Antisemitizm ve İslamofobi: Yahudiler ve Müslümanlar ne düşünüyor?

İngiltere’deki Yahudi ve Müslümanlara antisemitizm ve İslamofobi hakkında ne düşündükleri soruldu. Araştırma, tüm Yahudilerin ve tüm Müslümanların antisemitizm ve İslamofobiye aynı şekilde tepki verdiğini varsaymanın yanlış olabileceğini ortaya koydu.

Google Haberlere Abone ol

Julian Hargreaves

2015 yılında Jeremy Corbyn’in lider olarak seçilmesinden beridir İşçi Partisi etrafında antisemitizm (Yahudi düşmanlığı) suçlamaları dönüyor. Corbyn, antisemitik görüşlere sahip olmak ve antisemitik diye nitelendirilen İşçi Partili arkadaşlarına kamusal destek sağlamakla itham ediliyor. Bu arada, Muhafazakâr Parti de ‘endemik (kendine özgü)’ islamofobi suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı.

2019 genel seçimlerine dek, ana siyasi partiler birçok kez birbirlerine antisemitizm ve İslamofobi suçlamaları yönelttiler. Siyaset arenasının dışında da Yahudileri ve Müslümanları hedef alan önyargılarla ilgili yaygın endişeler söz konusu. Buna karşın, anlatılanlar çoğunlukla olayı basite indirgeyen ve eldeki verileri desteklemeyen türden şeyler. Politikacılardan, toplum önderlerinden ve uzmanlardan birçok şey işitiyoruz. ‘Sıradan’ insanlardan ise çok daha az şey duyuyoruz ve toplumun Yahudi ve Müslüman üyelerinin rahatsız edici bulabileceği şeylere dair nispeten az şey biliyoruz.

BU ALANDAKİ İLK İSTATİSTİK ÇALIŞMASI

‘Ethnic and Racial Studies’ adlı dergide yayınlanan yeni bir araştırma, antisemitizm ve İslamofobi'yi istatistikler kullanarak karşılaştırdığı bilinen ilk çalışma ve İngiltere’deki Yahudi ve Müslüman toplumları arasında antisemitizm ve İslamofobiye karşı gelişen farklı duyarlılık düzeylerini ortaya koyuyor. Çalışma, her iki topluluk içinde ‘sıradan’ insanların hassasiyetleri hakkında nadiren öğrenebileceğimiz fikirleri gözler önüne seriyor.

Antisemitik tutumları yansıtacak şekilde tasarlanan ifadeler, yaklaşık 1500 Yahudi insana gösterildi ve 1000 Müslüman katılımcıya da İslamofobik biçimde tasarlanan ifadeler gösterildi:

Yahudi karşıtı ifadeler:

  • İsrailliler Filistinlilere karşı ‘Nazi gibi’ davranıyorlar
  • İngiltere'deki Yahudilerin İngiliz olduğunu düşünmüyor
  • Yahudiler İngiliz toplumu ile bütünleşemezler
  • Yahudilerin İngiltere'de çıkarları, nüfusun geri kalanının çıkarlarından çok farklı
  • Yahudiler İngiliz ekonomisinde, siyasetinde ve basınında aşırı güce sahip
  • Holokost (Yahudilerin soykırıma uğradığı Nazi ölüm kampları/ç.n.) bir efsanedir ya da abartılmıştır

Müslüman karşıtı ifadeler:

  • Çoğu Müslüman, teröristlere yakınlık duyuyor
  • İngiltereli Müslümanlar Batılı değerleri paylaşmıyorlar
  • İngiltereli Müslümanlar İngiliz toplumuna dahil olmakla ilgilenmiyorlar
  • İngiltere’deki Müslümanların beklentileri nüfusun geri kalanınınkinden çok farklı
  • Müslümanlar İngiltere’de çok fazla etkiye sahipler
  • Müslümanlar genellikle kendi dinlerinin eleştirilmesine aşırı tepki veriyorlar

Yahudi grup içinde, bu ifadelerin antisemitik olup olmadığı konusunda daha bariz bir kesinlik vardı. Her ifade için, Yahudi katılımcıların yalnızca yüzde bir ilâ üçü ‘bilmiyorum’ yanıtını verdi. Müslüman grup ise bu konuda daha az emindi. Müslüman katılımcılar, gösterilen her İslamofobik ifade karşısında yüzde 15 ilâ 22 arasında ‘bilmiyorum’ yanıtını verdi.

İfadeleri ‘teşhis etmeyi’ bilen Yahudi ve Müslüman katılımcılar, bu ifadelere karşı duyarlılık noktasında bir farklılık gösterdiler. En saldırgan Yahudi düşmanı ifade, Holokost hakkında olandı: Yahudilerin yüzde 96’sı bunu ‘antisemitik’ olarak nitelendirdi. Diğer ifadelerse Yahudilerin yüzde 82 ilâ yüzde 94’ü düzeyinde ‘antisemitik’ olarak algılandı; bu, ‘büyük mutlak çoğunluk oranı’ anlamına geliyor.

İsraillilerin Filistinlilere karşı ‘Nazi gibi davrandığı’ ifadesi, Yahudilerin en küçük mutlak çoğunluğu olan yüzde 73’ü tarafından antisemitik bir ifade olarak görüldü. Buna karşın, Müslümanlara yönelik tutumlarla ilgili ifadelerin hiçbiri Müslüman katılımcıların çoğu tarafından İslamofobik olarak algılanmadı.

GRUPLAR İÇERİSİNDEKİ FARKLILIKLAR

Çalışma, bunlarla birlikte, her grup içinde de farklılıklar olduğunu ortaya koydu. 40 yaşın üzerindeki Yahudi katılımcıların duyarlı olma ihtimali, 18 ilâ 39 yaş arasındaki kişilere kıyasla yüzde 80 ilâ yüzde 90 oranında daha yüksek. Müslüman katılımcılar bazındaysa yaş bir etken değildi.

Eğitim derecesi her iki grup açısından da önemli bir rol oynuyor, buna karşın duyarlılığı zıt yönlere itmiş gibi görünüyordu. Yüksek eğitimli olan Müslüman katılımcıların tüm ifadeleri saldırgan bulma ihtimalleri yüzde 63 daha yüksekti. Müslümanların Batılı değerleri paylaşmadıkları ifadesine ilişkin olarak yüzde 70 oranında daha duyarlı olabilecekleri görülüyordu. Buna karşılık, yüksek eğitimli Yahudi katılımcıların İsrailliler ve Nazilerin ilişkilendirilmesine karşı hassas olanlara kıyasla duyarlı olma ihtimali yüzde 35 daha azdı. Eğitim görmekte olan Yahudi katılımcıların tüm ifadeler karşısında çalışmakta olanlara kıyasla duyarlı olma olasılıkları yüzde 66 daha düşüktü. Ayrıca, İsrailliler ve Nazilerin birbiriyle ilintilendirilmesine karşı yüzde 56 daha az duyarlı olma ihtimalleri söz konusuydu.

İngiltere’de doğmuş olmak hem Yahudi hem de Müslüman gruplar açısından bir fark yaratmıştı. İngiltere doğumlu Yahudi katılımcıların, İsrailliler ve Nazilerin birbiriyle ilişkilendirilmesi karşısında, Avrupa’nın geri kalan bölgelerinde doğanlara kıyasla daha az duyarlı olma olasılıkları yüzde 40 oranındaydı. Buna karşın, İngiltere doğumlu Müslüman katılımcılar, Asya’da doğanların tüm ifadelere karşı duyarlı olma olasılığının iki katı oranda duyarlıydı.

BULGULARIN AÇIKLANMASI

Bütün bunlar ne anlama geliyor? Bulguları nasıl açıklayabiliriz? Yahudi katılımcılar arasındaki duyarlılığı şekillendirmede yaşın oynadığı rol, Holokost, 1948 Arap-İsrail Savaşı ve 1967’deki Altı Gün Savaşı gibi olaylar etrafında şekillenen belleklerinin rolünü yansıtıyor olabilir. İslamofobiyi şekillendiren 1990’lardaki Yugoslavya Savaşı, 11 Eylül ve 2014’teki Londra bombalamaları gibi önemli olaylarsa bunlardan daha yeni olgular. İngiltereli Müslümanlar ve İslamofobi söz konusu olduğunda, belki de bugün, geçmişten daha önemli.

İngiltere’de doğmuş olmak Müslüman katılımcılar açısından duyarlılığı artırsa da Yahudi katılımcılar nezdinde durumun böyle olmadığı ortaya çıktı. Belki de İngiltere’deki mevcut koşullar, antisemitizmden çok İslamofobiye karşı duyarlılığı şekillendirmeye daha eğilimlidir (ama İşçi Partisi hakkında sürmekte olan tartışmalar bu farklılıkları dümdüz ediyor olabilir).

Eğitimin rolü, İslamofobi hakkındaki anlayışın İngiltereli Müslümanlar arasında eşit biçimde dağılmadığını gösteriyor. Bu durum, bir kavram olarak daha uzun bir geçmişe sahip olan ve daha geniş bir kitleye yayılan antisemitizm ile bir tezat oluşturuyor. İslamofobi, her zaman daha geniş bir kitleye ilişki kuramayacak şekillerde, genelde elitler düzeyde tartışılıyor. Örnek olarak, Birleşik Krallık Parlamontosu'nda yer alan İngiltereli Müslümanların (All-party parliamentary group) İslamofobi tanımında hedeflenen ‘Müslümanlık veya algılanan Müslümanlık ifadelerinin’ kullanılması noktasında, günlük anlayışlardan kaçınma olasılığı yüksek.

Gerçek açıklama ne olursa olsun, antisemitizm ve İslamofobinin Yahudi ya da Müslüman toplumlar üzerindeki etkilerinin basite indirgenmiş biçimde açıklanması bir işe yaramıyor. Yapılan araştırma, tüm Yahudilerin ve tüm Müslümanların antisemitizm ve İslamofobiye aynı şekilde tepki verdiğini varsaymanın yanlış olabileceğini gösteriyor.

*Yazının aslı The Conversation sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)