Yapay tatlandırıcılar gerçekten de kilo verdirir mi?

"Şeker gibi tatlı ama kalorisiz" sloganı gerçek olamayacak kadar güzel. Eğer kilo vermeye çalışıyorsanız, şeker yerine yapay tatlandırıcılar kullanmak gerçek bir çözüm olmayabilir.

Google Haberlere Abone ol

Jennifer Walter

Eğer bir şeye ‘diyet soda’ deniyorsa, büyük ihtimalle kilo vermenize yardımcı olması gerekir, değil mi? Ancak bilim gerçekten de öyle olduğundan emin değil.

Şekerin kalori açısından yoğun olduğu ve kan şekerini yükseltebileceği bilinen bir gerçek; bu sebeple, yüksek miktarda şeker tüketmek kilo almanıza, diyabete ve kalp problemlerine neden olabilir. Oysa yapay tatlandırıcılar, sihirli bir çözüm gibi görünebilecek kalorisiz bir seçenek sunar ve bu durum, neden yetişkin Amerikalıların yüzde 40’ının gündelik biçimde bunu tükettiğini açıklamaya yardım edebilir. Fazladan kalori yoksa, kilo almamanız gerekir, öyle değil mi?

Ancak bu mantık o kadar basit işlemiyor. Tat alıcılarımızın beyne daha fazla şeker istediğimizi ifade eden sinyaller göndererek bizi uzak durmaya çalıştığımız şeye daha çok yaklaştırması da mümkün. Ve bilim insanları yapay tatlandırıcıların sağlık üzerindeki uzun vadeli etkilerinin neler olduğu hususunda hâlâ kesin bir karara varmadılar; bununla birlikte, eldeki ön bulgular, metabolizma işlevlerini ve vücudumuzdaki mikrobiyomu (mikro organizma popülasyonunu/ç.n.) değiştirebileceklerini ortaya koyuyor.

ŞEKERDEN DAHA TATLI

Yapay tatlandırıcılar sofra şekerinden yüzlerce ve hatta binlerce kez daha tatlı olabilirler; bu nedenle, yalnızca küçük bir diyet şeker paketi bile sıkı bir yumruğa eşdeğer olabilir. Aspartam ve ‘sukraloz’ gibi laboratuar mamulü maddelerden ‘stevia’ benzeri bitki çeşitlerine varana dek, kullanımı FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) tarafından onaylanmış altı çeşit yapay şeker mevcuttur.

Ancak bu alternatiflerin hepsi de vücudumuzda normal şekerin davrandığı şekilde davranır. 2001 yılında biyokimyacılardan oluşan bir ekip, kimyasal 'makyajları' nasıl olursa olsun, tatlılık veren moleküllerin tamamının vücuttaki tek bir reseptöre (algılayıcı sinire/ç.n.) bağlandığını keşfetti. Yapay tatlandırıcılar bu reseptörlere daha sıkı biçimde bağlanır ve şekerden çok daha tatlı oldukları algısını yaratırlar.

Yapay tatlandırıcılar kalori içermediği ve kan şekeri artışına yol açmadığından, çoğunlukla şeker hastaları için şeker niyetine kullanılırlar. Buna karşın, eğer kilo vermeye çalışıyorsanız, şeker yerine yapay tatlandırıcılar kullanmak gerçek bir çözüm olmayabilir. Yıllar içinde yapılan onlarca çalışma sonucunda, obezite ve yapay tatlandırıcı kullanımı arasında bir bağıntı gözlemlendi; yine de ikisi arasında kesin bir ilişki kurulmadı.

Manitoba Üniversitesi’nde pediatri profesörü olan Meghan Azad, kilo alımı ve yapay tatlandırıcı kullanımının neden birlikte anıldığıyla ilgili bazı hipotezler olduğunu ifade ediyor. Vücudun şekere yanıt vermek için programlanma biçiminden ötürü, şeker tadı algılandığında metabolizma sistemlerimiz karmaşa yaşar; zira ortada sindirilmesi gereken bir kalori yoktur. Zamanla, bu yanılsama vücudu insüline dirençli hale getirecek ya da bir glikoz hassasiyeti geliştirecek biçimde metabolizma sistemlerini yeniden programlayabilir.

Ve yapay tatlandırıcılar da yeme alışkanlıklarımızı yeniden programlayabilir. ‘Journal of Physiology’ adlı dergide yayınlanan bir çalışma, yapay tatlandırıcıların, gerçek şekerin yaptığı gibi beyin ödül devrelerini aktive etmediğini ve vücudun tatlılığı algıladıktan sonra daha fazla şekere ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.

Azad, “Tatlandırıcıların bizzat kendileri vücudunuzda doğrudan kimyasal bir zarara yol açmasa bile, tatlı şeylere ilgi duyma eğilimi yaratıyor” diyor. “Neticede, şayet hepimiz tatlıya daha az ilgi duysaydık, büyük olasılıkla bu iyi bir şey olurdu.”

AŞIRIYA KAÇAN BİR SORU

‘Aspartam’, FDA tarihinde üzerinde en çok çalışılan madde olmasına karşın, yapay tatlandırıcıların vücuda neler yaptığı konusundaki anlayışımız hâlâ çok sınırlı. Araştırmaların büyük kısmı -katılımcılar aşırı kilolu olmasa da- yapay tatlandırıcıların kilo kaybı üzerindeki etkilerine yoğunlaşırken, zamanla insanları nasıl etkiledikleriyle ilgili ortaya çıkarılacak daha pek çok şey var.

Azad, 2017 yılında yapay tatlandırıcıların düzenli tüketiciler üzerinde zaman içinde ne tür etkilere yol açacağını anlayabilmek amacıyla 37 çalışmayı içeren bir toplu inceleme gerçekleştirdi. Araştırması, klinik çalışmalarda yer alan katılımcıların vücut kitle indeksi (BMI) üzerinde yapay tatlandırıcıların hiçbir etkisinin olmadığını, diğer yandan birkaç on yıl boyunca yapılan çalışmaların ortaya çıkardığı üzere, daha fazla tatlandırıcı tüketiminin obezite, hipertansiyon ve metabolik sendrom insidansları (yeni vaka sayısı/ç.n.) ile bağlantılı olduğunu gösterdi.

Bununla birlikte, Azad, ekibinin incelediği çalışmaların bazı sınırlamaları olduğunu sözlerine ekliyor. Klinik çalışmaların birçoğu kısa vadeli gerçekleştirilmiş, ortalama altı ay sürmüş ve kardiyovasküler (kalp-damar sistemi) sağlık üzerindeki etkileri izlenmemiş. Ayrıca, gözlemsel çalışmalar kendi raporlarına dayanıyor ve sürekli olarak yapay tatlandırıcı kullanımıyla ilgili en özel sorular sorulmuyor, genel olarak diyet üzerine odaklanıyordu.

Ve uzun vadeli çalışmalar araştırmacıların yapay tatlandırıcı tüketiminin olası uzun vadeli etkilerinden bazılarını incelemelerine yardım etse de her seferinde resmin tamamını gösteremiyorlar. Stevia gibi bitki bazlı tatlandırıcılar, bu çalışmaların bir kısmının başladığı dönemde çok yoğun kullanılmıyordu; bu durum, bitki bazlı seçeneklerin uzun zaman boyunca kullanımının güvenli olup olmadığı sorusunu yanıtsız bırakıyor.

Azad, genel olarak şeker ikamelerinin (yapay tatlandırıcıların/ç.n.) kısa süreli kullanım için hâlâ kısmen güvenli olduğunu belirtiyor. Yine de araştırmacılar, uzun vadeli ve düzenli kullanım durumunda ne olduğuyla ilgili bir sonuca varana dek -örneğin, iki veya üç yıl boyunca günde en az bir kez kullanılmasının- vücudumuzu nasıl etkilediği sorusu karşısında bir yanıta sahip değiller.

YARDIM MI EDİYOR, ZARAR MI VERİYOR?

Azad’ın çalışması, uzun vadede yapay tatlandırıcıların faydaları olduğunu göstermek için elimizde yeterli kanıt olmadığı sonucuna ulaşıyor. Bununla birlikte, daha yüksek seviyedeki BMI ve kalp sorunlarıyla bağlantılı olabilir.

Diğer yandan, Azad, yapay tatlandırıcıları sürekli etkilere bağlayan kanıtların bulunmamasının, bu tür ikame maddelerinin vücutta nasıl çalıştığını eksiksiz biçimde anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğu anlamına geldiğini vurguluyor. Ayrıca, yapay tatlandırıcıların zamanla metabolizmamızı ve mikrobiyomu nasıl etkilediği ortaya çıkarmanın hâlâ önemli bir mesele olduğunu ifade ediyor.

Azad, “Çok fazla bağıntıya rastlıyoruz ama vücudumuzdaki mekanik seviyede neler olduğunu gerçekten öğrenene dek, ne tür bir tavsiye vermek gerektiğini söylemek zor” diyor.

Bununla beraber, yapay tatlandırıcıların FDA testinden geçerek onaylanması nedeniyle, tüketimi genellikle zararlı olmayacaktır. Fakat zaman geçse de bilim insanları hâlâ yapay tatlandırıcıların düzenli biçimde tüketilmesinin ne tür etkilere yol açabileceğinden emin değiller. Şekerle aynı yaklaşımı göstermek gerekebilir; aşırıya kaçmıyorsanız iyi ama fazlası zararlı.

Yazının aslı Scientific American sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)