Covid-19 pandemisinin* bir önceki pandemiyle farkları nelerdir?

2009 domuz gribi ve Covid-19 arasında bazı önemli farklılıklar var. CDC’nin bildirdiğine göre, 2009 yılındaki grip salgını öncelikle çocukları ve gençleri etkiledi ve ölümlerin yüzde 80’i, 65 yaşın altındaki kişilerde gerçekleşti. Mevsimsel gribe neden olanlar da dahil olmak üzere çoğu grip virüsü suşunun 65 yaş ve üstü insanlarda en yüksek ölüm yüzdesine ulaştığı göz önünde bulundurulduğunda, bu sıra dışı bir durumdu.

Google Haberlere Abone ol

Kimberly Hickok

Dünyanın 2009 yılında son pandemi olan H1N1 domuz gribini yaşamasından bu yana on yıldan biraz fazla bir zaman geçti. ABD Bulaşıcı Hastalıktan Korunma ve Kontrol Merkezleri’ne (CDC) göre, 2009 ve 2010 baharında, virüs dünya genelinde 1.4 milyar insana bulaştı ve 151.700 ilâ 575.400 arasında insan bu hastalıktan ötürü hayatını yitirdi. Dünya şimdi de SARS-CoV-2 adlı yeni bir korona virüsünün yol açtığı Covid-19 pandemisinin ortasında.

Yakın tarihte bir pandemi geçirmiş olması nedeniyle ABD’deki devlet kurumlarının bir sonraki için salgın için hazır olmasını beklemek akla yatkın görünüyor. Buna karşın, 2009 domuz gribi ile Covid-19 arasında bazı mühim farklar var ve bunların her birine verilen tepkiler de farklı.

Kaliforniya San Diego Üniversitesi Tıp Fakültesi Küresel Sağlık Bilimleri Bölümü Dekanı Steffanie Strathdee, “2009 yılındaki H1N1 pandemisi bir uyarı işareti olmalıydı” diyor. “Bu, korktuğumuz şekilde milyonlarca insanın canını alan bir pandemi değildi ama bir uyanma çağrısı olmalıydı. Yapılan tüm ciddi tahminlere göre, Covid-19 çok daha fazla can alacak.”

Strathdee ayrıca, ölümcül bir mikrobiyal patojenle (hastalık yayıcı mikroorganizma/ç.n.) mücadele ettiği kişisel deneyimini anlattığı “The Perfect Predator” (Kusursuz Yırtıcı/Hachette Books, 2019) adlı kitabında, "Acinetobacter baumannii" adlı bir antibiyotiklere dirençli bir bakteri nedeniyle kocasının neredeyse hayatını yitirmesine tanıklık edişini aktarıyor. Kocası tamamen iyileşti; fakat Covid-19 pandemisinin ona bulaşması halinde ciddi komplikasyonlar geliştirme riski hayli yüksek.

HASTALIKLARIN ARASINDAKİ FARKLAR NELER?

2009 yılında yaşanan grip salgını, dünyanın yaşadığı ikinci H1N1 salgınıydı; ilki 1918 yılındaki İspanyol Gribi idi ve o hâlâ tarihteki en ölümcül salgın. 2009 pandemisi dünyanın geri kalan kısmına yayılmadan önce, 2009 baharında Meksika’da ortaya çıkan yeni bir H1N1 suşundan (alt türünden/ç.n.) kaynaklanmıştı. Aynı yılın haziran ayına gelindiğinde, Dünya Sağlık Örgütü’nün domuz gribi salgınını pandemi olarak ilan etmesine yetecek kadar vaka görülmüştü.

ABD’de CDC, Nisan 2009 ve Nisan 2010 arası dönemde 274.000’den fazla hastaneye yatış ve yaklaşık 12.500 ölüme neden olan 60.8 milyon domuz gribi vakası olduğunu tahmin ediyor ve salgın yaklaşık yüzde 0.02’lik bir ölüm oranına sahip.

Şimdiye dek, yeni korona virüsünün sahip olduğu ölüm oranı çok daha yüksek ve yaklaşık yüzde 2 düzeyinde (daha fazla insan test edildiğinde büyük ihtimalle bu oran değişecektir). Strathdee, "Bu büyük bir fark gibi görünmeyebilir, ancak tahminlere göre, milyonlarca insanın daha ölmesi anlamına gelebilir” diyor.

CDC’nin bildirdiğine göre, 2009 yılındaki grip salgını öncelikle çocukları ve gençleri etkiledi ve ölümlerin yüzde 80’i, 65 yaşın altındaki kişilerde gerçekleşti. Mevsimsel gribe neden olanlar da dahil olmak üzere çoğu grip virüsü suşunun 65 yaş ve üstü insanlarda en yüksek ölüm yüzdesine ulaştığı göz önünde bulundurulduğunda, bu sıra dışı bir durumdu. Fakat domuz gribi vakasında, yaşlı insanlar zaten H1N1’in dahil olduğu virüs grubuna karşı yeterli bağışıklığı kazanmış gibi görünüyordu ve bu sebeple çok fazla etkilenmediler.

Strathdee, mevsimsel gribe karşı önemli ölçüde toplu bağışıklık kazanıldığını söylüyor. Bu, aşılar nedeniyle veya bağışıklık sistemi zaten enfeksiyonla savaşmış olduğu için çoğu insanın hastalığa karşı bağışık olduğu, bağışık olmayan sınırlı sayıda insanın da bir şekilde korunduğu anlamına geliyor. 2019-CoV-2 virüsüne karşı bağışıklık kazanmış olan bazı insan grupları da var olabilir; fakat bu hâlâ araştırılmakta olan bir alan. Covid-19, şimdiye dek, altta yatan başka sağlık sorunlarına sahip 60 yaş üstü insanlar açısından en ölümcül hastalık oldu.

Strathdee, bir diğer farkın da grip virüslerinin solunum damlacıkları** ve havadaki parçacıklarla yayılması olduğunu, 2019-CoV-2’nin ise öncelikle solunum damlacıkları yoluyla yayıldığını ve bazı durumlarda dışkıyla da yayılabileceğini söylüyor: “Enfeksiyonun oral yolla ve dışkı aracılığıyla bulaşma yolunun ne kadar etkin olduğunu şimdilik bilmiyoruz; ancak bu, ellerinizi düzenli biçimde sabun ve suyla yıkamak için başka bir neden.”

Domuz gribinin belirtileri, başlangıçta ateş, öksürük, baş ağrısı, vücut ağrıları, boğaz ağrısı, titreme, yorgunluk ve burun akıntısı olmak üzere, diğer grip virüslerinin sahip olduğu belirtilere benziyor. Bu belirtiler virüse yakalandıktan bir ilâ dört gün sonra ortaya çıkıyor.

Doktorlar hâlâ Covid-19 belirtilerinin tam genişliğini belirleme aşamasındalar. CDC’ye göre, şimdiye dek hastalığın en belirgin göstergeleri ateş, kuru öksürük ve nefes darlığı gibi görünüyor. Baş ağrısı, boğaz ağrısı, karın ağrısı ve ishal gibi diğer belirtiler de bildirilmiş olsa bile daha az yaygın. Ve tıpkı grip gibi, Covid-19 da pnömoni (zatürre/ç.n.) gibi ciddi sıkıntılara yol açan solunum sorunlarına neden olabilir.

Buna karşın Covid-19’a yakalanan kimi insanlar hafif belirtilere sahip veya CDC’ye göre hiçbir belirti yaşayamayabilirler. Virüs, dört ilâ 14 gün arasında bir kuluçka dönemine sahip gibi görünüyor; bu da herhangi bir kişinin herhangi bir hastalık yaşamadan önce yaklaşık iki hafta boyunca virüsü taşıyabileceği (ve yayabileceği) anlamına geliyor.

H1N1 gribi de yeni korona virüsünden daha az bulaşıcıydı. R-nought (R0) değeri olarak da adlandırılan temel üreme sayısı, virüsü tek bir enfekte kişiden kapması beklenen kişi sayısını gösterir. "BMC Infectious Diseases" (BMC Bulaşıcı Hastalıklar) dergisinde yayınlanan bir derlemenin aktardığına göre, 2009 H1N1 virüsü için ortalama R-nought değeri 1.46 idi. Yeni korona virüsü için, R-nought değerinin şu anda 2 ilâ 2.5 arasında olduğu tahmin ediliyor.

VERİLEN TEPKİLERİN ARASINDAKİ FARKLAR NELER?

ABD’nin 2009 H1N1 pandemisine verdiği tepki ile Covid-19 pandemisine verdiği tepki karşılaştırıldığında, arada birkaç fark olduğu görülüyor.

Strathdee, “Tepkiler arasındaki en büyük fark, yıllar önce bir pandemi karşısında (en azından ABD’de) daha iyi hazırlıklı olmamızdı” diyor.

Her iki pandeminin henüz başında, virüsün genetik dizileri dikkat çekici bir hızla kamuya açıldı; bu sayede diğer ülkeler de mümkün olan en kısa sürede teşhis testleri yapabildiler. CDC, 24 Nisan 2009 günü, yani H1N1’in ilk tespit edilişinden yalnızca dokuz gün sonra, virüsün genetik dizilerini halka açık bir veri tabanına yükledi ve hemen o tarihte bir aşı geliştirmeye başladı. Benzer şekilde, 12 Ocak 2020 günü, yeni korona virüsünün izole edilmesinden yalnızca beş gün sonra, Çinli bilim insanları virüsün genetik dizisini yayınladılar.

Fakat bu, benzerliklerin sona erdiği yer. Covid-19’la ilgili her şey H1N1’deki kadar hızlı veya sorunsuz gerçekleşmedi.

ABD’deki ilk Covid-19 vakası 20 Ocak günü tespit edildi ve ABD Sağlık ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 11 gün sonra, 31 Ocak’ta Covid-19’a karşı kamu sağlığı konusunda acil durum ilan etti. Buna karşın, ABD, 2009 yılında ülkede teyit edilen ilk vakadan yalnızca iki gün sonra domuz gribine karşı kamu sağlığı için acil durum ilan etmişti.

2009’da, H1N1’in tespit edilmesinden sonraki dört hafta içinde CDC, stoklarında bulunan gripten korunma ve tedavi maksatlı sağlık malzemelerini dağıtmaya başlamıştı ve ABD’deki çoğu eyalette bir CDC testi ile doğrulama yapmaya gerek kalmadan H1N1 teşhisi yapabilen laboratuvarlar bulunuyordu.

Ne var ki iş Covid-19’a geldiğinde teşhis testleri birçok insanı çok zor duruma düşürdü. CDC, 5 Şubat günü, 2019-CoV-2 tespiti için ülke çapında yaklaşık 100 halk sağlığı laboratuvarına tanı kitleri göndermeye başladı. Laboratuvarların çoğu ise virüsle mücadelede büyük bir gecikmeye yol açan hatalı kitler teslim aldı. Ajans yenilerini geliştirip yedek kitleri gönderene kadar, testlerin yalnızca CDC genel merkezinde gerçekleştirilmesi gerekti. Bu durum, Covid-19’un haftalar boyunca fark edilmeksizin yayılmaya devam ettiği anlamına geliyordu.

Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) Komiseri, 29 Şubat günü, laboratuvarlar kendi testlerini doğrulamak için gereken adımları attıkları ve bildirimden sonraki 15 gün içinde bir “acil kullanım izni” (EUA) başvurusunda bulundukları durumda kurumun, ülke çapındaki laboratuvarların önceden onay almaksızın kendi laboratuvarlarında geliştirilen testleri aracılığıyla korona virüsü hususunda teşhis çalışmalarına başlamasına izin vereceğini açıkladı.

ABD’deki ilk vakanın tespit edilmesinden yedi hafta sonra, CDC, 10 Mart’tan başlayarak, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki 79 eyalet ve yerel sağlık laboratuvarının insanları Covid-19’a karşı test edebileceğini duyurdu. Öte yandan, bu laboratuvarların bazılarının testleri yapmak için gereken sarf malzemeleri tükenmekle yüz yüze.

Strathdee, “Bir diğer fark ise, bunun sosyal medya çağında yaşanan ilk salgın olması” diyor. Hastalıkla ilgili sayısız yanlış bilginin virüsten daha hızlı yayıldığını ifade ediyor. “Böyle düşünmekten vazgeçmeliyiz. Virüse karşı birleşmemiz gerekiyor.”

Böylesi ileri bir teknolojik çağda yaşamanın pozitif yönü, araştırma ve aşı geliştirme işlerinin gerçekleşme hızı. Strathdee, potansiyel bir tedavi ve bir aşı adayına dair ilk denemelerin hâlihazırda sürdüğünü ve bunun şaşırtıcı ve cesaret verici olduğunu dile getiriyor. “Bir aşının ve tedavi yollarının incelenmesi ve ölçeklendirilmesi biraz zaman alacak” diyor. “Bu esnada, her birimiz üzerimize düşeni yerine getirmeli ve evde kalmalıyız.”


*Pandemi; dünyada birden fazla ülke ya da kıtada, geniş bir alanda yayılan ve etki eden salgın hastalıklara verilen genel isim. (ç.n.)

**Hava yoluyla solunum yolu hastalıklarının bulaşmasında bir araç olan, muhtemelen bulaşıcı patojenler içeren kurumuş damlacık artıklarından oluşan damlacık çekirdekleridir. Bu bağlamda kullanılan “damlacık” terimi, nasıl oluştuğuna bağlı olarak, çoğunlukla hastalık yapıcı ve diğer farklı dış öğeler içeren küçük su damlalarına atıfta bulunur. (ç.n.)

(Çeviren: Tarkan Tufan)

Kaynak:

https://www.livescience.com/covid-19-pandemic-vs-swine-flu.html