılmasının en iyi hangi yolla engellenebileceğini anlamak için (ben dahil olmak üzere) araştırmacıları destekliyor.

YANLIŞ BİLGİYE KARŞI HOŞGÖRÜDEN VAZGEÇMELİYİZ

Onlarca yıldır sağlık alanındaki yanlış bilgilendirmelerin yayılışını ve etkilerini inceledim ve meselenin şu anda olduğu kadar ciddiye alındığını hiç görmedim. Belki de bunun nedeni, krizin büyüklüğü ve bazı tanınmış politikacıların tavsiyeleri de dahil olmak üzere, saçma sapan yanlış bilgilerin her yerde görülmesidir. Eğer bu bilim yanlısı tepki devam edecekse, yalnızca birkaçımız değil, bilim insanlarının tamamı nitelikli bilgi lehine ayağa kalkmalıdır.

Bu işe başlayacağımız iki nokta var:

İlk olarak, özellikle de üniversitelerde ve sağlık kurumlarında, sağlıkla ilgili sahte bilime hoşgörü göstermeyi ve onu meşrulaştırmayı bırakmalıyız. Bugüne dek önde gelen üniversiteler ve hastanelerdeki tamamlayıcı tıp merkezleri tarafından birçok sahte Covid-19 tedavisi benimsendi. Mesela, Ohio’da bulunan Cleveland Clinic gibi saygın bir kurum, “tüm canlıların arasında akan hayati yaşam gücü enerjisini” dengelemek için hastaya dokunmadan ellerinizi kullanmayı içeren ve bilim dışı bir uygulama olan ‘reiki tedavisi’ni sunuyorsa, bir kısım insanın bu tekniğin bağışıklık sistemlerini güçlendirebileceğini ve onları virüse daha az duyarlı hale getirebileceğini düşünmesi sizce sürpriz olur mu? Kanada ve Birleşik Krallık’taki halk sağlığı hizmeti verenler hakkında da benzer bir tartışma yürütülebilir: ‘Homeopati’* hizmeti sunarak, bu bilimsel açıdan mantıksız çözümün Covid-19’a karşı işe yarayabileceği fikrini fiili olarak teşvik ediyorlar. Bunlar, sayısız örnekten yalnızca birkaçı.

Kendi ülkem olan Kanada’da, yetkililer şu anda Covid-19’a karşı ürün pazarlayan masörler, doğal iyileştirme teknikleri uygulayan terapistler, otacılar ve bütünsel şifacılar gibi tedarikçilere karşı harekete geçiyor. Bununla birlikte, ‘omurilik dengelemesi’, ‘damar içi vitamin tedavisi’ veya homeopatinin bulaşıcı bir hastalığı savuşturabileceği fikri, bu salgından önce de zaten saçmaydı.

Güvenilir sağlık kurumları bir yanda kanıtı olmayan bir uygulamayı kınayıp başka bir yanda meşrulaştırırsa, sahte bilimle mücadele zayıflar. Her zaman sağlam bir bilime ihtiyacımız var ama özellikle de felaket zamanlarında bu ihtiyaç daha fazla.

SAHTE BİLİM, KENDİNİ BİLİMSEL DİLİ KULLANARAK PAZARLIYOR

Kanıtlanmamış alternatif tedavileri hoşgörmenin ortak meşrulaştırıcı tezlerinden biri, 'alternatif tedavilerin ve plasebo** etkilerinin sıkıntıyı hafifletebileceğine ilişkin kimi kanıtlar mevcut olduğu' yönünde. Buna karşın, insanları (kendi çıkarları için olsa bile) bir takım büyülü düşüncelerle aldatmak yanlıştır ve bilim insanlarının bu tür yanlış bilgilerin gözden kaçmasına göz yumması doğru bir davranış olmaz.

İkincisi, daha fazla araştırmacı, halkın yanlış bilgilendirilmesine karşı yürütülen mücadelede aktif katılımcılar haline gelmelidir. Kanıtlanmamış fikirleri yayanlar, pazarladıkları ürünleri meşrulaştırabilmek için gerçek bilimin dilini (‘scienceploitation’ [bilim sömürüsü/ç.n.] dediğim bir olguyu) kullanıyorlar. Ne yazık ki, hepsi de büyük etki yaratıyor.

Homeopati ve enerji terapilerini savunanlar, bunların kuantum fiziğiyle bağlantılı olduğunu iddia ediyorlar. ‘Kolonik hidroterapi’, mikrobiyom çalışmalarından aşırılan ifadeler kullanılarak gerekçelendiriliyor. Kök hücre araştırmalarında kullanılan sözcükler, bağışıklık artırıcı özelliklere sahip olduğu iddia edilen bir spreyi pazarlamak amacıyla kullanılıyor.

Gerçek araştırmaların bu şekilde çalınmasının neden yanlış ve bilimsel sahtekârlık olduğunu ortaya koyan basit ve paylaşılabilir içerik üretmek için fizikçilere, mikrobiyologlara, immünologlara, gastroenterologlara ve bağlantılı tüm diğer alanlardan bilim insanlarına ihtiyacımız var.

YALANLAR DEŞİFRE EDİLMELİ

Aslında, kuantum fiziğinin, homeopati ve reiki gibi enerji ‘tedavilerine’ ilişkin bir açıklama sunmadığı dile getirilmeli. ‘Kolon hidroterapisinin’ bağışıklık sistemini güçlendirmediği ifade edilmeli. Ve dahası, hiçbir ‘destekleyici’ sprey kök hücrelerinin işleyişini geliştiremez.

Aşı karşıtlığını savunanların ve iklim değişikliğini inkâr etmeye devam edenlerin var olduğu bir dünyada, özellikle de sosyal medya algoritmaları kötü amaçlı kullanıcılar tarafından yayılan sahte bilim mesajlarını güçlendirirken, bunlara karşı konuşmak umutsuz bir çaba gibi görünebilir. Bu meseleyi çözmenin kolay bir yolu yok; buna karşın, bilim tarafından üretilmiş mesajlar da kolayca bulunmuyor. Bu yönde çaba sarf eden daha fazla araştırmacıya ihtiyacımız var. İnternette yaptığım hızlı bir araştırma sonucunda, kuantum fiziğinin homeopatiyi desteklediği iddiasına yalnızca bir fizikçinin karşı çıkmasına rağmen, bu görüş lehine ezici bir fikir birliği olduğunu gördüm.

Massachusetts Cambridge’de bulunan Harvard Üniversitesi’nde dezenformasyon konusunda bir uzman olan Claire Wardle, “Yanlış bilgilerle mücadele etmenin en iyi yolu, kolayca anlaşılabilen, ilgi çekici ve mobil cihazlarda paylaşılması kolay olan doğru bilgilerle alanı kaplamaktır” diyor. Öyleyse, alanı kaplayalım.

Örneğin bir tweet atın. Popüler basın için bir yorum yazın. Halka açık konferanslar verin. Gazetecilerin görüşme taleplerine olumlu yanıt verin. Kursiyerlerinizin bilimsel iletişime dahil olmalarını sağlayın. Halk için değerli olduğunu düşündüğünüz doğru bilgileri paylaşın. Eğer düzeltilmesi gereken bir sorun olduğunu düşünüyorsanız, konuyla ilgilenen düzenleyici kuruma veya gözetim kuruluşuna şikayette bulunabilirsiniz.

YANLIŞI DÜZELTMEK TÜM BİLİM CAMİASININ SORUMLULUĞU

Yanlış beyanları düzeltmek, profesyonel bir sorumluluk olarak görülmeli. Bazı bilimsel topluluklar çoktandır bu yönde hareket ediyorlar zaten. Örneğin 2016 yılında, Uluslararası Kök Hücre Araştırmaları Derneği’yle birlikte, araştırmacılara “doğru, dengeli ve duyarlı kamusal sunumları teşvik etmelerini” ve çalışmalarının yanlış temsil edilmemesini sağlamalarını salık veren klinik çeviri yönergeleri üzerinde çalıştım.

Elbette, bilimsel topluluğun sahte bilime karşı mücadelesinin bir kısmı, kendi evine çeki düzen vermesini de gerektiriyor. Biyomedikal komplo teorilerini ve diğer saçmalıkları yayanlar, araştırmaların nasıl finanse edildiği, yorumlandığı ve yayıldığı konusundaki meşru kaygılara işaret ediyorlar. Bilimsel bütünlük -yani, özellikle de aldatıcı reklamlardan kaçınmak ve anlaşmazlıklar konusunda şeffaf olmak- çok önemli. Hem bilime hem de ‘güvenilir bilime’ duyulan itimadı teşvik etmemiz gerekiyor.

Bu krizin miraslarından birinin, sahte bilime hoşgörü göstermenin gerçek bilime zarar verebileceğinin anlaşılması olacağını umalım. Yanlış bilgilendirmeyle mücadelede gerçek bilim ve halkın güvenini kazanmak, belki de en değerli araçlardır.

*Homeopati, bir hastalığın, sağlam bir insanda hastalık belirtileri yaratabilecek maddelerin çok düşük dozlarda bir hastaya verilmesiyle tedavi edilebileceği inancına dayanan bir alternatif tıp yöntemidir. Homeopati’nin plasebo etkisi dışında bir faydası olduğu bilimsel ve klinik olarak kanıtlanamamıştır. Homeopatik ilaçlar genellikle herhangi bir aktif madde barındırmadıkları için zararsız kabul edilirler. Fakat bu ilaçların geleneksel tıbbın yerine kullanılması hastaları tehlikeye atabilir.

**Plasebo etkisi, farmakolojik olarak etkisiz bir ilacın telkine dayalı bir etki ortaya çıkarma halidir. Latince kökenli bir kelime olup ‘hoşnut etmek’ anlamına gelir.

Bu makalenin orijinali, Nature.com sitesinde yayımlanmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)